Genel

Ali Sami Yen için ne dediler

Ali Sami Yen Stadı, artık futbol sahnemizde yok. İlk maçın 1944'te oynandığı bu stat, 1986'ya kadar bir türlü dört başı mamur şekilde hizmet veremedi ama o tarihten sonra bir stat olmaktan çıkıp bir mabede dönüş

Galatasaray'ın hem ligde hem de Avrupa'daki zaferlerinde başaktör haline dönüştü stat... "Ali Sami Yen ruhu, Ali Sami Yen aşkı" her Galatasaraylının içine işledi; büyüdükçe büyüdü. Avrupalılar için bir stat değil "cehennem"di burası. Ateşli taraftarlarıyla meşhur olan İtalyanların futbol efsanesi Paolo Maldini'ye bile bir maç sonrası "Beni kimse bu statta 22 bin kişi olduğuna inandıramaz" şeklinde tarihe geçecek bir demeç verdirdi.

İstanbul'un simge yapılarından biri olmuştu şehrin merkezi Mecidiyeköy'deki bu arena... Boğaziçi Köprüsü yolundaki herkes bir bakış atıp öyle devam ediyordu yoluna. Ve artık Ali Sami Yen yok. Eski bir stadın yerini yenisinin alması günümüzün kaçınılmaz bir gerekliliği. Ama Galatasaray'ın yuvasının taşınıyor oluşu, Ali Sami Yen'in yıkılması gerçeğinin canları daha da acıtmasına sebep oluyor. Biz de bu zor günlerde, mabette yıllar boyunca futbolcu, teknik adam ya da yönetici olarak görev yapan Galatasaraylılara, tribün jargonuyla "Sami Yen" denilince akıllarına ilk neyin geldiğini sorduk...

'Ali Sami Yen Stadı bizim evimiz, bayram yerimizdi'

Galatasaray'ın taraftarlar tarafından çok sevilen eski yöneticisi Abdurrahim Albayrak: "Galatasaraylılar, oraya gökdelenler yapılsa bile kafasını stat yönüne doğru çevirecektir. Çünkü orası bizim evimiz, bayram yerimizdi"

ABDURRAHİM ALBAYRAK (Eski Galatasaray yöneticisi):

ALÎ Sami Yen Stadı'na veda gecesinde aklıma Neuchatel Xamax zaferi geldi. O karşılaşmada en yakın arkadaşım az kalsın elimde ölüyordu. Beşinci gol geldiğinde o kadar sevinmişim ki, arkadaşımın boğazını sıkmış ve üzerine çıkmışım. Ben "Gol" diye sevindikçe arkadaşımın dilinin dışarı çıktığını sonradan fark ettim. Tabii Ali Sami Yen deyince bir de 2001-2002 sezonundaki Şampiyonlar Ligi maçında Roma'dan son dakikada yediğimiz golü hiç unutamam. Veda maçında üzülmemek, ağlamamak elde değildi. Beypazarı Şekerspor maçından önce son olarak stadın koridorlarını gezme imkânı yakaladım. Meşhur kazan dairemize son kez girdim. Çok neşeli günlerimiz geçti o statta. Unutulacak bir yer değil. Benim gibi milyonlarca Galatasaray taraftarının, oraya gökdelenler yapıldıktan sonra bile yoldan geçerken kafasını o yöne doğru çevireceğini biliyorum. Çünkü o ruh, aşk hiçbir zaman kaybolmaz. Orası bizim evimiz, bayram yerimizdi.

RAŞİT ÇETİNER (Eski futbolcu):

'İlklerin ve sonların mekânı'

ALİ Sami Yen Stadı için ne söyleyebilirim ki... Çok kısa konuşacağım. İstanbulspor formasıyla ilk profesyonel maçımı orada oynadım. Oynadığım o ilk maçta ilk golümü attım. Orada sakatlandım, futbolu orada bıraktım... Stat için bu sarf ettiğim cümleler yeter herhalde... İnsanlar beni hep 1986-87 sezonunda 14 yıl aradan sonra şampiyonluğa ulaştığımız Eskişehirspor ma¬çının bitişinde koltuk değnekleriyle sevince ortak olmamla hatırlıyor. Sakatlığıma rağmen orada, kulübedeki arkadaşlarımla birlikte olmak istedim ve hayatımın en mutlu günlerinden birini yaşadım. Takım arkadaşlarımın şampiyonluk sevincini benimle paylaşmak istemeleri, Savaş Koç'un beni sırtına alması unutulmaz anlardı.

Gökmen ÖZDENAK (Eski futbolcu):

GALATASARAY'da 1967'den1980'e kadar forma giydim ama bu kadar yıl içinde Ali Sami Yen'de sadece 3 sene .maçlara çıkabildim. İlk 3 sezon orada oynadıktan sonra 1980'e kadar maçlarımızı İnönü Stadı'nda yaptık. O dönemi düşündüğümüzde aklıma gelen ilk şey çamur oluyor. Statta kışın bileğe kadar çamur oluyordu. Biz o sahada ve su çekince ağırlığı iki buçuk kiloyu bulan topla oynuyorduk. Mesela bir Vefa maçında gol için kaleye koşarken ceza alanı dışında ayakkabım çıktı. Pozisyona öyle devam edip golümü attım. Gol sevincinden sonra ayakkabıyı çamurun içinden çıkarıp giydim. Bizim dönemimizde Ali Sami Yen'in rakipler için korkutucu olma gibi bir özelliği yoktu. "Aslan Mağarası" ya da "Cehennem" gibi lakaplarla anıldığı dönem 1996-2002 arasına rastlar. Stada dair en önemli hatıralarım ise Metin Oktay'la yaşadıklarımda. 2 sene onunla birlikte oynadık. Antrenmanları da statta yapardık. Metin Ağabey o çamurlu sahaya rağmen her idman sonrası bana orta açar, nasıl son vuruş yapmam gerektiğini öğretirdi.
Habertürk/Ozan ŞİŞLİ