Akbank yurtdışı ofislerinin ilki Dubai'de açılacak
Akbank önümüzdeki dönemde, banka kurmak veya satın almaktan çok ofisler açarak yayılma yolunu izleyecek
Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul'la bu röportaj için görüşmemizden birkaç gün sonra, bankanın Dubai'de açmayı planladığı ofisin kuruluş aşamasında Cem Ataç'la anlaştığı, Ataç'ın, Akbank Uluslararası İş Geliştirme Danışmanı olduğu, öncelikle Dubai ofis için gerekli çalışmalarda bulunacağı duyurusu geldi.
Bu gelişme Akbank'ın bir süredir planladığı yeni açılımın önemli bir adımı. Akbank'ın, Hollanda ve Almanya'da bankası var. Önümüzdeki dönemde, gidip banka kurmak veya satın almaktan çok (Genel Müdür Zafer Kurtul, "Şu anda dışarıda banka alma planımız yok" dedi.) ofisler açarak yayılma yolunu izleyecek.
Kurtul'a, "Yurtdışında ofis açma konusu nedir?" diye sordum. "Ana hedefimiz ülkemize kaynak/sermaye yaratmak. İkinci olarak müşterilerimizin Ortadoğu'da iş yapmalarını destekleyeceğiz. Yurtdışı faaliyetlerimiz de yine Türkiye ile ilgili. Ne katkı sağlayabilir ona bakıyoruz. İlk ofis Dubai'de. Bu ofisten Akbank'ın muhabir ilişkilerini, yatırım bankacılığı faaliyetlerini geliştirmek, yatırımcı çekebilmek gibi, kredi bulabilmek gibi faaliyetler olacak" dedi.
Dubai'nin performansına göre yeni ofisler geleceğini, ikincisinin muhtemelen Moskova'da olacağını söyleyebilirim. Kurtul'la Akbank'ı konuştuk.
Biraz Akbank'ın büyüklüklerini konuşalım isterseniz...
Mart sonu itibariyle toplam aktiflerimiz 91.8 milyar lira oldu. Kredilerimiz 47 milyar lira olarak gerçekleşti. Toplam mevduatımız 54.8 milyar lira. İlk çeyrekte konsolide bazda 569 milyon lira net kâr elde ettik.
Bu geçen yılın ilk dönemiyle karşılaştırıldığında (geçen yılın ilk döneminde bir kereye mahsus olan bir %vergi% gelirimiz vardı, o hariç) yüzde 15 artış gösteriyor. Özsermaye kârlılığımız da ilk üç ayda yüzde 20 oldu. Başarılı bir çeyrek.
Sektörle kıyaslarsanız?..
Sektörde kredilerde ilk üç ayda büyüme olmadığını gördük. Anlaşılabilir bir netice. Çünkü ciddi ekonomik küçülme oldu. Talep olmadığı için kredilerde de bir büyüme göremiyoruz. Bizde kredilerin aktiflere oranı yüzde 51. Bono portföyünün aktiflere oranı yüzde 34 oldu. Kredilerin aktiflere oranı yüzde 1.5 daralmış, tahvillerin artışı ise yüzde 4 olmuş. Bizde kredilerin mevduata oranı 2008'de yüzde 85, 2009 ilk çeyrekte de aynı. Sektörde yüzde 80 civarındadır.
Yüzde 100 karşılık ayırırız
Takipteki kredilerde ne izlediniz?
2008'de yıl itibariyle bizim oranımız yüzde 2.3'tü. 2009 birinci çeyrek bizim yüzde 3, sektörde yüzde 4.5. Sektöre göre başarılı bir performans. Takipteki tüm alacaklarımıza yüzde 100 karşılık ayırıyoruz. Bu, şu anda yaklaşık 1.5 milyar liradır. Genelde uygulama daha az oranlardadır. 1.5 milyar liralık takipteki alacağın yaklaşık 500 milyonluk bölümünün tahsil kabiliyeti var. Tahsil edildiğinde kârlılığa intikal ediyor.
İhtiyatlı bir tutumdur bu. Yüzde 100 karşılığa rağmen sermaye yeterlilik oranımız yüzde 17.6'dır. 2008 sonunda yüzde 17'ydi. Bütün bankaların sermaye yeterlilik oranları bu devre azalırken Akbank'ın artmıştır. Dünyada minimum sermaye yeterlilik oranı yüzde 8, bizim mevzuatta yüzde 12'dir.
Krediler açısından sektör içinde neredesiniz?
Dört büyük özel bankanın kredileri birbirine yakın. Bizim kredilerimiz 47 milyar liradır. Çok dengeli bir dağılım vardır, üçte biri kurumsal, üçte biri KOBİ'ler, üçte biri bireysel diyebiliriz.
Takipteki krediler en çok hangi segmentte arttı?
