Asgari ücret 20223'te ne kadar olmalı? Avrupa'ya göre asgari ücret ne durumda? 1 Ocak 2023 asgari ücrette son dakika...
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2023 asgari ücretini belirlemek için Ankara'da toplandı. Türkiye'de asgari ücret ne kadar artırılmalı? Avrupa ülkelerine göre asgari ücret nasıl? İşte 1 Ocak 2023 asgari ücrette son dakika... Asgari ücretle ilgili kararını Türk-İş, Türkiye İşverenler Sendikası ve beş hükümet temsilcisinin yer aldığı bir kurul açıklayacak
Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2023’ün asgari ücretini kararlaştırmak için Ankara’da bir araya geldi. Asgari ücretle ilgili kararını Türk-İş, Türkiye İşverenler Sendikası ve beş hükümet temsilcisinin yer aldığı bir kurul açıklayacak.
Karar öncesi yeni asgari ücret için çeşitli beklentiler dile getirildi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba asgari ücretin 10 bin 128 TL olması gerektiğini söyledi.
HDP 12 bin 500 TL, İYİ Parti 9 bin 600 TL istedi.
İYİ Parti Sözcüsü Prof. Dr. Kürşad Zorlu, asgari ücretin 3 ayda bir güncellenmesi gerektiğini ve işverenlere yönelik vergi desteğinin devam etmesi gerektiğini söyledi.
Türk İş Başkanı Ergün Atalay kırmızı çizginin 4 kişilik bir aile için açlık sınırı olan 7 bin 785 TL olduğunu söyledi.
BBC NEWS'ten Onur Erem'in haberine göre; Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Arzu Çerkezoğlu, asgari ücretin 13 bin 200 TL'ye çıkarılması gerektiğini söyledi. Bu, dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırının neredeyse yarısı. Bu da asgari ücretin yaklaşık 2,5 kat artması anlamına geliyor. Basında çıkan haberlerde asgari ücretin 8.500 TL olacağı iddia edildi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 11 Kasım’da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı açıklamada “Enflasyonun reel ücreti gerileten etkisini ortadan kaldıran bir asgari ücret olacağından emin olun” ifadelerini kullandı.
DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu asgari ücretin alım gücünün anormal düştüğünü belirterek, “Türkiye’nin asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtulması lazım” dedi. Çerkezoğlu daha sonra şunları aktardı:
Dünyanın hiç bir ülkesinde asgari ücret bu kadar konuşulmaz. Yani asgari ücretle çalışanların oranı bir çok toplumda yüzde 2-3-5'tir. Türkiye'de asgari ücret ortalama bir ücret. Bu oran yüzde 50'yi aşmış durumda.
Biz aslında asgari ücreti konuşurken ortalama ücreti konuşuyoruz. Asgari ücreti konuşurken aslında devletin toplumla yaptığı en büyük sözleşmeyi konuşuyoruz. O yüzden son derece önemli.
Bu arada 2022 asgari ücret artışının en fazla olduğu yıllardan biri olurken, aynı zamanda dar gelirlilerin ekonomik sıkıntıyı en çok yaşayacağı yıllardan biri de oldu."
Peki bu şartlar altında 2023 yılında asgari ücrete ne kadar zam yapılmalı? Türkiye'nin asgari ücreti diğer Avrupa ülkelerine göre nasıl? İşte ayrıntılar...
TÜRKİYE’DE ASGARİ ÜCRET AVRUPA’YA KIYASLA NE DURUMDA?
2015 yılına kadar Türkiye'nin asgari ücreti birçok Doğu Avrupa ülkesinden daha yüksekti. Ancak o zamandan beri görüntü tersine döndü.
Kocaeli Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi`nde endüstri ilişkileri, emek tarihi ve çalışma hukuku üzerine çalışmalar yürüten Prof. Dr. Aziz Çelik, düşük gelirli ülkelerin Avrupa Birliği'ne (AB) girmesiyle birlikte asgari ücretlerin yükselmeye başladığını söyledi.
Diğer yandan Türkiye'nin asgari ücreti sadece AB üye ülkelerinin gerisinde kalmadı, Sırbistan ve Karadağ gibi ülkeler de Türkiye'yi geride bıraktı.
Nitekim, Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerinde yer alan 27 Avrupa ülkesi arasında Türkiye, Arnavutluk'tan sonra en düşük asgari ücrete sahip ikinci ülke.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü'nden Prof. Dr. Yalçın Karatepe, bunda TL’nin büyük değer kaybının da etkili olduğunu söylüyor.
