Genel

Akkök Grubu, 3 milyar dolarlık yatırım planlıyor!

Kökleri 1950'li yıllara dayanan Akkök Grubu, önümüzdeki dört yıl içinde toplam 3 milyar dolarlık yatırım planlıyor

Akkök Grubu'nun kökleri 1950'li yıllara kadar gidiyor. Uzun ve köklü bir geçmişe sahip olan kurumun sürdürdüğü faaliyetler yurtdışında da süregidiyor. Akkök Grubu'nu, en iyi rakamlar anlatıyor. Örneğin Aksa Akrilik Kimya dünya pazarının yüzde 12,5'ine sahip. Ak-Kim Kimya ise toplam satışlarının yüzde 25'ini yurtdışına yapıyor.  
 
Ayrıca ürün gamındaki bazı kimyasallar Türkiye pazarında neredeyse rakipsiz. Şimdilerde Asya yakasında Otosan arazisi üzerinde ve Esenyurt'ta alışveriş merkezi de yapan kuruluş, 2008 kriz yılı olmasına rağmen bu süreci yatırım yaparak başarıyla geçirmiş. Akkök Grubu, önümüzdeki dört yıl içinde toplam 3 milyar dolarlık yatırım planlıyor.

Akkök Şirketler Grubu'nun ana işkolları: Kimya (Aksa, Ak-Kim, Akmeltem), tekstil (Ak-Al, Aksu, Ak-Tops, Aksa Egyp), enerji (Ak Enerji), gayrimenkul geliştirme (Akmerkez, Ak Turizm, Akiş) ve liman işletmeciliği (Akmerkez, Ak-Pa, Akport, Aktek ve Dinkal). Kurumun iş potansiyelinin yüzde 56'sı kimya, yüzde 31'i enerji, yüzde 7'si tekstil ve yüzde 3'ü de gayrimenkul yatırım ortaklığından oluşuyor. 2008 sonu itibarıyla 3.080 çalışanıyla 1 milyar 800 milyon dolara yakın kombine ciroya sahip Akkök Grubu'nun 70 ülkeye yaptığı 605 milyon dolarlık ihracatı var.

ENERJİ VE KİMYA DENİNCE AKLIMA AKKÖK GELİYOR

Akkök, benim algımda kimya ve enerjiyle özdeşleşmiş bir sanayi kuruluşu. Oysaki sadece bu iki alanda değil, yukarıda da saydığım gibi daha pek çok işkolunda yatırımı var. Akkök Grubu'nun başında, Arçelik'te genel müdür olduğu yıllardan beri tanıdığım Mehmet Ali Berkman görev yapıyor. Berkman'ın hem eğitim hem de profesyonel kariyeri göz kamaştırıyor.

Berkman, İstanbul Erkek Liseli. ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi Sanayi Yönetimi bölümünden mezun olduktan sonra Türk Eğitim Vakfı bursiyeri olarak ABD Syracuse Üniversitesi'nden 'Operations Research' konusunda MBA derecesi almış. Berkman'ın Pittsburgh Üniversitesi'nden 'nüfus dinamikleri' ve Michigan State Üniversitesi'nden 'iletişim' konularında sertifikası var. 1972'de Koç Grubu'nda profesyonel kariyerine başlayan Berkman; Koç Burroughs, MAKO ve Üniroyal Endüstri Türk AŞ'de değişik kademelerde çalışmış. Üniroyal Endüstri Türk AŞ'nin Goodyear ile birleşmesini de gerçekleştiren Berkman, 1993'e kadar Döktaş'ta genel müdürlük görevini üstlenmiş. Koç Holding Otomotiv Grubu başkan yardımcılığı görevini de yürüten Berkman, 1994 yılı başından itibaren Arçelik'in genel müdürlüğüne getirilmiş. 2000'den itibaren dayanıklı tüketim grubu beyaz eşyadan sorumlu başkan yardımcılığı ve yürütme kurulu başkan vekili görevlerini de sürdüren Berkman, Koç Holding stratejik planlama başkanlığı ile insan kaynakları başkanlığı görevlerine atanmış. 2003 sonu itibarıyla Koç Grubu'nun emeklilik politikası gereği topluluktan ayrılmış.

