Kent Haberleri

Aziz Kocaoğlu'ndan Veysel Eroğlu'na ÇED çağrısı!

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu Kanal 35’te yayınlanan “Gündem Özel Siyaset” programında Özgür Hancıoğlu’nun kent gündemine ilişkin sorularını cevapladı. Kocaoğlu, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’na Körfez için çağrıda bulundu


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir’den aday olan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’na Körfez için çağrıda bulundu: “Büyük Körfez Projesi’nin 2 yıldır bekleyen ÇED raporu gelecek mi gelmeyecek mi? Ben icradan yanayım. ‘Onlar vaat eder, biz yaparız’ diyorsunuz ya, hadi yapın bakalım!” şeklinde konuştu. Başkan Kocaoğlu, “Sayın Bakanın seçimden önce ÇED raporunun çıkmasını sağlaması lazım. Çünkü hiçbir eksiği yok” dedi.



İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu Kanal 35’te yayınlanan “Gündem Özel Siyaset” programında Özgür Hancıoğlu’nun kent gündemine ilişkin sorularını cevapladı.


Orman ve Su İşleri Bakanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Adayı Veysel Eroğlu’nun Büyükşehir’e yönelik suçlamalarına yanıt veren Başkan Kocaoğlu, Bakan Eroğlu’nun Körfez’de 11 yıldır neler yapıldığını bilmediğine işaret ederek şunları söyledi:


“Sayın Bakanımız bilmiyor. Ama buradan gelip aday olduysa, doğru enforme edilmesi gerekir. Beni lütfedip çağırsaydı; Körfez, arıtma, dere ıslahları gibi kendisi ile ilgili konularda yaptıklarımı, yapamadıklarımı anlatırdım. Kendisi de o bilgi ile siyasetini yine yapardı. Ancak bu konuda bir görüş istemedi. Elimizde Mart 2015 tarihli Körfez’in son geldiği noktayı gösteren veriler var. Şu anda ‘Dünya Yüzülebilir Su Standartları’na göre İzmir Körfez’inde yüzülebilir ama ben buna öncülük yapmak istemiyorum. Ben Aziz Kocaoğlu olarak yüzerim. Belediye Başkanı olarak kuzeydeki sirkülasyon kanalını açmadan yüzmem.”


Körfez’deki sığlaşmayı önlemek, İzmir Limanı’nı derinleştirerek kent ekonomisini büyütmek amacıyla Devlet Demiryolları ile birlikte hazırlanan projenin ÇED onayını iki yıldır beklediklerini hatırlatan Başkan Kocaoğlu, “Körfez’de kirlilik söz konusu değil. Alüvyonlarla Körfez’in dolmasını, Efes ve Milas gibi olmamasını istiyoruz. Bu yüzden sirkülasyon kanalı yapmak istiyoruz. Bu raporun gelmesi için Sayın Bakanımızın seçimden önce ÇED raporunun çıkmasını sağlaması lazım. Çünkü hiçbir eksiği yok. Bir bölüm yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda, bir bölüm yetki de bu konuda Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nda.. Sayın Bakanın Körfez’in temizlenmesi için ‘Müsteşarımı aradım;  talimat verdim’  açıklaması üzerine ben de acilen ÇED raporunun gelmesi için şu soruyu soruyorum:  ‘Hem kendi genel müdürünüzle hem de bu raporun çıkmasını hızlandırmak için Çevre ve Şehircilik Bakanı ile görüştünüz mü? İzmir’in iki yıldır bekleyen Büyük Körfez Projesi’nin ÇED raporu gelecek mi gelmeyecek mi? Ben icradan yanayım. Sayın Bakan açıklamalarında ‘onlar vaat eder biz yaparız diyor’ ya hadi yap bakalım!”şeklinde konuştu.


Programda “sirkülasyon kanalı açıldıktan sonra yüzer misiniz? sorusuna ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı;  “Tabi ki. Hedefimiz bu. Büyük Körfez Projesi’nin sloganı ‘yüzülebilir Körfez”. Biz bunun içini doldurmak için 9 yıldır çalışıyoruz” yanıtını verdi.


“Yap-satçı belediye değiliz”


İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Bilal Doğan’ın Buca toplu konutlarının vizyon eksikliğiyle inşa edildiği ve çoğunun satılamamasının başarısızlık olduğu yönündeki iddialarına da yanıt veren Başkan Kocaoğlu, bunun bir başarısızlık değil bir başarı olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti. Başkan Kocaoğlu, ““Herkes kenti dünya görüşüne göre yönetir. Biz kentliyle birlikte bu kenti yönetiyoruz.  574 konutu biz ‘kentsel dönüşüm hamlesi yapacağız, kamulaştırma yapacağız, yollar açacağız,  vatandaşları açık bırakmayalım’ diye rezerv konut olarak tuttuk. Şu anda talep düşük ama niyetimiz ‘yap-satçılık’ yapmak;  konut satmak değil.  Bizim niyetimiz kentsel dönüşümde ve kamulaştırma alanlarında vatandaşlarımızı evsiz bırakmamaktır.  Bu Sayın meclis üyesi için böyle olmayabilir ama şehre bakış,  insana bakış açısından benim için çok önemli.  Satmak problem değil ama yapmak problem. Rezerv konut olması, belediyenin kentsel dönüşümle bugünden tasarruf etiğini, rezerv konut stoğu yarattığını gösterir. Bununla iftihar edilmesi, tebrik edilmesi gerekir. Yoksa konutları istersek biz bir ay içinde satarız” dedi.


