Genel

Ali Ağaoğlu'ndan korkutan açıklamalar!

2000'li yıllardan önce inşaa edilen neredeyse tüm binaların kötü malzemeyle inşaa edildiğini anlatan Ağaoğlu, 1998'den önce İstanbul'da inşaa edilen binaların çoğunun Van depreminde yerle bir olan binalardan daha kötü olduğunu iddia etti

İstanbulda 1998 öncesinde yapılan binaların çoğunun içinde midye kabukları, balçık kaplı deniz kumu olduğunu söyleyen Ali Ağaoğlu, İnanın Vanda yıkılan binaların çoğu İstanbuldaki binalardan daha sağlam sözleriyle çarpıcı bir uyarıda bulundu

Erciş depreminde yan yana duran iki binadan birinin yerle bir olması sorunun denetim, malzeme, işçilikte yaşandığını gösteriyor. On binlerce ev yapmış olan Ali Ağaoğlu, yürekleri burkan bir gerçeğe dikkat çekiyor:

Depreme dayanıklı bir bina yapmakla dayanıksız yapmak arasındaki kazanç yüzde 8i geçmez. Değer mi Türk inşaat sektörü Çinden sonra dünyada bir numara. Türk müteahhitlerin dünyada yaptığı işler ortada. Yakışmıyor

Bırakalım bu şekil işlerini

İnsanların daire alırken kapı kolunun kulpunu, banyodaki fayansın rengini bile sorduğunu anlatan Ağaoğlunun söyledikleri çarpıcı: Bu şekil işlerinden çıkmalıyız artık. Öncelikle binanın ana iskeleti sağlam mı, değil mi onu sormak lazım. Müteahhiti kimdir, daha önce ne yaptı, teknik kadrosu, teknik yeterliliği ne bunları sormalı ev alanlar. Bin TLlik buzdolabı alırken bile markasını, servisini, garantisini soruyoruz. En az 100 bin TL ödeyip, içine çoluğunu, çocuğunu canını koyduğun evi sormuyorsun.

Ali Ağaoğluyla son depremin yeniden gözler önüne serdiği hazırlıksızlığımızı, uygulamadaki çarpıklıkları ve çözüm önerilerini konuştuk.

Ali Bey, tecrübeli bir inşaatçı olarak depreme dayanıklı bir bina yapmakla yapmamak arasındaki asgari maliyet nedir Standart bir daire üzerinden bana anlatabilir misiniz

Acı olan nokta bu zaten. Yüzde 8i geçmez çünkü. Para değil. 75 metrekarelik sıradan standart bir daire 60 bin TLye mal olur. İşçilik, beton, demirden çalarsanız 55 bin TLye mal edersiniz en fazla. Vanda bazı binalarda kolonlarla kirişler birbirine doğru tutturulmamış. Nedir ki işçiliğe az ödeyince elde edeceğiniz kazanç. Kaç liradır yani Devlet, Türkiyenin deprem kuşağında bir ülke olduğunu 1998 yönetmeliğiyle kabul etti. Ondan önce yapılan statik hesaplarda deprem diye bir olgu yoktu. O zamanlar Türkiyede malzeme yoktu. Bugün Reinanın olduğu yerin iki tarafı da kum depolarıydı. O eski takalar denizden kumu alırdı, oralara getirirdi.

Oradan da inşaatlara giderdi. Kum dediğiniz şeyin de yüzde 20-30u midye kabuğu, yüzde 20si balçık ve tuzlu suydu. 1970, 1980, 1990lı seneler böyleydi. O dönemde istesen dahi kaliteli bina yapmak çok zordu. Kokmuş yumurtadan omlet yapılır mı Demiri, gidip valilikten karne alıp, Karabükte sıraya girip 6 ayda alırdık. Durum bu olunca o zamanlar demir de merdiven altı dediğimiz atölyelerden temin ediliyordu.

"16 milyon konut yeniden yapılmalı"

O zaman imkan buydu anlıyorum. Ama hala  aynı sorunlar sürüyor da mı böyle sıkıntılar yaşıyoruz

Şimdi malzemelerimiz dünya standartları düzeyinde. Kum da, beton da şu an çok güzel. 2000lerden sonra binalara mühendislik hesapları girmeye başladı.