Mehmet Ali Berkman'ın profesyonel yaşamındaki başarıları pek çok kez saygın kurumlarca ödüllendirilmiş. Milli Prodüktivite Merkezi tarafından 'Yılın İşvereni', Para Dergisi tarafından 'Türkiye'nin En İyi 50 Yöneticisi' değerlendirmesinde 'En İyi Yönetici' ve Dünya Gazetesi, NTV ve Ekonomi Dergisi tarafından da 'Yılın Profesyonel Yöneticisi' olarak gösterilmiş. Arçelik genel müdürüyken TÜSİAD-KalDer ve birinci ve de ikinci TÜSİAD-TTGV Teknoloji ödülü ile 2000 yılı Avrupa Kalite Başarı ödülünü kazanmış. Berkman, ODTÜ ve Ege Üniversitesi tarafından 'Üstün Hizmet Belgesi' ile ödüllendirilmiş. Berkman, şimdilerde Akkök Sanayi Yatırım ve Geliştirme AŞ'de yönetim kurulu üyesi ve icra kurulu başkanı olarak görev yapıyor.

LİDER, ÖNCE VİZYON GELİŞTİRMELİ

Berkman'ın yönetim anlayışına göre liderin bir vizyon geliştirmesi ve ekibiyle hedefe gitmesi gerekiyor. İşin ekiple yapıldığına, ancak liderin daha da çok çalışması gerektiğine inanıyor. Liderlik makamının en temel görevinin insan kaynağına yatırım yapmak olduğunu, eğer sağlam bir insan kaynağına sahip olunmazsa sağlam bir şirkete sahip olunamayacağına inandığını da söyleyen Akkök İcra Kurulu Başkanı, "İşler eğitimli insanlarla yapılır." diyor. Yalancılığa hiç tahammül edemediğini söyleyen Berkman, çalışmanın dinç kalmak için iyi bir yöntem olduğunu, beynin çalışarak enerji verdiğini, bunun da fiziğine yansıdığını söylüyor, "Dostlar, tamam artık emekli ol diyorlar. Peki, emekli olunca ne yapacağım diyorum! Cevapları 'dünyayı gezersin' oluyor. Oysaki ben çalışmazsam dumura uğrarım. Doğru zaman yönetimi ve planlama ile zaten dünyayı şimdi de gezebiliyorum." diyor.

DÜNYA, ENERJİ SORUNUNA ÇÖZÜM ARIYORKEN TÜRKİYE NE YAPIYOR?

"Türkiye, güneş, su, rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklarını kullanabilse bile öngördüğü yüzde 6-8'lik büyüme için yeterli enerjiye sahip değil. Enerji açısından dışa bağımlı bir ülkeyiz. Bugün dışa bağımlı doğalgazdaki kullanım oranı yüzde 55'ler civarında. Türkiye'nin enerji kaynağı olarak kullanabileceği düşük kalorili kömürü var ama düşük kalorili kömürlerde daha fazla kül ve sülfür atığı olduğundan çevre için ayrıca yatırım yapmak gerekiyor. Türkiye'nin nükleer enerjisi de yok. Bütün itirazlara rağmen nükleer santral olması gerek çünkü aradaki enerji açığını ve dışa bağımlılığı azaltmak gerekiyor. İş bununla da bitmiyor. Türkiye, kendi uranyumunu kullanabilir ancak nükleer enerji teknolojisi konusunda yeterli insan kaynağına, mühendise ihtiyaç var; ayrıca ana yapıyı kendiniz yapabilmeniz ve işletebilmeniz de gerekiyor." diyen Berkman'a grubun enerji yatırımını soruyorum;

"Akkök Şirketler Grubu, Orta ve Doğu Avrupa'nın lider enerji şirketi CEZ Grubu ile ortak oldu. CEZ, 10 milyonluk Çek Cumhuriyeti'nin önemli bir şirketi ve reaktör hariç tüm nükleer santrali yapabilecek donanıma sahip." diyor.

Mehmet Ali Berkman, meseleye ticari kaygılarla nükleer santral inşa etmek olarak değil, çevreci bakış açısıyla bakılması gerektiğini de söylüyor, "Bir yandan nüfus artarken diğer yandan insanoğlu kendi hayatiyetini devam ettirmek için çevresini tüketmiş. Dünyada her şeyin olduğu gibi petrolün de, doğalgazın da bir sonu var. Şimdi işin felsefesine de bakmak gerek. Yerküre bizi daha ne kadar taşıyacak? Küresel ısınma, iklim değişiklikleri hepimizin bildiği konular. Bu dünyada yaşamak istiyorsak gerek malzeme gerekse enerji teknolojisinde değişim yapılması gerek. Enerji günümüzün en önemli konusu." diye konuşuyor.

