02 / 05 / 2024

Aile konutunun önemi ve korunma nedenleri nelerdir?

Aile konutunun önemi ve korunma nedenleri nelerdir?

Aile konutunun önemi nedir? Aile konutu neden önemlidir? Aile konutunun korunma nedenleri nelerdir? Aile konutu neden korunmalıdır? Aile konutunun önemi ve korunma nedenleri nelerdir? işte tüm bu soruların cevapları...



Aile konutunun önemi ve korunma nedenleri nelerdir?



Aile Konutunun Önemi ve Korunma Nedenleri


Aile konutu eşlerin müşterek yaşantılarının en önemli malvarlığı değerlerinden biridir. Kişilerin konut ile olan bağlılıkları hemen tüm hukuk sistemlerinde yasal anlamda koruma altına alınarak, kişilik ve temel haklarından sayılmıştır.


Türk hukukunda yeni bir müessese olmasına rağmen, Türk aile yapısı içinde aile konutu belki de diğer ülkelerden çok daha önemli bir konuma sahiptir. Bir konutun satın alınması veya kiralama suretiyle yararlanılması eşler için büyük sıkıntılara yol açmakta, büyük ekonomik fedakârlıklar ve emek gerektirmektedir. Eşlerin acı tatlı günlerini bu konutta yaşamakta olduğu, sosyal ilişkilerini ve dış çevreyle olan münasebetlerini bu konut ekseninde gerçekleştirdiği gerçeği karşısında, aile konutu maddi değerinin yanı sıra yadsınamayacak manevi önemi haizdir.


Aile konutunun kaybı, genellikle kadın eş ve çocukların zarar görmesine neden olmakta, bu durumlarda Anayasa’nın 41.maddesindeki düzenlemeye rağmen, kadın ve çocukların korunması noktasında zaafiyet yaşanmakta, mevzuatımızda yer alan özel kanun hükümleri de, koruma fonksiyonunu alt yapı ve uygulama güçlükleri nedeniyle yeterince yerine getirememektedir.


Sadece eşlerden birinin mülkiyetinde olsa bile, aile konutu tüm aile bireylerince kullanılmakta, yani tüm aile bireylerinin aile konutu üzerinde birlikte zilyetlikleri söz konusu olmaktadır. Ayrıca, aile konutu taşınmaz mülkiyetinin konusunu oluşturması açısından da oldukça önemlidir93. Ailenin sosyal ve ekonomik yaşamı açısından son derece önemli bir yere sahip olan aile konutu, eşlerin mutluluğu ve çocukların geleceği için adeta bir güvence olarak görülmektedir. Evlilik kurumunun bir arada sürmesini sağlayan ve aileyi bir çatı altında toplayan en önemli unsurlardan birisi aile konutudur.


Tüm bu hususlar nedeniyle, evlilik birliğinde bu denli önemli olan aile konutu müessesi, hukukumuzda ilk olarak 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiş, bu hükümlerle, gerek aile konutunun seçilmesi, gerek aile konutu üzerindeki kullanım ve mülkiyet hakkını etkileyen hukuksal işlemlerin geçerliliği, gerekse sağ kalan eşe miras ya da paylaşımdan doğan hakkına mahsuben aile konutu üzerinde ayni hak tanınması konularında yasal düzenlemeler getirilmiştir.


Birliğin devamı sırasında; aile konutunun seçilmesi, kullanım ve mülkiyet hakkını etkileyen hukuksal işlemlere konu olması hususunda getirilen düzenlemeler kadar, aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi imkânı da, bu kapsamda getirilen önemli koruyucu düzenlemelerden birisidir.


Çekirdek aile tipinin giderek yaygınlaşması sonucunda, ailede eşlerin önemi giderek artmış, bu da hem aile hem de miras hukuku alanlarında ve özellikle evliliğin ölümle son bulduğu hallerde, sağ kalan eşi koruyucu düzenlemeler yapılmasına neden olmuştur. Gerçekten evlilik birliği içerisinde kişiye en yakın olan kimse eşi olup, eşler beraberce bir yaşam seviyesine ulaşmışlardır.


Eşlerin hayatında bu denli önemli olan varlıkların, birliğin son bulması halinde kimin kullanımında kalacağı, özellikle, konutun mülkiyeti kendisinde olmayıp ekonomik yönden de güvenceli durumda olmayan eş açısından büyük önem arz etmekte olup, tüm bu nedenlerle sağ kalan eşin korunmasının gerekliliğini nazara alan Türk Medeni Kanunu, 240. madde ile edinilmiş mallara katılma rejiminde, 255. madde ile paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde, TMK 279. madde ile mal ortaklığı rejiminde, sağ kalan eşin tasfiye sonucunda doğan hakkına mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet, intifa veya oturma hakkı talep edebilmesini; 652. maddesinde ise sağ kalan eşin yine aile konutu üzerinde mirasçılık sıfatına bağlı bir yasal, ayni talep hakkı bulunduğu hususunu düzenlemiştir. Ayrıca evliliğin boşanma veya iptalle sonuçlanması halinde aile konutunun akıbeti, paylaşmalı mal ayrılığı rejimine özgü olarak TMK 254. maddede düzenleme altına alınmıştır. TMK’da yer alan mal ayrılığı rejimi ise, eşlerin ekonomik menfaatlerinin tamamen birbirinden ayrı tutulduğu ve eşler arasındaki finansal bağımsızlığın tasfiye aşamasına da yansıtıldığı bir rejim olması nedeniyle, bu rejimde aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi düzenlemesini içeren bir hükme yer verilmemiştir. Aile konutunun korunması kapsamında TMK’nın yukarıda değinilen hükümlerinin yanı sıra TMK 591. madde99 ve ailenin korunması noktasında önemli düzenlemeler içeren 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun100 hükümlerini de göz önüne almak gerekmektedir.


Kaynak: Şebnem Nebioğlu Öner, Anayasa Mahkemesi Raportörü (Hâkim), "AİLE KONUTUNUN ÖZELLİKLERİ, UNSURLARI, KORUMA SÜRESİ VE KORUNMA NEDENLERİ" / TBB Dergisi 2011


Geri Dön