Genel

Aslantepe'nin olaylı açılışı!

Akşam Gazetesi yazarlarından Nihat Sırdar, bugünkü köşesinde '  Kim yaptı lan o stadı size' başlıklı yazı kaleme aldı...

İşte o yazı;

Hani bir laf vardır, 'Papaz her zaman pilav yemez' diye.
Her toplantı ve o toplantı için toplanan her kalabalık, sizin istediğiniz gibi olmayabiliyor.
AKP mitingleri ve açılış törenleri için toplanan kalabalık, kendi isteğiyle gelen veya oraya taşınan AKP'lilerden oluştuğu için verilen tepkiler hep istendiği gibi oluyor.
Hatta o kadar istendiği gibi oluyor ki, Başbakan Tokat'taki referandum mitinginde 'Kılıçdaroğlu türban sorununu çözerim diyor. İnanıyor musunuz' diye sorduğunda, coşkulu kalabalık hep bir ağızdan 'EVEEEET' diye bağırabiliyor.
Bir nevi şartlı refleks yani.
Ama her zaman şartlanmış kitleler veya bir zamanların moda tabiriyle 'bindirilmiş kıtalar' karşınızda olmayabiliyor.
Kendi binip gelen 'kıtalar' karşısında aynı propagandayı yapmaya çalışınca Aslantepe'de olanlar oluyor.
- - -
Daha Başbakan gelmeden stada geleceği anons edildiğinde protestolar başlıyor. Hatta bu protestoları duyan Mehmet Ali Birand ve İlker Yasin mikrofonlarının açık olduğunu unutup canlı yayında 'Eyvah' çekiyor, hemen ardından rejiye 'mikrofonları kapatın' talimatı veriyorlar.
Başbakan protokole oturuyor protesto...
Adı anons ediliyor yuhalamalar...
TOKİ Başkanı 'Sizi biz kurtardık. Batmıştınız' tadında bir konuşma yapınca da kıyamet kopuyor.
Bindirilmiş değil de kendi binip gelen kıtalar içlerinden gelen tepkiyi gösteriyor.

Yazının devamını okumak için tıklayın

Konuyla ilgili diğer yazılar ise şöyle;

Canaydın'ın kemikleri sızladı
Aslantepe'nin açılışını izledim... Gözlerim kamaştı...
Türk futbolu adına, Galatasaray adına iftihar ettim...
Önce Kadıköy, sonra Aslantepe...
Dilerim, İnönü'de en kısa sürede, o doyumsuz doğasıyla bütünleşen muhteşem bir futbol mabedi haline gelir...
Ancak Aslantepe açılışını izlerken, konuşmaları dinlerken, inanılmaz bir şaşkınlık ve üzüntü yaşadım...
Stadın izininin alınması ve yapıma başlaması sürecinde büyük gayret harcayan, sıkıntıdan hasta olup, belki de bunun bedelini yaşamıyla ödeyen Özhan Canaydın'ın adı bile anılmadı...

İNSANLIK ÖLDÜ MÜ!
Stadın yapım aşamasını, özellikle izin alınma aşamasını çok yakından biliyorum... Bu bakımdan çok ısrarlı ve kararlı söylüyorum...
Bu muhteşem yapı için büyük teşekkürü hak eden iki isim var...
Birisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, diğeri rahmetli Özhan Canaydın...
Başbakan ıslıklanıp stadı terk etti... Rahmetli Canaydın'ın mezarında kemikleri sızladı... İnanamıyorum, insanlık bu kadar öldü mü...
Aslantepe için Ankara'ya tam 60 kez giden Özhan Canaydın...
Başbakan'ın kapısında bıkmadan usanmadan defalarca yatan Özhan Canaydın...
Rahmetli Başkan'ın yanında Bakanlarını, üst düzey bürokratlarını çağırıp defalarca 'bu stat ya yapılacak, ya yapılacak' diyen de bu Başbakan...
Muhteşem açılışta...
Biri ıslıklandı...
Diğerinin adı bile anılmadı...
İnsanlık öldü mü beyler...
Akşam/şžansal Büyüka

