28 / 04 / 2024

Arkeolojik sit alanları ''inşaat alanı'' mı oluyor?

Arkeolojik sit alanları ''inşaat alanı'' mı oluyor?

Arkeolojik sit alanlarının tüzel kişilere tahsis yolunu açan karar tartışmaları beraberinde getirdi



Resmi Gazete'de yayımlanarak dün yürürlüğe giren, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun İlke Kararı'na göre, ören yerleri ve buralarda bulunan arkeolojik taşınmaz kültür varlıkları tüzel kişilerin kullanımına sunulacak. Sit alanlarını "inşaat alanı"na çevirebileceği endişesini gündeme getiren kararda, "Ören yerleri ve ören yerlerinde bulunan arkeolojik taşınmaz kültür varlıklarının; ziyaretçilere açık olmak üzere Bakanlıkça tüzel kişilere yasa kapsamında kullandırılabileceği" ifadesi yer alıyor.

DEVLETİN "AYAĞA KALDIRAMADIĞINI" ÖZEL SEKTÖR KALDIRACAK

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Ankara'da düzenlediği bir basın toplantısında, gazetecilerin karara ilişkin sorularını da yanıtladı. Yeni Yüksek Kurul kararıyla devletin imkanlarının "ayağa kaldırmaya" yetmediği 1. derece tarihsel ve arkeolojik sit alanlarında özel sektörün imkanlarından yararlanılabileceğini belirten Günay, "Bu yeni Yüksek Kurul kararı bizi bu konuda biraz daha özgür davranmaya, rahat davranmaya, belli kurallar içinde bir dayanışma yapma imkanını sağladı" diye konuştu.

Bundan önceki düzenlemenin kendilerine böyle bir imkan vermediğini ve konuyla ilgili "eskimiş mevzuat, eskimiş bir anlayış" olduğunu söyleyen Günay, şunları dedi:

"Kendi kaderine terkedilmiş, yıllardan beri kapısı kapatılmış ören yerleri var, bir tiyatronun bir mozalenin, bir başka mekanın ayağa kaldırılması gerekiyor, devletin imkanları yetmiyor, fakat özel sektör de bu konuda bir dayanışma sağlayacak düzenleme yapamıyor. Bir destek bir katkı alamıyor. Şimdi karşılıklı, kurallarını biz belirleyeceğiz, bu alanlarda birlikte iş yapma, özel sektörün yatırım imkanlarından yaralanma ve orda belli koruma kullanma dengesi içinde, birlikte kullanma şartları yaratmaya çalışacağız. Dünyanın her yerinde bunlar var. Kurumlar, kültür varlıklarının değerini bilen özel sektörlerle iş yapabiliyor. Bu konuda Türkiye'de bir eskimiş mevzuat, eskimiş bir anlayış vardı. Şimdi onu aşmaya çalışıyoruz. Ayrıca Türkiye'de özel sektör bu alanlarda dünya önüne saygın örnekler de koymaya başladı. Bugün Türkiye'de öyle müzeler var ki bizim kamu müzeleri kadar prestijli."

ASPENDOS ARENA'NIN ÖNÜNDEKİ YASAL ENGEL DE KALKTI

Bu arada, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun aldığı bu ilke kararı, Anadolu Ateşi tarafından Antalya'daki Aspendos Antik Tiyatrosu'nun yanına yapılan "Aspendos Arena" önündeki tüm yasal engelleri de kaldırmış oldu. Arkeologlar, "Aspendos Arena" inşaatına arkeolojik sitlerin koruma alanı olduğu gerekçesiyle karşı çıkmış, Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Tırpan, yaptığı açıklamada Efes, Perge ve daha birçok antik kentte benzer uygulamanın başlatılabileceğine işaret etmişti.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun verdiği kararda bu ihtimal güçlenirken, kararda yer alan "Ören yerlerinde bilimsel kazıların devam etmesi ve alanda bulunan yapıların korunması konusunda ihtiyaç duyulan mekanların (laboratuar, atölye, depolama, sergileme üniteleri vb.), kazı evi, denetimli şantiye, meydan tanzimi, güvenlik ve satış üniteleri, kafeterya, açık otopark, tuvalet, bilet gişeleri vb. uygulamaların geçici olarak ilgili koruma bölge kurulunun izni ile yapılabileceği" ifadeleri "sit alanları tehlike mi içinde?" sorusunu akıllara getirdi.


ARKEOLOGLAR: "ÖREN YERLERİ PAZARLANACAK"

Öte yandan, arkeologlar ise İlke Kararını, sit alanlarının "inşaat alanına" çevrilebileceği kaygısını taşıyor. Karara tepki gösteren Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri Proje Koordinatörü Arkeolog Oğuz Tanındı, bu şekilde tahribatın yasalaştırıldığını savundu. Tanındı  yaptığı açıklamada, söz konusu kararı "ören yerlerinin tüzel kişilere pazarlanması" olarak değerlendirerek, kararın tahribatın yasalaştırılmasına yol açacağı konusunda şiddetli kaygı duyduklarını ifade etti. "Üzerlerinde, kültürel emanetlere ait kalıntıları barındıran ören yerlerinin "satılması' ilke kararı derhal gündemden kaldırılmalı ve bu konudaki girişimler, kültür varlıklarımıza ve çevresel değerlerimize karşı işlenmiş suç sayılmalıdır" diyen Tanındı, kendi çıkarlarına uygun olarak, ranta yönelik sürekli değiştirilen Koruma Kurulları'nın, verecekleri izinlerin güvenilirliğinin de sorgulanması gerektiğini savundu. Tanındı, "Farklı disiplinlerden gelenlerin bakış açısı farklılıklarının getirdiği sorunlarla başa çıkılamazken, tarihi eserleri yalnızca bir rant alanı olarak gören tüzel kişilere payda sağlayacak bu ilke kararı durumu daha da karıştıracaktır" dedi.  


Geri Dön