Adnan Yılmaztürk: Topçam başlangıç projesi olacak!
Doğa Koruma Milli Parklar Bölge Müdürü Adnan Yılmaztürk, Bölge Müdürlüğü’nün Topçam’da sürdürdüğü çalışma sırasında yaptığı açıklamada, Topçam’ın proje olarak yeniliklerle dolu olduğunu belirtti.
Isparta, Burdur ve Antalya’yı içine alan Doğa Koruma Milli Parklar Bölge Müdürü Adnan Yılmaztürk, Topçam’da bölge müdürlüğünün devam eden çalışması sırasında açıklamalarda bulundu. Merkezi Burdur’da konuşlandırılan Bölge Müdürlüğü’de yedi Milli Park bulunduğunu söyleyen Yılmaztürk, “Bunların beş tanesi Antalya’da ve diğer 2’si ise Isparta’da bulunmaktadır. Sekiz adet tabiat parkı var ve yine 16 adet sulak alan var. 11 adet yaban hayatı geliştirme sahası var. 9 adet ise deniz kaplumbağası yumurtlama noktası var” dedi.
Giden Gelmez ve Kıbrısçık gibi alanları koruma altına aldıklarını bu sahaların içindeki yaban hayatın potansiyelini tespit ederek, burada bir planlama yaptıklarını dile getiren Yılmaztürk, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu planlama dahilinde burada yaban hayatını koruyarak, bir takım iyileştirme yaparak o yaban hayatın gelişmesini sağlıyoruz. Burada da belli bir olgunluğa belli bir popülasyona ulaşıldığı zamanda buradan hasılatta alıyoruz. Tamamen bir koruma sahası değil. Bu alanlarımızda Alageyik üretme istasyonumuz da bulunuyor. Bölgemizde bizi diğer bölgelerden ayıran son derece önemli çalışmalarımız var. Örneğin doğada oluşan tahribat ve bozulmalara karşı nasıl çözümler üretebileceğimizin çalışmalarını yapıyoruz. Bu çalışmalarımızı da Süleyman Demirel Üniversitesi’nin ilgili bölümleri ile yapıyoruz. Son zamanlarda Antalya, Burdur ve Isparta illerinde çok yoğunlaşan taş ve mermer ocakları bulunuyor. Bunun en önemli nedeni de burada bulunan mermerin dünya piyasasında çok önemli bir yere sahip olması. Mermer ocaklarının rehabilitasyonu yani restore edilerek doğaya kazandırılması, bitkilendirilmesi ve bu yerlerin piknik alanı gibi değişik amaçlarla kullanılması üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Antalya, ülkemizin turizm açısından kullanılabilir günübirlik ya da kamp alanları olarak, Dünya çapında gözde bir yerimiz.
Antalya’da alanlarımız 14-20 yıllık tesislerle hizmet vermeye çalışıyor. Bunların bir kısmı ihale ile kiraya verilmiş olduğu için çok fazla bir şey yapamıyoruz. En azından mevcut şartlar ile en iyi hizmeti verebilmeleri için denetimler yapıyoruz. Özellikle katı atığa çok dikkat ediyoruz. Fırsat buldukça da kiracılardan teslim aldığımız süresi dolan ya da yükümlülüklerini yerine getiremeyip sözleşmelerini fes ettiğimiz yerleri, hızlı bir şekilde projelendirerek çıtayı çok yüksek tutarak topluma kazandırıyoruz.