 

Arena"daki protesto

Yukarıda anlatmaya çalıştığım gerçekler evrensel demokrasinin kurallarıdır.
Ama bu kuralların bir kulaktan girip, bir kulaktan çıkacağına inanıyorum.
Bunların başbakan ve partilileri tarafından dikkate alınmayacağına da eminim.  
Ama önceki akşam Galatasaray Stadı"nda yaşanan tatsız olayların bu gerçekler ışığında düşünülmesi gerekir.  
O protestoların hafife alınması büyük hata olur.  
Bir başbakanın yapımında yüzde yüz ağırlığı olan o statta, hem de o kulübün seyircileri tarafından protesto edilmesi hiç kuşkusuz üzüntü verici bir olaydır.
Ama önemli olan o protestoyu yaratan nedenleri anlamaktır.
Ve o nedenlerden ders çıkarabilmektir.  
Hürriyet/Tufan TÜRENç

 

Neyi protesto

Herhalde birçok yazar, stat açılışındaki tatsızlığı yazacaktır bugün...

Protestolar...

Onaylayan var mıdır, bilemem ama bu protestoları protesto etmeyi de ben beceremem.

çünkü bilirim ki, kendi kulüp başkanlarına zaman zaman istifa diye bağıran, ağzına geleni söyleyen yeni taraftar tipi, bizim nasihatımızı dinlemez... Kimbilir, öylesine muazzam bir stata kavuşmaktan dolayı mutluluk bile duymaz.

Nesini yazayım

17 yaş altına inen futbol hiddeti, Başbakan"a alkış tutacak değil ya...

U2 Konseri Türkiye"ye ne kadar fazla geldiyse, bu stat ve çevre düzenlemesi de bize belki fazla lüks gelmiştir.

Organize bir protestoydu diyorlar.

Bilemem.

Ama öyleyse, seçim günü pikniğe gitmeyip, aynı organizasyonu sandığa da taşısınlar bir görelim.

Hürriyet/Rauf TAMER

Başbakan"ın Arena"daki son sözü

ARENA"nın açılışının ilk dakikaları.

Başbakan, bir ara Adnan Polat"a şöyle diyor:

œBu olumsuzlukları kontrol edemiyor musunuz

Bu sırada stadın œdavetiyeli bölümünden ıslık ve yuh sesleri yükseliyor.

Erdoğan biraz daha bekliyor. Yuhlar artınca da orayı terk ediyor.

Zaten gazetedeki fotoğrafa bakınca herşey anlaşılıyor.

Erdoğan sinirli bir yüz ifadesiyle Polat"a veda bile etmeden ayrılıyor.  

Polat oturduğu yerden kalkmaya bile fırsat bulamıyor.

Peki nedir bu olay

Dün hem Adnan Polat"la, hem hem de stada giden bakanlarla uzun uzun sohbet ettim.

Polat"la yaptığım sohbeti şöyle özetleyebilirim:

-Adnan Polat yuhlamaları kendisine karşı bir komplo olarak değerlendiriyor.

-Galatasaray"ı küçük olsun benim olsun diyenlerden kurtardığı için.  

-Ali Sami Yen ismini kullanarak muhalefet yapanların etkisi.

-Yıllardır kendi stadı olmayan Galatasaray"a böyle bir stat kazandıran Başbakan"ı yuhlayarak Polat"ı zor durumda bırakma çabası...

-Galatasaray Başkanı çok üzgün. œAyıptır, yakışmadı diyor.  

Bir de sözünü aktarayım:

œStadın her anından itibaren bizden daha çok ilgilenen, durma noktasında müdahele edip devam ettiren Başbakan"a bu yapılan ayıp olmuştur.

Erdoğan"ın arkasından stadı terk eden bakanlar ise çok daha öfkeli...

