Sektörel

Aydın'da, LEED sertifikalı fabrika kuruluyor!

Türkiye'nin ilk LEED sertifikalı ofis ve fabrika binası Aydın'da kuruluyor

Sürdürülebilirlik, pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede son 8 - 10 yılda geçici bir trendi tanımlamaktan, her sektörü derinden etkileyen bir akıma dönüştü. Binalarımızı ve şehirlerimizi nasıl kurgulayıp inşa ettiğimiz de bu yeni akımla beraber gündemde yerini aldı. Var olan ve inşa etmekte olduğumuz yapıların, dünyadaki tüm elektrik kullanımının %70'ini, karbondioksit atımının %40'ını, enerji/yeni madde tüketiminin ve tüm atıkların %30'unu oluşturduğunu bildiğimiz icin "Neden sürdürülebilirlik?" diye sormuyoruz artık. Şimdi önümüzdeki zorlu ama firsatlarla dolu soru "Sürdürülebilirlik ama nasıl?"

Bu soruya bir örnek ile cevap vermek adına DerinYeşil olarak Türkiye'deki ilk projelerimizde, Aydın'da yeni bir üretim ve ofis binasına geçmeyi planlayan EYS ile beraber yola koyulduk. Organik atık geri dönüşümü ve kompost üretim sistemleri ürünleri ile çevre ve sürdürülebilir tarım ile ilgili sektörlere hizmet veren firma, yeni yapıları için sınırlı bütçelerine rağmen çevreye saygılı binası ile alanında öncü olmaya karar verdi.

Projenin başlangıcında, takım çalışması anlayışı ile mimar, mühendis ve müşteri aynı masada oturup sürdürülebilirlik hedeflerimizi oluşturduk. Sürdürülebilirlik konusunda başarımızı ölçmek adına, daha önce yurtdışı projelerimizin tasarım ve uygulamasında faydalandığımız LEED (Leadership in Energy and Environmental Design - Enerji ve Çevresel Tasarımda Öncülük) sistemine başvurduk. USGBC tarafından Amerika Birleşik Devletleri'nde oluşturulan sistem, ana kıtanın yanı sıra Kanada, Avusturalya, Çin, Hindistan, Yeni Zelanda gibi pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde de tercih ediliyor.

İlk aşamada arazi yerleşim ve yönlendirmesi ile başlayıp detaylarda kullanılan malzemelerin yerel ve geri dönüşümlü/dönüştürülebilir olmasına kadar geniş bir yelpazade alınan kararlarda, LEED prensiplerine uygunluğunu göz önünde bulundurduk.

Aydın Organize Sanayi bölgesinin genişleme alanında, altyapısı büyük ölçüde hazır olan Tepecik bölgesine karar verildi. Araziye yerleşimde minimum alanı kaplayarak varolan doğal doku ve tabiatı koruma stratejisi ile bina, mümkün olan en küçük kapalı ve yarı açık alan olarak arazinin toplu taşımaya en yakın noktasına yerleştirildi. Firmanın çalışanlarına sunduğu servis imkanı ile beraber kişisel araç kullanımının minimuma indirilmesi amaçlandı. Bunlara ek olarak düşük emisyonlu ve birden fazla çalışanın işe geliş-gidişi için olan araçlara tercihli otopark alanları ayrıldı. Çalışanların bisiklet kullanımı ve yürüyerek fabrikaya gelip gidişlerini teşvik etmek adına duş ve değişim alanları geniş tutuldu, bisiklet park alanı ayrıldı.

Binanın konumlandırılmasında, güneş ve ısı kontrolüne duyarlı oran ve yönlendirme ile bulundukları yöne duyarlı cephe ve yapı elemanlarının kullanılması öngörüldü. Üretim alanı, cephede yüksek konumda ve kontrollü açıklıklarla arazinin güneyinde yer alırken ofis bandı doğu-batı aksında konumlandırılarak ofis kullanımlarının tamamı kuzey ışığına yönlendirildi ve manzaraya erişim imkanı esas alındı. Klima ile yapay havalandırmaya bağımlığı azaltmak için bütün çalışma alanlarında açılabilir pencerelerle doğal havalandırmaya öncelik verildi. Aktif strateji ve teknolojiler olarak da optimize enerji performansı için cephe ve ısıtma/soğutma sistemlerinin seçiminde uzun vadeli enerji tüketiminin azaltılması dikkate alındı.

Binanın çatısında yüksek albedo, reflekte beyaz çatı panelleri kullanılarak ısı kazanımı azaltıldı. Su kullanımını minimuma indirmek için su tasarruflu, düsük debili armatür kullanımı ile beraber optimize su geri kazanımı için çatıdan toplanan yağmur suyunun depolanarak "gri" su olarak sulamada kullanılması planlandı.