NÜKLEERE KARŞI OLMAK ÇÖZÜM DEĞİL

Berkman, grubun enerji politikasına ilişkin olarak da, "Çeklerle eşit oranda ortaklık yaptık, enerjide yatırımlarımıza devam edeceğiz. Akkök Grubu olarak büyüme arzusundayız. CEZ, 12 ülkede 55 üretim tesisine sahip büyük ölçekli bir şirket. Birikim ve deneyim anlamında Alman mühendisliği ile eşleşebilecek düzeydeler. Bizimle de hem iş yapış hem de yaklaşım felsefesi açısından benzerlikleri var. Akkök Grubu olarak 800 megavatlık üretimimiz var. Kendimize 2015'e kadar 3 bin megavatlık bir yatırım öngördük. Enerji açığının kapatılabilmesi için sektörün liberalleşmesi, özel sektör ve devlet kurumlarının güçlü yönlerini birleştirmeleri bir çözüm olabilir. Özel sektörün kazanç ve kâr odaklı iş yönetim biçimiyle, devletin sistem üzerindeki kontrol mekanizmasının sektörün önünü açacağına inanıyorum." diyor.

"Nükleere de, hidroelektriğe de karşı olanlar var. Eğer doğal kaynaklar enerji açığını kapatmaya yetmiyorsa, bu açık nasıl kapatılacak? Alternatif enerji konusunda arayışlar tüm dünyada süregiderken güneş pahalı, rüzgarımız ise yeterli değil. Enerji üretimimizin yüzde 52'si kömürden elde ediliyor. Kömürün bir enerji kaynağı olarak 250 yıl daha yeteceği tahmin ediliyor. Ancak şimdilerde geçiş dönemindeyiz ve çevreye en az zarar veren enerji kaynaklarını alternatif olarak var etmek gerekiyor. Kaldı ki bir yandan teknolojinin her olanağını kullanmak isteyecek diğer yandan da bunu karşılayacak enerji üretimlerine karşı çıkacaksınız. Bu mümkün değil! Ayrıca yeni teknoloji enerji üretirken çevreye verilen zararı minimize edebiliyor. Herkes kömür santrallerinin Yatağan gibi çevreye zarar vereceğini zannediyor. O dönem çoktan bitti!"

KARBON ELYAFINDA DÜNYADA SÖZ SAHİBİYİZ

"Türkiye'de ilk akrilik elyafı üreten de, dünyada tek çatı altında en çok üretimi yapan da Akkök Grup şirketi Aksa. 308 bin ton üretim yapan şirket, dünya üretiminin yüzde 12,5'unu karşılıyor. Bir zamanlar orlon ile naylonun ana maddesi olan akrilik elyaf, uzun yıllar tekstilin ana maddesi olarak üretildi. Ancak bu ürünün görece daha uygun fiyatlarda olan rakipleri polyester ve tabii elyaflar da var. Biz de akrilik elyafı alternatif olarak nerelerde kullanabiliriz diye araştırırken 'karbon elyafı'na yatırım yapmaya karar verdik. Dünyada karbon elyafında az sayıda üretici var. Japonya başta olmak üzere Almanya, Amerika, Çin, Rusya, Tayvan, Fransa ve Macaristan rakiplerimiz. Karbon elyafı; uçak, füze, zırh ve uydu yapımında, teknelerde, yelken yapımında, raket, golf sopası ve kayak gibi malzemelerde hafif ve dayanıklı yüksek teknoloji ürünü olarak kullanılıyor. Formula yarış arabalarının tamamında paslanmayan ve bir o kadar da dayanıklı karbon elyafı kullanılmakta. Biz Aksa'da kesintisiz 10 km elyaf üretebilirken binaların depreme karşı güçlendirilmesinde de yine bu ürün kullanılıyor. Üretimin tamamı ihraç edilecek. 85 milyon doları tesise, 20 milyon doları Ar-Ge'ye olmak üzere krizde toplamda 100 milyon doların üstünde yatırım yapıldı."

"Ya Türkiye ne olacak?" soruma Berkman'ın cevabı, "AB'nin çifte standart uygulamadığı güçlü bir Türkiye olmak, hedefimiz olmalı. Türkiye, güçlü bir ulus devlet. Bunu muhafaza etmenin ötesinde güçlendirmemiz de gerek. Ülkenin siyasî ve sosyal alanda güçlü liderlere ihtiyacı var. Liderleri yetiştirecek olanlar da anneler." biçiminde oluyor.

Zaman/Günseli Özen Ocakoğlu