TOPÇAM BAŞLANGIÇ PROJEMİZ
Şuanda Topçam’da yürüttüğümüz proje ile Avrupa standartlarının üzerine çıktık. Topçam projemiz Antalya’da bir başlangıç niteliğindedir. Üst düzey bir alan düzenledik. Burada gerek vatandaşlarımız, gerek engelli arkadaşlarımız ve gerekse çocuklarımızın çok daha verimli bir şekilde kullanacağı çağdaş bir yer yapıyoruz. Topçam projemiz kısa bir süre içerisinde biterek hizmete girecek. Şu anda üçüncü ve son etabını yapıyoruz. İnşallah açılışını yaptığımız zaman, tamamen kendi örf ve adetlerimize uygun bir tasarımla, kendi insanlarımızın tüm ihtiyaçlarını görebilecek bir şekilde hazırlıyoruz. Bugüne kadar Avrupa’da birçok sempozyuma katıldım. Mesela Avrupa da piknik anlayışı bizden farklıdır. Bir ara bu moda (Soğuk piknik) bize de yansıtılmaya çalışıldı ama tutmadı.
Biz halka model olarak değil, halkı model alarak, onların taleplerine göre piknik ile plajı harmanladık. Burada gayet çağdaş bir ortam yarattık. Hijyen kurallarına da son derece uygun bir yer olacak. Buraya gelecek insan denizine en temiz şekilde girebilecek. Pikniğini de en iyi şekilde yapabilecek. Burada özellikle hedefimiz beş yıldızlı oteldeki tuvalet kültürünü getirmekdi bunu da başardık. Bu çalışmalarımız birçok noktada devam edecek. Topçam bir başlangıç oldu.
TOPÇAM’DA ZİYARETÇİ YÖNETİMİ
Alanlarımızda en büyük handikaplardan bir tanesi de “Ziyaretçi yönetimi” dediğimiz konudur. Çok ihmal ederiz. Lüzumsuz gibi görürüz ama akşam oradan ayrılırken, sinirlerinizi tepenize çıkaran bir konudur. Ziyaretçi yönetimi giriş kapısından başlar, çıkış kapısına kadar devam eder. Topçam’da ziyaretçi yönetimini gerçekleştirdik. Ziyaretçiler girerken aracını nereye park edeceğini bilecek. Yani gelen kişi içeri girip de gelişi güzel araç parkı yapamayacak ve kimsenin o gün moralini bozmayacak. Bununla birlikte alanın kapasitesinin üzerinde misafir almayarak orada güzel bir gün geçirmek isteyen kişilerinde moralinin bozulmasını önleyeceğiz. Topçam’da her şey otomatik sistemde olacak. Otomatik olarak kapanacak ve daha fazla giriş yapılamayacak. Basit gibidir ama artık bunlar çağdaşlığın getirdiği konulardır.
Termessos’a İnteraktif Doğa Müzesi Termessos için Kalkınma Ajansı’na bir proje hazırlayarak sunduk. Projemiz de onaylandı. Termessos’a Türkiye’de bir ilk olabilecek nitelikte İnteraktif Doğa Müzesi kuruyoruz. Bu manada öncelikle burada bulunan ziyaretçi merkezimizi onardık. Çok güzel ve tamamen çağdaş bir hale getirdik. Şu anda İnteraktif Doğa Müzesi’nin ihalesini de yaptık. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) hocalarımıza danışarak bu çalışmayı yapıyoruz. İnşallah 2015 yılı içerisinde bitecek. Çalışma tamamlandığında Termessos’a Antalya’ya gelen yerli ve yabancıların uğrayacağı ve alan ile ilgili en iyi bilgiyi alabilecekleri çalışma olacak. Böylece yabancı turistler artık Türkiye’de de interaktif doğa müzeciliği olduğunu görecekler. Bu da aynı zaman Ülkenin gelişmişlik ve çağdaşlığının bir simgesidir. Şöyle bir benzetme yapıyım, her ne kadar büyük paralar ile yapılan akvaryum Antalya için neyse bizim yapacağımız iş olan doğa müzesi de öyle olacak.
