Kentsel Dönüşüm

Anayasa Mahkemesi'nden emsal kentsel dönüşüm kararı!

6306 sayılı Kentsel Dönüşüm yasası kapsamında, 3'te 2 çoğunlukla verilen yenileme ve yıkım kararı, Anayasa Mahkemesi'nden geçemedi. Yüksek Mahkeme tarafından Bağdat Caddesi'ndeki projede azınlık olan iki hissedarın, hak ettiklerinin verilmediği iddiasıyla bulunduğu bireysel başvuruda haklı gördü.  Megakent İstanbul'daki değeri en yüksek noktalarından biri olan Bağdat Caddesi üzerindeki binanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında “riskli yapı” şeklinde tespit edildiği belirlendi

Devlet, kentsel dönüşüm kapsamına dahil edilmeyen bina olmayacak amacında çalışmalarını sürdürürken, Anayasa Mahkemı getirebilecek emsal bir karara imza attı. 

Megakent İstanbul'daki değeri en yüksek noktalarından biri olan Bağdat Caddesi üzerindeki binanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında “riskli yapı” şeklinde tespit edildiği belirlendi. “Kentsel Dönüşüm” çerçevesinde de yenilenmesi öngörüldü. 

Sözcü Gazetesi'nde yer alan habere göre; binada bulunan hak sahibi hissedarlar kendi aralarında bir toplantı gerçekleştirdi. Üçte iki çoğunlukla apartmanıda yenileme yapılması amacıyla bir müteahhitle kat karşılığı inşaat sözleşmesine imza atılmasına ve projenin kabul edilmesine karar verildi. 

BODRUM KATTA DAİRE 

Anlaşma kapsamında çoğunluk yönünde katılım sağlamayan hak sahipleri Hanife Yıldız Torum ve Nimet Filiz Seven'e zemin seviyesinden daha düşük iki konut verilmesine karar verildi, ancak hak sahipleri bu duruma karşı çıktı.

Torum ve Seven buna onay vermeyince yasadaki ilgili madde tarafından sağlanan fırsatla, sahibi oldukları hisselerib açık artırmayla satışı yapıldı ve belirlenen miktarın ödemesi kendilerine yapıldı. 

Yıkımı gerçekleştirilen binada dört iş yeri ve bir konut olacak şekilde beş bağımsız bölümü bulunan iki hissedar durumu yargıya götürdü ve derece mahkemeleri tarafından herhangi bir sonuca ulaşamadı. Son olarak konuyla ilgili Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaptılar.

“MAHKEMELER DİKKATE ALMADI”

İki hissedar başvuru dilekçelerinde şu ifadelere yer verdi:

"Kentsel dönüşüm uygulaması kötüye kullanılarak mülkiyet hakkımız ihlal edildi.  

Dördü işyeri olan toplam beş bağımsız bölüm karşılığında zemin katın bile altında iki bağımsız bölüm verilmesi mülkiyet hakkımızı zedeledi.
 
Malikler Kurulunun uygun bulduğu projenin bizim tarafımızdan dengesizdir. Bunu gösteren raporları derece mahkemelerine sunduk. Ancak dikkate alınmadı. 

Hisselerimizin rayiç değeri İdarece düşük belirlendi. Olması gereken bedeline ilişkin olarak sermaye piyasası mevzuatı kapsamında düzenlenen raporu derece mahkemelerine sunduk. ancak mahkeme bu yönüyle bir inceleme yapmadı.

Hisselerini satın alan kişi lehine dengesizlik oluştu. 

Derece mahkemeleri Malikler Kurulu kararı ile hisselerinin rayiç bedeline ilişkin temel iddialarımızı  incelemekten kaçınmaları adil yargılanma hakkımızın ihlaline yol açtı."

BAKANLIK: YASAYA UYGUN 

İleri sürülen iddialarla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan da şu açıklama geldi: 

"Başvurucuların hisselerinin bulunduğu taşınmazın 6306 sayılı Kanun’daki kısıtlamalara tabi tutulmasının kanuni dayanağı ve meşru amacı vardır. 

Çoğunluk kararına katılmayan azınlığın hisselerinin İdare tarafından satılması 6306 sayılı Kanun’da öngörülen amaca ulaşılabilmesi için gereklidir. 

Yüklendikleri külfet, hisselerinin bedeli başvuruculara ödenmek suretiyle hafifletilmiştir. 

Derece mahkemelerinin değerlendirmeleri keyfîlik ve bariz takdir hatası içermemektedir." 

AYM: İDARE KEYFİ DAVRANAMAZ

Anayasa Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen incelemenin neticesinde ortaya çıkan değerlendirme ve tespitler de şunlar oldu:

“Malikler Kurulunun üçte iki çoğunluğunun taşınmazın yeni paylaşım şekline ilişkin kararına rıza göstermeyen hissedarların paylarının satılması yolunda düzenleme yapılması kamu makamlarının takdir yetkisinde olsa da bu durum, İdarenin söz konusu yetkisini keyfî bir biçimde kullanabileceği anlamına gelmemektedir. 

Azınlıkta kalan hissedarların, kendi çıkarlarına açıkça aykırı olan, taşınmazın eski durumuna kıyasla açık dengesizlikler içeren bir projeyi kabul etmeye zorlayan karara iştirak etmemiş olmaları hisselerin satışı gibi ağır bir müdahaleyi haklılaştırmamaktadır.”

HÜKÜM: HAK İHLALİ, YENİDEN YARGILAMA  VE MANEVİ TAZMİNAT

Anayasa Mahkemesi'nden konuyla ilgili netice olarak şu hüküm verildi:

"Mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 4. İdare Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

Başvuruculara net 17.500 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir."

Anayasa Mahkemesi'nden emsal mülkiyet hakkı kararı!

Mahkemeden emsal öğrenci evi kararı!

Yargıtay'dan miras davaları için emsal karar!