Akkuyu'da orman arazisinde nükleer inşaatı yapılıyor!
Mersin Akkuyu' da Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu ( ÇED ) raporu olmadan başlayan nükleer santral inşaatının bir kısmının da izin olmadan orman arazisine yapıldığı ortaya çıktı..
Greenpeace Mersin Akkuyu'da nükleer santral kurmayı planlayan Rosatom şirketinin henüz Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu'nu (ÇED) almadığı halde inşaata başladığını duyurdu.
Greenpeace'ten yapılan açıklamaya göre, inşaat faaliyeti bilirkişi raporuyla da doğrulandı. "Bilirkişi raporuna göre: Sahaların tümünde iş makinesi ile önceden çalışma yapılmış ve halen bir kısmında çalışmalar devam ediyor. "Çalışmaların yürütüldüğü alanların bir kısmı izin alanının dışında kalıyor ve bu alanın 5265 metrekarelik kısmı orman arazisi." Mersin Barosu geçtiğimiz pazartesi günü bu bilirkişi raporu üzerine suç duyurusunda bulunmuştu.
HUKUKSUZ ÇALIŞMA
Greenpeace Akdeniz Kampanyalar Yöneticisi Hilal Atıcı da inşaat çalışmasının hukuksuz bir şekilde başlatıldığını söyledi. "Çernobil gibi büyük bir felaketin sorumlusu Rosatom, daha nükleer santral kurulmadan Türkiye'de de bir skandala imza atıyor. Bırakın izinleri tamamlamadan arazi düzeltme çalışmalarına başlamayı, bilirkişi raporuna göre şirket, izni olmayan orman alanlarında da faaliyet gösteriyor." mm Nükleere ikna operasyonu BIRGÜN halkı nükleere ikna operasyonunu dün çevre sayfasının manşetine taşımıştı. Akkuyu NGS A.Ş. halkla ilişkiler hizmet alımı ihalesinde, Mersin halkının yüzde 40'ının nükleerin güvenli olduğuna ikna edilmesi karşılığında şirket 5 milyon TL ödemeyi kabul etti. Fakat anketlere göre halkın yüzde 70'i nükleere karşı. Şartnemede dikkat çeken diğer unsur ise 'kazaya hazır olun' maddesi.
Şirket Çevre Bakanlığı'na daha önce iki kez ÇED raporu sunmuş, formattaki ve içerikteki eksiklikler nedeniyle raporlar bakanlıktan geri dönmüştü. Greenpeace'in bildirdiğine göre şirket şimdi bir kez daha ÇED raporu sunmaya hazırlanıyor. Bu raporun da onaylanmaması için bir kampanya yürütülüyor.
İSTANBUL DA TEHDİT ALTINDA
Greeapeace raporun onaylanmaması gerektiğini belirtirken şu noktalara dikkat çekti.
•İstanbul ve çevresi de tehdit altında. Santralden çıkan nükleer atıklar Rusya'ya transfer edilirken boğazlardan geçecek. Dünyada her yıl nükleer madde taşımacılığında en az iki kaza yaşanıyor. İstanbul Boğazı en tehlikeli kaza alanlarından biri.
•Akdeniz foku ve caretta caretta'lar yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Santralin kullandığı soğutma suyu Akdeniz'de su sıcaklığının artmasına neden olacak ve tüm deniz yaşamını tehdit edecek.
ACİL DURUM PLANI YETERSİZ
•Olası bir kazada küçük bir miktar dışında sorumluluğu alacak kimse yok. Kaza olursa milyonlarca dolar halkın cebinden çıkacak.
•Türkiye'nin yüzde 64'ü nükleer santral, yüzde 82'si nükleer santrallere yakın yaşamak istemiyor.
•Acil durum planı sadece beş kilometre çapını kapsıyor. Oysa bir kaza olması durumunda Türkiye'nin tamamı ve komşu ülkeler de radyasyondan etkilenecek.
Birgün