1984 yılında Atlı Köşk müze olacakmış!
1984 yılında Emirgan Korusu'nda bulunan tarihi Atlı Köşk müze olacakmış. Hacı Ömer Sabancı tarafından 1949 yılında Mısır Hidivi İsmail Paşa'nın torunundan satın alınan tarihi köşkü, Sakıp Sabancı müze yapacakmış.
Sabancılar'ın, Mısır Hipi'nin torunundan aldıkları köşkte, paha biçilmez eserler bulunuyor.
Atlı Köşk müze oluyor
Sakıp Sabancı, ''ben işadamıyım, fabrika kurarım diye işin içinden çıkamayız. Bazı manevi ve milli değerleri görmezlikten gelemeyiz'' diyor.
Vehbi Koç da, eşi Sadberk Hanım adına bir ''müze'' kurmuştu.
Kemal ÖNDER
Sabancılar'ın, halk arasında ''Atlı Köşk'' adıyla bilinen Emirgan'daki tarihi köşkleri müze oluyor.
Dolmabahçe Sarayı'nı yapan kalfalardan biri tarafından yapılan 100 yıllık köşk Hacı Ömer Sabancı tarafından en son sahibi Mısırlı Hip İsmail Paşa'nın torunu Prenses İffet Hanım'dan 1949 yılında satın alınmış. Emirgan Köşkü'nde nadide antika eşyalar, kıymetli tablolar, tesbih koleksiyonları, hat koleksiyonu, halı ve kilimler, cam ve kristal eşya, Barok sanatının en güzel örnekleri, Sevres ve Çin vazoları, heykeller, mermer oyma eserler ve ağaç oymalar teşhir edilecek.
Emirgan'daki Atlı Köşk, Vehbi Koç Vakfı'nın sahibi bulunduğu Büyükdere'deki Sadberk Hanım Müzesi ile birlikte Türkiye'nin ikinci aile müzesinden biri unvanını taşıyacak.
Köşkteki eserler arasında, başta Şehzade Abdülmecit olmak üzere, Türk resim sanatının ölmez ustalarından Şeker Ahmet Paşa, Hoca Ali Rıza, Sabiha Bozcalı, İbrahim Çallı, Ali Çelebi, Şevket Dağ, Orhan Ersoy, Feyhaman Duran, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nazmi Ziya, Halil Paşa, Osman Hamdi Bey, Hüseyin Zekai Paşa, Naci Kalmukoğlu, Hikmet Onat, Süleyman Seyyit, Sami Yetik ile dünyanın ünlü ressamlarından Fausto Zonaro, Guillelemet ve Aivazowski'nin orijinal yağlıboya tabloları ile yine paha biçilmez eşsiz bir hat koleksiyonu yer alıyor.
Sakıp Sabancı, ''Emirgan Köşkü'nün müzeye dönüştürülmesi konusunda şunları söylüyor:
''Bu köşkün mahvolması, barındırdığı değerli eserlerle birlikte yaşatılması için bir özel müze kurmayı düşünüyoruz. Bizde eserlerin, şahıslarla kaim olduğunu görmekteyiz. Bir aile çıkıyor, şahsi gayretleriyle gittikçe gelişiyor. Sonra o ailenin fertleri bu işi devam ettiremiyor. Sonra o ailenin fertleri bu işi devam ettiremiyorlar. Onca emek ve birikim heba olup gidiyor. Oysa Batı'da, birtakım kuruluşların, vakıfların özel müzeleri vardır. Günümüzde artık işadamını, sanayiciyi kültür ve sanat hizmetlerinden ayrı düşünmemek lazım. İşadamının tarifini iyice yapmak lazım. (Ben işadamıyım, benim işim fabrika kurmaktır) deyip işin içinden çıkamayız. Bazı şeyleri, bazı manevi ve milli değerleri görmemezlikten gelemeyiz. Hayır. Ben de işadamıyım. Benim işim fabrika kurmaktır. Ama, okul da yapmaktır, müze de kurmaktır.''
Her şeyi devletten beklemenin hatalı ve haksızlık olacağını belirten Sabancı şöyle devam ediyor:
''Her şeyi devletten bekleyemeyiz. Devlet ve özel sektör bu işte de el ele vermeli. Herbiri kendine düşen payı üstlenirse ancak o zaman biz yurttaşlık görevimizi yerine getirmiş oluruz. Devletin imkanları kısıtlıdır. Özel sektörün de öyle. Kendine göre bir programı var. Ama devlet imkanı olanları engellemeyecek, onlara yardımcı olacak şekilde davranırsa, yani özel sektörle elele verirse o zaman kültürümüzü tanıtmak daha da kolaylaşır.''
Tercüman Gazetesi 12 Ağustos 1984
Abdullah Kutalmış MIZRAK/Emlakkulisi.com