Prof. Karatepe, “İhracatı artırmak isteyen iktidar, ürün fiyatlarında kontrol edebildiği tek kısım olan işçilik ücretlerini baskılayarak avantaj elde etmeye çalıştı ama ithalat ihracattan daha fazla arttı” diyor:
“Vatandaşı yoksullaştırarak dış ticarette rekabetçi olunamayacağını da net bir şekilde gördük. Ücretleri baskılayan politikaların beklenen sonucu vermeyeceğini, sadece yoksulluğa yol açacağını görüyorum.”
Prof. Aziz Çelik, Türkiye’deki sendikalaşma oranlarının diğer Avrupa ülkelerinden daha düşük olmasının da asgari ücretin düşük kalmasında önemli bir etken olduğunu belirtiyor:
“Avrupa’ya kıyasla Türkiye’de bir de Toplu İş Sözleşmesi (TİS) problemi var. Türkiye’de TİS’ler sadece sendikalı işçileri kapsarken örneğin Fransa’da o işyerindeki herkes TİS’ten faydalanıyor. Böylece Fransa’da sendikalaşma oranı yüzde 10’un altında olsa da TİS kapsamında çalışanların oranı yüzde 90’ın üstünde oluyor.”
Peki, asgari ücret 2023'te ne kadar olmalı? İşte ayrıntılar...
2023’TE ASGARİ ÜCRET NE KADAR OLMALI?
Profesör Çelik, dört kişilik bir aile için asgari ücretin yoksulluk sınırının en az yarısı olması gerektiğini söylüyor. Bu şekilde iki ebeveynin çalıştığı iki çocuklu bir ailenin yoksulluk sınırı üstünde kalabileceğini söylüyor.
Türk-İş’e göre Kasım ayında dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 25 bin 365 TL oldu. Bunun yarısı 12 bin 182 Türk Lirası yapıyor.
Asgari ücretin bu seviyeye gelmesi için 2,5 kat, yani yüzde 114 artması gerekiyor. Bu, resmi enflasyon oranı olan yüzde 84'ün oldukça üzerinde.
Çelik, Türkiye'de asgari ücreti resmi enflasyon oranına yükseltmenin iki dezavantajı olduğunu aktarıyor.
İlk olarak, fakir insanların harcama sepetlerinin ortalama harcama sepetinden fazla olması.
Dar gelirlilerin harcamalarında gıda, kira ve faturaların oranı, toplumun geri kalanına kıyasla daha fazla.
Bu nedenle asgari ücret artışlarının enflasyonla uyumlu tutulması, gıda enflasyonu ve kira artışlarının resmi enflasyonun üzerine çıkması yoksulların hayatını zorlaştırıyor.
İkinci bir dezavantaj, resmi enflasyonun güvenilirliği ile ilgilidir.
Aziz Çelik, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan tüketici enflasyon oranının güvenilirliğinin bir süredir tartışıldığını ve algılanan enflasyon oranının bu oranın üzerinde olduğunu söyledi.
Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) adlı bağımsız oluşum Eylül ayında yıllık tüketici enflasyonunu yüzde 186 olarak hesaplarken TÜİK ise bu oranın yüzde 83,45 olduğunu belirtiyor.
Prof. Dr. Çelik, “Asgari ücretin nominal olarak ne kadar arttığının bir kıymeti yok, asgari ücretin alım gücünün ne kadar arttığı önemli” şeklinde konuşuyor ve son dönemdeki asgari ücret artışlarının alım gücünü artırmadığını söylüyor:
“Reel bir asgari ücret artışı olduğunu söylemek oldukça zor.”
Çelik, gelecek yıl yapılacak seçimlerin hükümetin asgari ücreti geçen yıldan daha fazla artırmasına neden olacağını, ancak bu konuda yorum yapmak için henüz çok erken olduğunu söylüyor.
YÜKSEK ZAM ENFLASYONU ARTIRIR MI?
Asgari ücrette önemli bir artışın enflasyonu yukarı çekeceği endişesi de var.
Prof. Dr. Yalçın Karatepe ise bu görüşe katılmadığını açıklayarak şunları söylüyor:
“Asgari ücrete yapılan zammın önemli bir kısmı enflasyonun yol açtığı satın alım gücü kaybını telafi etmeye yönelik. Şimdi siz asgari ücreti artırarak insanları doğalgaz faturalarını ödeyebilir hale getirmeniz enflasyonu artırabilir mi?