Artış daha çok küçük işletme ve kredi kartlarından geldi. Özellikle küçük işletmelerdeki artış yüksek oldu. Geçen yıl bu segmentte takip oranı yüzde 8'di. Bu yıl yüzde 13'e çıktı. Kredi kartlarında bizde geçen yıl takip oranı yüzde 4'tü, bu çeyrek 5.4'e çıktı. Sektörde bu oran yüzde 9.5 civarında. Bu da bankaların bu segmente tutucu yaklaşımına neden oldu.
TOBB Başkanı ve Başbakan sık sık bankaları eleştiriyor. İnsafsız faizler diyorlar...
Bankalar, kredi vermek istiyor. Bunda şüphe yok. Ekonomik ortam müsait olduğu zaman krediler artar. 2002'de bankaların kredileri 50 milyardı, şimdi yurtdışı iştirak kredileri hariç 350 milyar lira. 7 misli artmış. Tüketici kredileri yok denecek kadar azdı. Ekonomideki stabilite, hükümetin başarılı ekonomik politikaları, istikrar, eflasyonun, reel faizlerin düşmesi, büyüme... Sağlıklı ortamda kredi piyasası gelişiyor. Kamu tasarruf etti ve özel sektör ülkemizi büyüttü.
Şimdi şartlar böyle değil...
Son çeyrekte global kriz etkisini gösterdi. Geçen yılın sonralarında likidite endişesi yaşadık. Yurtdışı kredilerde düşme, döviz tevdiat hesaplarında azalma vardı. Merkez Bankamız çok yerinde tedbirlerle sıkıntıyı giderdi. Sektörün döviz likiditesi hızla artıyor, bu yıl dövizde likidite bolluğu göreceğiz, dövizde faiz oranları daha da düşecek.
Daralma yükselerek devam ettiğinde kredi talebi olmuyor, takipler artıyor. Bankalar doğal olarak daha dikkatli oluyor. 350 milyar kredi var diyoruz. Takip oranları yüzde 7-8 artarsa bankaların bir yıllık tüm kârları eriyebilir.
Biraz açılma olur mu?
Bir-iki önemli konu var. Biri kurumsal ve ticari segmentte takiplerin artmaması. Takipteki kredilerin daha çaplı firmalarımıza sıçramaması çok önemli. Bu firmalara güvenimiz arttı.
İkinci konu, sanayi ve kapasite kullanım endeksleri bir önceki aya göre yükselmeye başladı. Şubatta dip noktasındaydı. Hisse senedi piyasaları bu gelişimi gördü. Artık kredilerde bir büyüme dönemi başlayacağını düşünüyoruz. Takip oranları da nisanda düştü.
Bazı iktisatçılar bu son iyimserliği yanlış buluyor, düzeltme bekliyorlar...
Benim kanaatime göre yolda ufak tefek düzeltmeler olabilir. Bu yıl biraz daha yüksek oranda olabilir ama artık trendin yukarı doğru döndüğünü düşünüyorum. Dünyada çok düşük bir faiz ortamındayız. Bunun canlandırıcı etkisi var. Hayal edemeyeceğimiz faiz oranlarına geldik. Enflasyonu yüzde 6 bekliyoruz, daha düşük bile olabilir. Reel faizin düşmesi kamu için bütçe maliyetini azal-tıyor. Hammadde fiyatları düşüyor, bizim cari açığımıza ve enflasyona çok olumlu etkisi var.
Kaç şube oldu?
870'ten fazla şubemiz var. Türkiye'nin her yerindeyiz. Çok iyi bir dağılımımız var. Dağıtım kanalları olarak Türkiye'nin en iyi bankasıyız. Yeni şubeler açmaya devam ediyoruz.
İstihdam nasıl? Bir çıkarma oldu. Kaçtır şu anda?
Geçen sene personel sayımız net olarak yüzde 12 arttı. Sektörde ise net yüzde 8 artmıştı. Hızlı büyüyen bir bankayız. İnsan kaynakları yatırımına çok önem veriyoruz. Bütün bu başarılı neticelerimizde en önemli desteğimiz personelimiz, müşterilerimiz ve hissedarlarımızdır. 2009 ilk çeyrek, sektörün büyümediği bir dönem. Bu açıdan ciddi personel artışını büyüme döneminde beklemek lazım.
Citibank ortaklığı ile ilgili memnuniyetinizi hep açıkladınız.
Ortaklıktan memnunuz. Gayet iyi ilişkilerimiz var. Citi çok iyi bir banka. Akbank'a da büyük önem veriyor.
Bankaların, şirketlerin dış borçları bir zafiyet olarak görülüyor...
Faizlerin düşmesiyle likidite artıyor. Kredi talebi bütün dünyada zayıf, faizler de düşüyor. Ciddi boyutta likidite bolluğu oluşuyor. En önemli gösterge libor'daki düşüş. Dolayısıyla yurtdışı imkânlarda bir açılma eğilimi var. Finansman sorunu azalmakta. Sendikasyonların çevrilmesinde sorun yok.
Şirketler tarafında da önemli bir sıkıntı beklemiyorum. Döviz kredisinden liraya dönüş var.
Akbank önümüzdeki dönemde daha çok neye odaklanacak?
