Artan gökdelen sayısı ısı farklılığına neden oluyor!
Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı olan Hazal Ocak bugünkü yazısında, İstanbul’un tarihi silüetine zarar verdiği söylenen gökdelenleri anlattı. Ocak, gün geçtikçe artan gökdelenlerin ısı farklılığına neden olduğunu belirtti.
İstanbul’un silüetine hançer gibi saplanan gökdelenlerin sayısı son yıllarda artarak devam ediyor. Genelde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Boğazın kalbine yönelik bir plan hazırlıyor ve gökdelenler dikiliyor. Daha sonra itirazlar ve dava süreçleri başlıyor fakat yargıya karşın gökdelenler birer birer yükseliyor. İstanbul silüetini birebir etkileyen ilçelerin belediye başkanları gazetemize “gökdelenleri” değerlendirdi:
‘Serpiştirilmiş gökdelenler’
Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu: “Kentin farklı yerlerinde ve belirli bir plan dahili olmadan yapılan gökdelenler hem kentin estetiğini hem de tarihi dokusunu bozuyor. Gökdelen yapılacaksa belirli bölgelerde ve bir plan dahilinde yapılmalıdır.
5 kat imarı olan bir bölgede 20 kat üzeri tek bir yapı olan bir bölgeyi rüzgâr koridorlarından tutun altyapı tesislerine kadar her yanıyla olumsuz etkiliyor. Dünyanın hiçbir yerinde kente serpiştirilmiş bir gökdelen inşaası yok.
Boğazın tarihi silüetini etkiliyecek gökdelen inşası demek tarihi bir bölgenin katledilmesi anlamına geliyor. İstanbul halkının binalara değil, soluk alabilecekleri alanlara ihtiyacı var. Gökdelen yapacak yer bulabilirsiniz ama Boğaz gibi tarihi dokusu ve güzelliği olan bir yer bulamazsınız.”
‘Acil silüet planlaması’
Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç: “Gökdelenler ve yüksek yapılar Boğaz’ın kültürel ve doğal yapısına zıt bir mimari tarz. Boğaz’ı koruyan bir kanun var. Konut için belirlenen maksimum yükseklikte en fazla beş kat olarak belirlenmiş. Ancak bugüne kadar Boğaz’da yapılan uygulamalara bakıldığında eşsiz bir coğrafyaya sahip olan bir dünya mirası olan Boğaz’ın vahşi bir yapılaşmaya konu edildiğini görüyoruz. Hangi ihtiyacın gereği olarak gökdelenler yapılıyor Boğaz’da?
Kamunun yararına olan bir durum söz konusu değil. Boğaz bölgesi hâlâ mahalle kültürünün yaşadığı bir bölge. Gökdelenlerin yer alacağı en son yer Boğaz bölgesidir. İstanbul’da illa gökdelen yapılacaksa bu alanlar Boğaz bölgesi dışında yer alan merkezi iş alanları olmalıdır.
Süratle anakent belediyesi tarafından bilimsel zemine oturan bir silüet planlaması yapılmalıdır. Özellikle Boğaziçi alanında gelişigüzel, parçacıl ayrıcalıklı imar rejimlerine geçit verilmemelidir. Biz yönetim olarak bugüne kadar Boğaziçi Kanununa aykırı düşecek uygulamaların içerisinde yer almadık. Biz Boğaz’da mevcut nüfusun ve mahallelerin korunarak yaşatılması, özellikle mahalle dokusunun çağdaş standartlara kavuşturularak korunmasından yanayız.”
‘'Şehre kötülük ediyoruz'
Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar: “Tarihi Beşiktaş dediğimiz bölgede yüksek yapıların varlığına kesinlikle karşıyız. İş merkezi olan bir bölüm var. Nereden baktığınıza bağlı. Silüet tartışmaları sağlıklı bir zeminde yürümüyor. Herkesin kendine özgün bir yorumu var ama mesele şu. Biz İstanbulun orasında burasında plan tadilatları yaparak İstanbul’a büyük bir kötülük ediyoruz. Biz İstanbul’un oturup CHP olarak AKP ile beraber İstanbul’un neresinde ne yapmalıyız çalışmalı ve bu konuda bir karar vermeliyiz.
Bundan sonra her gelen büyükşehir başkanı bir müdahalede bulunamamalı. Ankara kadar fütürsuzca müdahalede bulunamamalı. Buradaki mesele biraz da İstanbul çok hızlı büyüyor ve çok hızlı gelişiyor. Dolayısıyla ilçe belediyesi olarak bize malesef bu konuda neredeyse hiçbir şey sorulmuyor. Bizim imarla ilgili bizim hiçbir şekilde yeni imar verme yetkimiz yok. İlçe belediyelerinin büyük ölçekli plan yapma yetkisi yok.”
‘Yüksekliğe karşıyız’
Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu: “Dünyada bir eşi daha olmayan Boğaz’da yapılan gökdelenlerin tarihi ve kent silüetimize yarattığı deformasyonun etkileri çıplak gözle görülebilmekteyken çevresel etkilerinin de bilimsel araştırmalara ve uzmanlara göre etkisi oldukça olumsuzdur. Denize paralel yapılan yüksek binalar yüzünden şehre gelen rüzgârın ancak 3’te 1’i içeri girebilmekte ve içeri girebilen rüzgârda da ilk olarak bu engellere çarpmakta ve rüzgârın hızı da önemli ölçüde düşmektedir.
Özellikle son yıllarda İstanbul’da sıcak havalar bunaltıcı etkileri yaşamamıza plansız yüksek yapılaşmanın büyük bir etkisi olduğu açıktır. Şehrin geçmişini korumayan ortak ve katılımcı kararlar olmadan tek elden planlamalar sonucu ortaya çıkan yüksek yapılaşmalara karşı olduğumuzu her platformda belirttik ve bu uygulamanın önüne geçmek için mücadelemize devam edeceğiz.”
Hazal OCAK/Cumhuriyet