17 Aralık 2013 Finans ve Emlak Operasyonu'nda Ali Ağaoğlu’nun yeri neresi?
Türkiye, 17 Aralık 2013’te bankacılık ve İnşaat sektörüne yapılan sözde bir yolsuzluk operasyonu ile sarsıldı. 17 Aralık 2013 Finans ve Emlak Operasyonu'nda Ali Ağaoğlu’nun yeri neresi?
Türkiye, 17 Aralık 2013’te bankacılık ve İnşaat sektörüne yapılan sözde bir yolsuzluk operasyonu ile sarsıldı. Operasyon, bankacılık için “kara para”, İnşaat sektörü için ise “İmar yolsuzluğu” adı altında duyuruldu. Bu operasyon gerçekte “adalet kaygısı” ile mi yapıldı yoksa Türkiye uluslararası bir finans ve emlak operasyonuna mı maruz kaldı?
Kanaatimce, bu operasyon bir yolsuzluk operasyonundan öte, uluslar arası bir finans ve emlak operasyonudur. Operasyonun ana amacının, operasyonu düzenleyen adli memurlar için elbette adalet kaygısıdır. Görevi gereğidir. Ama, perde arkasında oyunu kurgulayanların “adalet” kaygısı olmadığını peşinen söyleyebilirim.
Bu operasyon bizim için sürpriz olmadı. Böyle bir operasyonun yapılacağını bekliyorduk. Üstelik, seçime kalan zamanı düşünerek tahminen yılbaşından önce yapılacağını da konuşuyorduk. Sıradan bir vatandaş olarak biz bunu beklerken, Başbakana operasyon istihbaratının gitmemesi biraz düşündürücü!...
Bu operasyonu, Türkiye’nin siyasal dengelerini görebilen, global ağaların oyunlarını bilen, bu ülkedeki “akıl ve feraset” sahibi herkesin beklediğini düşünüyorum. Yıllardır bu ülkede insanların özel yaşamları, attığı adımlar resmedilip fişlendi ve zamanı geldiğinde kullanılmak üzere dosyalandı. Ama bunun nasıl yapıldığı konusunda bir araştırma da yapılıp vatandaşın önüne konmadı. Bilgi Çağının kurgulanma amacını bilmeyen, teknolojik altyapısını bilmeyen, toplumu etkileme, bireyi yönlendirme gücünü keşfetmeyen yöneticiler, kendilerine ve ülkelerine yapılan operasyonlardan ancak polis kapıya dayandığında haberi olur…
Devletin parasını çalanlar, yolsuzluk, hırsızlık yapanlar “yetim malına” el uzatanlara bu toplum hoş bakmaz… Öbür dünyaya da “kul hakkı” ile gitmiş olurlar… Bu nedenle, devletin malını çalanların enselenmesi daima alkışlanır… Alkışlamalıyız da… Ama devletin malını çaldırmama adına hareket edenler farkında olmadan devleti soydurmaya hizmet edip, ülkenin milli menfaatlerine zarar veriyorsa ortada daha büyük bir vehamet vardır… Bir gemide hırsızı yakalamak için roket atarla saldırı yapılmaz… Veya bankada para çalan bir memuru yakalamak için bankaya dalanlar, bankanın soyulmasına vesile oluyorlarsa, kaş yapayım derken göz çıkartmış olurlar…
17.Aralık 2012 tarihinde Emlakkulisi için yaptığım “Kentsel Dönüşümün Siyasal Riski: Başbakan” isimli değerlendirmemde “ İmar yasası olmasına rağmen kentlerde kaçak katlar, kaçak yapılar yapılıyorsa Başbakanın bürokratlarının vizyonunun ne kadar Başbakanın vizyonuna uygun olduğu tartışılır... Kentsel dönüşüm projesi Başbakanın projesidir. Bu nedenle projede görev alacak kamu bürokratlarını, yerel belediyeleri ve müteahhitleri de takip edip, denetlemek Başbakana düşer… Yıkılan mahallelerin yerine nasıl bir yapılaşma yapılacağı peşinen belirlenmez ise kentsel dönüşüm, İstanbul’u rahatlatmak bir yana sosyal bir kaosa götürebilir…” demiştim.