Nasıl olmalı yapıların denetimi

Sistemin pratikte işleyişinin doğru olmadığı ortada. Denetim şirketinin parasının ben ödüyorum müteahhit olarak, o da beni denetliyor. Ne kadar denetleyebilir benim parasını ödediğim adam beni. Kağıt üzerinde denetim yaptıran firmalar olduğunu duyuyoruz. Sistem doğru düşünüldü ama eksik kuruldu yapı denetiminde. Benim şantiye ekibim ayrı denetim yapar. Merkeze bağlı denetim ekibim de gider şantiyedeki ekibimizi denetler. Üstüne bir de yapı denetim şirketine denetim yaptırıyoruz. Kentsel dönüşüm bir devlet politikası olmalı. Ki nitekim Çevre ve Şehircilik Bakanlığı geç de olsa kuruldu. Başına da Sayın Erdoğan Bayraktar gibi işi çok iyi bilen, icraat yapma kapasitesi yüksek bir isim getirildi.

Evlerimizin harcında midye kabuğu var diyorsunuz...

1998 depreminden sonra Allah bize 10 yıllık bir kredi verdi. Bunu kullanamadık. İnanın Vanda yıkılan binaların birçoğu İstanbuldaki binalardan daha sağlam. Tuzlu denizden çıkmış kum, kötü demirle yapılan milyonlarca konut var. Asıl sorun 2000den önce yapılan binalarda. Şimdi zaten sağlam yapılıyor binalar. Doğuda belki biraz sıkıntı var.

Van mesela denetim kapsamına bir yıl önce alınmış. 19 milyonluk toplam konut stoku var. Yılda 300 bin civarında konut yapılıyor. 2000den bu yana 10 yılda 3 milyon konut yapıldığını gösterir bu. Bunu çıkardığınızda tartışmasız geriye kalan bu 16 milyon binanın yıkılıp yeniden yapılması lazım. Bunlar 1998den önce yapılmış, yenilenmesi gereken sorunlu binalardır. Ercişin nüfusu 80 bin. İstanbulda bir semtin nüfusu 1 milyon. İstanbulda deprem olsun, dünya ordularını getirin şehre giremezsiniz. İstanbulda deprem olsun, Türkiyenin birliği kalmaz. Allaha emanet gidiyoruz.

Ali Ağaoğlunun ofisinden tam çıkarken köşedeki dolapta duran beton parçalarını fark ediyoruz foto muhabiri arkadaşım Ozan Güzelceyle birlikte. Soruyorum: Ali Bey bunlar nedir

İstanbulda eskiden kullanılan beton, kum işte böyleydi. (İçinde midye kabuklarının olduğu, dokununca dağılan beton parçasını gösteriyor) Betonun içindeki deniz kumudur, midyedir işte alın kendiniz bakın.... Eski binalar yenilenmeli, en acil konu budur.

Çeteler türedi

Binaların yenilenmesinin önündeki en büyük engel nedir

Kat mülkiyeti kanunu. Bir kişi hayır deyince binayı yıkıp yenisini yapamıyorsunuz kat mülkiyeti esasına göre. Bir sektör oluştu. Birtakım uyanık adamlar gidip yıkılması gereken binalardan ev alıyorlar. Bu fırsatçılar sonrada çıkıp, Bana üç ev vermezseniz binayı yıkmanıza izin vermem diyor. Bunu bir kişi söylediğinde binayı yıkamıyorsunuz. Üçte iki çoğunlukla anayasayı değiştiriyorsunuz ama bir binayı yenileyemiyorsunuz. Eski binaları deprem yıkmadan bizim yıkmamız lazım. Bir kişi hayır deyince, pazarlık yapıp uyanıklık yapınca yıkamıyorsunuz, sistem kilitleniyor. Bu kanunu çok acil değiştirmemiz lazım.

