46. Türkiye İMSAD Gündem Buluşmaları'nda demir çelik sektörü konuşuldu!
Merakla beklenen Türkiye İMSAD Gündem Buluşmaları’nın 46’ncısı, ‘Yeşil Mutabakat Sürecinde Seramik ve Demir Çelik Sektörü’ başlığı altında yapıldı.
Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından 46. defa gerçekleştirilen ‘Gündem Buluşmaları’, Demirdöküm’ün katkılarıyla dün online olarak yapıldı. Meraka beklenen gündem buluşmalarının açılışını Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, moderatörlüğünü Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ferdi Erdoğan üstlendi. ‘Yeşil Mutabakat Sürecinde Seramik ve Demir Çelik Sektörü’ başlığıyla gerçekleştirilen toplantı inşaat malzemesi sanayicileri, iş dünyasından isimler ve sektör profesyonelleri tarafından yoğun ilgi gördü. Gerçekleştirilen toplantıda Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan ve Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su Atalay Gümrah ve seramik ve demir çelik sektörünü masaya yatırdı.
Son zamanlarda sık sık gündeme gelen inşaat malzemesi sanayisinin 2020 ve 2021 yılında iki temel etki altında kaldığını dile getiren Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Bu temel faktörlerin birincisi, pandemi etkisiyle ülkemizin artan coğrafi önemi ve ihracat kapasitemizin yükselmesi; ikincisi ise Covid-19 nedeniyle evde kalmamızla beraber yükselen yenileme talebi oldu. Yaşam ortamlarını iyileştirme, konforu geliştirme farkındalığı ve bilincindeki artış, ülkemizdeki talebi canlandırdı. Bu yenileme talebiyle beraber gelen canlılıkla 2020’yi üretimde yüzde 9,1’lik bir büyüme ile tamamlamıştık. 2021 yılını ise ihracatımızın da verdiği destekle yüzde 20 gibi bir büyüme ile tamamlayacağımızı düşünüyorum” dedi.
Güçlü gelişim stratejilerine ihtiyaç duyuyoruz
Son zamanlarda sık sık gündeme gelen inşaat malzemeleri sanayisinin, bulunduğu coğrafyanın üretim üssü olma hedefine ulaşmak amacıyla orta ve uzun vadeli güçlü gelişim stratejilerine ihtiyacı olduğunu kaydeden Tayfun Küçükoğlu, şunları dile getirdi: “Önümüzdeki süreçte en etkili ve kapsamlı planların başında, bizi çok güçlü şekilde etkisi altına alacak Yeşil Mutabakat geliyor. Dünyanın dengelerinin hızla ve büyük oranda değiştiği, rekabet koşullarının yeniden oluştuğu dönemde, Yeşil Mutabakat’ın ülkemiz ve sektörümüz açısından gündemin en önemli maddesi haline geldiğini görüyoruz. Bu zorunlu dönüşümlerin zamanında ve doğru anlaşılabilmesi kritik öneme sahip. Geleceğe hazırlanırken kritik faktörlere dikkat etmeli, sanayimizin önündeki aşılması gereken engellerle planlanması gereken konuları birlikte değerlendirmeliyiz.”
Dünya çelik üretimine kıyasla 3 misli daha iyi durumdayız
Açıklanan resmi verilere göre, dünya çelik üretiminde yüzde 5,8 oranında artış görüldüğü bir dönemde ülkemizin çelik üretiminin yüzde 14,2 yükseldiğini belirten Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı: “Bu yılın performansına baktığımızda, dünya çelik üretimine kıyasla 3 misli civarında daha iyi durumdayız. 10 aylık dönemde, üretimde 33,3 milyon tona ulaştık, 2021 yılını 40 milyon ton civarında üretimle kapatabiliriz. Bu bizim için şimdiye kadarki en büyük üretim miktarı olacak” dedi. Dr. Veysel Yayan, şöyle devam etti: “Biz bir taraftan dünyanın en büyük ihracatçıları arasında 6’ncı sıradayız, diğer taraftan ithalatta da 6’ncı sıradayız. Burada bir terslik var. AB’de ithalat yüzde 13’e çıktığında, ‘çelik gibi stratejik bir üründe kendi çeliğimizi kullanmalıyız’ denilerek hemen koruma tedbirleri alınması yönünde çalışma başlatılıyor. Bizim de ülkemizin üretim kapasitesinin bulunduğu ürünlerde ithalatı sınırlayıcı bir yapıyı oluşturmamız lazım.”