Onlardan çıkardığım özet ise şu:

-Arena"ya çevresindeki inşaatlarla birlikte 600 milyon lira harcanmış. Ve doğrudan Başbakan"ın çabasıyla. Galatasaray"ın cebinden 5 kuruş çıkmamış.  

-Buna rağmen Başbakan"ın böyle bir protestoyla karşılaşması tümüyle nankörlüktür.

HALEP MAçI

Bu olay bana Aziz Yıldırım ve Nihat Özdemir"in Halep"teki Fenerbahçe maçına davetini hatırlattı.

Muazzam bir kalabalıktı. Futbolcuların içinde olduğu otobüsle stada girebilmemiz saatler sürmüştü.

Otobüsün etrafını çeviren Halepli gençler, her futbolcuyu tek tek tanıyordu. İnanılmaz bir alkış tufanı vardı.

Stada girdik. Sonra Başbakan Erdoğan ve Başer Esat geldi.  

Muazzam bir alkış...

Dün bu manzarayı hatırlattığım bir bakan, œÜstelik Halep Stadı"nı da biz yapmamıştık diye espri yaptı.

Son sözüm ise şu:

-Erdoğan"ın uygulamalarını, tavrını beğenmeyebilirsiniz. Kızarsınız, seversiniz. Ama burada olmaz. Başbakan bu yapılanı hak etmedi.

-Bir Galatasaraylı olarak böyle bir stada kavuşmak büyük bir onurdur diyorum. Ama aynı zamanda bir ev sahibi olarak Erdoğan"a yapılan bu hareketi de kınıyorum.

Arslan yatağında yaşanan bu üzücü olay Arslan"a yakışmamıştır.

Hürriyet/Fatih çekirge

Stadyum protestosunun şifresi

BAşžBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Galatasaray"ın TOKİ tarafından yaptırılan yeni stadyumunun açılış törenindeki protestolara sinirlenerek, stadyumdan ayrılırken Ajax Başkanı bir arkadaşıma neler olup bittiği sormuş.

Arkadaşım Ajax Başkanı"na, Başbakan"ın protestolara sinirlendiği için adamlarını toplayarak gittiğini açıklamış.

Ajax Başkanı"nın yanıtı şu: œBunun için gidilir mi Protesto da bir hak değil mi

Ajax Başkanı demokratik bir ülkede yaşadığı için durumu tam kavrayamamış tabii. çünkü biliyorsunuz Türkiye œileri demokrasi ülkesi ve burada normal demokrasilerde olağan görülen tutum ve davranışlar olağanüstü sayılıyor!

Dün Galatasaray Başkanı Adnan Polat"ın açıklamalarını dinlerken, œAjax Başkanı iyi ki memleketine döndü diye düşündüm. çünkü adamcağız bir kez daha şaşıracaktı!

Galatasaray Başkanı, protestoda bulunanların œGalatasaraylı olmadığını söylüyor. Demek ki Fenerbahçeliler ve Beşiktaşlılar gizlice stadyuma girmeyi ve açılış törenini sabote etmeyi başarabilmişler! Genç Fenerbahçelileri ve çarşı"yı bu olağanüstü eylemleri nedeniyle kutlardım ama ne yazık ki gerçek bu değil.

Orada Galatasaraylılar vardı ve yaptıkları spontane eylemi de Galatasaraylı, Beşiktaşlı ya da Fenerbahçeli oldukları için değil, siyasal, toplumsal bir tepki olarak ortaya koydular.

Aynı durum şžükrü Saracoğlu"nda da olabilirdi, İnönü"de de!

Tıpkı Dünya Basketbol şžampiyonası"nda olduğu gibi...

Galatasaray Başkanı, bilmem ne kadar polis kamerası ve bilmem kaç tane güvenlik kamerası ile œsuçluları tespit edeceklerini ve stadyuma asla sokmayacaklarını da söylüyor.

İlginç bir durum! İleri demokrasi ülkesinde, şiddete başvurmadan bir protestoyu gerçekleştirenler polis kameraları ile tespit edilecekler ve stadyuma artık girememe cezasına çarptırılacaklar!

