Köşe yazıları

Ankara'daki tarihi konak yıkılma tehlikesi altında!

Ankara'da Mangal Et Lokantası’nın bulunduğu tarihi konak kaderine terk edildi. Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Fatih Tekeci söz konusu konağın akıbetini kaleme aldı. 

Ankara'da Mangal Et Lokantası’nın bulunduğu tarihi konak kaderine terk edildi. Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Fatih Tekeci söz konusu konağın akıbetini kaleme aldı. İşte Tekeci'nin o yazısı...

Yıl 2017... Anadolu Ajansı(AA), “Başkentte 400 yıllık tarihi ev yandı” başlıklı bir haber servis etmişti.Çankaya’nın Aziziye Mahallesi’ne bağlı Kuloğlu Sokak’ta bulunan o ev için AA’nın haberinde, “Cumhuriyet dönemi milletvekillerinden Şakir Kınacı’nın torunları Şakir Abdullah Kınacı ve Nevin Erikenel’e ait” bilgisi de verilmişti.

Bu hafta okurumuz Sevim Türkyılmaz’dan gelen bir ileti, yıllar önce yaşanan o yangını hatırlattı.
Ne mutlu ki tarihi ev tamamen yanıp kül olmamıştı.
Peki kullanılmayan tarihi evde yangın neden çıkmış olabilirdi?
Maalesef biz yerel haberciler için hayli geç kal(ın)mış bir soru bu.
Çünkü yangın sonrası unutmuşuz, öksüz bırakmışız.

Ama sağ olsun kentine ve kendine duyarlı okurumuz Sevim Türkyılmaz, bizim yap(a)madığımızı yapmış.
Türkyılmaz, “Günümüze kadar yaşayabilmeyi başarmış, kaderine bırakıldığı takdirde daha fazla direnme gücü olmayan şahane bir kültür varlığı” diye başladığı iletisinde bakın şunları aktarmış:

TERK EDİLMİŞ BİR DURUMDA 

“Bahsettiğim kültür mirası, Ankara’nın 25-30 yıl öncesini hatırlayan hemen herkesin çok iyi bildiği gözde mekânlarından Mangal Et Lokantası’nın bulunduğu tarihi konaktır. Eski bir Rum evi olduğu, Cumhuriyet döneminin ilk milletvekillerinden Şakir Kınacı tarafından satın alındığı, şu anda da torunlarının özel mülkünde olduğu mahalle sakinlerince söylenmektedir. Edindiğim bilgilere göre Anıtlar Kurulu tarafından 1. Derece SİT Alanı statüsü ile sözüm ona koruma altına alınmış. Yıkım ve inşaat izni verilmiyormuş. Yıkılmasına izin verilmiyor, ancak korunması için de hiçbir şey yapılmıyor. Sahiplerince çoktan gözden çıkarılmış olduğu açıkça görülüyor. Kırık tahta kapısına bir kilit takmak dahi çok görülmüş. Günün her saatinde bahçe kapısı sonuna kadar açık. Tinercilerin, yoldan geçen meraklıların kimseye hesap vermeden, elini kolunu sallayarak içeriye girip dolaştığı, duvarlarına yazılar yazdığı, bahçesinin çöplük haline geldiği, sokak hayvanlarının barındığı, sahipsiz, terk edilmiş bir durumda.

YANGININ AMACI İNŞAAT İZNİ Mİ? 

Bütün tehlikelere açık hale getirilen tarihi konakta 2 Kasım 2017’de akşam saatlerinde nedeni anlaşılamayan bir yangın çıktı. Yangında üst kat ve çatı hasar gördü. Yangının amacı, kullanılmaz raporu alarak, inşaat yapımına izin çıkarmak olabilir miydi? Yıkılıp yerine günümüzde örneğine çok sık rastladığımız şekliyle bir otel veya küçük çaplı bir AVM yapılsa fena mı olurdu? Ama olmadı. Yangın beklenilen hasarı verememiş olacak ki kullanılamaz raporu yine alınamadı. Tabii ki şimdilik! Tarihi eser ve kültür varlıklarının korunması hakkında mevzuat nasıl işliyor bilmiyorum. Yaşadığım sokakta koruma altında olduğu söylenen bu çok önemli kültür varlığının içler acısı haline bakıldığında ‘koruma’ adı altında sadece yıkılmasına ve inşaat yapılmasına iznin verilmediği anlaşılıyor. Ama her ne kadar kanunlar yıkılmasına izin vermiyor olsa da kentlerimizin hafızası, tarihi ve kültürel miraslarımızı gerektiği gibi korumadığımızdan zamana yenik düşerek içten içe eriyip yok oluyor. Muhteşem güzellikteki bu konak da sayılan bu nedenlerle korunamadı.

DAHA NE KADAR DAYANABİLECEK? 

Kısmen yanıp yıkılmasına rağmen halen meydan okurcasına ayakta kalması şehrimiz için büyük bir şans olsa gerek. Peki daha ne kadar dayanabilecek? Kıymet bilmezlik, vurdumduymazlık, adına ne dersek diyelim bugüne kadar yok olmasına seyirci kaldığımız kültür miraslarımızın başına gelen kötü kader bu nadir güzellikteki konağın da kaderi olmamalı. Halen yapılabilecek bir şeyler varken, şehrimizin tarihi hafızasında önemli izleri olan bu mirasın göz göre göre ranta kurban edilmesi çok üzücü. Ankara’mızın hafızasının önemli unsurlarından biri olduğu ilk görüşte hemen anlaşılan bu tarihi yapıya sahip çıkılmasını, gerekli restorasyonların yapılarak şehrimize kazandırılmasını kendim, gelecek nesiller ve şehrim adına talep ediyorum. Böyle bir çalışma ile beton yığınlarının arasında kendimize nefes alacak bir alan yaratılacak, konağın tarihinin yanı sıra bahçesinin güzelliği ile de çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapacak nitelikte değerli bir kültür merkezi kazanılacaktır.”

Çankaya'da kaçak yapılarla mücadelede önemli adım!