Ankara'nın modern camileri beğeni topluyor!
Çankayada 1960larda inşa edildiğinde mimari özgünlüğüyle farklılık yaratan Merkez Camiinin ardından 1980li yıllarda ibadete sunulan diğer yeni camilerin trendi yükselişlerini sürdürüyor
1960larda Mimar Hayati Tabanlıoğlu tarafından tasarlanan, yapıldığı
dönemde klasik cami mimarisi üslubundan ayrışması dolayısıyla ilgi odağı olan
Çankaya Merkez Camii, Ankaranın şehir içindeki yegane modern camisi olma
özelliğini sürdürüyor.
Arsada konumlanışı, malzeme kullanımındaki ve detaylardaki incelik,
tasarımı, belirgin iç mekan elemanları, işçilik kalitesi ve bahçesiyle
inananların namaz saatlerinde değişmeyen adresi olmayı sürdürüyor.
Mimar Behruz Çinici tarafından tasarlanan ve projesi 1995 yılında Aga
Khan Uluslararası Mimarlık Ödülüne layık görülen TBMM Camii de 26 yıldır hizmet
veriyor.
Farklı mimari tarzıyla dikkati çeken 6 bin 400 metrekare büyüklüğündeki
cami, üç ana mekandan meydana geliyor. Bunlardan ilki üçgen bir ön avlu, diğeri
onu takip eden dikdörtgen bölümdeki namaz alanı ve arkasında kalan basamaklı bir
bahçe...
Minare iki balkon ve bir servi ağacıyla temsil ediliyor. Kıble duvarı
tümüyle camdan yapılan caminin mihrabı, dikdörtgen planlı camlı nişten oluşuyor.
Büyük bölümü arazinin eğimi içinde yer alan caminin bazı bölümleri, çevresindeki
peyzajın üzerine yükseliyor. Camiye ait bir kütüphane de bulunuyor.
Camdan kıble duvarı ve mihrap ile alışılagelmişin dışında bir mimari
tarzı yansıtıyor. İlk cami olan, Hz. Peygamberin mescidinin sadeliği ve uzunlama
saf düzeni örnek alınan camideki minare, her iki dünyayı birleştirici bir ulu
ağaçla anlatılıyor.
Cami, geçmişin geleneksel mimari alışkanlıklarının dışına çıkılarak
"form, mekan, ışığın işlenişi ve peyzaj-bina" ilişkileriyle tanımlanıyor.
Projesinde geleneksel sürekliliğin dışına çıkılan caminin özellikle
şeffaf mihrap duvarı ve kolonsuz revakı "modern mimari tarzı" olarak da ifade
ediliyor.
OSTİM VE BATIKENT CAMİLERİ
Mimar Kaya Gönençenin tasarladığı, 1985 yılından itibaren hizmet veren
Ostim Camii ile 1994te ibadete sunulan Batıkent Camii de modern tarzdaki cami
örnekleri arasına yer alıyor.
Dörtgen formdaki Ostim Camii ile altıgen şeklindeki Batıken Camiinde,
Osmanlı geleneksel camilerinde kullanılan kubbe örtüsü geleneği tekrarlansa da bu
betonarme camilerde, "sıra dışı form, katlanır plak ile bir merkezde birleşmiş"
bulunuyor.
İki camide de dış avluya yer verilmezken, minareler prizmatik formda ve
kubbeden kopuk olarak görülüyor.
Mihrabın ise imamın önünde duracağı ona özel bir mekan değil, Kabe yönünü
gösteren bir eksen olarak durduğu belirtiliyor.
Bol ışık alacak şekilde dizayn edilen bu camilerde, dışarıdaki safların
içerideki içeridekileri kolayca hizalamasına ve görsel bir bütünlüğe ulaşmasına
özen gösterildiği belirtiliyor. Yapay aydınlatma ise çatı plakalarının ortada
birleşim noktasından sarkan avizelerle sağlanıyor.
Ostim Camiinde şadırvana yer verilirken, Batıkent Camiinde şadırvan
bulunmuyor.
"SARAY TİPİ MODERN CAMİ"
2000li yıllarda inşa edilen çağdaş cami örneklerinden biri olan
Türkkonut Merkez Camii, son çeyrek asırda İslam ülkelerinde yapılan camiler
arasında "Saray Tipi" modern cami olarak nitelendiriliyor.
Dinlenme tesislerinin bulunduğu ve mimari yapısıyla ilgi odağı haline
gelen Türkkonut Merkez Camiinde aynı anda 10 bin 500 kişi ibadet edebiliyor.
Farklı mimari yapısı ile Ankaranın göz dolduran camileri arasında yer
alan camide,dinlenme tesisi, banyolar, konferans salonu ve kütüphane bulunuyor.