Peyzaj, yapının organik bir parçası olarak kurgulandı. Oluşturulan yarı açık dinlenme alanlarında, mekanın etkisini ve kullanılabilirliğini arttırmak amacıyla trellis, sarmaşık ve yakın çevrede gölge veren ağaçlar kullanıldı. Peyzajda bir diğer önemli konu, önerilen bitki ve ağaçların, bölgenin iklim ve toprak dokusuna uyumlu, yerel ve gerektiğinde kuraklığa dayanıklı türleden seçilmiş olması. Arazinin ileride genişleme öngörülmeyen batı bölümünde 300 yeni fidan dikilerek arazinin yapı öncesine göre yeşil bitki örtüsü artırılırken, gri su sistemine bağlı damlama sulama sistemi ile su tüketimi minimuma indirildi.

Binanın plan kurgusundaki yalınlık, iç mekan çözümlerine de yansıtıldı ve detaylardaki zenginlikle birleştirildi. Abartıdan kaçınılarak, basit ama işlevsel mekanlar tasarlanırken, iyi eskiyen, bakımı kolay malzemeler modern bir mimari dille uygulanmak üzere öngörüldü. İç mekandaki granit, seramik, cam gibi yer/duvar kaplamaları gibi malzeme seçimlerinde ozellikle yerel/yakın mesafede üretilmiş/çıkarılmış ve geri dönüşümlü/dönüştürülebilir malzemelere öncelik verildi. Özel yapım mobilyalarda yerel ahşaplar tercih edildi. Ofis sistem mobilyaları seçiminde bile imalat yerinin binaya yakınlığına dikkat edilerek nakliyeden doğacak fosil tabanlı yakıt tüketimi dikkate alındı. Boya ve yapıştırıcı gibi malzemelerin seçiminde, çevreye zararlı koku ve madde salınımı yapmayan ürünler seçilerek çalışanların soluduğu hava kalitesi arttırıldı.

Ofis kısımlarında enerji tasarruflu direkt/indirekt tavan aydınlatmasının yanında kişisel kontrollü masa aydınlatması ve lobi, koridor gibi toplu mekanlarda hareket sensörlü aydınlatma kullanıldı.

Bütün bu kararların titizlikle uygulamaya koyulması ile EYS, LEED Yeni Konstrüksiyon 2.2 sertifikası almak uzere kayıtlı yeni ve çevreci binasına Haziran ayı ortasında kavuştu. (LEED sertifika başvurusunu takiben başlayan kredi dökümantasyon ve onay süreci ile sertifikanın projeye verilmesi genel olarak altı ay ile bir yıl arasında bir sürede tamamlanıyor). Firma, çalışanların moral ve motivasyonları ile beraber bazı alışkanlıkların da şimdiden değişmeye başladığını gözlemliyor. Daha önce uygulamaya konulmakta zorlanılan "ofiste sigara içme yasağı", yeni binaya geçişle beraber çalışanların çevre ve personel sağlığı bilincinin artmasıyla tavizsiz olarak uygulanabilir hale geldi. Firma, misyonlarının bir uzantısı olarak çevreye duyarlı yeni yatırımlarını, web sayfası ve broşürlerinde de kullanarak sektörde yerlerini pekiştirmek üzere çalışıyor.

Ölçeği, yapı türü ve bütçesi ne olursa olsun doğru yaklaşım ve kararlılıkla, sürdürülebilirlik ilkelerini esas alan sağlıklı, enerji tasarruflu ve çevreye saygılı yapıların Türkiye'de de hayata geçirilebileceğine inancımızı kanıtlayan bu projeden pek cok dersler aldık. Öncelikle uzun vadeli enerji tasarrufu, personel sağlığı ve verimliliğine önem veren ve bulundukları sektör ve misyonları itibari ile sürdürülebilirlik ilkelerini benimseyen firmalar, yapılarıyla misyonlarını ifade edebilecekler. Bunların yanında öngürüşlü bazı firmalar da, özellikle residans ve ofis inşaat sektölerinde, yeşil yapıları ile binalarının değerini arttırabilecek ve kendilerini rekabetten ayrıştırarak pazarlama avantajı yakalayabilecekler. Ancak ileriye dönük bu yatırım ve taahhütlerle daha kalıcı olan miras, sadece kendi kar hanelerindeki olumlu etki değil sonraki kuşaklara bıraktığımız ümit verici gelecek olacak.

Şimdi DerinYeşil olarak heyecanımız, son 10 yılda Amerika Birleşik Devletleri ve pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede önce özel sektörde cesur ve atılımcı bir grupla başlayan ve sonra devlet desteğiyle hızlı bir ivme yakalayan akımın, Turkiye'de de filizlendiğini görmek ve bu atılımın öncülerinden olmak fırsatını yakalamış olmak. Çabamız, EYS ile başladığımız serüvenin sonraki bölümlerinde sadece LEED sertifikası değil, LEED Gold (Altin) ve Platinum projelere imza atabilmek; üniversitelerimiz ve devlet birimleriyle "sürdürülebilir çevre ve bina" bilinicini sağlamlaştırmak. Tabii bu süreç boyunca, attığımız küçük adımları kutlamayı da ihmal etmeyeceğiz.
GazetePARC