Bilgi Çağı’nda büyük biraderin teknolojik gözleri, olup biten her şeyi kaydediyor. Büyük birader, kaydettiği görüntüleri, bilgi ve belgeleri istediği zaman, istediği şekilde ekleme, çıkarma yaparak savcının önüne koyar. Savcıların da önüne gelen ihbar dosyasını takip etmiyorum deme hakkı yoktur…
Bu operasyonda sayın Ali Ağaoğlu’nun yerini anlamak için son bir yılda emlakkulisi.com da yaptığım değerlendirmelerden bazılarını yeniden okuyalım:
28 Ocak 2013 - Dünya’da siyasal ve ekonomik dengeler değişirken, Türkiye yabancıya konut satışını ciddiye almalı. Konut satışına “salt konut satmak” olarak bakılmamalı. Yabancıya konut satışı Türkiye’nin 21. YY’da ki ekonomik ve siyasal gücünün belirlenmesinde çok önemli stratejik bir iştir.
30 Mart 2013 - Avrupa’nın son iki yüz yıllık tarihi sömürge ile dolu… Askeri ve siyasal başarılarını, Afrika ve Asya’nın zenginliklerini sömürerek elde ettiler. Ülkelerdeki hammadde, petrol ve insan gücünü herhangi bir ahlaki temelden yoksun, herhangi bir yasadan yoksun istedikleri gibi kullandılar. Aynı zihniyetle, şimdi de Güney Kıbrıs’taki Rus paralarına da el koymak niyetindeler… Rusya, güçlü bir devlet. Parasını ne Almanlara ne de ABD’ye yedirmez… Avrupa ülkeleri kazanmadan yemeye alışık devletler. Son iki yüz yıllık tarihlerinde bu görülüyor. Son yüz yılda Arapların petrol gelirleri, yüz milyarlarca dolar gelir, Avrupa ve ABD bankalarına aktı. Arapların arkalarında Rusya gibi güçlü bir devlet yok. Terörü finanse eden para adı altında Batı, Arap paralarına el koymaya hazırlanıyor… Avrupa’daki ekonomik kriz derinleştikçe, ülkelerindeki yabancı paralara el koyma operasyonlarını daha belirgin bir şekilde göreceğiz. Bu süreçte Türkiye’nin durduğu konum ve stratejileri Araplar için çok önemlidir.
5 Nisan 2013 - Dünyada yeni bir para sistemi kurulurken, paranın kontrol mekanizmaları şekil değiştirirken, halkın önüne “ kara paraları açıklıyoruz gibi bir masal” anlatılıyor. Dijital devrim, dünya insanını özgürleştiren aynı zamanda şuur düzeyini yükselten bir rol üstlendi. Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ)’nun açıkladığı belgeler, sistemde bağımsız çalanların tasfiye edilme operasyonudur. Türkiye’den de birileri bu ağa takılabilir, ifşa edilebilir. Wikileaks operasyonu ile dünya devletlerinin yöneticilerine “biz sizi izliyoruz” mesajı verilirken “ Offshore hesap operasyonu” ile de paralarınıza el koyabiliriz mesajı veriliyor…
8 Nisan 2013- “Sıkça yeni bir dünya düzeni kurulduğundan bahsediyorum. Bu düzende Türkiye’nin rolü önemli ve kilit ülke konumundadır. Hem BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) için hem de Avrupa ve ABD için vazgeçilmez bir konumdadır. BRICS ülkeleri, Güney Afrika’nın Durban şehrinde toplanarak, IMF ve Dünya bankasına rakip yeni bir banka kurmaya karar veriyorlar. Bu banka ile gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine destek verecekler. Ayrıca Çin ve Rusya ticaretlerinde dolar kullanmama eğilimindeler. Bunun için şimdilik ticaretlerinin yarsını dolar bölgesinden çıkarmak için karar alıyorlar. BRICS ülkeleri ile Avrupa ve ABD arasında olan hesaplaşmaların şiddeti giderek artacak. Dünyanın mevcut siyasal ve ekonomik düzenini yönetenler ile artık bizde varız diyen ülkeler arasında derin bir ekonomik savaş var.”
