Sektörel

Acıbadem Hastanesi Avrupa'da büyümeyi sürdürecek!

Acıbadem Sağlık Grubu bugün beş ülkede 22 hastane, 20 tıp merkeziyle hizmet veriyor. Şirket, Avrupa'da büyümeyi sürdürecek.

Acıbadem Sağlık Grubu, 10 yıl önce yani 2007’de altı hastane ve dört tıp merkezinden oluşuyordu. Bugün ise beş ülkede 22 hastane, 20 tıp merkeziyle hizmet veriyor. Ayrıca Türkiye dışında hastaları yönlendiren 39 “Health point” noktasıyla 22 ülke ve 35 kentte varlık gösteriyor. Türkiye’nin en büyük özel sağlık zincirinin kurucusu ve sağlık sektöründen edindiği servetle FORBES’ın milyarderler listesine giren tek isim olan Mehmet Ali Aydınlar, özel sağlık sektörünün Türkiye’deki büyüme seyrini, dünya ve ülke ekonomisinin belirleyeceğini söylüyor: “Çünkü artık dünya çok küçük. Ama yine de şunu söyleyebilirim ki Türkiye’de özel sağlık sektörü büyüyecek ama bu, grup hastaneleri şeklinde olacak.” Aydınlar bunun en önemli nedeninin sağlık hizmetinde yatırımın çok pahalı, buna karşılık karlılık oranının birçok sektöre göre çok daha düşük olması olduğunu anlatıyor.

 

 

Capital Dergisi'nde yer alan habere göre; Türkiye’de 600 civarı özel hastane var ve buna ek olarak kamu hastaneleri de sürekli büyüyor. Bir yandan da çok yüksek yatak kapasitesine sahip dev şehir hastaneleri yapılıyor. Aydınlar, artan maliyetleri dikkate almayan SGK’nın hacmi (yani bakılan hasta sayısını artırmayı) özendiren sabit bir fiyat politikası olduğuna dikkat çekiyor. “Dolayısıyla” diyor Aydınlar, “sağlık sektöründe kaliteli hizmet sunumu için işler her geçen gün zorlaşıyor. Bu güç rekabet koşulları içinde sağlık turizmi önem kazanıyor. Aydınlar, Türkiye’nin bu alanda önemli bir potansiyeli bulunduğunu düşünüyor: “Özel sektör, bu durumu değerlendirmeye çalışıyor. Ülkemizin çevresindeki birçok olumsuzluğa rağmen yapılan çalışmalar sonucunda  gelen yabancı hasta sayısında bir artış söz konusu. Bu sektörü olumlu bir katkı sağlıyor.”

 

 

Aydınlar, Acıbadem’in ilk kurulduğu yıllarda Türkiye’den birçok hastanın tedavi olmak için yurtdışına gittiğini ve kamu hastanelerindeki uzun kuyrukları hatırlatarak çok önemli bir yol kat edildiğini hatırlatıyor.

 

 

Gelinen noktada Türkiye sahip olduğu kaliteli sağlık kuruluşları, güçlü altyapısı ve uzman hekimleriyle dünyanın pek çok yerinden insanın gelip tedavi olmak istediği ülkeler arasında yer alıyor. Birçok ülkeden birkaç saatlik bir uçuş süresiyle ulaşılması, Avrupa ve ABD’ye kıyasla daha makul fiyatlarla hizmet sunulması, turistik zenginlik gibi önemli avantajlar da var. Aydınlar, Türkiye’de sunulan sağlık ve otelcilik hizmetlerinin kalitesi pek çok gelişmiş ülkeyle aynı düzeyde anlatıyor. Aydınlar tüm bunların Türkiye’yi sağlık turizmi açısından güçlü bir çekim merkezi haline getirdiğini düşünüyor. Ancak henüz kat edilmesi gereken uzun bir yol olduğunu da sözlerine ekliyor: “Yurtdışı tanıtım faaliyetlerimize baktığımızda bu konuda henüz istenilen düzeyde olmadığımızı görüyoruz. Sağlık turizminin gelecek vaat eden bir sektör olması dolayısıyla devletimizin bu alanın gelişimine verdiği önem ve buna bağlı teşvikler, bireysel olarak hastanelerin ve acentelerin tanıtım yapmasını kolaylaştırıyor. Ancak bu alanda ülke olarak yükselmek için birlikte hareket etmek önemli.”

 

 

 

Aydınlar, özel sağlık sektöründeki gelişmelerden söz ederken bunun Türkiye’de 2003’ten beri uygulanan “Sağlıkta Dönüşüm Programı”ndan bağımsız düşünülemeyeceğini söylüyor. Çeşitli kamu kurumlarına ve SSK’ya ait olan hastanelerin Sağlık Bakanlığı altında birleşmesi ilk ve büyük adımlardan biriydi. Aydınlar, “Genel Sağlık Sigortası (GSS) ile tüm vatandaşların kamu sağlık güvencesine alınması da çok önemliydi. Bugünkü GSS ile kişilerin memur mu, işçi mi, esnaf mı, işveren mi yoksa emekli mi olduğundan bağımsız olarak aynı koşullardaki sağlık hizmetinden yararlanma hakkı doğdu. Bu çerçevede, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı kapsamındaki kişilerin özel sağlık kuramlarında yaşadığı sıkıntılar, GSS ile ortadan kaldırılmış oldu” diyor. Bu temel değişiklik özel hastanecilik alanında da bir itici güç oldu. Özel hastanelerin sayısı hızla arttı, ileri teknoloji kullanımı, otelcilik ve kaliteli sağlık hizmeti gibi kavramlar gelişmeye, uygulanmaya başladı. Kamu hastaneleri de bu alanda çok ciddi mesafe kat etti. Aynı dönemde ilaca erişim de arttı. Aydınlar, sağlık alanındaki tüm bu olumlu gelişmelerin altını çizerken eksiklerini de dile getiriyor.

 

 

Özel sağlık sigortası tarafındaki eksikler bunlardan biri: “Özel sağlık hizmeti sunucuları ile özel sağlık sigortası birlikte büyüyen kuramlardır. Maalesef özel sağlık sigortası ülkemizde beklediğimiz gibi büyümedi; bugün halen ülke nüfusunun yüzde 4’leri seviyesinde. Tamamlayıcı sağlık sigortasının sorunları uzun yıllardır bir türlü çözülemedi.” Aydınlar, genel sağlık sigortasını başarıyla uygulayan birçok ülkede özel sağlık sigortasının da güçlü ve sağlık finansmanında önemli bir yere sahip olduğunu anlatarak “Bu da kamu üzerindeki yükün paylaşılmasını sağlıyor” diyor.

 

 

Aydınlar, gelecek kuşaklara bırakmak istediği mirasın ise “mükemmeliyet tutkusu” olduğunu söylüyor: “Acıbadem’i kurarken dünya oyuncusu olmak üzere yola çıktık, bu hayalle hareket ettik. Şunu söyleyebilirim ki, bu hayalin gerçekleşmesini sağlayan en büyük itici güç, sahip olduğumuz ‘mükemmeliyet tutkusuydu. Gelecek kuşaklara bırakmak istediğim ilk miras da bu olurdu; yaptıkları işi tutkuyla ama mükemmeliyet tutkusuyla yapmaları...”