Kent Haberleri

Ahmet Misbah Demircan: Beyoğlu kimliğini yeniden inşa ettik!

Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan, altyapı sorunları aşıldığı için beklentilerin değiştiğini, insanların estetik kaygılarının arttığını, huzurlu ve yatay şehirlerde yaşamak istediklerini söylüyor.

Milliyet Gazetesi yazarlarından Songül Hatısaru bugünkü köşesinde Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan ile gerçekleştirdiği röportajını yayınladı.

Beyoğlu, İstanbul’un, hatta Türkiye’nin kalbi!.. Nasıl ki Times Square’dan bir kare gördüğünüzde New York’u ve ABD’yi, Taç Mahal’i gördüğünüzde Hindistan’ı, Big Ben’i gördüğünüzde Londra ve İngiltere’yi düşünürsünüz, İstiklal Caddesi’nde insan selinin arasında tramvay, simitçi ve kestaneciden oluşan o klasik tablo da dünyanın her yerindeki insanlarda Türkiye imajı uyandırır.

Elbette Beyoğlu, İstiklal Caddesi’nden ibaret değil. Kuzeyde Kağıthane Deresi’nden güneyde Karaköy İskelesi’ne, batıda Sütlüce’den doğuda Kabataş’a kadar uzanır. Ve barındırdığı tüm semtlerdeki farklılıkların, renkliliklerin, çok kültürlülüğün mozaiği, İstiklal’de dünyanın dört bir yanından gelen insanlarla taçlanır. Seçimlerin yaklaştığı şu günlerde yerel yönetimler gündemin üst sıralarında. Ancak Beyoğlu’nun yönetimi her zaman önemli bir gündem maddesidir. Üstelik sadece İstanbul’da değil, tüm Türkiye’de... Buradaki her yenilik tüm ülkede konuşulur.

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan her an İstiklal, Kasımpaşa, Galata'da karşınıza çıkabilir. Başkan ilçeyi sürekli geziyor. "Biz turizmden gelir yaratıyoruz, bakmam,  görmem lazım" diyor. Röportajı yaparken de yine sokaklardaydık.

Sosyoloji değişti

Bu nedenle son üç dönemdir Beyoğlu Belediye Başkanı olan Misbah Demircan’a uzattım teybimi... Adı kulislerde Sarıyer belediye başkanlığı için geçen, Beyoğlu’ndaki deneyimlerini Sarıyer’e taşıması beklenen Başkan’dan üç dönemi anlatmasını istedim. 2004’ten bu yana Beyoğlu’nun kimliğini yeniden inşa ettiklerini söyleyerek bilanço özeti veren Demircan, sorularımı yanıtladı.

1-) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu 1994 seçimlerinden bu yana değişimi nasıl özetlersiniz?

Türkiye’de son 25 yılın 17’si kesintisiz AK Parti iktidarı ile geçti. Dev yatırımlarla ülke bü'yüdü. Sosyoloji değişti. Toplumun siyasetten ve yerel yönetimlerden beklentisi değişti. AK Parti yerel yönetimleri devralamaya başladığında çözmeye çalıştığı sorunların başında alt yapı sorunları vardı. İstanbul’un her yerinde çöp dağları patlıyordu. Çöple, kanalizasyonla, suyla, yollarla uğraştık. O dönemde insanlar, ‘Suyumuz aksın, çöpümüz toplansın, Haliç’in yanından geçerken nefesimizi tutmayalım yeter’ diyordu. Şimdi bu sorunlar kalıcı olarak çözüldü. İnsanlar artık, yatay şehircilik istiyor. Estetik kaygılarla bakıyor çevresine. Daha fazla yeşil, daha fazla mavi istiyor. Mahalle dokusunun korunmasını istiyor. Huzur ve sükunet istiyor. Çocuklarının daha iyi şartlarda yetişmesini, daha iyi sosyal imkanlara sahip olmayı istiyor. Gençler anlaşılmak istiyor, istihdam bekliyor. Bunları tarttığınızda yeni bir belediyecilik anlayışı şart.

2-) Yeni belediyecilik anlayışına uygun neler yapıyorsunuz?

Belediye başkanının en önemli görevi, öncelikle hayatın sorunsuz işlemesini sağlamaktır. Çöpler toplanacak, sular kesintisiz akacak, kanalizasyonlar patlamayacak. Yollar düzgün olacak. Bunları Beyoğlu’nda, Türkiye genelinde hallettik. Bununla birlikte asıl kafa yormamız gereken şey istikbaldir. Geleceği tasarlamaktır. Özellikle çocuklar, gençler ve kadınlar... Gençlerimiz için Kefken Çevre Yaz Kampı’nı ilk dönemde kurduk mesela. Orası alternatif bir eğitim modeli olarak Türkiye’ye örnek oldu. Gençlik merkezlerimizin sayısı şu anda üç. Kadınlarımıza ve çocuklarımıza özel hizmetler veren semt konaklarımızın sayısı 15’e yükseldi. Bu hizmet kurumlarına 3 halka daha ekledik.