10 Kasım2012 - “Şeyh Maktum, petrolün olmadığı Duba’yi cazibe merkezi olması için turizm, ticaret ve emlak şehri yapmaya karar veriyor. Bunun için dünya finans çevrelerinden borç alıyor.. Dubai, Palmiye Adası, Burj el Arab Oteli ve dünyanın en uzun binası 800 metrelik Burj Dubai kulesi gibi iddialı projelerle meşhur oluyor. Brad Pit gibi holywood yıldızları, David Beckham gibi futbol yıldızlarının da “sembolik” olarak konut aldığı Dubai’de konut projeleri 2008 yılına kadar inşaat başlamadan satılıyor ve %80 oranında prim yapıyor. Global krizle 2009-2010 yılında ise Dubai konut sektörü ciddi zarar görüyor... Global krizle ofis fiyatları yüzde 58, rezidans fiyatları yüzde 43 düşüyor ve tamamlanmış ofislerin yüzde yaklaşık %50’si boşalıyor… Çin’den sonra en fazla nakit fonlara sahip Birleşik Arap Emirlikleri’nin bir Emirliği olan Dubai borçlarını ödeyemez hale geliyor…”
2009 krizinde Dubai’nin başına bela olan ekonomik/emlak krizinin nedeni İran ile yaptığı bankacılık operasyonları idi!…Dubai, finans ve emlak sektörü üzerine iddia sahibi iken bir operasyonla krize girmişti…Global finans ağaları, Dubai’yi finans ve emlak krizi ile cezalandırdılar…
Emlakkulisi için değişik tarihlerde yaptığım değerlendirmelerde de göreceğimiz gibi gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında derin bir ekonomik savaş var. 17 Aralık 2013 tarihinde yapılan operasyon Türkiye’nin İran’dan altın karşılığı doğal gaz alarak ABD’nin İran Ambargosuna kafa tutmasıdır. Türkiye’nin bağımsız olarak kendi bankacılık sistemi ile Asya ve Afrika’da operasyon yapabilecek konuma gelmesidir. Türkiye’nin Halk Bankası’nın İngiliz HSCB Bankası gibi uluslar arası oyuncu olma potansiyeline sahip olmasıdır.
İstanbul bir finans şehri olacaksa, Afro-Avrasya Coğrafyasının her ülkesinde, önemli her şehrinde mutlaka bir Türk Bankasının faaliyet göstermesi gerekir. Katar’dan, Kazakistan’dan, Sudan’da bir işadamı Aynen ABD ve Avrupa Borsalarında oynayabildiği gibi Türk borsasında da oynayabilmeli. Türkiye’nin kuracağı bir Mal ve Emtia borsasında işlem yapabilmeli…
Sayın Ali Ağaoğlu’nun 17 Aralık 2013 Finans ve Kara Para operasyonu içerisinde, imar dosyası ile yer almasının nedeni Emlak Sektörü ile özdeşleşmesidir. Aynı zamanda, Ağaoğlu üzerinden Başbakana uzanma girişimidir…
Sayın Ali Ağaoğlu’nu şahsen tanımam. Türkiye’de nasıl iş yaptığını basından herkes gibi izliyorum. Türkiye’deki işleri ve ilişkileri ile ilgilemiyorum. İlgilendiğim taraf, Ali Ağaoğlu’nun üstlendiği yeni misyonu. Ağaoğlu, Grubu, mütekabiliyetin Türkiye’ye sunduğu fırsatları bize en iyi gösteren/öğreten gruptur.
