Yeni Şirketler

Abdullah Gül'e 2-B mektubu

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, Abdullah Gül'e "Kamu Arazilerinin İşgaline Dur Deyin!" yazılı bir mektup gönderdi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, TCK ve Kadastro Kanunu'ndaki değişiklikleri içeren "Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"la getirilen düzenlemelerin "kamu yararı taşımadığını ve insan haklarına aykırı olduğunu" savundu. Oda tarafından, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yazılan mektupta, bu düzenlemenin TBMM'ye geri gönderilmesi istendi. Açıklamaya göre, "Kamu Arazilerinin İşgaline Dur Deyin!" yazılı mektupta, TBMM'de 25 Şubat 2009'da kabul edilen 5841 Sayılı "Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 154. ve 187. maddeleri ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesi değiştirilerek ve Kadastro Kanununa bir madde eklenerek, kamu arazilerinin işgalinin önünün
açılması yanında kamu yararı ve kamu düzeninin olumsuz yönde etkilenmesine dair bir düzenlemeye gidildiği öne sürüldü. Söz konusu yasa değişikliği ile TCK'nın "Hakkı olmayan yere tecavüz" başlıklı 154. maddesindeki "kamu" sözcüğünün yasadan çıkarıldığı belirtilen mektupta, bu düzenleme ile kamu arazi ve arsalarının işgalinin suç olmaktan çıkarıldığı, böylece mevcut yasada bu suça karşılık uygulanan 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasının geçerliliğinin kaybettirildiği savunuldu.

"Gecekondulaşmayı tetikleyecek"

Mektupta, şöyle denildi:
"TCK'nın 154. maddesinde yeniden yapılan bu değişiklikle devletin hüküm ve tasarrufu altında olan ve tescile dahi konu olmayan dağlar, deniz ve göller gibi tüm alanlarımız işgalciye bir kez daha açılmaktadır. Deniz ve göl gibi kıyı ve kıyıları çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada Anayasamızda belirtilen 'öncelikli kamu yararı gözetilir' ifadesi yok sayılarak bu bölgeler turizmcilere yeniden açılmaktadır. Bu düzenlemeyle örnek bedeli ödeyen turizm işletmeleri 2-B arazileri ile kıyı alanlarını işgale ve kullanmaya devam edebilecektir. Hazine ve defterdarlıklar bu arazilerle ilgili suç duyurusunda bulunamayacak, dava açamayacaklardır. Yurttaşların bu alanları kullanmalarının önüne yeniden tel çitler, duvarlar ve özel koruma güçleri geçecek. Kamu yararı yerli ve yabancı sermaye yararına işler hale gelecek.

Bu düzenlemeyle kamu arazilerinin işgali suç olmaktan çıkacak ve tam bir af etkisi gösterecektir. İşgal nedeniyle verilen mahkumiyet kararları tüm sonuçlarıyla kalkacak ve görülmekte olan davalar düşecektir. Kamu arazilerinin her yönüyle işgali dönemlerine geri dönüş tekrar başlayacaktır. Bu durum gecekondulaşmayı tetikleyecek, vatandaşların kamuya ait alanlara, kıyı alanlarına ve denize girişi engellenecek, kumsalda yürümesi kısıtlanacak, kent içindeki kamuya ait alanlarda (yeşil alan, yol, park, otopark vb. alanlar) her tür mafyalaşma öne çıkacaktır." Aynı kanunda yapılan diğer bir değişiklikle, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesine eklenen fıkra ile; kamuya ait olup, vatandaş adına tapu
kaydı yapıldığı iddia edilen tartışmalı taşınmazlar için Hazinenin sınırsız dava açma hakkına kısıtlama getirildiği, Hazinenin bu gibi durumlarda 10 yıllık bir zaman sınırlamasına sokulduğu belirtildi. Mektupta, özel mülkiyete konu olmayan kamuya ait taşınmazların kamu ve toplum adına korunması, geliştirilmesi ve izlenmesiyle görevli kuruluşların yetki ve sorumluluklarının kamu ve toplum yararı adına mutlaka korunması gerektiği vurgulandı.

"Af niteliği taşıyacak"
Bu yasa değişikliğinin uygulamaya geçmesiyle, halkın ortak malı olan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamu arazilerinin bir bölümü özel mülkiyete dönüşeceği, her yönüyle bir "af" niteliği taşıyacağı ve kısa sürede her türlü kaçak yapılaşmayı ve haksızlığı hızlandıracağı,bu yönde suç işlemeyi özendireceği ve bu tür uygulamaları ödüllendireceği savunuldu. Bu düzenlemenin "kamu yararı taşımadığı ve insan haklarına aykırı olduğu
belirtilerek, Cumhurbaşkanı tarafından TBMM'ye geri gönderilmesi talep edildi.