Camide, lazerli gösteriler sayesinde mahyalarda dini motifler
kullanılabiliyor.
HEM İBADET HEM KÜLTÜR MERKEZİ
Bilkentte Prof. Dr. İhsan Doğramacı tarafından babası Ali Sami Paşa
adına Mimar Erkut Şahinbaşa yaptırılan cami, Türkiyenin ilk teknolojik camisi
olarak tanımlanıyor.
Sergi, konser ve seminerlerin de yapıldığı cami, Osmanlıda olduğu gibi
hem ibadet hem de kültür merkezi şeklinde.
Caminin iki seminer salonunun farklı dinden olanların ibadetine imkan
sağlayabildiği belirtiliyor.
Otoparkı bulunan ve geniş bir yeşil alanı kapsayan 50 dönümlük arazi
üzerinde, 4 bin 500 metrekare kapalı alana kurulan camide, 3 yıldır namaz
kılınabiliyor.
Akıllı bina sistemi uygulanan, aydınlatma, ısıtma ve soğutma sistemleri
bilgisayar kontrollü organize edilen cami, sadeliğiyle de dikkat çekiyor.
Yapının, yalınlaştırılmış Osmanlı Camii plan çizgisinin, brüt beton ve
travertenin uyumlu birleşimi ile yatay düzlemde yayılan sade bir kompozisyona
sahip olduğu ifade ediliyor.
Ana girişten iç mekana yönelirken içeri girildiğinde tavandan süzülerek
gelen doğrusal ışık orta avludaki çatı aydınlatmasıyla birbirini tamamlıyor.
Orta avludan ana ibadet mahalline geçilen kapıdan içeri girildiği anda
mekanın derinliğini bozmamak için sade gömme armatür ve avizelerin kullanılması
dikkat çekiyor.
Camide, geleneksel kubbe anlayışının yerini, vitray bir kubbeye bıraktığı
görülüyor.
İçeride ise duvarların önemli bir kısmında perfore ahşap yüzeyler, yerde
halı, tavanda kubbe hariç perfore ahşap kullanıldığı fark ediliyor.
Mimari farklılığı ve sade iç mekanıyla dikkati çeken modern camilerden
bir diğeri de Beştepe Hisarcıklıoğlu Camii.
Sıradışı minare ve dış cephe uygulamasıyla kendini gösteren camide, geçen
yıldan beri ibadet yapılabiliyor.
MESCİDİ NEBEVİ MİNYATÜRÜ
Söğütözündeki Başyazıcıoğlu Cami ise modern tarzdaki camilerden olmasa
da Başkentin farklı mimari üsluba sahip camilerinden.
Müslümanlara 2007 yılından beri ibadet etme imkanı sunan cami, dış
görünümü, minaresi ve yeşil profil kubbesiyle Medinede bulunan "Mescidi
Münneverenin 10 kat küçültülmüşü" nitelendiriliyor.
Tavan ve iç süslemeleriyle Selçuklu ve Arap cami mimarisi esintileri
taşıyan caminin tavanındaki 16 parça tavan süslemesi tarihteki Türk devletlerini
simgeliyor.
Çinileriyle de dikkat çeken caminin varaklarında 12 ayar altın
kullanıldığı belirtiliyor.
GÖL KIYISINDA NAMAZ
Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından Gölbaşı Mogan Park içinde
yaptırılan ve 2005 yılından itibaren ibadete açık olan Şehit Binbaşı Zafer Kılıç
Cami de modern mimarisiyle dikkat çeken camilerden.
Klasik kubbe ve minarenin olmadığı cami, yatay ve dikdörtgen biçimiyle
park içindeki diğer sosyal tesislerle bütünlük taşıyor.
Arka ve ön cephelerinde cam kullanılan caminin iç mekanı, doğal ışık
sayesinde oldukça aydınlık ve ferah. Aynı anda 200 kişinin ibadet edebildiği
cami, yeşil alanı ve çevre düzenlemesiyle de ilgi çekiyor.
"EN MODERN CAMİ"NİN İNŞAATI SÜRÜYOR
Diyanet İşleri Başkanlığının yerleşkesi içinde yapılan ve Türkiyenin
"en modern" camisi olduğu ifade edilen caminin inşaatı sürüyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı işbirliğiyle
2008 yılında yapımına başlanan cami, Eskişehir yolu üzerindeki 23 bin 125
metrekarelik alana konumlanıyor.
Türkiyede "4 fil ayağı üzerine oturan en büyük kubbeye sahip" olan
caminin kapalı alanında 6 bin kişinin namaz kılabileceği belirtiliyor.