Ali Ağaoğlu İstanbul’da Finans Merkezini inşa ediyor.. Uluslararası gayrimenkul fuarlarında davul zurna eşliğinde yatırımcıları Türkiye’ye davet ediyor. Ali Ağaoğlu basında çıkan haberlere göre 2013 yılında 800 milyon dolarlık satış yapıyor. Bu durumda, Ağaoğlu Grubu, Türkiye’nin 15. Büyük döviz getirici şirketidir. Türkiye’nin 14. İhracatçı şirketi Bosch San. ve Tic. A.Ş’dir ve 2012 yılı ihracatı ise 854 milyon dolardır. Demirçelik, Otomotiv gibi sektörlerde genelde yapılan ihracatın %50 den fazlası ithalata dayalıdır. Bu nedenle Katma değer açısından bakıldığında Ağaoğlu Grubu Türkiye’nin 6. Büyük döviz getirici şirketidir. Ağaoğlu 2014 yılı sonuna kadar 2 milyar dolarlık satış yapacağız diyor. Katma değer açısından bakılırsa Ağaoğlu Grubu 2014 yılı sonu itibarı ile Türkiye Petrol Rafinerileri A. Ş.’den sonra 2. Döviz getirici şirket olacaktır. Ve Ali Ağaoğlu yurtdışı çalışmalarına devam ederse birkaç yılda Türkiye’nin en fazla döviz getirici şirketi olarak 1. Sıraya oturacaktır.
Bu açıdan bakılırsa, devlet tarafından takdir edilmesi gereken Ali Ağaoğlu’na haftalık adli kontrol getiriliyor!... Sen fazla oldun Ağaoğlu deniyor sanki…
Türkiye’de, İnşaat sektörü, ciro olarak en büyük sektördür, yaklaşık 200 alt sektörle iş yapıyor ve 2 milyondan fazla kişiye istihdam sağlıyor. Sektörde ciddi bir stok problemi de var. Kentsel dönüşümle yeni konutlarda satışa sunulacak. Sektör, 2014 yılında stokları eritmek için yabancı alıcı peşinde. Ağaoğlu Türk konut piyasası ile neredeyse özdeşleşmiştir. Türkiye’de, 20 müteahhit gözaltına alınsa da bundan yabancı alıcıların haberi olmaz. Ama Ali Ağaoğlu, imar nedeniyle de olsa bir kara para operasyonu ile birlikte gözaltına alınırsa bundan yabancı alıcıların haberi olur. Nitekim TİME dergisine de konu oldu. Sektörde balon endişelerinin olduğu böyle bir dönemde müteahhitlere yapılan operasyon bana 2008 yılında Dubai’ye yapılan operasyonu hatırlattı!...
Yolsuzluk operasyonu elbette yapılmalı. Ama, Kara Para operasyonu içerisine imar yolsuzluğu suçlamasını katmanın anlamı ne? Bu operasyona yabancı basın her zamanki gibi atladı ve yabancı bireysel yatırımcılara Türkiye’de siyasal istikrarsızlık var deniyor… Yani Türkiye’ye yatırım yapmayın deniyor. Uluslar arası marka değeri olan ve yabancı bireysel yatırımcıları Türkiye’ye çeken bir şirketin imajına hangi amaçla zarar veriliyor?
Adalet Bakanlığı Personelleri ve emniyet görevlileri sonuçta önüne konan dosyalara göre hareket edip görevini takip eder. Ama biraz da “feraset” sahibi olmaları gerekmez mi? Yolsuzluk takibi başka şekilde yapılamaz mı? Bugün basındaki haberlere göre Halk Bankasının bu operasyonla değer kaybı 1 milyar 625 milyon dolar olmuş…
21. yy paralıların göç yüzyılı olarak tanımlamıştım. Yoğun para ve göç hareketlerine sahne olacak bir yüz yıl yaşanacak. Global Finans ağalarının kontrolünde olan dünya para sistemi çatırdarken, Türkiye Afro-Avrasya coğrafyasındaki bireysel yatırımcıları çekebildiği oranda ekonomik olarak rahat edecektir. Bunun içinde öncelikle kamuda çalışan görevlilere biraz 21.yüz yılda dünyada yaşanan ekonomik ve finans operasyonları, dengeler ve yöntemler hakkında feraset ve vizyon eğitiminin verilmesi gerekir.