Türkiye’deki enflasyonun nedeni talep kaynaklı değil. Türkiye’deki enflasyonun nedeni maliyet kaynaklı, bunun ana nedeni de faiz politikasına bağlı olarak döviz kurlarındaki artış. Asgari ücretteki artış bu yüzden enflasyona yol açmaz, bunu çok net söyleyebilirim.
Üstelik enflasyonla mücadeleyi vatandaşın yoksullaşması üzerine kurgulamak bir iktidar politikası olamaz zaten. İnsanları domates biber almasına imkan vermeyecek bir gelir seviyesine mahkum ederek enflasyonu düşürüyoruz diyebilir misiniz? Bir iktidarın esas amacı halkın refahını yükseltmek olmalı.”
Karatepe, asgari ücreti yüksek oranda artırmanın, yoksul işçilerin alım gücünü yükseltmede tek başına yeterli olmayacağını belirtiyor:
“Enflasyonu kontrol altına almanız lazım. Enflasyonu düşük seviyelere indirmediğiniz sürece yapacağınız her artış etkisini birkaç ay içinde yitirecektir, elde edilen gelir ihtiyaçları karşılamaya yetmeyecektir.
Türkiye’de ücretlerin düşük olması çok büyük bir sorun. Sadece asgari ücretlilerin değil, tüm çalışanların maaşları düşük. Bunu sadece bir gözlem olarak söylemiyorum.
Yoksulluk sınırı olarak açıklanan verileri dikkate alacak olursak bugün çalışan nüfusun neredeyse yüzde 90’ı yoksul.”
‘ASGARİ ÜCRET TUZAĞI’
Aziz Çelik de diğer Avrupa ülkelerinde asgari ücretli çalışan oranının çok düşük olduğunu, Türkiye'deki işgücünün yarısından fazlasının asgari ücretle çalıştığını ve işçi sınıfını “asgari ücretliler topluluğuna” dönüştüğüne de vurgu yapıyor:
“Avrupa ülkelerinde temel ücret belirleyicisi toplu pazarlıklarken Türkiye’de asgari ücret temel ücret belirleyicisi.
Bu çok ciddi bir problem. Ben bunu ‘asgari ücret tuzağı’ olarak adlandırıyorum."
Asgari ücret yüksek oranda artıyor ama diğer ücretler aynı oranda artmıyor, bu nedenle daha çok işçi asgari ücretli işçi oluyor ve asgari ücret ortalama ücret oluyor. Çelik ayrıca şunları aktarıyor:
"Bu bütün ücret politikasının hükümet tarafından kontrol edilmesi anlamına geliyor. Diğer ücretlere de en azından asgari ücret kadar zam yapılmadığı sürece bu durumun kötüleşerek devam edeceğini düşünüyorum.
Asgari ücret AKP döneminde yaklaşık 30 kat artarken memur maaşları, kamu işçisi ücretleri ve emekli aylıkları 13-15 kat arttı. Bu da bütün ücretleri asgari ücrete yakınlaştırdı. Bunun bir ücret politikası olduğunu düşünüyorum.
Profesör Karatepe, ekonomi kitaplarında asgari ücretin tecrübesiz ve geçici olarak çalışan kişilerin aldığı maaş olarak tanımlandığını ancak bugün Türkiye'de kalifiye olanın bile kazandığını vurguluyor. Profesör Karatepe şunları söylüyor:
“Türkiye’nin iyi üniversitelerinden mezun olmuş, kurumsal şirketlerle çalışan kişiler de asgari ücretin 1000 TL üzerinde maaş alıyor. Bu sürdürülebilir bir şey değil.”
PEKİ BU TABLO NASIL DEĞİŞTİRİLEBİLİR?
Profesör Karatepe'ye göre milli gelirden çalışanlara ve işletmelere giden pay değişmeli.
TÜİK verilerine göre 2016 yılında işçiler milli gelirin yüzde 40'ını alırken bu pay 2020'de yüzde 38'e, 2022'de ise yüzde 25'e geriledi.
Şirketlerin aldığı pay ise aynı yıllarda sırasıyla yüzde 41, yüzde 42 ve yüzde 54 oldu.
Karatepe, kurum kârlarının çok hızlı arttığını belirterek, “Aslında şirketler çalışanlarına daha yüksek maaş ödeyebilecek gelire sahip. Peki çalışanlar neden bu yüksek ücretlere erişemiyor? Çünkü sendikal haklarda büyük eksiklikler var” şeklinde konuşuyor.