6 katlı caminin yer altında inşa edilen 4 katında, 2 bin araçlık otopark,
sergi ve kültürel eserlerin satış alanları, restoran ve çocuk oyun sahası ile
içinde balıkların yüzeceği, üzeri camla kapatılacak olan dev bir havuz
bulunacağına işaret ediliyor.
Minareleri traverten mermerlerle, kubbesi ise kurşunla kaplan, 6 ayrı
giriş kapısı olan camide, 373ü erkek, 69u kadın olmak üzere aynı anda 442
kişinin sıcak suyla abdest alabileceği kaydediliyor.
Güvenlik kameralarının yanı sıra elektronik aydınlatma, ısıtma,
havalandırma ve ses sistemlerinin yer alacağı camide alttan ısıtma sisteminin yer
alacağı vurgulanıyor.
MODERN CAMİLER BEĞENİ TOPLUYOR
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk-İslam Sanatları Tarihi
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdülkadir Dindar, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
Türkiyenin inşaat ve mimaride yakaladığı gelişmişlik düzeyi, yenilik isteği ile
varlıklı kişilerin cami yapımına gösterdiği yakın ilginin, son dönemde modern
üsluba sahip camilerin ortaya çıkmasına katkı sağladığını belirtti.
Halkın, yaşadığı bölgedeki cami ihtiyacını, mahalli dernekler etrafında
örgütlenerek sağlanan paralarla karşılamaya çalışıldığından bu durumun ihtişamlı
camilerin ortaya çıkmasını engellediğine işaret eden Dindar, "Son dönemde
varlıklı kişilerin, Osmanlı ve Selçuklu dönemindeki gibi, cami yapımını himaye
etmeleri modern uygulamaların artmasını sağladı. Modern olarak nitelendirdiğimiz
bu eserler yıllar sonra tarihi eser niteliğine kavuşacaktır. Modern
ibadethanelerin artması için cami inşaatları sadece derneklere bırakılmamalı.
Modern cami örnekleri desteklenmeli" dedi.
Dindar, maliyetlerinin olabildiğince üst düzeyde karşılandığı, çağdaş
mimari üsluba sahip camilerin yapımındaki kımıldamanın sevindirici olduğunu dile
getirerek, halkın da bu tür cami formlarına olumlu baktığını söyledi.
Varlıklı kişilerin cami yapımına özel ilgi göstermeleri ve para
ayırmalarının zengin ile fakir arasındaki iletişim kopukluğunu gidermede yapıcı
etkiye sahip olduğunu ifade eden Dindar, "Halkın camilerdeki farklı görünümleri
kabullenme noktasında sorunu olduğunu düşünmüyorum. Aksine inançsal altyapı
ihtiyacının karşılanmasından insanlar memnun oluyor. Ayrıca mimarlarımızdaki ufku
görme fırsatı buluyoruz. Türkiyede cami, mescit gibi yapılar sadece mahalli
derneklere bırakılmamalı. Cami projelerini biçimlendirecek, denetleyecek bir
mekanizma yok ülkemizde. Bu konu bir forma kavuşturulmalı. Birçok cami fiziki
olarak yetersiz. Havalandırma, akustik ve aydınlatma konusunda yetersiz. Eğer
cami projesinin başlangıcında bu konular üzerine daha fazla kafa yorulur ve bütçe
imkanları artırılırsa çok daha güzel eserler ortaya çıkar" şeklinde konuştu.
"CAMİ YAPIMINI HİMAYE EDENLERİN VİZYONU GENİŞLEDİ"
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Bülent Batuman
da cami mimarisi konusunda yakın döneme kadar muhafazakar görüşün egemen
olduğunu, ancak muhafazakar bakış açısının giderek kırılmaya başladığını
söyledi.
"Cami yapımını himaye edenlerin vizyonu genişledi" diyen Batuman,
mimarların önünün açılmasıyla özgün cami tasarımların görünür hale geldiğini
belirtti.
Batuman, cami projelerine finansman sağlayan varlıklı kişilerin zaman
zaman gösterişe kapılma eğiliminde olduklarını öne sürerek, "Gösterişten
kaçınılmalı. Mabetler sade olmalı. Zaten modern mimari yaklaşım da sadeliği ön
planda tutuyor" diye konuştu.
Ankarada son dönemde yapılan modern camilerin ortak özelliklerinin
"sadelik" olduğuna işaret eden Batuman, öte yandan kubbe ve minare konusunda da
klasik yaklaşımdan uzaklaşıldığını, şerefeli, kalem tipi minarelerin tercih
edilmediğini anlattı.
Batuman, modern cami örneklerinde "kubbenin kitleyle ilişkisinin çağdaş
yapı teknikleriyle yorumlandığını", iç mekanlarda akustik ve aydınlatma
kompozisyonlarına dikkat edildiğini ifade etti.
AA