10.5 milyon insan çürük binalarda oturuyor!
Konutların yüzde 80’inin yaşlı statüde olduğu ve 10,5 milyon insanın çürük yapılarda oturduğu ülkemizde, rant kavgası kentsel dönüşüme engel oluyor.
Konutlarının yüzde 80’inin yaşlı statüsünde olduğu ve milyonların çürük binalarda oturduğu Türkiye’de yaşanan her sarsıntı yüreklerin ağızlara gelmesine neden oluyor. Milli Gazete'den Onur Şehmus Şahin'in haberine göre; tüm bunlara rağmen riskli yapılarla insan hayatının tehlikeye atıldığı ülkemizde hak sahipleri, devlet ve müteahhitler arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar bazı bölgelerde kentsel dönüşüme engel oluyor. Türkiye’deki kentsel dönüşüm sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan uzmanlar, kentsel dönüşümde en büyük engelin rant olduğunu belirtiyor.
Deprem ülkesi olan Türkiye’de meydana gelen her sarsıntı yüreklerin ağızlara gelmesine neden oluyor. Yakın zamanda Van, Elâzığ ve İzmir ilerinde yaşanan depremlerin ardından daha da önemli hale gelen kentsel dönüşüm konusu ülkemizde iyi seviyelerde bulunmuyor. Yapılan araştırmalara göre; Türkiye’deki konutların yüzde 80’i yaşlı statüsünde ve İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa illerinde toplam 10,5 milyon vatandaş riskli yapılarda oturuyor. Deprem riskine karşı hayati derecede önemli olan kentsel dönüşüm projelerinin birçoğu henüz başlamadı. Hak sahipleri, devlet ve müteahhitler arasında meydana gelen problemler sebebiyle kentsel dönüşümün başlayamadığı birçok bölgede çürük yapı tehditi sürüyor.
“YIKILIP YENİDEN İNŞA EDİLMESİ GEREKEN BÖLGELERDE CİDDİ SORUN VAR”
Kentsel dönüşüme ilişkin çalışmalar yürüten TBM Emlak Komisyonu Üyesi Avukat Yasin Özkan, konuya ilişkin, “Kentsel dönüşüme ilişkin birçok düzenleme ve yenilik getirildi. Örneğin yeni bir düzenlemeyle ‘3/2 çoğunluk’ diye bir şey getirildi. Yani hak sahiplerinin anlaşamadığı bir durumda 3’te 2 çoğunluğu yakalayanın diyeceği olacak. Bu da insanların mülkiyet hakkını zedeliyor. Ancak bunun yapılış amacı deprem riskine karşı insan hayatını korumaktır. Aslında çok doğru bir düzenleme ama gerçekte çok farklı işliyor. İstanbul’un lüks ve değerli semlerinde kentsel dönüşüm sorunu yok, çoğu yapı kentsel dönüşüm sürecini atlatmış durumda. Ancak asıl yıkılıp yeniden inşa edilmesi gereken Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Esenler gibi bölgelerde ciddi sorunlar var” açıklamasında bulundu.
“PLAZALAR DİKMEK YERİNE MAHALLE KONSEPTİNİN KORUNMASI DAHA İYİ OLUR”
Özkan, bina yıkıp yeniden inşa etmenin kentsel dönüşüm olmadığına dikkat çekerek, “Kentsel dönüşüm, bir binayı yıkıp yeniden yapmak değil. Burada mahalle, mahalle kentsel dönüşümün yapılması lazım. Böyle bir şeyin de mümkün olabilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve belediyelerin burada ciddi rol oynaması lazım. Kentsel dönüşüm konusunda taraflar işin deprem ve sosyal boyutuna odaklansa daha iyi olur. Fakat ne yazık ki rant ve kendi hakkından taviz vermeme kentsel dönüşüm süreçlerini baltalıyor. Mesela Fikirtepe’de ciddi bir kentsel dönüşüm sorunu olmuştu. Orada yaşayan vatandaşlar hem mahallelerinden oldu hem de borçlandılar. Plazalar dikmek yerine oradaki mahalle konsepti korunup hak sahiplerine kolaylık tanınsaydı daha iyi olurdu” ifadelerini kullandı.
“İNŞAAT SEKTÖRÜ RANTA DAYALIDIR, AFET RİSKİNİ, GÜVENLİ YAPI RİSKİNİ KİMSE DÜŞÜNMEZ”
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu'na ilişkin açıklamalarda bulunan İnşaat Yüksek Mühendisi Cevdet Şentürk ise, “Amacı, afet riski altındaki alanlarda ve bu alanlar dışında bulunan riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde sağlıklı ve güvenli yaşama çevreleri oluşmasını sağlamaktır. Amacı açısından oldukça kıymetli bir kanun, peki geçtiğimiz yıllarda uygulama nasıl oldu. Ülkemizde inşaat sektörü ranta dayalıdır, afet riskini, güvenli yapı riskini kimse düşünmez. Önemli olan, bu süreçte ne kadar kâr edeceği, mülk sahibi olacağıdır. Bu kârlılığı gören müteahhitler, ilk etapta kıymetli yerleri dönüştürmek için kolları sıvadı ve bunda nispeten başarılı da olundu. Aynı bölgede konut sayısı arttı, altyapı, trafik gibi açmazlar baş gösterdi” değerlendirmesini yaptı.
“SAĞLAM BİNALARDA BARINMAK HEPİMİZİN HAKKIDIR”
Kentsel dönüşüm sürecinde sık karşılaşılan anlaşmazlıklara vurgu yapan Cevdet Şentürk, “Kentsel dönüşümde mal sahipleri kendi aralarında ya da müteahhit ile anlaşma sağlayamazsa bile binalar yıkılmak zorunda kalıyor. Bu ve buna benzer mağduriyetler olmaması açısından devlet bir dizi önlemler aldı. Teminatlar, müteahhitlik belgeleri, taahhütlerin yerine getirilmediği zamanda hak sahiplerinin anlaşmayı fesih etmesi gibi. Bunların olumlu meyvelerini görmeye başladık. Bilindiği üzere İstanbul’da bir deprem beklenmektedir. Bu manada İstanbul’da birçok bina risk altındadır. Sağlıklı, sağlam binalarda barınmak hepimizi hakkıdır. Kanunun amacına uygun bir şekilde dönüşüme geçmek hem de bir an önce geçmek gerekir” diye konuştu.