Arsa ve Arazi

2B arazileri için son başvuru tarihi 7 Mart 2017!

Orman vasfını yitirmiş arazileri için, başvurmayanlara yeni bir hak tanındı. 7 Eylül'de açıklanan 6 aylık ek süre 7 Mart 2017 tarihinde bitecek. Ege Haber gazetesi yazarı Fadime Kuzu, Emekli Maliye Profesörü İzzet Şahin'le 2B arazileri ile ilgili bir röportaj gerçekleştirdi. İşte o röportaj...


Orman vasfını yitirmiş arazileri için, başvurmayanlara yeni bir hak tanındı. 7 Eylül'de açıklanan 6 aylık ek süre 7 Mart 2017 tarihinde bitecek. Ege Haber gazetesi yazarı Fadime Kuzu, Emekli Maliye Profesörü İzzet Şahin'le  2B arazileri ile ilgili bir röportaj gerçekleştirdi. İşte o röportaj...


Orman vasfını yitirmiş arazileri için, başvurmayanlara yeni bir hak tanındı. 7 Eylül'de açıklanan 6 aylık ek süre 7 Mart 2017 tarihinde bitecek. 4,5 yılda tamamlanamayan çalışmanın 6 ayda tamamlanması hayal değil. Bunun için de Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve diğer bakanlıklarla eşgüdüm içerisinde çalışılmalı.


DÜZENLEMELER YAPILDI 

Kamuoyunda 2/B Yasası olarak bilinen Orman Köylerinin Kalkındırılmasının Desteklenmesi Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'u işin uzmanı Emekli Maliye Profesörü İzzet Şahin'e sorduk. Prof. Şahin," 26.04.2012 tarihinde 6292 sayılı kanun kapsamında ağırlıklı olarak 2/B süreci içerisinde bu taşınmazların satılması, orman köylerinin geliştirilmesi, kalkındırılması vs gibi düzenlemeler yapıldı. Ancak zaman içerisinde Maliye Bakanı ve Orman Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun beyanları arasında farklılıklar oluşmaya başladı" ifadelerini kullandı. 


-Sizin kamusal mesleğiniz gereği olarak 2/B konusu ile iç içe olduğunu öz geçmişinizden öğrendik. Günümüzde 2/B sorununu hangi açıdan ve boyuttan görüyorsunuz? 


O dönemde, 2/B'nin patronu, Bakan Eroğlu 2/b satışından elde edilecek hasılatın 15-20 milyar lira olacağını söylediğini ifade eden Prof. Şahin, "Maliye Bakanı ise rakam konusunda açıklama yapmadı. Bütçe kanunlarında, bu gelirlerin miktarları belirtilmesi gerekirken, gelirin ne olduğu söylenmedi. Uygulama yılları sonunda da açıklanmadı. O bakımdan maliyenin yaptığı yaklaşım ile bu alanlar rayiç bedeli yüzde 70 üzerinden satışlarının yapılacağı açıklanmıştı. 

Orman Bakanı Eroğlu, köylüye daha yakın olduğu için bu oranı yüzde 70'ten yüzde 50'ye indirdi. Fakat bir türlü ilerleme sağlanamadı. 7 Eylül 2016 tarihine geldiğimizde de, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü 2/B arazilerinin güncellemesini yapmamıştı. Şimdi 4.5 yıl geride kaldı. Ancak çok cüzi miktarda 2/B arazilerinin güncellenmesi yapılabildi. 

Ayrıca 2/B arazilerinin kullanıcılarının tespiti gerekiyordu. Bu yolda köy muhtarlarının bir kısmının bana verdiği bilgiye göre halen 2/B kullanıcılarının adlarının adreslerinin belirlenmesi konusunda çalışmalar tamamlanmamıştı. Ama 3-4 yılda bitirileceği tahmin ediliyordu" diye konuştu. 




-Açıklamalarınızda eşgüdüm kurumlar arasında eşgüdüm olması gerektiğini vurguladınız. Eşgüdümü kim sağlayacak. Söz konusu kanunları bakanlar kurulu uygulayacağına göre etkin kurumlar ile ortaya çıkmış ya da çıkabilecek sorunların asgariye indirilmesi ve süratle çözümü için neler söyleyeceksiniz? 


6745 sayılı bir kanun çıktı. Bu kanuna göre başvurmayanlara yeni bir hak tanındı. 6 aylık bir ek süre. 4.5 yılda tamamlanamayan bir şeyin 6 ayda tamamlanması hayal bile değil. Öyleyse Tapu Kadastro Genel Müdürlüğümüzün diğer bakanlıklarla eşgüdüm içerisinde yapılmalı. Bu eşgüdümü de yapmadılar. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, 'ben maddi imkanlarıma göre planlama yaptım. 