3-) Nasıl?

İnsanların belediyeden beklentisi sadece çöp toplamak veya bina yapması değil. Yaptığın her şeyi bir hedefe matuf yapmak gerekiyor. İnsanlar şehre ekonomisi, iyi bir eğitim, iyi bir gelecek için, iyi bir sosyal ve kültürel hayat için gelirler. Onun için şehre bütüncül bir bakış açısı kazandırmak çok önemli. Beyoğlu Belediyesi son
15 yılda şehrin kimliğini yeniden inşa etti. Belediyeciliğin ne olması gerektiğinin cevabını Beyoğlu’nda vermeye çalıştık.


4-) Sosyal hayatla ilgili neler yaptınız?

Birincisi Beyoğlu ahalisine yönelik yaptıklarımız. Beyoğlu’nu 15 muhite böldük ve her muhite bir tane semt konağı yaptık. Semt konakları kadınları hedeflediği için de anaokullarını içine koyduk. Eğitim kursları ile spor alanları ile kadınların buluşabildiği bir ortam hazırladık. Çünkü biz erkek baskın bir toplumuz. Erkekler camide toplanıyor, kahvede toplanıyor ama kadınlar normal mahalle hayatında kendi ekiplerini oluşturacak mekân bulmakta zorlanıyorlardı. İşte bizim onlara sunduğumuz en önemli hizmet semt konakları oldu. Semt konaklarının her biri ortalama üçer bin metrekare ve binlerce kadına orada imkân yaratıyoruz. Bunun kadınlarımıza iki faydası var. Birincisi evin geçimine, ikincisi ise onların sosyalleşmesine yapacağı katkı. Kadın mutlu ise çocuk mutlu, aile mutludur. Semt konaklarımızın içerisinde bulunan sağlık ocaklarında doktorlarımız var. Semtlerin ortalarına minik minik meydanlar, ticari hayatı geliştirecek mekanizmalar kurduk. İnsanlara bir çarşı havasını oluşturmak, oraya ait olduklarını hissettirmek çok önemli. meydanlar hayat veriyor

5-) Bunu Beyoğlu’nun diğer bölgelerinde de yaptınız mı?

Cihangir’de de, Sütlüce’de de, Okmeydanı’nda da, Kasımpaşa’da da her yerde yaptık. Kasımpaşa Kızılay Meydanı, Kalaycıbahçe Meydanı, Kuledibi Meydanı şimdi de Şişhane Meydanı yapılıyor. Bu meydanlar şehre hayat veriyor. Mesela İstanbul’un birçok yerinde çok trend yerler vardır; villalar, apartmanlar, binalar vardır. Ama eğer çevrede belediyeler doğru bir dizayn yapmadılarsa insanlar evlerinde mutlu olduğu kadar çevrelerinde mutlu olmuyorlar. Bu sefer muhitlerinden merkezlere gelme ihtiyacı hissediyorlar. Beyoğlu’na İstanbul’un her yerinden insan geliyor. Ama Beyoğlu’nun içinde yaşayanlar hem muhitlerindeki bu gelişmeden mutlular hem de tüm İstanbul’a hitap eden İstiklal Caddesine gelmekten mutlular.
Sosyal hayat budur. 

6-) Beyoğlu, kültür sanat anlamında hep ülkenin önemli merkezlerinden oldu. Bunu nasıl geliştirdiniz?

Kültür hayatını iki türlü inşa ettik. Birincisi insanların kişisel hayatlarında kültürlerini inşa etmek, ikincisi ise kültür sanatı üreten profesyonellerin etkinliklerini yapmak sureti ile onları insanlarla buluşturmak. Yaptığımız irili ufaklı etkinlikler ile sanatı teşvik edip Beyoğlu’nda onların var olmalarını sağlamak ki, 100 tane sanat galerimiz var, irili ufaklı yüzlerce kültür merkezimiz var. Taksim Meydanı’nda altı ay süren büyük festivaller yapıyoruz. Sahaf festivali, Geleneksel El Sanatları Festivali, Antika Festivali gibi. Bu festivallerle Beyoğlu’nun sanat damarlarını, sanata hayat veren insanlarını, arkada kalmış insanları vitrinin önüne çıkarmak suretiyle onları desteklemek ve Beyoğlu’nun imajını değiştirme gayreti içerisindeyiz.

