5.8'lik depremin ardından Japonlar anlattı!
Silivri açıklarında meydana gelen 5.8’lik depremin ardından Türkiye'de gündemin ilk maddesi deprem oldu. Deprem konusunda en deneyimli ülke olan Japonya’da depremin ardından telefonlar kesiliyor mu, GSM şirketleri ne yapmalı, olası İstanbul depremiyle ilgili beklentileri ne?..
Geçen hafta Silivri açıklarında meydana gelen 5.8’lik depremin ardından gündemimiz elbette ki deprem… 5.8 olası bir İstanbul depreminin habercisi mi? GSM hatları niye çalışmadı? Toplanma alanları yeterli mi? gibi sorular çok konuşuldu, çok tartışıldı. Bu soruları bir de Japonlara sordum… Deprem konusunda en deneyimli ülke olan Japonya’da depremin ardından telefonlar kesiliyor mu? GSM şirketleri ne yapmalı? Olası İstanbul depremiyle ilgili beklentileri ne? Marmara Belediyeler Birliği’nin yarın İstanbul’da düzenleyeceği Marmara Uluslararası Kent Forumu’na katılacak olan Kagawa Üniversitesi’nden Profesör Yoshiyuki Kaneda ve Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı Kıdemli Danışmanı Hitoshi Baba sorularımı yanıtladı… Habertürk'ten Esra Boğazlıyan'ın haberi...
- İstanbul’da, Silivri açıklarında meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremin ardından en çok tartıştığımız şey iletişimin kopması oldu. Depremin ardından doğal olarak herkes yakınlarına telefonla ulaşmaya çalıştı fakat GSM hatları çalışmadı, çöktü. Sadece mobil iletişimde değil internette de kesinti, aksama yaşandı. Depremin ardından GSM operatörlerindeki sesli aramada kesintinin nedeni nedir? Altyapı yetersizliği mi? Bir deprem ülkesi olan Japonya’da depremin ardından telefon hatlarında kesinti yaşanır mı?
Yoshiyuki Kaneda: Evet, telefon görüşmelerini hep kısıtlıyoruz, çünkü iletişim şirketi kurtarma ve risk yönetimi birimleri için ağ kapasitesini kontrol altında tutuyor. Pek çok Japon bunu anlıyor ve hükümet özel telefon görüşmelerinin kontrollü bir şekilde yapılmasını istiyor.
Hitoshi Baba: Hanshin Awaji Depremi’nden sonra Japonya'da ve yine Büyük Doğu Japonya Depremi / Tsunami'sinin yanı sıra, insanların telefonlara sarılmasına sebep olan birçok büyük çaplı felaketten sonra, bu alandaki çok sayıda araştırmacının yıkım deneyimlerine ve tavsiyelerine dayanarak aşamalı bir biçimde dayanıklı telekomünikasyon sistemleri kurduk. En son kaydedilen başarılar, MIC tarafından hazırlanan beyaz bültende bulunabilir:
Ayrıca, afet yardım ve hizmetlerini sürdürebilmek amacıyla, sabit hat ve cep telefonları operatörü telekomünikasyon şirketleri tarafından afet önleme, yasa ve yönetmeliklere bağlı olan afet önleme kuruluşları gibi çeşitli kuruluşlara sağlanan ve adına “öncelikli iletişim hizmeti” denilen bir sistem kurduk.
- Depremin ardından hayati öneme sahip olan iletişimin kesilmemesi için hangi önlemlerin alınması gerekli? GSM şirketleri ne yapmalı? Japonya’da bu konuda ne gibi yatırımlar yapıldı?
Yoshiyuki Kaneda: Bir nokta, iletişim şirketinin kişilerin güvenlik bilgilerine hâkim olmak için özel bir servis kurmasıdır. Afetlerde telefonların kesintilerini önlemek için iyi bir sistemdir. İkinci nokta, özellikle genç nesil olmak üzere birçok Japon’un Line vb. gibi sosyal ağların arama servislerini kullanmasıdır. Bu da önemlidir.
Hitoshi Baba: Donanım açısından bakıldığında, NTT tarafından kurulan kamusal telefonlar bir felaket durumunda sıradan telefonlara nazaran daha kolay bağlanan ve ücretsiz bir hale getirilerek “öncelikli iletişim hizmeti” ile aynı şekilde idare edilebilir. Yazılım yönünden ise, bildiğiniz gibi insanların iletişim trafiğini korumak ve sonucunda sistemin bozulmasını önlemek için telefon yerine sosyal ağların servislerini kullanmaları daha iyidir. Ayrıca, büyük telekom şirketleri tarafından işletilen ve afet sırasında kullanılan Güvenlik Onay Sistemi’ne sahibiz. Bu bağlamda, acil durum iletişim kampanyaları ve eğitimleri ile Güvenlik Onay Sistemi’nin kullanılması da önemli eylemlerdir.
- Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle birlikte risk analizi yapmıştınız. Buna göre; İstanbul’da hangi ilçeler depremde risk altında? Kaç bina riskli? Olası İstanbul depremine dair son çalışmalarınızdan örnekler…
Yoshiyuki Kaneda: Evet, SATREPS'i (2013-2017) Türk araştırmacılarla birlikte yaptık. Bu projenin sonuçları olarak, mikro sarsıntı ölçümü ve detaylı DEM/bina bilgisi ve gelişmiş simülasyon teknolojisi kullanılarak toprak koşullarıyla gelecek nesil tehlike haritası yöntemini geliştirdik. Kaç binanın riskli olduğunu anlayamıyoruz. Bu nedenle, Türk araştırmacılar ve risk yönetimi birimleri araştırma sonucunu Marmara bölgesindeki şehirlere uygulamak zorundadır. Marmara Denizi'nde bir sonraki büyük deprem riskinin yüksek olma ihtimalinin olduğunu düşünüyoruz, ancak kimse depremin ne zaman, nerede olacağını ve büyüklüğünü bilmiyor. Ancak, bir sonraki Marmara Depremi için farkındalık oluşturmalı, hazırlıklı olmalı ve karşı önlemler geliştirmeliyiz.
- Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı’nın afet yönetim uzmanları yıllardır Türkiye’de de çalışmalar yapıyor. Bu doğrultuda; JICA’nın olası İstanbul depremiyle ilgili beklentisi nedir? İstanbul’da, Marmara Denizi’nde kaç büyüklüğünde deprem bekleniyor? Olası İstanbul ve Marmara depremi senaryonuz var mı?
Yoshiyuki Kaneda: Hiç kimse İstanbul’da Marmara Denizi’nde kaç şiddetinde bir deprem olacağını bilemez. Gelişmiş bilgisayarlar kullanarak, Depremlerin / Tsunamilerin simulasyonlarını yapabiliriz; ve ancak gözlemsel araştırmalara ve simülasyon araştırmalarına dayanan senaryo araştırmaları geliştirebiliyoruz. Ayrıca, senaryolara dayalı olarak hasarların ne olacağını kestirmeli ve disiplinler arası bir bilim ve teknoloji çalışması olarak Afet Etkilerini Azaltma Bilimi’ni geliştirmeliyiz. Afet Etkilerini Azaltma’nın bilim, tıp, mühendislik ve sosyal bilimler içermesini öneriyorum. Japonya'da birçok insan Nankai’de bir mega depremin veya büyükşehirlerde bir depremin olabileceğini biliyor ama ne zaman, nerede olacağını ve şiddetini tahmin etmek zor. Japon hükümeti ve insanlar toplumsal dayanıklılık için farkındalık oluşturuyor, hazırlık yapıyor ve karşı önlemler geliştiriyor.
Hitoshi Baba: Ben deprem bilimi uzmanı değilim, risk yönetimi uzmanıyım. Bununla birlikte, deprem risk yönetimi açısından, farklı merkez üslerinde, farklı zaman, mevsim ve koşullar altında birden fazla senaryoya sahip olmalısınız. Tokyo’da, en kötü senaryo dahil olmak üzere pek çok deprem felaketi vakası çalışmasına sahibiz, ancak gerçekte yaşanan durum, çalışmanın temsil ettiği ile aynı olmayabilir. Önemli olan, iş sürekliliğinizi ve geçim esnekliğinizi mümkün olan tüm felaket senaryolarına hazırlamaktır.
- Olası İstanbul depreminin tarihiyle ilgili Japon bilimadamlarının bir tahmini, çalışması var mı? Olası İstanbul depreminde Tsunami olur mu?
Yoshiyuki Kaneda: Kimsenin bilmediğini varsayıyorum, ancak bazı araştırmacılar bu konuda yorum yapıyorsa, yorumları bilimsel bir kanıta dayanmadığı için bir tahmin değil, falcılık olacaktır.
- 1999 Gölcük depreminin ardından geçen 20 yılda sizce Türkiye’de depreme hazırlık konusunda yol kat edilebildi mi?
Yoshiyuki Kaneda: Evet, Türk hükümeti deprem hazırlığında yol almayı başardı. Bunu söylememin sebebi AFAD'ın kurulmuş olması ve 1999 Gölcük depremlerinden bu yana birçok afet etkilerini azaltma projesi ve programının gerçekleştirilmesidir. Ancak, yetersiz görünüyorlar, bu yüzden onları daha da ileriye taşımalıyız.
