The Museum Hotel Antakya için geri sayım!
Asfuroğlu Ailesi’nin üstlendiği proje olan The Museum Hotel Antakya için geri sayım başladı. 30 bin eserin bulunduğu alan hem müze hem de otel olarak ağustos ayı sonunda hayata geçiyor.
Antakya’da 5 katmanda, 13 medeniyetin izlerini taşıyan, aralarında dünyanın en büyük mozaiğinin de olduğu, Helenistik dönemden İslami döneme kadar 30 bin eserin bulunduğu alan hem müze hem de otel olarak ağustos ayı sonunda hayata geçiyor.
Hürriyet Gazetesi'nden Elif Ergu'nun haberine göre; aralarında 1052 metrekarelik dünyanın en büyük tek parça mozaiğinin ve 160 renk kullanılan imzalı Pegasus mozaiğinin de olduğu 5 kültür katmanı, toplam 13 medeniyete ait 30 bin eser Asfuroğlu Ailesi’nin 2009 yılında Antakya’da başladığı 17 bin metrekarelik otel inşaatıyla ortaya çıktı. 10 yıldır Asfuroğlu Ailesi tamamıyla bu projeye odaklandı. 1930 yılından bu yana tamamıyla Türk arkeologlar ve restoratör mimarlar tarafından yapılan en büyük kazı gerçekleşti. Asfuroğlu Ailesi’nin üstlendiği projenin mimarı da EAA Mimarlık-Emre Arolat oldu.
HER PARÇA KAYDA GEÇTİ
Turizme giriş ve bu otel projesi nasıl doğdu?
- Suriye savaşı bile başlamadan önce 2009 yılında Antakya’ya turist geliyordu ve kalacak iyi hizmet veren otel sayısı yok denecek kadar azdı. Otel inşaatının olduğu yer 1990’lardan beri bizde. Çevresinde de çarpık bir yapılaşma var. Alan 3’üncü derece SİT alanıydı. Babam Necmi Asfuroğlu Antakya’nın geleceğine inanıyor. Kültürel olarak özel olarak korunması gereken topraklardayız. Ancak biz de bu inşaat başlayana kadar böyle bir değerin üzerinde olduğumuzu bilmiyorduk. Gastronomi ve medeniyetler buluşması için Antakya’ya gelenlere kaliteli hizmet verecek bir otel yapma fikriyle yola çıkmıştı babam. Sondaj kazısı yapılırken bu kalıntılara rastlandı.
O güne kadar bu arazinin altında böyle bir değerin olduğu kimsenin aklına gelmemiş...
- Gelmemişti. Dediğim gibi çevrede yollar var, çarpık yapılaşma var. Ancak bu kazıdan sonra şunu anladık, büyük olasılıkla bu çevrede çok daha fazla kalıntı var. Ve 2-3 bin yıl önceye kadar gidiyor. Biz bize ait arazi üzerinde kazıyı devlet kontrolünde yaptık. Devlet isterse bu alan dışında da ileride devam ettirebilir.
Siz betonu döküp betonarme bir bina yapsanız ortaya çıkmayacaktı bunlar...
- Aslında babam “buraları ileride değişecek, geniş bir otopark yapalım” demese 5.5 metre alta kadar inilmeyecek ve bu değerler ortaya çıkmayacaktı.
17 bin metrekare alan kazıldı değil mi?
- Türk arkeologlar tarafından yapılan ve bizim ailemizin sponsorluğunda gerçekleşen bir kazı oldu. Çıkan her parça kayda geçti. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belgelendi. Başta 35 milyon dolarlık bir proje planlamıştık, betonarme bir bina ve 400 oda olacaktı. Tamamen çelik bir bina oldu.
PEGASUS MOZAİĞİ ÇIKTI
Mimarisi de çok etkileyici. Emre Arolat ile nasıl yolunuz kesişti?
- Kazı yapıldığında bambaşka düşünmemiz ve bu değeri ortaya çıkarmamız gerektiğini düşündük. Emre Arolat hepimizin takip ettiği özel projelere imza atmış biri. Kendisi buraya geldi. O da farklı bir otel hayal etti. Kazının yapıldığı alanın bir köşesinde durdu ve hayal etti.
Bina çelik, kutu kutu...
- Böyle bir alanın korunması için çelik yapmak bir zorunluluktu. Emre Arolat otel ve müzeyi çok farklı buluşturdu. Müzenin girişi farklı. Otelde kalmayacak olanlar da müzeyi gezecek. Yürüyüş yolları, tüm mozaik otelin her yerinden görülüyor. Bu arada buraya Eyfel Kulesi’nde kullanılan çelikten 2.5 kat daha fazla çelik kullanıldı.