Sen 4.5 yıl bunları yapamadın 6 ayda mı bitecek' diyebilir. Mağdur olan halkla eşgüdümlü bir çalışma yapılmadığı için bu uyumsuzluklar ortaya çıktı. Çözüm için süratle kullanıcıların kadastroları ve güncellenmesinin yapılması gerekiyor. 

Aksi halde yine 4.5 değil 5 yılın sonunda da bu tespitler yapılamadığı ve eşgüdüm sağlanamadığı için, büyük bir stok olduğu halde 2/B arazilerinin satılamadığı ortaya çıktı. 



-Güncelleştirme de tapu idareleriyle milli emlak arasındaki frekans uyuşmazlığı neden çıkıyor?


Yeniden başvuru, 7 Mart 2017 tarihinde süre bitecek. Açıklanan tarihin 1.5 ayı filan geçti geriye 4 ay kaldı. 2/b'den hak sahibi olanlar bu sürenin bir koordinasyon eşgüdüm içerisinde sağlanması ve bir değişiklik yapılması gerekiyor. 

Kamuya ait gayrimenkullerle ilgili birkaç kanundan bahsetmek istiyorum. 2510 sayılı iskan kanunu, 1753 sayılı Çiftçi Toprak Koruma Kanunu daha sonra 1995 yılında 4070 sayılı "Hazine Arazilerinin Kamuya Kazandırılması Kanunu" adı altında "Hazine Taşınmazlarının Satışına Dair Kanun" daha sonra aynı amaçla 4070 sayılı kanun ve nihayet 2/b'yi de kapsamına almak suretiyle, kısaca halkımızın 2/b olarak bildiği kanunla Hazine arazilerinin satışında tam başarı sağlanamadı. 2510 sayılı kanunun 19. maddesi daha pratik çözümler önermişti ve mülki amirinin onayıyla o araziler tahsis ve temlik edilmiş oluyordu. Bu kanunlar hayli teknik olmakla birlikte sonra çıkan 4753 sayılı kanun, 4070 -4706 sayılı kanun 6292 sayılı kanun ve 6745 sayılı kanunlarda böyle bir pratik çözüm öngörülmedi. 15-20 milyar liralık Eroğlu tarafından öngörülen (gerçekleşen) miktarlar bütçe kanununda açıklanmadı. Bir gelirle ilgili hiçbir tahmin yapılmadı. Maliye bakanı 209 milyonluk bir satıştan bahsediyor. Son yıllarda da 2-3 milyarlık bir satıştan bahsediyor. 

Bu beyanlarda çelişkiler giderilmemiştir. Ben 2/b yolu uzun ince dikenli bir yol demiştim. Şu anda 2/b arazilerinin dağıtımı ve satışı ile ilgili maliye tarafından yapılması gereken işlemler yüzde 50'yi bulamadığı inancındayım. Ben İzmir'in ilçelerinin bütün köylerini Manisa ve Aydın illerinin bazı kazalarına ve köylerine bir çağrı yazdım. Güncelleşme yapılamadı. Oysa kanun 3 aylık 6 aylık süreler öngörmüştü. Bir kısmı uyudu bir kısmı çalıştı. En yüksek notu Orman ve Su işleri Bakanlığı aldı. En düşük notu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bağlı kadastro müdürlükleri alıyor. 


-Kullanıcı kadastrosundan bahsettiniz. Bu terminolojinin mantığını somut şekilde açıklar mısınız? 


Kullanıcıların kadastrosu yapılmadığı noktasında, vatandaşın çiftçinin hakkının tamamen zayi edileceği şüphesi burada doğuyor. Bu boyuttan bakmak istiyorum. 

Bu konuyu benden başka dile getiren de yok. 

2/b arazilerinin tespiti yani orman rejimi dışına çıkarılması 6831 sayılı Orman Kanunu'nun ikinci maddesinde a bendinde belirtilen "meyve ağaçları toplu meskun sahalar" o kanunun içine dahil değil. 2/b'de 61 ihtilalinden sonra kabul edilen Anayasa kapsamında "orman daraltılamaz" şeklindeki hükmünden hareketle ama "vasfını kaybetmişse" bir esneklik getirildi. Bunlar orman tahsis ve tespit tutanaklarıyla belirleniyordu. Bu yetmiyordu ayrıca 2/B'den yararlanmak isteyen "muhtesat" dediğimiz bina ev ahır, meyve ağacı gibi meydana getirenlerin ayrıca tespit edilmesi gerekiyordu. 

