Ankara'da birçok projeye imza atan Ahmet Pelit'in başarısının sırrı!
Başkent'in önemli projelerine imza atan işadamı Ahmet Pelit, başarısının sırrını, disiplinli çalışmaya bağlıyor. AVM'den iş merkezlerine, hastanelerden eğitim kurumlarına kadar birçok projesi bulunan Pelit, "Sürekli işin başında olmak gerekiyor" diyor...
Ankara'da, AVM'den iş merkezlerine, hastanelerden eğitim kurumlarına kadar birçok projenin altında imzası bulunan Ahmet Pelit, kendisini başarıya götüren süreci anlattı. Başarısının sırrını 'disiplinli çalışmaya' bağlayan Pelit, "Öngörüler ve uyumlu çalışmayla disiplini birleştirdiğinizde başarı kendiliğinden geliyor. Bir de sürekli işinizin başında olmalısınız" diyor.
Öncelikle kendinizden söz eder misiniz?
1964 Tokat doğumluyum. Ticaretle uğraşan bir ailede büyüdüm. Babam yedek parçacıydı. İlkokul, ortaokul, lise ve yüksek eğitimimi Tokat'ta tamamladım sonrasında Ankara'ya geldim. 30 yıldır Ankara'dayım. Bir dönem Maliye Bakanlığı'nda çalıştım daha sonra serbest mali müşavirlik yaptım. 2000 yılından bu yana da inşaat işiyle uğraşıyorum. Ortak olduğum Atayurt inşaat ile Türkmenistan'a birçok yapı kazandırdık. 2003 yılında İmaj İnşaat'ı kurduktan sonra 2004 yılında Özkan Özçelik'in sahip olduğu Özçelik İnşaat'la ortaklık yaptık. Ortaklıkta yakaladığımız yüksek sinerji ile işlerimizin yoğunlaşmasından dolayı, yurt dışındaki işlerimi rölantiye aldım.
Bu zamana kadar Ankara'da önemli projelerin altında imzanız olduğunu biliyoruz. Ankara'ya kazandırdığınız projeleri anlatır mısınız?
2003 yılından bu yana Ankara'da gerek taahhüt işi gerekse kendi yatırımımız olan birçok konut, AVM, otel, sanayi sitesi, lojistik üs gibi projelere imza attık. 2008 yılında 14 ay gibi kısa bir sürede taahhüt işi olarak Ankara Lojistik Üssü'nü inşa ettik. Mövenpick Otel'in ve ANSE AVM'nin kaba inşaatları da taahhüt işi olarak gerçekleştirdiğimiz projeler arasında. Çayyolu'nda Durusu Residence ve Özçelikİmaj İş Merkezi gerçekleştirdiğimiz ilk projeler. Çayyolu'nda Konsept Çayyolu, Dora Park, Alacaatlı Bulvarı ve Park Caddesi'nde 250'ye yakın iş yeri yaptık. Bu yıl 1 Nisan'da başlayıp 30 Ağustos'ta Doğa Koleji'ni tamamlayıp kiraladık. Celal Aydın Koleji için de bir bina yaptık ve kiraya verdik. 171 daire ve sosyal tesislerden oluşan Lotus Çayyolu'nu tamamladık ve konutlar hızlı bir şekilde tükendi. Ayrıca Özçelik- İmaj olarak Beytepe yolu üzerinde başladığımız, Lotus Beytepe projesi var. Özçelik-Imaj-Tan Ortaklığı olarak GİMAT'ta kendimize otel yapıyoruz. 162 oda olarak tasarlanan otel için Hilton ile anlaştık. Seneye hizmete girecek. Aynı üçlü ortaklıkla t'te Meydan Batıkent İş Merkezi'ni yaptık. İTO Yatırım AŞ ile Panora'nın yanında One Tower projesine başladık. Toplamda 193 bin metre kare kapalı alanlı, altında 35 bin metrekareye yakın kiralanabilir alanı olan bir AVM ve 306 tane de residence daire yapıyoruz. Selpa AŞ ile İstanbul Yolu'nda kapalı alanlı bir sanayi sitesi yapıyoruz. OSTİM'e 100 bina hazırladık. Projeyi bir ay sonra tamamlıyoruz.
Kendi sinerjisiyle kavruluyor
Çayyolu ve Oran gibi şehrin önemli merkezlerinde yatırımlarınız var. Son yatırımlarınızdan birini de İncek'e yaptığınızı söylediniz. O bölgenin geleceğini değerlendirir misiniz?
İncek Bulvarı çok güzel bir konumda. Şehri Çayyolu'na bağlayan bir köprü. Çukurambar ya da Hoşdere Caddesi gibi güzel bir bölge olmasını bekliyorum. Oraya yaklaşık 40 bin civarında konut yapılacak. Devam eden yaklaşık 7-8 bin konut var. Ben, 3 yıl içinde 40 bin konutun tamamlanacağını düşünüyorum. 5 yıl içerisinde ise artık Çayyolu ile Oran'ın arası kapanacaktır.
İncek'teki projeniz ne durumda?
İncek'teki projemize yeni başladık. Bizim isim ve marka gücümüz nedeniyle daha hafriyata yeni başladık ama yüzde 10'nu satmış bulunuyoruz. Orada hepsi 4+1 olmak üzere 155 tane konutumuz var. Her biri net 149 metrekaredir. Sık sık yurtdışına çıkıyorsunuz.