Adnan Polat sevdiğim bir arkadaşımdır ama bence fazla ileri gitmiş. Buna kimsenin gücü yetmez! O kulübün ve o stadın gerçek sahipleri o taraftarlar ve onları demokratik bir hakkı kullandıkları için cezalandırmak belki Mussolini İtalya"sında mümkün olabilirdi.

Bence artık Adnan Polat"a istifa etmekten başka yol da kalmamış bulunuyor. İstifa etmek, bazen koltuğa yapışıp kalmaktan daha doğru bir tutum olur, hatırlatmış olayım.

Dün baktım Başbakan"ın siniri devam ediyor.

Neden kızdığını anlayabilmek zor değil.

Bu stadyum, Başbakan olmasaydı yapılamazdı. Kanunları, yönetmelikleri eğip bükmeye hiç bir bürokrat tek başına cesaret edemezdi. Bu nedenle protestocuların haksızlık ettiklerini söylemeliyim.

Bir açılış töreninde, o törene katılanların siyasi eğilimlerini bir kenara bırakıp, sadece o olaya ilgilerini yöneltmeleri gerekir diye düşünürüm. Tabii normal bir ülkede!

Ama ne yazık ki normal bir ülkede yaşamıyoruz!

Hatırlayacaksınız, Başbakan ve bakanlar, kendi partileri tarafından organize edilmemiş hangi törene gitseler, benzer bir durum yaşanıyor.

Bakanlara yumurta atılıyor, protestolar dinmek bilmiyor.

Başbakan bu tabloya elbette sinirleniyor olmalı. Kendisi iyi bir şey yaptığını düşünüyor ve bunun takdir edilmediğini algılayarak sinirleniyor.

Oysa mesele çok daha basit!

İnsanlar kuşkusuz ki iyi eserleri takdir ediyorlar ve aldığı oy da bu takdirin gösterildiğine de işaret ediyor.

Ama artık her gün azarlanmaktan da sıkıldılar! Başbakan, her fırsatta birilerini azarlıyor. Medyayı, sanatçıları, politikacıları ve kendisi gibi düşünmeyen sıradan insanları her gün azarlıyor!

Akşamüstü işten çıkınca bir bardak bira içeni bile œaksırıncaya, tıksırıncaya kadar içen alkolikler olarak nitelerken, nasıl bir tepkiyle karşılaşacağını umuyordu

Böyle bir ülkede insanların kendilerini baskı altında hissetmeleri de normal, uygun bir fırsat çıktığında buna isyan etmeleri de normal!

Diyeceğim şu ki, Başbakan, stadyum için yaptıklarının takdir edilmediğini düşünerek sinirlenmesin.

O protestoların ardında başka niyetler de aramasın.

Sadece biraz düşünsün: Kendisi böyle öfkeli olduğu sürece, insanların sabırlarının da bir gün taşabileceğini unutmasın!

Hürriyet/Mehmet Y.Yılmaz

 

Arena muhteşem de peki biz

Galatasaray"ın yeni evi Türk Telekom Arena görkemiyle, mimari yapısıyla göz kamaştırıyor. Ama 15 Ocak 2011 tarihinin futbolumuzda bir çağ dönümü olması için yapılacak o kadar çok iş var ki  

Üzüntüleri paylaşmak güzeldir, anlamlıdır ama daha kolaydır. çünkü yaşanan acı olaylar insanları birbirine yaklaştırır. Daha zoru ise sevinci, başarıyı paylaşmaktır. Onun keyfini çıkarmasını bilmektir. Bunu başarmak ise o kadar kolay değildir. Mutlu olmayı başaramayan üzüntüyü, sıkıntıyı, krizi daha çok seven bu toprağın insanları için ise hiç kolay değildir. Galatasaray camiasının yıllardır beklediği yeni yuvasında sonra eve dönüşte ağızdaki buruk tadın sebebi de bu gerçekle bir kez daha tanışmaktı.