7-) Ekonomi anlamında neler yapıldı?

Her şehrin bir ekonomisi vardır. Beyoğlu’nun ekonomisinin temel başlıkları kültür endüstrisi, sanat endüstrisi, turizm endüstrisi ve eğitim endüstrisidir. 2004’te buraya geldiğimizde Beyoğlu ekonomi kimliğini tam oturtamamış bir yerdi. Çünkü elimizde 9 bin esnaf vardı. Camialtı Tersanesi kapanmış, insanların istihdamı açısından soru işaretleri vardı  ve fakirleşme sürecinde olan bir yerdi.

Sokaklar caddeler bakımsız ve boyasızdı. İnsanların kadınların, gençlerin gelmekten imtina ettiği, çekindiği bir Beyoğlu vardı. Bugün itibari ile 10 bin yeni esnaf daha geldi ve 9 bin olan esnaf sayımız 19 bine ulaştı. 6 bine yakın bina restore edildi.

8-) Yatak kapasitesi nasıl oldu?

50 bin yatak eklendi. İstihdam 80 bin idi 220 bin oldu. Tüm bu gelişmelerin yansımasını özellikle de İstiklal’e girdiğinizde net olarak görebiliyorsunuz. Çevredeki ışıl ışıl binalar size Beyoğlu’na geldiğinizi hissettiriyor. Elbette eksiklikler hâlâ vardır ama Emek Sineması, Narmanlı Han, Beyoğlu Belediyesi Başkanlık Binası, Tarlabaşı dönüşüm, sokaklar yollar, İstiklal Caddesi’nin dizaynı, her şeyiyle Beyoğlu İstanbul’un bir numaralı konuşulan ilçesi oldu.

9-)  Peki eğitimde ne oldu?

Eğitimde ilkokul, ortaokul, lise, üniversite hayatı... Biz ilk olarak okullara destek verdik. Bakımlarını, onarımlarını, tadilatlarını ve tamiratlarını yapıp eksiklerini giderdik. Desteğimiz okul dışında da devam etti. Kefken Kampı, Gençlik Merkezi, Turabibaba Kütüphanesi ve 15 semt konağında 15 bin çocuğa verdiğimiz eğitimlerle onları eğitim hayatında her zaman destekledik.

Ben başkan olduğumda Beyoğlu’nda hiç anaokulu yoktu. Bugün Beyoğlu’nda sadece belediyenin anaokullarında bin öğrenci var. Bir de Milli Eğitim’in okullarında öğrenciler var. Biz belediyemizin anaokullarında çocuklara kodlama eğitimi de veriyoruz. 100 bin çocuğu Kefken Kampı'na götürmüşüz. Binlerce çocuğu yurt dışına götürdük. Akademi Beyoğlu’nu kurduk.

Rakamlar konuşuyor

- 2004’te 6 bin olan yatak konaklama kapasitesi 50 bine yükseldi.

- İşletme sayısı 9500’den 19 bin 500’e çıktı.

- 80 bin olan çalışan sayısı 180 bin oldu.

- 27 bin binanın, 5737’si restorasyon ve renovasyondan geçti.

- Beyoğlu İstihdam Merkezi ile yaklaşık 12 bin kişiye iş imkânı sunuldu.

- Semt konaklarından yılda 100 bin kişi yararlanıyor.

- Hezarfen Anaokulları'nda yılda 1000 çocuğa eğitim veriliyor.

- 'Haydi Sinemaya Gidiyoruz Projesi'yle her yıl 9 bin öğrenci sinemayla buluşuyor.

- Boğaz Gezisi ile her yıl 10 bin öğrenci boğaz turu yapıyor.

- 145 bin genç, Pasaport Programı ile tarihi mekânlarını ziyaret ediyor.

- 10 yılda Okmeydanı ve Haliçport hariç 2.5 milyar dolarlık yatırım yapıldı. 

10-) Akademi Beyoğlu’nda hedefiniz ne?

Gençlerin iki şeye ihtiyacı var; yazılım ve kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak tiyatro, müzik, YouTuber'lık, radyoculuk, yabancı dil, seslendirme gibi hayatını kolaylaştıracak dersler. Böylelikle bundan sonraki hayatlarında gidip bir yerde pazarlama yapacaksa bildiği dili kullansın veya e-ticareti bilerek bu işi organize etsin. Çekimler yaparak kendi pazarlayacağı ürünleri tanıtmayı bilsin. Kişisel eğitimlerini tamamlayacak unsurlara
destek vermeyi hedefledik.