Türk çelik sektörü dünyadan ayrışıyor
Yaptığı açıklamada, Türk çelik sektörünün üretim yapısıyla dünyadan ayrıştığını kaydeden Dr. Veysel Yayan konuyla ilgili şunları söyledi: “Entegre ve ark ocaklı tesisler Yeşil Mutabakat çerçevesinde karbon salımıyla ilgili hassasiyetin zirveye çıkmasından dolayı önemli. Dünyada entegre tesislerin oranı yüzde 75, ark ocaklı tesislerin oranı yüzde 25 civarında. AB’de bu oran yüzde 60 entegre, yüzde 40 ark ocaklı tesisler şeklinde. Biz yüzde 71’e 29 oranıyla onların tam tersi bir yapıdayız. Dolayısıyla ülkemiz karbon salımında onlara göre ortalama yüzde 40-45 daha avantajlı. Türkiye’deki 40 milyon ton çeliğin üretilirken saldığı karbona baktığımızda, Avrupa’daki çelik sektörüne göre çok daha masum, çok daha yeşil bir çelik üretimi yapıyoruz. Öngörülen tedbirleri alabildiğimiz ölçülerde, AB’de sorun yaşamadan, Yeşil Mutabakat şartlarını karşılayabileceğimizi düşünüyoruz. Ayrıca, Türkiye’nin hem Avrupa hem ABD ile daha sıkı bir şekilde çalışması gerekiyor. Avrupa ile olan iş birliğimizin sigortası da dış ticaretimizin dengede gidiyor olması. Benzer durum Türkiye-ABD dış ticareti için de geçerli. Dolayısıyla kazan kazan durumunu korumaya özen göstererek, Avrupa ve ABD ile iş birliğini geliştirmemiz lazım”
Türkiye seramik sektörünün dünyadaki konumu gurur veriyor
“Türkiye’de seramik gerçekten çok önemli ve büyük bir sektör” diye konuşan Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su Atalay Gümrah şöyle konuştu: “Seramik sağlık gereçlerinde Avrupa'nın en büyük üretim kapasitesi Türkiye’de. Karo seramikte İspanya’nın ardından en büyük ikinci kapasite Türkiye’de… Bu durum, hem sektörümüz, hem de ülkemiz adına gurur verici.”
Atalay Gümrah sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Seramik, enerji dışında ithalata dayalı bir sektör de değil. Bu alanda faaliyet gösteren girişimcilerin en önemli öncelikleri artan enerji ve lojistik maliyetlerini yönetmek, ürünlerini marka ile, tasarım ile güçlendirerek satmak. Kapasite konusundaki liderliğimizi, inovasyonda, tasarımda, markada yakalamak ancak insana, pazarlamaya daha çok yatırım yaparak olacak. Hem kuruluşlarımızda hem de sektörümüzde bu gelişimi görmek sektörün geleceği açısından da umut verici. Seramik sektöründe inovasyonlarda teknolojinin önemini yadsımamak gerekiyor. Bu da yeni teknolojilere, dijitalleşmeye sürekli yatırım yapılmasını gerektiriyor. Rekabetçilik, bu alanlarda sürekli, sürdürülebilir ve akıllı yatırımlardan geçiyor”
Ülkemiz yeşil dönüşüme uyum sağlayacak
Avrupa Birliği’nin ‘Fit for 55’ çalışmasında 2025’te uygulama kapsamına girecek öncelikli sektörler arasında seramik sektörünün yer almadığını kaydeden Atalay Gümrah, “Sektörün 2030 yılında kapsama gireceğini öngörürsek, bu da bize 8-10 yıllık bir adaptasyon süresi sağlayacak. AB'nin yeşil dönüşümü ivmelendi. Yerkürenin geleceği açısından son derece umut veren bir gelişme. Yeşil dönüşüm uygulamaları ve sınırda karbon vergilendirmesi, sürdürülebilir bir gelecek hedefinin yanı sıra, Avrupa'nın yerel sanayisini koruma çabası olarak da görülebilir, ancak ana amaç doğru. Gezegenimizin geleceği ile ilgili önemli endişeler, sıkıntılar var. Şimdiden önlem almazsak çocuklarımıza, ebeveynlerimizden teslim aldığımızdan daha iyi olmayan bir dünya bırakacağız.
Avrupa Ortak Pazarı Avrupalılar’ın bir mutabakatıydı. ‘Birlikte yaratacağımız değer tek tek yaratacağımız değerden daha büyük’ diyerek daha güçlü bir ekonomi haline geldiler. Aynı mutabakatın yeşil dönüşümde de olduğunu görüyorum. Dünyayı ve değer üretme şeklimizi bu anlamda nasıl dönüştüreceğimiz konusunda önemli bir inisiyatif söz konusu. AB Gümrük Birliği’ne girerken ülkemizde, girişimcilerimizde kalitede Avrupa ile rekabet edebilme endişesi oluşmuştu. Hepimiz öz değerlendirmeler yaptık, ISO 9000'ler aldık ve sanayimiz kalite konusunda önemli pek çok sınavı başarı ile verdi. Türkiye’nin sanayisi ile, STK'ları ve kamu ile iş birliği içinde yeşil dönüşümde de aynı dirayeti göstereceğini düşünüyorum” dedi.
Yeşil Mutabakat belki de bir fırsat sunuyor
Toplantının moderatörlüğünü üstlenen Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ferdi Erdoğan, “Yeşil dönüşüm için sektörlerin yol haritasına ihtiyacı olduğunu kaydetti ve şu açıklamaları yaptı: “Yeşil Mutabakat belki de bir fırsat sunuyor” dedi. Ferdi Erdoğan, seramik ve demir çelik sektörünü şöyle değerlendirdi: “Demir çelik, Türkiye’de mineral ürünler grubundan sonra ihracatı en yüksek sektörümüz. 2020’de miktar olarak 12 milyon ton, değer olarak 11 milyar dolara yakın ihracat geliri var. Üretimin 29 milyon ton gibi büyük bir kısmı iç pazarda tüketiliyor. İnşaattan otomotive kadar girmediği bir alan yok. Seramik sektöründe ise ihracat gittikçe artıyor. Seramik sağlık gereçleri ile karo ihracatı 1 milyar doları geçiyordu, şimdi sadece karo ihracatı 1 milyar doları zorluyor. 3,5-4 milyar dolarlık ekonomik büyüklüğü olan bir sektör, bunun yaklaşık yarısını ihraç eder hale geldi. Tüm bu gelişmeler sektörlerimiz adına sevindirici.”
Türkiye İMSAD 45. Gündem Buluşmaları'nda küresel tedarik krizi masaya yatırıldı!