Vana finansör olurum

TOKİ, Vanda evler yapacak. Ticari kazanç gütmeden teklif verir misiniz

Çok eleştirdik ama son 8 yılda TOKİ dünya çapında muazzam işler yaptı. Biz ne yaptık En çok iş yapan kurumu yerden yere vurduk.

Anadolunun çeşitli yerlerinde binlerce şantiyesi var. Anadoluda TOKİnin yaptığı o konutlar, özel sektörün yaptığı konutlardan daha sağlam ve estetiği de daha güzel. Anadoluda birçok şehri gezdiğimden bizzat gördüm. Vanda TOKİnin yaptığı evlerin birinde bile sıva çatlağı yoktu. Binlerce ev yapmış üstelik Vanda. Şimdi yine Vanda TOKİye büyük görev düşüyor. Biz orada üzerimize düşen görevi tabii ki seve seve yerine getiririz. Ticari kazanç da gözetmeyiz. Orada yaşayan insanlar bizim insanlarımız. Hatta şunu söyleyeyim, eğer TOKİ organizasyonu yaparsa orada yapımın bir kısmını da üstlenmeye razıyız. Kazançsız teklif vermeyi bırakın bir kısmını bizzat üstleniriz finansör olarak. TOKİnin organize edeceği bir ortamda biz sadece müteahhit olarak değil, finansör olarak da yer alırız yani.

Müteahhitlik sertifikaya bağlanmalı

Ali Bey her isteyen müteahhit oluyor...

Doğrudur. Önüne gelen herkes; iplikçisi de kasabı da, manavı da müteahhitliğe soyunuyor. Türkiyede bir iş moda olursa herkes o işe girer.

Bence müteahhitlik yapan adamın teknik yeterlilik sertifikası olmalı. Diyecekler ki inşaatçılık sermaye işi. Tamam sermayesi olan insan girsin ama bunu yaparken de teknik kadrosunu, ekibini, yeterliliğini oluştursun. Denetime de tabii tutulacak böylesi bir sertifikalandırmayı sektörün geleceği açısından olumlu buluyorum. En çok bu yüzden bir devlet politikası olmalı yapılaşma. Şehircilik bakanlığı kurularak bunun ne kadar önemsendiği ortaya konuldu Allahtan...

ALİ AĞAOĞLU CNN TÜRK'TE DE O KONUYU AÇTI

Ünlü inşaatçı Ali Ağaoğlu'nun, İstanbul'da kendi yaptığı binalarla ilgili şok itiraflarda bulundu

CNN Türk'te Ahmet Hakan tarafından hazırlanıp sunulan Tarafsız Bölge'de dün gece İstanbul'daki binaların sağlamlığı tartışıldı.

Programın konuklarından olan inşaat sektörünün önemli isimlerinden Ali Ağaoğlu, eskiden yeterince malzeme olmadığı için çürük binaların yapıldığını, kendisinin de çürük bina yaptığını itiraf etti. Ağaoğlu, İstanbul'daki binaların Van'dakilerden daha kötü olduğunu söyledi.

2000'li yıllardan önce inşaa edilen neredeyse tüm binaların kötü malzemeyle inşaa edildiğini anlatan Ağaoğlu, 1998'den önce İstanbul'da inşaa edilen binaların çoğunun Van depreminde yerle bir olan binalardan daha kötü olduğunu iddia etti.

Ağaoğluna göre 2000li yıllardan önce yapılan tüm inşaatlarda deniz kumu kullanıldı. Üstelik sadece beton değil demir de kötü kaliteydi.

Ahmet Hakan, Ağaoğlu'nun anlattıklarından bunalıp sözü Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'e verdi ancak Başkan Demir'in de anlattıkları Ağaoğlu'nu doğrular nitelikteydi.

Ahmet Hakan anlatılanların abartılı olup olmadığını bir de İTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper İlki'ye sordu. Ancak Prof. İlki'nin anlattıkları Ağaoğlu'nun anlattıklarından daha da korkunçtu. Prof. İlki, Türkiye'deki binaların 1975 yılı deprem yönetmeliğine bile uygun yapılmadığını söyledi.

Songül Hatırasu / MİLLİYET - RADİKAL