Faizlerin düşmesiyle para/varlık yönetimi büyük önem kazanıyor. Bu konu, Akbank'ın ana uzmanlık alanı. Müşterilerimizin sorduğu soru şu; birikimlerimizi nasıl değerlendirelim? Akportföy'ün çok başarılı yönettiği ve bugüne kadar yüksek performans göstermiş yatırım fonlarımız var. Ana para korumalı yatırım fonlarımız çok başarılı. Bir fonumuz 2008 yılında yüzde 73.3 getiriyle Türkiye'de birinci oldu, dünyada en başarılı fonlar arasında yer aldı.
Operasyon merkezi yatırımı ne kadar çıkacak?
125 milyon TL. Büyük bölümü 2009'da bitiyor. Burası 5 bin kişilik ka-pasiteye sahip. Bize ciddi bir rekabet avantajı sağlayacak. Akbank'ta şubedeki işlemlerin yüzde 90'ı merkezi yapılıyor, şube personeli satışa odaklanıyor.
Akbank, sosyal sorumluluk alanında neler yapıyor?
Akbank, kültür-sanat hayatına, sosyal yaşama katkı misyonuyla hareket ediyor. Akbank Kültür Sanat Merkezi 15 yılda 2 milyon izleyiciye ulaştı. Caz Festivali (18. yıl), Akbank Çocuk Tiyatrosu ve Akbank Karagöz Kukla Tiyatrosu, 36 yıldır 500 bin çocuğa ulaştı.
Akbank Oda Orkestrası 16'ıncı yılında. Kısa Film Festivali 5'inci yılında. Contemporary Art İstanbul Sergisi'nin 2010'a kadar ana sponsoruyuz. Son 4 yıldır İKSV İstanbul Film Festivali'nin ana sponsoruyuz. Rodin Sergisi'ni destekledik. Dali sergisini gerçekleştirdik. Gençlere yönelik birçok projemiz yürüyor.
Biz ödeme gücüne baktık onlar ipoteğin fiyatına...
Global krizle ilgili analiziniz nedir? Dünya bankacılığı neyi yanlış yaptı?
Bu süreci başarılı geçirmemizdeki en önemli konu bankacılık sektörümüzün bilançolarının kuvvetli olması ve aktif kalitemiz, zehirli aktiflerimizin olmaması... Tüketici kredileri rakamının büyük olmaması. İkinci konu, bütün bireysel kredilerin lira olması çok faydalı oldu. Vatandaş döviz kullanmadı. Yurtdışı bankalar özkaynaklarının 30-40 misli borçlandı. Türkiye'de 7-8 katı. Bu kadar borçlu olunduğu zaman aktiflerde yüzde 3-5 bir zarar bile olsa bankanın özkaynaklarını yok ediyor.
Yurtdışında mevzuatın ve denetimin yeterli olmadığını görüyoruz. Biz BDDK'nın tedbirleri neticesinde bu tip problemlere girmedik.
Dünyada ne oldu?.. 1990'ların sonundan itibaren faiz oranları, enflasyon düşük gitti. Çin, Hindistan gibi ülkelerde ucuz maliyetler enflasyonun düşmesine katkı sağladı. Merkez bankaları faizleri aşırı düşürdü. Gayrimenkul ve emtia fiyatları aşırı yükseldi, varlık/hisse senedi fiyatları aşırı yükseldi.
Emtia fiyatlarındaki yükseliş enflansyonistir, beklenen faiz oranlarının yükselmesidir, ancak beklenen olmadı, otoriteler gerekli tedbirleri almadılar, balonların oluşmasına izin verildi. Aşırı şişmeler olunca mutlaka çöküş olur.
Krizin ana nedeni ödeme gücü olmayan kişilere verilmiş konut kredileriydi. Bizde konut kredilerindeki iş modeli ABD'den farklı. Bizde aracı sistem yok. Borçuluyu buluyor, kredi veriyoruz. Orada ipoteğe kredi veriyorlar. Biz kredileri bilançolarımızda taşıyoruz. Borçlunun ödeme gücüne dikkat ediyoruz, onlar mülkün değerine kredi veriyor. Bizde kredi kullanan kişi tüm varlıklarıyla sorumlu. Genel olarak bizim mevduatımız ve uygulamalarımız çok daha sağlıklı.
Zafer Kurtul kimdir?
Kurtul, 1998'de Genel Müdür Yardımcısı olarak Akbank bünyesine katıldı. Kasım 2000'de Genel Müdür oldu. Daha önce Citibank, BNP-Ak-Dresdner Bank ve Societe Generale'de yönetici olarak görev yaptı. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Kurtul, Wisconsin-Madison Üniversitesi'nden finans dalında yüksek lisans (MBA) derecesi aldı. Chartered Financial Analyst (CFA) unvanına sahip olan Zafer Kurtul, Institut International d'Etudes Bancaires (Uluslararası Bankacılar Enstitüsü) üyesi.
İbrahim Ekinci/Milliyet