Emlakta Nostalji

1989 yılında Boğaziçi'nde, ''ihtiyaç nedeniyle hemen satılık'' tepe!

1989 yılında Rumelikavağı'nda, Boğaziçi'ne nazır 5 bin 500 metrekarelik bir tepe, ihtiyaç nedeniyle hemen satılacakmış. Tepeyi 600 milyon liraya satacak matbaa işçisi, çocuklarının geleceğini garanti altına almak için satmak zorunda kalmış.



Boğaziçi'nde, ''ihtiyaç nedeniyle hemen satılık''


600 milyona tepe


Esat Koçyiğit matbaa işçisi. Mütevazı gelirine rağmen İstanbul'un en şanslı insanlarından, çünkü Rumelikavağı'da, Boğaziçi'ne nazır 5 bin 500 metrekarelik bir tepeye sahip.


Koçyiğit'in ''Aslında milyarder eder ama hemen satmak için 600 milyon lira istiyorum'' dediği tepede, imar izni verilen bölüm ise şimdilik sadece 250 metrekare...


Nurhan FIRATLI


   BOĞAZİÇİ'nin, her karısı altın değerindeki yemyeşil tepelerinden biri alıcı bekliyor. Matbaa işçisi Esat Koçyiğit, Rumelikavağı'nda Boğaziçi'ne nazır 5 bin 500 metrekarelik alana yayılan tepesini, ''ihtiyaç nedeniyle'' 600 milyon liraya satılığa çıkardı.

   Sarıyer'İ Rumelikavağı'na bağlayan hatta, bölgenin en güzel tepesine sahip olması ve avcılığa merakı nedeniyle çevre halkı tarafından, ''Koçero'' namıyla tanınan Esat Koçyiğit, ''babadan kalma'' tepesini satmak zorunda kaldığı için son derece üzgün. Çocuklarının geleceğini güvence altına almak için tepesini satmak istediğini anlatan Koçyiğit şöyle konuştu:

   ''Şimdi Boğaziçi'nde bir karış yeşil alan kalmadı. Görüyorsunuz karşımdaki tepe, villa inşaatından görünmez halde. Bizim tepemiz ise, her yerde nesli tükenen sülünler, tilkiler, meyve ağaçları, tertemiz hava, bin bir türlü yeşil bitki var. Sonradan biz evin dışını betonla kapladık, içine çini döşedik. İnek, tavuk besliyoruz. Çocuklarımız her sabah tertemiz bir havada taze süt içip, yumurta yiyebiliyor. Bütün bunları bırakmak çok zor. Burası şehrin içinde cennetten bir köşe. Satmak istemiyorum ama mecburum.'' 

   Boğaziçi'nde şahıs arazisi olarak yalnızca kendisinin ve arka kısımlarda bir gurbetçinin arazisi bulunduğunu ifade eden Koçyiğit şöyle dedi:

   ''Anlayacağınız 7 milyon İstanbullu içinde en şanslı iki kişiden biriyim. Ama, iki kızım vardı, geçen hafta bir oğlum oldu. Onların geleceğini düşünmek zorundayım. Bu araziye hepsi için




ev yapamam. Hem maddi gücüm yetmez, hem de imar izni verilen yer az. 250 metrekare inşaat alanı veriyorlar. Gerçi tam karşımızdaki 10 bin dönümlük tepede 50'den fazla villa inşaatı sürüyor ama buraya verilen izin bu kadar.''

   El değmemiş güzelliği göz önüne alındığında, arazisinin değerinin milyarla ölçülebileceğine dikkat çeken Esat Koçyiğit, buna rağmen bir an önce satabilmek için 600 milyon lira istediğini yineleyerek, ''Her gelen buraya hayran kalıyor. Ama fazla inşaat alanı yok diye almak istemiyorlar'' şeklinde konuştu.

   Araziyi 5 yıl kadar önce babasının satın aldığını belirten Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü:

   ''Biz buralara geldiğimizde hiç kimse yoktu. Sonradan insanlar geldi yerleşti. En son da 1985'te çıkarılan imar izni ile her tarafımız inşaat doldu. Satmamak için çok direndik. Ama çocuklarımıza iyi bir gelecek kurabilmek için satmak zorundayız.''


(1989 yılında Reşat Altın 191.425 liraya satılıyormuş.)


Milliyet Gazetesi 25 Ekim 1989



Abdullah Kutalmış MIZRAK/Emlakkulisi.com