Sorunları çözmenin ilk yolu gerçeklerle yüzleşmektir. 18-25 yaş arası genellikle üniversite öğrencisi nüfusun önemli bir kesimi herşeye karşı öfkeliyse, gelecekleri konusunda hiçbir fikirleri ve umutları yoksa iş çok tehlikeli bir noktaya gelmiş demektir. Nasıl trafikte kural tanımayan, sokakları çöplüğe dönüştüren, hiçbir saygı kuralına riayet etmeyen insanlar yüzünden hergün sabır seviyemiz ölçülüyor ve biz bunlara kızıp ülkeyi terk etme planları yapmıyorsak, ülkeyi yönetenlerin ve yönetmeye talip olanların da görevi bu sorunlardan kaçmak değil çözme planları yapmaktır.  
Taraf

 Yanlış anlaşılmasın mekan coşturdu

VATAN yazarı Mutlu Tönbekici, Aslan'ın yeni stadından izlenimlerini aktarıyor...

Ali Sami Yen"e vefa borcuyla başlayan turumuz Altın Fıçı birahanesinde aksırmadan, tıksırmadan bira içerek devam etti. Metroyla stada gidebilmek mutluluk vericiydi. Türk Telekom Arena Stadyumu şimdiye kadar gördüğüm en yakışıklı stadyum. Taraftarı bozar mı bilmem ama fuayesi Etiler Nişantaşı tadındaydı. Velakin açılış çok sıkıcıydı. TOKİ Başkanı sıkıcılığa tuz biber ekti, kulübün beceriksizliğini ima etmeye kalkınca ipler koptu.

Yeni stadın açılışına gitmeden önce eski alışkanlıkla, sıkı bir GS"li olan foto muhabiri arkadaşım Burak Kara Mecidiyeköy"de buluştuk. Ayaklarımız bizi eski stada götürdü. Hüzünle etrafında dolaştık. Kapısının önünde durduk. Uzun uzun stada baktık. 1960"ların tipik œfonksiyon, estetiği ezer modelinde, beton olduğunu göze sokan bir yapı. Kat kat boyalarla, eklentilerle, demir kafeslerle yıllar içinde çirkinleşmiş de çirkinleşmiş..

Baktık tek değiliz. Bizim gibi eski (ve ciddi olarak püskü) stada vefa borcunu ödemeye gelmiş birçok insan vardı. Ferhat Bakan, açılış için Kiev"den çağırdığı Ukraynalı sevgilisiyle saygı sunmaya gelmiş. Söküme başlamış işçileri gösterip œİçim parçalanıyor. Sanki cenaze kalkmış da ölünün eşyalarını dağıtıyorlarmış gibi..

Sonra Galatasaraylıların maç öncesi illa buluştuğu mekanlardan biri olan Altın Fıçı Birahanesi"ne gittik. Altın Fıçı, yükünü almış, hınca hınç doluydu. Ortam son derece neşeliydi. İçerideki 3 kadından biriydim ama her üçümüze de asker arkadaşı muamelesi yaptıkları için rahattık. Bir yandan (inadına) biralar, inadına rakılar yuvarlanırken (Kimin yaşam tarzına müdahale ettik şimdiye kadar ama di mi) bir yandan da ardı ardına Galatasaray şarkıları söyleniyor. Yüzde doksanı Fenerbahçe"yi hedef alan ve burada imkanı yok güftesini yazamayacağım türden pek şahane şarkılar. (œHaydi fondip! Dibini görmeyen yeni stadı görmesin!)  

Sigara yasağına harfiyen uyuluyor, sigara için dışarıya çıkılıyor. Dışarıdaki muhabbet: Bittabi Erdoğan"ın içki ve heykelle ilgili son ifadeleri, seçimi kazanma şansı ve bundan sonra ne olacağı: œYüzde 40"ı göremeyecek ağbi. Her iddiaya girerim..  

Metro: Ne gadder güzelsin yav!

