Ankara Paris Caddesi'nde araziler kaldırıma çeviriliyor iddiası!
Ankara Paris Caddesi'nde elçilikler hariç bütün binaların arazilerinin belediye tarafından kaldırım yapılarak gasp edildiği ileri sürülüyor...
Ankara Paris Caddesi'nde elçilikler hariç bütün binaların arazilerinin belediye tarafından kaldırım yapılarak gasp edildiği ileri sürüldü. Ankara'nın göbeğinde Paris Caddesi'nde bir inşaatın, önündeki kaldırımın yarısını kendi arazisine dahil ettiği belirlendi.
Sözcü Gazetesi köşe yazarı Deniz zeyrek, bugünkü köşesinde Ankara Paris Caddesi'nde elçilikler hariç bütün binaların arazilerinin belediye tarafından kaldırım yapılmasını kaleme aldı.
İşte, Deniz Zeyrek'in 'Kaldırım mühendisliği şart' başlıklı yazısı...
Bir zamanlar “kaldırım mühendisi” sözü, hakaret olduğu iddiasıyla dava konusu olmuştu.
1987'de merhum Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş gibi önemli siyasetçilere uygulanan siyaset yasağının kalkması için referandum yapılmıştı. O referandumda “yasaklar kalksın” propagandası yapan
Hüsamettin Cindoruk, Van mitinginde, “yasaklar sürsün” propagandası yapan Başbakan Turgut Özal'a “Kaldırım Mühendisi” demişti.
Özal da bunu hakaret kabul edip, Cindoruk aleyhine dava açmıştı. Dava Van'da görülmüştü. Yapılan yargılamalar sonunda, dönemin Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı bürokrasisinin bütün baskısına rağmen yerel mahkeme ve
Yargıtay Cindoruk lehine karar vermişti ve Cindoruk beraat etmişti.
Bu beraat kararıyla birine “kaldırım mühendisi” demek hakaret olmaktan çıkmıştı.
Ancak, hakaret sayılmasa da bu tanımlamanın olumsuz anlamda kullanılmasının önüne geçilememişti.
Biliyorsunuz, kaldırım mühendisi ifadesi özellikle de “işsiz” sözcüğünün yerine kullanılıyor. Büyük ihtimalle iş ararken ya da boşluktan “kaldırımları arşınlayan” işsizlere bu ismi yakıştırıyorlar.
Oysa, medeni dünyada kaldırımlar medeniyet göstergesidir ve kaldırım mühendisliği çok ciddi bir iştir. İnşaat mühendisliğinin önemli dallarından biridir. Birçok ünlü üniversitenin inşaat mühendisliği bölümleri, belli bir standartta, en düşük maliyetle en uzun ömürlü, çevreye dost kaldırımlar üretebilmek için derinlemesine bilimsel çalışma yürütüyor. Amerikan ordusundaki mühendislerin “Kaldırım Durum Endeksi” dahi oluşturduğunu
duymuş muydunuz?
İngiltere'de gazetelerdeki iş ilanları arasında çok sayıda “deneyimli kaldırım mühendisi aranıyor” ilanı görebilirsiniz.
Eminim bir çoğunuz yurtdışına gittiğinizde, o tarihi kentlerin yıllara meydan okuyan kaldırımlarını görünce “bizde niye böyle yapamıyorlar” diye soruyorsunuzdur.
Türkiye'de de son zamanlarda bazı belediyeler kaldırım işinde uzmanlaşmış inşaat mühendislerine öncelik vermeye başlamış ama kaldırım konusunda uluslararası standartlardan hala çok uzağız.
Sevgili meslektaşım Toygun Atilla 22 Haziran'da sosyal medyada “Kendimi bildim bileli memlekette her sene kaldırım taşları yenilenir. Şunu anladım ki memleketin kaldırım sorunu çözülmeden hiçbir sorunu çözülmez” mesajını paylaşmıştı. Okuyunca gülümsedim ama hak da verdim.
Bizim Çankaya'da belediye dayanıklı, pratik ve estetik bir yöntemle kaldırım meselesini kalıcı olarak çözdü ama düğme baştan yanlış bağlandığı için hala çok absürt durumlarla karşılaşabiliyoruz.
Her yere mümkün olduğunca yürüyerek gimeye çalışan, yürünemeyecek kadar dar, bozuk satıhlı, (izmaritler ve diğer çöpler nedeniyle) kirli kaldırımlara takmış bir vatandaş olarak bir örnek vereyim.
Ankara'nın göbeğinde Paris Caddesi'nde bir inşaat, bir gece ansızın önündeki kaldırımın yarısını kendi arazisine dahil eperdi.
Ben de şu fotoğrafı çekip altına da “4 sıra taşla gelen kaldırım neden bu binanın önünde 2 sıra taşa düşüyor” yazarak Büyükşehir ve Çankaya belediyelerine sordum.
Sağolsunlar iki belediye de harekete geçti. ,Ölçtüler, biçtiler, inşaat nedeniyle bozulan yarım kaldırımı düzelttiler ve bana bu fotoğrafla birlikte şu yanıtı
verdiler:
“Bina sahibi haklı. Geçmişte kaldırım mülk sahibinin arazisine yapılmış”
Okuyunca gerçekten şok oldum. İnanabiliyor musunuz? Eğer bu bilgi doğruysa, Paris Caddesi boyunca bütün binaların (elçilikler hariç) arazileri belediye tarafından kaldırım yapılarak gasp edilmiş.
Bir yaya olarak, kaldırımın yarısının gitmesine ve orada zaman zaman asfalttan yürümek zorunda kalacağıma mı üzüleyim, bir hakkın yerini bulmasına mı sevineyim bilemedim.
Melih Gökçek zamanında otomobillerin öne çıkarıldığı bir strateji izlenmesine, yayalar için yeterli kaldırım bırakılmamasına üzülürdüm. Hatta Atatürk Bulvarı'ndaki o geniş kaldırımların, battı çıktı geçitler yüzünden bazı
yerlerde yarım metreye düşürülmesi içimi acıtmıştı.
Meğer işsizin çok, kaldırım mühendisinin yok denecek kadar az olduğunu memleketimizde kaldırım meselesi göründüğünden daha karmaşıkmış.
Toygun Atilla'nın dediği gibi kaldırım meselesini çözmeden hiçbir meseleyi çözemeyiz!