İNCEKUM İHALEYE HAZIR
Antalya’da İnce Kum Çadırlı Kamp alanımız var. Diğer yerlerde olan sıkıntı burada da vardı. Tuvaletler, duşlar çalışmıyordu. Ama bu alan normalde lojistik olarak dünyanın en güzel kamp alanlarından bir tanesidir. Fakat bilindiği gibi zamanla altyapılar eskiyor. İnce Kum Çadırlı Kamp alanının tuvaletleri Alanya Belediyesi’nin vidanjörü ile çalışıyordu. Hemen el koyduk konuya ve ihalesini 2014 yılının sonunda yaptık. Büyükşehir’den projelerini yaptırdık çünkü altyapıda ASAT olarak tecrübeliler ve bununla birlikte en önemli sorun olan kanalizasyon sorununu çözdük. Kanalizasyonu şehir şebekesine bağladık. Arkasından da alanın gelen insanlara en iyi şekilde hizmet verebilecek çadırlı kamp projesini yaptık ve onaylattık. Şu anda her şeyi uygulamaya hazır şekle getirdik. Bu alanlarımızın SİT ile ilgili sorunları oluyor. Kıyı kenar çizgisinde problemleri oluyor. Dışarıdan bakıldığı zaman her şey yapılabilir gibi gözüküyor ama mevzuat işine girdiğin zaman imar planından, kıyı kenar çizgisine kadar birçok problem oluyor. Ancak biz hepsini çözdük. Bu konular nedeni ile zaman alsada İncekum Çadırlı Kamp alanını ihaleye hazır hale getirdik.
OTELLERLE DEĞİL, ÇADIR KAMP VE KARAVAN ALANLARIYLA MARKA OLUNUR
Batı Antalya’da Beydağları Milli Park kısmında biz olaya şöyle yaklaştık; önce Milli Park mantığından bakarak bu alanın neye ihtiyacı olduğunu belirledik. Alanda konaklamaya ihtiyaç yok. Alanda Milli Park’ın mantığına uygun çadır kamp ve karavan alanı ihtiyacı olduğunu tespit ettik. Ve Milli Parkı da marka edecek budur. Çok güzel bir otel yapmışsın o marka olmaz. Tamam çok güzel bir konaklama tesis olabilir ama bunlar Milli Park açısından bir marka olmaz. Biz şu anda revizyon planının taslağını tamamladık. Üzerinde son çalışmaları yapıyoruz. Tüm çalışmalar çadırlı kamp ve karavan konusu üzerine kurulu. Biz olaya şöyle bakıyoruz, bu güzel alanlar aynı zamanda bu ülkenin insanlarına ait bir alandır. Ben ne emekli öğretmenler gördüm, karavanda çok kötü şartlarda kaldıklarını biliyorum. Bunlar 20 yıl 25 yıl bu ülkeye emeklerini vermişler ve bir sürü hakim, savcı, başbakan yetiştirdiler. Emeklilerimizin bu alanlarımızda birinci sınıf vatandaş gibi en iyi şekilde ömürlerinin geriye kalan kısımlarında hizmet almaları sağlanarak, iyi ki ben bu ülkenin vatandaşıyım demeleri sağlanmalı. Zamanında İspanya bu hatayı yaptı ve bedelini hala ödüyor. Çünkü bölgeyi betonlaştırdığın zaman geriye alamıyorsun.
Bu nedenle özellikle kıyılar çadırlı karavan ve günübirlik alanlarda dizayn edilmeli ve burada günü birlik alanları taşın toprağın içinde piknik yapılıyor gibi düşünüyor. Böyle bir şey yok. Günü birlik alanlarda çok iyi planlamalarla, hem işletmeci açısından, hem de kullanıcı açısından çok üst düzey bir haz alacakları hem de gelir getireceğine inanıyoruz.
BÜYÜK VE KÜÇÜK ÇALTICAK
Bu aşamada hukuki süreci bitirerek Çaltıcak’ların her ikisini de teslim aldık. Artık burayı hızlı bir şekilde projelendireceğiz. Hedefimiz şu bir alanın projesini alıp başka bir alana götürmek değil. Her alanımız farklı olacak. Örneğin Büyük Çaltıcak’ta ve Küçük Çaltıcak’da ayrı ayrı planlamalar yapılacak. Buralar için çok projelerimiz var. Mesela bir yerde gençlik ön plana çıkacak, diğer yerde ise spor ön planda olacak. Gelecek olan insanlara göre düzenleyeceğiz. Bu yerlerde de tavizimiz olmayacak konular; çevre temizliği ve hijyen olacak.