Hitoshi Baba: Kesinlikle evet. Ancak, zaman hızla geçti. Özellikle yaşam tarzımız, örneğin internet üzerinden iletişim araçları sayesinde önemli ölçüde değişiyor. Japonya'da bile, 1995'te Büyük Hanshin Depremi döneminde, internet aktif değildi ve birçok iletişim açığı vardı. 2011'deki Büyük Doğu Japonya Depremi’nde, internet de dahil olmak üzere yedek ağ sistemleri tarafından etkin hale gelen acil durum operasyonları, 2016 yılında Kumamoto Depremi’nde, siber uzayda kriz haritalaması gibi hızlı bilgi yönetimleri gerçekleştirildi. Son yıllarda, afet risk yönetimi alanında drone araştırması gibi birçok yeni teknoloji görebilmek mümkün. İlerlemeye devam etmeliyiz. -
- 5.8’lik depremin ardından en çok tartıştığımız konulardan biri de ‘toplanma alanları’… 20 milyonluk İstanbul’da depremin ardından vatandaşların gideceği toplanma alanlarının sayısının yetersiz olduğunu tartışıyoruz. Toplanma alanlarıyla ilgili İstanbul’da bir çalışmanız var mı? İstanbul için kaç toplanma alanı olmalı? Nitelikleri ne olmalı? Japonya’da toplanma alanları nasıl, yeterli mi?
Yoshiyuki Kaneda: Toplanma alanı / Barınma / Tahliye yeri / Tahliye binası ile ilgili konular Japonya'da da çok önemlidir. Aslında Nankai'de bir mega depremin ya da büyükşehirlerde bir depremin olması durumunda birçok kişi tahliye için resmi sığınak/ tahliye yerleri ve binaları olarak gerçekten de yetersiz durumda olan okullar ve topluluk merkezleri gibi yerleri kullanacaklar. Ve sadece çok sayıda sığınak bulunması sorunu değil, aynı zamanda sığınağın kalitesi sorunu da Japonya'da çok ciddi bir sorundur. Örneğin; gürültü, koku ve güvenlik sorunları vs. giderilmelidir. Japonya'daki 2011 Tohoku depreminde ve 2016 Kumamoto depreminde barınaklar yetersiz kaldı ve nitelikleri / ortamları ise daha kötü bir durumdaydı. Barınakların kalitesi nasıl geliştirilir? Tahliye edilen kişilerin mahremiyeti barınaklarda nasıl korunulur? Tahliye edilen yaşlılara, engellilere, çocuklara ve kadınlara nasıl bakılacağı gibi konular, barınaklarda çok ciddi bir sorundur. Dolayısıyla sadece resmi sığınaklar değil, aynı zamanda güvenlik binaları ve otelleri olan özel sığınaklar da tahliye edilen insanlar için kullanılacaktır.
Silivri açıklarında meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki deprem, tarihi İstanbul Surları'nın Yedikule'deki bazı burçlarında da çatlaklar oluşturmuştu.
Dr. Hitoshi BABA, Japonya Hükümeti Kara, Altyapı ve Ulaştırma Bakanlığı'ndaki (MLIT) afet ve su kaynakları alanlarının teknik ve idari yönetiminde ve ayrıca afet riskinin azaltılması, acil durum müdahalesi ve yeniden yapılanma için ulusal kapasiteyi güçlendirmek üzere gelişmekte olan ülkelerle teknik işbirliğinde 30 yılı aşkın süredir kapsamlı ulusal ve uluslararası deneyime sahiptir. Dr. BABA, hidroloji ve nehir mühendisliği konusunda akademik geçmişe sahiptir; Çevre ve Kaynak Mühendisliği alanında doktora ve Orman Bilimleri alanında yüksek lisans derecesi bulunmaktadır. RESCUE 3 JAPONYA tarafından yetkili hızlı su kurtarma teknik eğitmenidir.
Yoshiyuki Kaneda, Nisan 2016'dan bu yana Kagawa Üniversitesinde sismoloji ve afet azaltma bilimi anabilim dalında profesör olarak çalışmakla beraber Rektör Danışmanı ve Kagawa Üniversitesi Kriz Yönetimi Şikoku (IECMS) Eğitim, Araştırma ve Bölgesel İşbirliği Enstitüsü Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Japonya'da deprem ve tsunamilerle ilgili iki büyük projeye öncülük etmektedir. Projelerden ilki, Güneybatı Japonya'nın Kii Yarımadası'nda yer alan Nankai Trough'da, Depremler ve Tsunamiler için Yoğun Okyanus Tabanı Ağı Sistemi (DONET) aracılığıyla bir okyanus tabanı ağ sistemi geliştirmeye yöneliktir.
Kaneda, 1997 ve 2014 yılları arasında Japonya Deniz-Dünya Bilim ve Teknoloji Ajansı’nda (JAMSTEC),2014'ten 2016'ya kadar ise Nagoya Üniversitesi Afet Azaltma Araştırma Merkezi'nde çalışmıştır. Bunların öncesinde Japonya Ulusal Petrol Şirketi Enstitüsü'nde fizik/jeofizik incelemelerinde araştırmacı olarak yer almıştır. DONET Geliştirme Ekibi ise 2018 yılında “Hamaguchi Ödülü”ne layık görülmüştür.
Romalılar 1800 yıl önce depreme karşı mimari teknikler kullanmış!