AAD Architects insan ruhuna önem veren mimari tasarımlarıyla öne çıkıyor!
AAD Architects Kurucusu Mimar Ayşegül Güner, 11 yılda ürettikleri her projenin merkezine ‘İnsan Ruhu’nu koymayı ilke edindiklerini söyledi. Güner, "Tüm projelerimizi tasarım aşamasında tüm yönleri ile ele alıyor, her detaya büyük önem veriyoruz" dedi...
İstanbul’da 2002 yılından beri edindiği deneyimi 2008'de AAD Architects&U.WE Design çatısı altında birleştiren Mimar Ayşegül Güner, mimarlık, iç mimarlık ve kentsel tasarım konularında yurt içinde ve uluslararası platformlarda proje, danışmanlık ve uygulama hizmeti veriyor. Mimari çözümlerden proje geliştirmeye, finansman yönetiminden işletmeye kadar 360 derece hizmet sunun AAD, her projesinin merkezine 'insan'ı koyarak tüm iş süreçlerini şekillendiriyor.
AAD Architects’in kurucusu Güner, "Projelerimizi tasarlarken ilhamımızı insandan alıyoruz. Bir fabrikadan ünivesiteye dönüştürdüğümüz Nişantaşı Üniversitesi’ni de tasarlarken de; eğitim yaşamına farklı bir bakış açısı için sadece Türkiye’nin değil dünyanın en prestijli eğitim merkezlerinden birini tasarladık. " dedi.
AAD Architects 11 yılda 130’un Üzerinde Proje Üretti
Mimari Proje Tasarımı, İç Mimari, Tasarım Uygulama (İnşaat), Proje Yönetimi ve Arazi Geliştirme konularında uzmanlaşan AAD Architects 11 yılda 130’un üzerinde proje üretti.
Her sektörlerde ve proje türlerinde yenilikçi tasarımlar oluşturma yaklaşımını benimseyen AAD’nin projeleri arasında İstanbul Quasar – Estetik International, Nişantaşı Üniversitesi, Doctor B Clinic Zorlu Center, Kanyon AVM Finans Ofis Merkezi, Bonna Seramik Fabrikası, Nişantaşı Nazem Apartmanı Çatı Evleri, Altınbaş Üniversitesi, Okan Üniversitesi Diş Hastanesi, Nish İstanbul Sancak Enerji Ofisi, Trump Tower Ofisleri, Maison Göktürk Evleri, Tuzla Alışveriş & Yaşam Merkezi, Çeçenistan Universal Hospital, Ritz Carlton Sace Ofis Projesi, Irak Villa & Ofis projeleri bulunmaktadır.
AAD Architects Şehrin Genç Ruhuna Sanatla Dokunuyor!
Sanat ve tasarımın dönüştürücü gücünün iletişimi kolaylaştıracağına inanan Ayşegül Güner, “Her projemiz içinde çok yoğun sanat barındırıyor. Tüm projelerimize mutlaka ya bir ressam ya da bir heykeltraş çalışıyor. Mimarlık düşüncesi içerisinde işlevselliği ve gelişen dünyanın teknolojisini barındırır. Tüm bunların sanatla yoğrulduğu bir gerçektir. Estetiğin girdiği her alanda olduğu gibi mimarlıkta da sanatı yadsımak mümkün değildir. Öyle ki mimarlık özünde tasarlamayı barındırdığından insan ruhundan ve sanattan ayrı düşünülemez.”
Mimarlık disiplininin insan ruhu ve sanatla birleştiğinde yaratıcılık kavramının farklı bir anlam kazandığını belirten Güner, binaların tıpkı insanlar gibi olduğunu ve her birinin ayrı bir karaktere büründüğünü dile getirdi. Güner, “Biz projelerimizde insanların hikayelerinden besleniyoruz. Bir mimar, dünyaya bir sanatçı gibi bakmaya başladığında tasarladığı yapı da ona göre şekillenmiş olur. Mimar, tasarladığı yapıya insan ruhunu ve sanatı da dahil ettiği zaman, kişisel dünya görüşünü de tasarımına aktarmaya başlar. Böylece tasarım sadece yaratıcılıkla değil, insan ruhunun, hikayelerinin ve sanatın yaratıcılığıyla da bütünleşmiş olur" dedi.