Karatepe'ye göre bu imajı değiştirmenin tek yolu daha fazla sendika yaratmak değil.
Siyasi partilerin konuyu yeterince gündemlerine almaları durumunda vergi sisteminde değişiklik yapabileceklerini aktardı:
“TÜSİAD (Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği) ve DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) bu konuda ortak bir açıklama yaparak vergi dilimlerinin yükseltilmesini talep ediyor. Bu olursa çalışan kesimin harcanabilir geliri artar. Yoksulluk sınırı altındaki tüm gelirlerin vergiden muaf tutulması söz konusu olabilir.”
Böyle bir talebin hükümet tarafından “bütçeye zarar vereceği” gerekçesiyle reddedildiğini söyleyen Profesör Karatepe, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben de onlara şunu söylüyorum: Kurumlar vergisini ciddi bir şekilde artırmayı tartışmamız gerekir belki. Dünyanın dört bir yanında kurumların ve zenginlerin daha fazla vergi ödemesi tartışılıyor.
Örneğin kur korumalı mevduata bonkörce kaynak aktarılırken bunun yerine gelir vergisini indirmeyi bütçe açısından sorunlu bulmak, iktidarın bölüşüm sorununa nasıl baktığını gösteriyor.”
SATIN ALMA GÜCÜNE GÖRE KARŞILAŞTIRMAK DOĞRU MU?
Eurostat ayrıca ulusal asgari ücretleri satın alma gücü paritesine göre karşılaştırıyor.
Bu listede Türkiye'nin asgari ücreti bazı Doğu Avrupa ülkelerinden daha yüksek. Türkiye'de kişi başına GSYİH söz konusu olduğunda, hükümet genellikle satın alma gücü paritesine dayalı verileri tercih ediyor.
Buna göre farklı ülkelerin asgari ücretlerini karşılaştırmak doğru mudur?Türkiye'deki asgari ücretliler, Çek Cumhuriyeti veya Slovakya'daki asgari ücretlilerden daha iyi bir ay sonu mu yaşıyor?
Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Ekonomist Prof. Erhan Aslanoğlu'nun bu sorulara cevabı hayır.
Aslanoğlu, satın alma gücü endeksinin yatırımcılara ülkelerin iç piyasalarını karşılaştırma imkanı verdiğini ancak asgari ücret karşılaştırması yapılırken satın alma sonrası verilerin değil, nominal verilerin karşılaştırılması gerektiğini aktarıyor:
"Türkiye'deki asgari ücretin nominal olarak gerilemesi de, satın alma gücüne göre artması da TL'nin son dönemdeki aşırı değer kaybının bir yansıması. TL her yüzde 10 değer kaybettiğinde enflasyon yüzde 1,5-2 artıyor. Dolayısıyla Türkiye'deki temel mal ve hizmet fiyatları ile Avrupa'dakiler arasındaki fark artıyor.
Bu Türkiye'nin iş gücü maliyetini Avrupa'ya kıyaslamaya yarıyor. Bunun artması, Türkiye'deki asgari ücretlinin refahında bir artışı ifade etmez. Türkiye'de yoksulluk sınırlarına baktığımızda, asgari ücret dört kişilik bir ailenin ihtiyaçlarını karşılamaktan da uzak.
Bir ülkedeki asgari ücret seviyesi nominal ücret seviyesi, yoksulluk sınırı veya minimum ihtiyaçlarını karşılama sınırına göre belirlenir. Satın alma paritesine göre bunları karşılaştırmak doğru değildir. Türkiye'nin kalkınması için nominal ücretlerin gerilemesi değil yükselmesi gerekmektedir."
İŞVEREN NE DİYOR?
ürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, "500-600 dolar" arasındaki asgari ücretlerin üretici ve ihracatçıları rekabet dışı bıraktığını savunuyordu.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Mahmut Asmar da asgari ücrete bu yılki oran yerine 'beklenen enflasyon oranına göre' zam yapılması gerektiğini aktarıyor.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, asgari ücret ile ilgili “enflasyonun üzerinde bir artışın olabileceğini” belirtmişti.
EYT'de prim gün sayısı kaç olacak? İşte resmi açıklama! |
Halkbank Paraf'tan dev kampanya! 9 Ocak 2023'e kadar acele edin! |
İş Bankası'ndan Aralık'a özel kampanya! 31 Aralık 2022'ye kadar başvurabilirsiniz! |