24 SAAT DENETLEME YAPIYORUZ
Biz Milli Parklar olarak kiraya verdiğimiz her yerin halk adına sürekli olarak denetlemelerini yapıyoruz. Nasıl bir işletme ya da hangi işletme olduğu önemli değil denetimleri yapılıyor. Bunların denetlenmesi için özel ekipler çıkartıyoruz. Bu yerlerde beğenmeyen gelmesin algısı oluşturulamaz. Buna kati suretle karşıyız. İnsanların gidebilecekleri yerler belli zaten. Buranın her türlü bakımının yapılması gerekmekte ve kiracı bunu yapmakla yükümlüdür. Bu konular zaten sözleşmelerde de var. Herkes neyin altına imza attığını da biliyor. Benim görevim bu yerleri denetlemek ve bu görevimden de hiç çekinmiyorum. Bizim gerektiği zaman 24 saatte denetlediklerimiz oluyor. Biz denetlemeler sonrası gerekli ikazlarımızı yapıyoruz uymamaların sözleşme feshine kadar gidebiliyoruz.
OTEL DESTİNASYON DEĞİL BİR ARAÇTIR
Turizm gidip otelde yatmak değildir. Farklı tatları tatmak, farklı kültürleri görmektir. Otel, yemek, içmek gibi şeyler sadece araçtır. Amaç orada kişinin deneyim kazanmasıdır. Mesela bizdeki bir algı eksikliği burada var. Şimdi adam geliyor, soruyoruz ama Antalya ile ilgili hiç bir şey yok. Ama diyor ki şu otel de şöyle kaldım diyor. Şimdi otel destinasyon değildir. Oteller araçtır.
Olympos Beydağları Milli Parkı’nın hem mitolojik hem de doğal bir ismi var. Dünyada da hem doğayı hemde tarihi içerisinde bulunduran çok az yer var. Biz burada insanlar geldiği zaman “Şu otelde kaldım” demesini değil de, “Ben Türkiye’ye gittim Beydağlarında şöyle bir yerde yürüdüm”, “Şuradan şurayı seyrettim”, “Şu bölgede dalış yaptım”, “Akdeniz’in engin maviliğini seyrettim”, “Kemer’in orkidelerini kokladım”, “Şu hayvanı gördüm” gibi sözler söylemeli. Esasen olması gereken budur. Bölgenin bir benzeri daha yoktur. Otellerin benzerlerini yapabilirsiniz. Hatta daha da iyisini yapabilirsiniz. Ama doğada bu böyle değil. Örneğin Phaselis’in veya Tahtalı’nın ikincisi yok. İkinci bir Çıralı yada Kesmeboğazı yok. Bundan dolayı öncelikle bu değerleri bilip ona göre dizayn etmeliyiz. Alternatif turizm dediğimiz olgu daha az gelir getirdiği düşünülür ama aksine daha fazla gelir getirmektedir. Ve bunun adına sürdürülebilir turizm deniliyor. Sürdürebilir kalkınma için sürdürülebilir turizmi araç olarak kullanıyor. Çünkü bu turizm biçiminde toplumun her katmanları belli bir oranda pay alıyor.
KEMER MİLLİ PARKI İLE ANILACAK
Çalışmalarımız tamamlandığında Kemer otelleri ile değil Beydağları Milli Parkındaki trekking parkuru ile kamp alanları gibi çalışmalarla anılacak. Bu bir döngü olayı ve anlayış meselesidir. Türk turizmi bunun farkındalığına varmıştır. Bu bir olgudur. Bunun çok büyük yatırım yapan turizm firmaları da farkına vardı. Bizim görevimiz bunların önünü açmaktır”
Antakya Kemer Gözcü Gazetesi