Stada metroyla gidebilmek ha! İnanılır gibi değil. Ancak 2011"de nasip olacakmış. Altın Fıçı"dan çıkan bir grup taraftarla Meşale"den çıkmış bir grup taraftar birleşip Mecidiyeköy metro istasyonuna doğru yönlendik. Ortalık sarı kırmızı. Sanki maç Ali Sami Yen"de yapılıyor. Yine şarkılar, türküler söyleyerek (bu sefer biz bize olmadığımız için daha edepli) girdik istasyona. İtiş yok kakış yok, misler gibi bindik trenlere! (Allahım burası Türkiye mi)  

Sanayi Mahallesi durağında indik hep beraber. Tek parçalı bir canlı gibi hareket ettiğimiz ve en öndekiler tabelaları okuma zahmetine katlanmadığı için yanlış yere gidiyoruz. Görevliler sarı kırmızı canlıyı doğru yere yönlendiriyor.  

Yakışıklı statla ilk bakışta aşk

Metrodan çıkıp ilerliyoruz. Hava ufaktan kararmaya başlamış. Köşeyi dönüyoruz ve uzaysı mimarisiyle ARENA karşımızda! Mükemmel bir aydınlatma, mükemmel bir konum! İtiraf ediyorum hiç bu kadar yakışıklı bir stad görmemiştim! Büyülenmemek mümkün değil. Belli ki herkes benimle hemfikir. Herkes bir hatıra fotosu çektiriyor. Yarın Facebook stad önüne çekilmiş 40 bin fotoyla dolu olacak diyorum.

5 dakika bile yürümeden zahmetsizce giriyoruz içeriye. İnşaat izleri henüz tam yok edilmemiş. Etraf bildiğin kara toprak. Girene kadar en az beş kere davetiyemize bakıyorlar. Üst baş araması ve tamam.  

Aman Allahım bu da ne Stada değil de bir konser salonuna geldik sanki. Yerleri siyah seramikle kaplı, iyi bir aydınlatmalı, uzun masaların atıldığı, bir köşede açılışa yetişmemiş bir Komşufırın dükkanının, öbür köşede bedava kahve ve kanepe dağıtan Cafe Crown dükkanının olduğu şık bir fuaye karşılıyor bizi..  

Bu şıklık taraftarı bozar mı

œTaraftarı bozar bu diyorum içimden ama herkes memnun! Mebzul miktardaki tuvaletler de gayet düzgün ve temiz. Davetlilerin çoğunlukla kulüp üyeleri ve kombine bilet sahipleri olması nedeniyle ortamda bir Etiler Nişantaşı havası hakim ki sormayın gitsin. Hakiki bir maçta ortam nasıl œevrilecek çok merak ediyorum. Bir de o zaman görmek lazım. (Bkz: Duman duman tükürük köftecisiz maç ortamı olur mu)

Ağlamak istiyorum hakikaten!

Cem Yılmaz dalga geçiyor ama açıkçası fuayeden tribünlere çıktığımız anda insanın nefesi kesiliyor gerçekten. O ne güzel bir ışıklandırmadır, o ne güzel bir atmosferdir! Emekçi basının temsilcisi olarak locada değildim elbette. Neyse. Yerimizi bulduk, oturduk. Nezaket göstermişler, oturaklarımıza minder bağlamışlar. Hava giderek soğuyor. Üşümeye başlıyorum. İçeriye geri dönüyorum. Cafe Crown önündeki beleş kahve kuyruğu çok uzun. Yine de giriyorum. Sıra tam bana gelmişken sıcak su bitiyor. Gönlümdeki lüks stad nasıl olmalıydı diye düşünüyorum bu arada. Koltukların altından sıcak hava üfürülen stad herhalde birinciliği alırdı.Taraftar üşüyemez mi kardeşim  

Muhteşem stat, olaylı açılış

Bekle bekle bir numara olmuyor. Ortada tülden bir kule var. Ama hareket yok. Cem Yılmaz"lı TTNet reklam filmi (œYanlış anlamayın, mekan oynatıyor!) 56. kez oynayınca tekrar içeriye giriyorum. Ben bir tuvalete, bir beleş kahve almak için Cafe Crown kuyruğuna girip dururken bir uğultu başladı. Meğer Kenan Doğulu konseri başlamış. Müzik düzeni: Felaket!