Bununda kullanıcı kadrosunun yapılması şarttı. Bu yapılmadıkça 2/B arazilerinin kime ait olduğu bilirkişiler, muhtarlıklar marifetiyle tespiti yapılır. Kullanıcılar kadastrosu, 2/b arazisi neredeyse hangi ilde hangi kazadaysa onların ortaya çıkıp onlara satış yapılması gerekir. Ayrıca maliye bunların tespitini yapabilir ama yükü fazla almak istemiyor. 

Söz konusu obje olan o araziyi kim kullanıyor kimler hak sahibi olacak kadastrolar ile bunlar sağlanacak. Bundan daha da önemlisi eşgüdüm olmadığı için bakanlıklarda bu kargaşa bu kaos yaşanıyor. 



Yaşanmış bir 2/B hikayesi 

Hazine 1945'li yıllarda bir beyefendinin, 45 bin dönüm arazisinin 40 bin dekarı istimlak yoluyla ve bedeli peşin ödenmek suretiyle satın alınır. Beyefendi de o parayla kanal makineleri, traktörler, iş makineleri satın alır. Bu ekipmanlarla on binlerce dönüm araziyi, "devletin hüküm ve tasarrufu altındaki araziyi" de imar ve ihya etmiştir. Biz o ilçeye atanmadan önce yeniden arazi kadastrosu gelir. 

Yakın tarihlerde arazi ilgililerce tespitlendiği için on binlerce dekar ve Maliye Hazinesi adına tespit edilen arazilere bu beyefendi itiraz etmiştir. Biz bu arazilerin Hazine adına tescil edilmesi için mahkemelerde dava açtık. Beyefendi adına tespit edilenlerin büyük çoğunluğuna itiraz ettik. Beyefendinin 1945 'den sonra 45 bin dekar arazisinden 40 bin dönümünün istimlak edilerek çiftçiye dağıtıldığı, geriye 5 bin dekar arazi kaldığı, dolayısıyla o tarihte yürürlükte olan Türk Medeni Kanunu'nun kazandırıcı zaman aşımı süresi dolmadığı için tespite itiraz ettik. Hazine adına tescilini dava ettik. 

Suçumuz büyüktü, o ilçeden gönderildik. Bizi Maliye Bakanlığı sürgün etmedi ama açtığımız davaların akıbetini de öğrenemedik. 


Prof. İzzet Şahin kimdir? 

7 Ekim 1937 yılında Köyceğiz Sultaniye Köyü'nde dünyaya geldi.  İlkokulu Köyceğiz Toparlar Köyü'nde, Ortaokulu Köyceğiz'de bitirdi. Ankara Maliye Okulu'nda okudu. Öğrenim sonunda, Muğla Defterdarlığında stajyer maliye memurluğu yaptı. 23 yaşında en genç mal müdürlerinden biri oldu. 1970 yılında Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörlüğü sınavını kazandı. 9 yıl müddetle Maliye Bakanlığı Muhasebat Kontrolörü, Başkontrolörü, Müşavir Kontrolörü olarak hizmet etti. Dünya Bankası ile Türkiye Maliye Bakanlığı'nda Devlet Muhasebesi Geliştirme Uzmanı olarak bir yıl çalıştı. TÜBİTAK ibra Kurulu'nda Maliye Bakanlığı'nı temsilen, yine arsa ofisini 2 yıl müddetle İbra Kurulu Üyesi olarak denetleyen iki uzmandan biri oldu. 1979 tarihinde, Maliye Bakanlığı'nın tarihinde ilk defa yurt dışında Libya, Trablus'ta bakanlığa bağlı Türkiye Karayolları Muhasebe Müdürü olarak görev yaptı. Aynı ülkede, Türkiye Devlet Su işleri'nde muhasebe müdürlüğünü vekaleten yürüttü. Yurda dönüşte Muhasebat Başmüşavirliğine atandı. Ankara iktisadi ve Ticari ilimler Akademisi, Bolu İdari Bilimler Yüksek Okulu'nda ders verdi. Doktora ve yüksek lisans eğitimlerini tamamlayarak 47 yaşında kendi isteği ile profesör kadrosundan emekli oldu. 

Emeklilikten sonra Libya'da, bir Türk inşaat firmasında idari ve mali müşavir olarak görev yaptı. Ege Koop Teftiş Kurulu Başkanlığı görevine atandı. 

9 Eylül Üniversitesi İzmir Meslek Yüksek Okulu'nda Kooperatifçilik branş derslerini okuttu. 



 Fadime Kuzu/Ege Haber