Yurtdışı ile Türkiye'yi konutlar ve mimari anlamda kıyasladığınız zaman
Türkiye'yi ne konumda görüyorsunuz?
Türkiye'de tabii çok ciddi bir gelişme var. Ankara ve İstanbul başı çekiyor. Ankara kabuk değiştiriyor. Bizim en büyük eksikliğimiz şehirlerimizde meydanlarımızın olmaması. Altyapı ilk oluşturulurken yurtdışındaki şehirlerde hem yollar hem meydanlar hepsi kurgulanmış ona göre planlama yapılmış. Biz de biraz daha çarpık ilerliyor. Ankara ile İstanbul'u kıyasladığınızda ise gerek nüfus gerekse gelir seviyesi olarak Ankara'ya dışarıdan çok talep yok. Kendi içindeki sinerjiyle kavrulan bir bölge. Ama Konya Yolu, Eskişehir Yolu, Söğütözü çok farklı bir gelişim gösterdi. Ankara için son 5 yıldaki gelişmeler biraz sürpriz oldu.
Çalışma disiplini olması şart
Kentsel dönüşüm ile ilgili düşünceleriniz neler?
Kentsel dönüşümde şehir içinin temizlenmesiyle ilgili güzel adımlar atılıyor. Dönüşüm olmadığı zaman o binalara dokunma şansınız yok. Şehrin merkezindeki çarpık görüntüler temizleniyor. Bu yüzden biz kentsel dönüşümü destekliyoruz.
Peki, sizi başarıya götüren süreci nasıl tanımlıyorsunuz?
Bir kere çalışma disiplini şart. Öngörüler ve uyumlu çalışmayla disiplini birleştirdiğinizde başarı kendiliğinden geliyor. Bir de sürekli işinizin başında olmalısınız. Biz işimizin başında olup, geleceğe öngörülerde bulunup, doğru projelerde, doğru adımlar atınca, başarı da kaçınılmaz oluyor. Doğru mimarla çalışıp, doğru bir satış politikasıyla çıkmak da bizi başarıya götüren en önemli faktörler arasında.
Marka olmanın birinci koşulu: Kalite
Çok yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz. Eşiniz ve çocuklarınız bu durumdan şikayetçi olmuyor mu?
Bizim işimiz yap-sat, arsa ve proje geliştirme işi. Yani hepsi kendimize ait olduğu için bütün projeyi ve zamanı kendimiz yönetiyoruz. İş yemeklerini daha çok akşamdan gündüze çekmeye çabalıyorum. Akşamları iki kızım ve eşim ile birlikte evde ya da dışarıda olmayı tercih ediyorum. Pazar günleri ise tamamen bize ait, ailemizde herkes bu konuda aynı hassasiyeti gösteriyor dolayısıyla pek bir sıkıntı olmuyor.
Marka olmak sizin için ne ifade ediyor? Her şeyi hızla tüketen bir toplumda yaşıyoruz. Böyle bir dünyada marka kalmak sizce nasıl başarılır?
Marka olmanın ve marka kalmanın birinci koşulu kalite. Yaptığınız ve ürettiğiniz ürünün kalitesi kendisini belli etmeli. Bizim yaptığımız tüm projelerde bir parkede veya ev ile ilgili herhangi bir malzemede problem çıksa bile ilgili teknik personelimiz gereken neyse anında yapıyor. Yaptığınız işin arkasında olursanız "marka" zaten kendiliğinden geliyor.
İstanbul'daki yaşam tarzıyla Ankara'daki yaşam tarzı çok farklı. İnşaat sektörü açısından, Ankara İstanbul'u ne derece yakalayabilir?
İstanbul'da talep çok fazla. Proje çok fazla. Ne yaparsan satılıyor gibi bir durum var. Ankaralı müşteri çok titiz. Örnek daire yapmadan, içine ne yapılacağını görmeden daireleri satmanız mümkün değil. İstanbul'daki konut projelerinde genel olarak baktığınızda Ankara'daki kaliteyi bulamıyorsunuz. Tabi ki içlerinde çok kaliteli projeler var ancak geneli bunu yansıtmıyor.
İstanbul'da proje düşünüyor musunuz?
İstanbul'da proje düşünüyoruz. Hem İstanbul hem İzmir'de bakıyoruz. Daha önce de bahsettiğim gibi doğru noktalarda, doğru adımları atmayı bekliyoruz. Doğru arsayı, doğru projeyi yakaladığımızda neden olmasın.
İnşaat sektörüne yer almak daha önce de aklınızda mıydı? Bir işletmeci olarak neden inşaat sektörünü tercih ettiniz?
Aslında bundan 50 yıl öncesine baktığınızda inşaatları yapanlar inşaat mühendisiydi. O dönemde inşaatı yapmak, satmaktan daha önemliydi. Zaten talep vardı ve hemen satılıyordu. Günümüzde ise iş yapmak, ticaret yapmak işletmecilerin ve ticaret ile uğraşanların eline geçti. Sermaye artık daha önemli oldu. Bir işletmeci olarak inşaat, benim hep sevdiğim bir meslekti. Sonuçta bir eser oluşturuyoruz. Yaptığımız eseri görüyoruz, insanlar hala bana geri dönüşlerde bulunuyorlar ve çok mutlu olduklarını, severek oturduklarını söylüyorlar. Bunlar çok memnun edici geri dönüşler. Dünyaya yıllarca yaşayacak bir eser bırakıyorsunuz.
Tuğba Ceylan/Sabah Ankara