7 İklim 7 Bölge Gelenekten Geleceğe Ulusal Mimari Proje Yarışması sonuçları açıklandı!
TOKİ tarafından açılan "7 İklim 7 Bölge Gelenekten Geleceğe Ulusal Mimari Proje Yarışması" sonuçları açıklandı. Akdeniz Bölgesi adına ödülü Mimar İrem Çiçek'in liderliğinde, konusunu Antakya'dan alan bir Konut Sitesi Projesi aldı
TOKİ tarafından açılan "7 İklim 7 Bölge Gelenekten Geleceğe Ulusal Mimari Proje Yarışması" sonuçları açıklandı.
Akdeniz Bölgesi adına ödülü ise, Mimar İrem Çiçek'in liderliğinde, konusunu Antakya'dan alan bir Konut Sitesi Projesi aldı Akdeniz Bölgesi 3.sü bir Antakya Projesi Kent kimliğinin varlığının ve devamının bilincinde olarak, günümüz koşullarına uygun yeni yapılaşmanın ama geleneksel mimariden ilham alarak oluşmasını teşvik etmek üzere yapılan ve TOKİ tarafından organize edilen "7 İklim 7 Bölge Gelenekten Geleceğe Ulusal Mimari Proje Yarışması" Antakya noktasında önemli ve anlamlı bir ödüle sahne oldu.
Mimar İrem Çiçek liderliğindeki bir ekip tarafından hazırlanan Konut Sitesi Projesi'nde çıkış noktası olarak Antakya kullanıldı. Yüksek Mimar Yavuz Selim Sepin, Yüksek Mimar Aygül Ceylan ve Mimar Ilgın Onur Özden'den oluşan ekibin hazırladığı projenin Mimari Raporu'na yansıyan detaylar ise, içinde yaşadığımız Antakya'nın düne ait mimari zenginliğini adeta yeniden gözler önüne sererken, unutulanları da hatırlattı.
3. gelen Proje'nin sahipleri, kendi ara başlıkları altında ilerleyen çalışmaya dair şu detayları paylaştı:Proje için; Akdeniz Bölgesi'nin, doğu ile batının, batı ile doğunun buluştuğu 440 rakımda etrafı dağlarla çevrili, ülkenin en verimli topraklarına sahip, Amik Ovası'ndan Akdeniz'e dökülen Asi Nehri'nin geçtiği Hatay ilinin merkez ilçesi Antakya seçilmiştir. Bu bölgede verilen arsaya tam uyum gösterecek olan, Asi Nehri ile Kurtuluş Caddesi'nin arasında kalan, güney batısından kuzey batısına doğru uzanan Asi Nehri'nin doğusunda ve Kurtuluş Caddesi'ne paralel konumda bulunan bir bölgede odaklanılmış ve bu çevresel şartlara göre projemiz geliştirilmiştir.
Bu seçimde önemli kriterlerden birisi, kentin özgün karakterini var eden "sadece yapılaşmış" çevresi değildir. Fiziki yapısına yansıyan soyut değerler de (manevi, örfi, ahlaki ve kültürel altyapısı) bir kentin özgünlüğü açısından son derece önemlidir.
Antakya kenti; geçirdiği tarihsel süreç içerisinde bulunduğu coğrafi konum itibariyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, bu medeniyetlerin çeşitli dini, etnik, kültürel zenginlikleriyle yoğrulmuştur.
Kentin farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olması, bu çeşitliliğin mekânsal izlerini barındırması açısından çok özgün bir kenttir.
Antakya, Helenistik çağ kentlerinin tipik bir örneğidir. Mimar ve şehirci Hippodamos'un geliştirdiği şehircilik nizamı olduğu için, şehircilik tarihinde "Hippodamos tarzı plan" olarak isimlendirilen plan uyarınca gelişmiştir.
Helenistik Çağ'da kurulan birçok kentte uygulanmış olan bu nizam, belirli bir disiplin içinde birbirine dik ve paralel cadde ve sokakların meydana getirdiği yapı adalarından oluşan "ızgara plan"dır.
Antakya'nın Antik Çağdaki plan şeması incelendiğinde, güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunun, sokakların hâkim rüzgarı (güneybatı) alması yönünden en elverişli istikamet olduğu anlaşılmaktadır. Kentin kuruluşunda uygulanmış olan şehircilik nizamından günümüze izleri kalmış olan (Orhanlı ve Meydan Mahalleleri) bazı sokak istikametleri bunu doğrulamaktadır.
Tasarım süreci başlangıcında referans alınan gridal kent sistemi, doğal dinamikler (hakim rüzgar, yönler, topografik eğilim) ile birleştirilerek mevcut tasarımın geliştirilmesine yardımcı olmuştur.
Antik Çağ evlerinin bir avlu etrafında gelişen plan şeması, asırlar geçmesine rağmen eski Antakya evlerinde de görülmektedir. Genellikle iki katlı, taş, kerpiç ve ahşap, sokak ile ilişkileri kısıtlı, dar ve çıkmaz so-kaklar etrafında iç dünyası hakkında bilgi vermeyen yüksek, sağır duvarlarla çevrelenmiş Antakya evlerinin inşaları iki asır öncesine dayanmakta ve evlerde Anadolu Mimarisi tarzında ahşap süslemeciliği ve işçiliği görülmektedir Avlular, uzun süren yaz mevsiminde, günlük hayatın büyük bir kısmının geçtiği, evin sokak ile ilişkisini kuran, hacimleri birbirine bağlayan, bir toplanma ve dağıtım mekânı olarak "sofa" görevi yapar. Zemini dikdörtgen kesme taşlarla kaplı olan avlular, yaz günlerinde sık sık yıkanarak, konutun içinde serin bir ortamın yaratılmasına imkân veren, ağaçlarla gölgelenmiş, üstü açık, ferah mekânlardır. Bu bölgenin iklim koşullarına uygun ve oldukça akılcı çözüm oluşturan avlular, bazen mermer veya desenli karo mozaik ya da dökme mozaik ile kaplı olabilirler.
Samandağ Gazetesi