Ayfer Kaynar: Ataköy'ü beton çölü yapacaklardı
TOKİ'nin, Ataköy sahilindeki araziyi satma kararını iptal etmesinin ardında, sivil inisiyatifin gücü, bu gücün ardında ise doğma büyüme Ataköylü Prof. Ayfer Kaynar var
"Ataköy'ü beton çölü yapacaklardı" diyen Kaynar, bütün masrafları kendisi karşılamış. Kaynar, "Maddiyat kâğıt parçasıdır, bir kâğıt parçasını Ataköy'le ilişkilendiremem" diye konuşuyor
Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) Ataköy sahilindeki araziyi satış kararını iptal etmesi, Türkiye'de sivil inisiyatifin gücünü ortaya koydu. Bu sivil inisiyatife öncülük eden kişi ise doğma büyüme Ataköylü olan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş-Çene Cerrahisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ayfer Kaynar oldu. Kaynar'ın mücadelesi, 2006 yılında Ataköy konutları arasındaki yeşil alanlara otel yapmak isteyenlere karşı başladı. Sonraki süreçte ise Ataköy'ün sahilini satışa çıkaran TOKİ'ye karşı savaştı ve kazandı. Türkiye'ye sivil inisiyatifin gücünü gösteren Ataköylülerin öncülüğünü yapan Kaynar, Milliyet'in sorularını yanıtladı:
Ataköy mücadeleniz nasıl başladı?
2006'da evlerimizin etrafındaki yeşil alanlar birdenbire satışa çıktı. Belediye başkanı da "İmar değişikliğine itiraz edin" diye uyardı. Belediyeye gittim ve gördüm ki; plan notlarında bizim oturduğumuz alan turizm-ticaret bölgesine dönüştürülmüş, yeşil alanlar satışa çıkmış.
Ne yaptınız da satışı engellediniz?
TOKİ'den 300-500 metrekarelik 7-8 alanı komşularla bir araya gelip satın aldık. Arada bir tane büyük bir parsel kaldı tabii, fiyatı yüksekti, alamadık. Ama aldığımız parselleri belediyeye yeşil alan olarak terk ettik.
Ama hikâye mutlu sonla burada bitmedi...
Bitmedi. Bizim alan dönüştürüldüğü için 75 metre yüksekliğinde bir otel inşaatına izin verilebiliyordu. Bakanlar Kurulu kararıyla yapılmış bir iş. Hemen dava açtım. Kimse o sırada yanımda yoktu, "Bu işin altından kalkamayız" dediler, bense evimizin beş metre yakınına kadar yaklaşan bir otel yapılmasın diye imar planının iptali için davayı açtım.
Neden yanınızda kimse yoktu?
İnsanlarda bir ümitsizlik var, "Nasıl olsa ben bir şey yapamam, altından kalkamam" diye hakkını arama yoluna gitmiyor. Ama ben haklı olduğuma inandığım bir davada sonuna kadar gitme duygusu içindeydim. Sonuçta davamda çok güzel bilirkişi raporları çıktı. Oy birliği ile yürütmeyi durdurma kararı verildi.
Konu şimdi TOKİ'nin de geri adım attığı plaj satışına kadar geldi. Tahmin ettiniz mi bu mücadelenin bu kadar genişleyeceğini?
Mücadeleye başlarken olayın bu kadar büyüyeceğini fark etmedim. Bütün evimle, evimin arkasında olan büyük parselden ibaret gibi görünürken olayın boyutu değişti. Önce Ataköy 1. kısmı otellerle dolduracaklardı, sahile de inşaat yapılırsa Ataköy'ün bütünlüğünden söz edemeyecektik. Proje bütünlüğü içinde noktasal imar değişiklikleri ile bunu hep gündeme getirdiler. Burada bazı çevrelerin çıkarları olduğunu düşünüyorum.
Sizce neden Ataköy rantın hedefi haline gelsin?
Ataköy, kişi başına düşen yeşil alanı 11.5 metrekare ile dünya normlarında. İstanbul'da yeşil alanı bu denli yüksek olan bir yer daha yok. Sahilin ve birinci kısımdaki yeşil alanların plan notu değişikliği bu dönüşümün ayakları. Yeşil alanı olan bölgeleri kaldırıp, sahille birleştirip burayı bir turizm bölgesi betonu haline dönüştürmek istiyorlar. Ataköy böylece beton çölü olacak.
TOKİ'nin sahil satışının iptal edilmesi size ne ifade ediyor?
Bizim sivil inisiyatif olarak vermiş olduğumuz mücadele etkisini göstermiş olabilir. Tabii insanlar çok heyecanlandı, "olabilirmiş" duygusu gelişti. Ben zaten bunun olacağına inanıyordum. Bu dava çevreyi, Ataköy'ü koruyacak. Geçmişinizi silerek, geleceği kuramazsınız. Vatandaşın inandığı dava arkasında yürüyerek, hakkına sahip çıkacağını öğrenmesi gerek.
Hayatınız nasıl değişti bu dava nedeniyle?
Özel hayatım kalmadı. Tatilimi yapmıyorum. Beş avukatımız var. Gelen gidenler, basın, telefon görüşmeleri, imar çalışmaları inanılmaz vakit alıyor. Masrafları kendim karşıladım. Ben bu davaya inandığım için arkasındayım, maddiyat kâğıt parçasıdır, bir kâğıt parçasını Ataköy'le ilişkilendiremem. Şimdi dernekleştik, aktif olarak 20 kişi olduk. Oldukça değişik bir süreç oldu.
Bu süreçte hiç "dur demeye çalışan" oldu mu?
Üniversiteye otel yapacak inşaat firmasının ortakları gelmişlerdi, "Muhatabım değilsiniz, hakkınız varsa hukuki yoldan arayın" dedim, gittiler.
Piyanist, balerin, diş hekimi
Prof. Kaynar kendisi gibi diş hekimi olan babasını örnek aldı ama diş hekimliği ile aynı anda okuduğu İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü'nden de mezun oldu. Bale yaptı. Halen doğduğu evde yaşayan Kaynar, "Evime, çevreme bağlıyım ve Ataköy'le gönül bağım var" diyor.
Ataköy'ü kurtarmak uğruna özel hayatı kalmamış Prof. Kaynar'ın... Ama şimdi dernekleşmişler, "Bu değişik bir süreç" diyor.
Şükran Pakkan/Milliyet