Çok farklı özellikleri var
- Babam bu araziyi 66 hisse toplayarak almış, Bu arazi bir dere yatağında. Biliyorsunuz çok deprem yaşamış Antakya. Bu alan da kaymış. Çünkü bu yapılar bize şunu da gösterdi, burada yakınlarda bir Roma Sarayı da var. Emre Arolat 66 çelik kolon üzerine projesini gerçekleştirdi. İnşaat sürerken çelik kolonlar dikilirken Pegasus Mozaiği bulundu. Bu da projeyi değiştirdi çünkü oraya kolon dikilemedi. Bir işçi 40 gün yalnızca bir kişinin sığabileceği bir alanda bir fırçayla temizleyerek dünyanın en renkli tam 160 renk kullanılan mozaiğini çıkardı. Üstelik bu tarihteki nadir 3 boyutlu ve imzalı Pegasus Mozaiği. Biz maksimum 3 senede oteli bitiririz diyorduk ancak proje bizim de hiç öngörmediğimiz şekilde değişti. 10 yıl sürdü.
Başta Hilton Grubu’yla anlaşılmıştı. Otelin işletmesi Hilton’a devredilecekti. Neden vazgeçildi?
- Burası hem Antakya ve Türkiye için hem de ailemiz için çok özel bir proje oldu. Otelin özellikleri de bir zincirin parçası olmaya uygun değil. Bu yüzden Hilton ile yollar ayrıldı. Profesyonel kadromuzu özenle seçiyoruz. Restoranlar, spa için ve diğer organizasyonlar için alanında deneyimli isimleri biraraya getirdik.
Buranın hikayesi yazılacak mı?
- Kazı başkanı Prof. Hatice Pamir projenin kitabını hazırlıyor. M.Ö 3’üncü yüzyıldan itibaren tüm hikaye kitapta yazılacak. Büyük bir araştırma yapılıyor. Bu bizim hayalimizde olan bir şey değildi. Ama bu proje bizi bulunca hepimiz büyük sorumluluk duyduk. Müzenin anahtarını Bakanlığa veriyoruz. Kazıda seramikler, cam ve demir parçaları çıktı. Tek tek belgelendi, hepsinin fotografı çekildi. Antakya için de çok özel, çünkü Antakya tarihi bu kazıyla yeniden yazılıyor. Hatice Pamir Hocamız tek tek parçaları farklı hoclara, uzmanlara inceletiyor. Buranın yalnızca Antakya’ya gelip “yemek yiyelim” diye düşünenler için değil tarihi solumak isteyen insanlar için çok özel olacağına inanıyorum. Yoğun bir enerjisi var buranın.
NELER YAŞANDI?
Necmi Asfuroğlu otelin bulunduğu araziyi 1990’lı yıllarda 66 hisseyi toplayarak inşaat şirketinin malzemelerini koyacak alan olarak kullanmak üzere aldı. 2009 yılında henüz Suriye Savaşı çıkmadan önce Antakya’nın turizmine katkıda bulunmak için aile 5 yıldızlı bir otel yapmaya karar verdi. 400 odalı betonarme bir otel projesi için izinler alınıp ilk sondaj çalışması yapıldığında kalıntılarla karşılaşıldı. Aile, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı, ilgili mercileri aradı. Kazı devlet kontrolünde yapıldı ve her gün çıkan eserler aileyi de şaşırttı. Tüm proje değişti. Aile tüm kazının sponsoru oldu. Başta projeye 35 milyon dolar bütçe ayıran Asfuroğlu Ailesi, “Burası Antakya, Türkiye ve dünya için önemli” diyerek projeye 120 milyon dolar harcadı.
MÜZE KONSEPTİ DÜNYADA VAR
Adı da Müze Otel oldu. Türkiye’nin en büyük müze oteli oldu değil mi?
- Ülke mirasımızı ortaya çıkaran tarihi eserlerden adını alıyor otelimiz. Kazı çalışmalarının tamamlandığı ve mimari konseptinin belirlendiği 2011 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “müze otel” konseptine sahip olması gereken özelliklere uygun bulundu. Kanada, Macaristan ve dünyanın farklı yerlerinde “Museum Hotel- Müze Otel” adıyla farklı konspetleri barındıran oteller var.
Türkiye’de de başka müze otel var... Farklı özelliklerde.
- Bu tür projelerin Türkiye’de örneklerini görmek, Türkiye turizmine inanan ve yatırım yapan ailemiz tarafından da gururla takip ediliyor. Müze Otel konseptinin ülkemizde yaygınlamasının ülkemizin turizmine katkı sağlayacağını düşünüyoruz.