Daha sonra hepsi de 19 Mayıs gösterilerine benzeyen şovlar yapılmaya başlandı. Aha dedim provalara şimdiden başlanmış. Bir ara ortadaki tül düştü, sonra tekrar takıldı, sonra bir sürü beyaz adam sahaya çıktı, koşturdular, sonra bir ışık gösterisi oldu, (bak o fena değildi ama galiba sadece bizim oradan anlaşıldı ne olduğu) sonra onlar gitti ekranlara bir çocuk çıktı. Tek kelimesini anlamadığım bir şey okundu. (Aslantepe manifestosuymuş!) Soğuk, kötü bir ses, sıkıcı bir gösteri, biten sıcak sular derken seyirci iyice huysuzlaştı. Artık ekrana ne çıkarsa ıslıklıyordu. Adnan Polat da ıslıklandıktan sonra o anons duyuldu: œSayın Başbakan stadımıza gelmiştir. Felaket işte bu anonsla başladı. Islıklar çoğaldı. Yine de kontrol edilebilir bir haldeyken hadiseyi esas tırmandıran korkarım siyasete atılmak gibi bir niyeti olan TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar"ın konuşması oldu. Galatasaray"ın ne kadar beceriksiz olduğunu ima eden ilk cümleyi söyledi ki ortalık ciddi anlamda karıştı. Gazeteler œbazı seyirci protesto etti dedi ama hayır herkes ayaktaydı. Benim olduğum yerde taraftar çılgına dönmüştü diyebilirim.  

40 bin kişi neyi protesto etti

Zaten kötü olan ses düzenine bir de yuhalama ve ıslık katılınca TOKİ Başkanının ince sesi iyice duyulamaz oldu. Taraftar zaptedilmez bir noktadaydı. Herkes gelecek felaketi anlamıştı ve œBaşbakan inşallah konuşma yapmaz diyordu. Nitekim yapmadı. Tatsız bir hava esti, sonra maça geçildi.

40 bin kişi neyi protesto etmişti diye sorarsanız cevabım œher şeyi olur. Stadyumla büyülenen seyirci gösterilerle umduğunu bulamadı. Tarihi bir ana tanıklık edeceğim diye gelen taraftar sıkıntıdan patladı. Kıvılcımı çakan da TOKİ Başkanı oldu. Kimse kendi œmabedinde aşağılanmaya gelemez. Taraftarın kendini en œaslan hissettiği bir yerde taraftara œkulübün beceriksiz demeye kalkarsan bedeli de bu olur.  

Başbakan da bundan payını aldı elbette. Bir gün önce içki içenlerin kalbini çatır çatır kırmasının, itibarsızlaştırmasının, onların başbakanı olmadığını ilan etmesinin etkisi vardır elbette ama o an kim çıksa bir pençe yerdi. Futbol tribünü, havuz açılışına getirttiğin kuzu seçmene benzemiyor işte. Sıkıcı geçen bir maçı bile yarıda bırakıp evine dönebiliyor.  

Özcimbombomlu: Artık resmi soyadı

Galatasaray"ın en sevilen ve en ünlü taraftarlarından tekerlekli sandalyeye mahkum Sezgin de elbette ki açılıştaydı. œKolay gelebildiniz mi diye sordum, œPek değil dedi. Stadyumda da engelliler yine düşünülmemiş. Fakat asıl haber yeni soyadı: Sezgin 4 yıllık mücadelesini nihayet kazanmış. Mahkeme üzerine mahkeme açarak nihayet soyadını ÖZCİMBOMBOMLU yapabilmiş. Nüfus kağıdını gururla gösterirken œYürümekten daha mutluluk verici diyor.
Vatan/MUTLU TÖNBEKİCİ