Projeler çalakalem


Yerel seçimler öncesi İzmirliler’i modern yatırımlarla, AK belediyecilikle buluşturmak için hazırlanan 35 projenin geldiği noktanın son durumu da programda sorulan sorular arasında yer aldı.  Adalet ve Kalkınma Partisi’nin İzmir için hazırladığı 35 projenin masa başında çalakalem yazılmış projeler olduğunu, Sabuncubeli Tüneli’nin kaldığını, yapımı süren Konak Tüneli’nin İzmir trafiğini nasıl etkileyeceğinin bilinmediğini vurgulayan Başkan Kocaoğlu, Bakan Eroğlu’nun “İzmir’e 29 milyar liralık yatırım yaptık” yönündeki açıklaması ile ilgili şunları kaydetti:


 “Merkezi hükümetin İzmir’e yaptığı yatırım miktarını geçtiğimiz gün 28 miyar olarak açıklamışlardı. Bugün 29 milyar olmuş. Neye göre güncelledilerse güncellemişler. Güncellemek ne demek? Ben de şimdi güncelleyeyim. 7 milyarı nasıl 29 milyar yaptılarsa, ben de 8 milyarı 32 milyar yapayım ve kente ‘32 milyar lira yatırım yaptım’  diyeyim. Yatırım ayrı şey;  harcanan para ayrı şey. Harcanan para da 2014 yılında 9 milyar civarında. İzmir’den 42 milyar lira almış; 9 milyar harcamış. Yatırıma giden onda bir pay bile yok. Harcanan para valisinden polisine, jandarmasına varıncaya kadar verdiği paradır. O para ayrı şeydir;  yatırım ayrı şeydir. Hükümetin yatırım miktarı 7 milyardır. ‘Ben  bunu güncelledim; 29 milyar’ diyerek seçimde nutuk atmak komik bir durumdur.  Uzun yıllardır bakanlık, DSİ ve İSKİ Genel Müdürlüğü yapmış bir bürokratın bu hesabı iyi yapması gerekir. Bu olacak iş değil!”


Öncelik sıralamamız insan


Hiçbir belediye başkanını eleştirmek istemediğini vurgulayarak kendi belediyecilik anlayışlarını sıralayan Başkan Kocaoğlu, “Dünya küçük, Türkiye de küçük.. AK belediyeciliğin nasıl bir belediyecilik olduğunu herkes görüyor.  Merkezi hükümetin İzmir’e nasıl baktığını da görüyor. Biz kentimizi,  havamızı,  suyumuzu koruyoruz.  Aklı ve bilimi rehber alıyoruz.  Evrensel hukuk kurallarına uyuyoruz.  Katılımcı bir demokrasi anlayışı ile kentimizi yönetiyoruz. Sayın Başbakan Yardımcısı’nın, kendisiyle aynı partiden bir belediye başkanına rant konusunda söylediklerine şahit olduk.  Ben 397 yılla yargılanıyorum;  hesabını veriyorum.  Hesabını veremeyeceğim bugüne kadar bir konu çıkmadı.  İnşallah 4 sene de çıkmaz.  Çıkmaması için elimizden geleni yapıyoruz. Bir kuruşluk mal satmadık, kenti ranta teslim etmedik. Kenti korurken geliştirdim, kalkındırdım. Gelişmek demek vahşi üretim yapmak, vahşi şehirleşme yapmak demek değil. Sürdürülebilir bir yol haritası belirleyerek kenti zenginleştireceksiniz. İnciraltı Kent Ormanı’na ağaç dikmeseydik, bu AK belediyecilik buraya hangi gözle bakardı? Kadifekale’de fuar büyüklüğünde ağaç diktiğimiz alana hangi gözle bakardı? Kültürpark’a, Kuş Cenneti’ne  hangi gözle bakardı? Ben yerelde kalkınmaya inanan,  kentimi kalkındırmak isteyen,  85 yıllık fuarcılık geleneğini olan bu kenti dünya kenti yapmak için çırpınan bir belediye başkanıyım. Belediye başkanları,  bakanlar,  başbakanlar projelerini öncelik sıralamasına koyarlar. Benim öncelik sıralamam insan.  Kentin kalkınması, dolayısıyla  ülkenin kalkınması  benim öncelik sıralamam.  Dünyada eşi benzeri görülmemiş fuar yatırımıyla, dünya insanlarını buluşturduğumuz bu fuarla birlikte sadece kentin hizmet sektörüne, turizmine, ticaretine değil dünya barışına da katkı koyuyoruz” dedi.


İzmirli bizi bağrına bastı


İzmirliler’e layık olmak için çalıştığını dile getiren Başkan Kocaoğlu, programın sonunda sözlerini şöyle tamamladı:


“11 senelik en büyük başarımız 4 milyon 150 bin İzmirli ile birlikte Büyükşehir Belediyesi ve Başkanı arasında kimsenin sarsamayacağı bir güven ortamı oluşturmamız.  Hiç yalan söylemedik.  Birbirimize hiç ria, hiç ikiyüzlülük yapmadık. Hiç ayrım yapmadan, adil davranarak kol kola girdik. En kötü günümüzde İzmir halkı bizi adliyede bağırlarına bastı. Herkese minnet ve şükran borçluyum”.  



Yenigün