Genel

Başbakan Erdoğan: Yerleşim yerleri afetlere karşı dayanıklı inşa edilmeli!

Başbakan Erdoğan, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı'nın (AFAD) ev sahipliğinde Arenamega'da gerçekleştirilen "Afete Hazır Okul Kampanyası"nın tanıtım töreninde, kampanyanın ülke ve millet için hayırlara vesile olmasını diledi...


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Afganistan'ın kuzeydoğusunda, Badahşan vilayetindeki bir köy, maalesef tamamen toprak altında kaldı. Şu ana kadar yaklaşık 300 kişinin cesedine ulaşılabildi. Vefat edenlerin sayısının çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor" dedi.


Başbakan Erdoğan, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı'nın (AFAD) ev sahipliğinde Arenamega'da gerçekleştirilen "Afete Hazır Okul Kampanyası"nın tanıtım töreninde, kampanyanın ülke ve millet için hayırlara vesile olmasını diledi.


Erdoğan, kampanyayı düzenleyen AFAD'a, Milli Eğitim Bakanlığı'na ve tüm katkı verenlere teşekkür etti.


Kardeş ülke Afganistan'da toprak kayması neticesinde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına, tüm Afganistan halkına sabır ve başsağlığı dileyen Erdoğan, şunları kaydetti:


"Bilindiği gibi Afganistan'ın kuzeydoğusunda, Badahşan vilayetindeki bir köy, maalesef tamamen toprak altında kaldı. Şu ana kadar yaklaşık 300 kişinin cesedine ulaşılabildi. Vefat edenlerin sayısının çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Türk Kızılayı, bu büyük afetin ardından bölgeye ulaşan ilk uluslararası yardım kuruluşlarından biri oldu. Kızılay, tespit çalışmalarını yaptıktan sonra bölgede ihtiyaç duyulan yardımları ulaştırmak için çalışmalarına başladı. Aynı şekilde AFAD şu anda bu çalışmalarını sürdürüyor. Yine bir Türk insani yardım kuruluşu İHH da bölgeye ulaştı ve mağdurların elinden tutmaya başladı. Kızılay'a, AFAD'a, İHH'ya bölgeye ulaşan tüm yardım kuruluşlarına da bu vesileyle teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum."


Erdoğan, "Bu arada bir kez daha kardeş Afganistan halkına taziye mesajlarımızı iletiyor, ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum" diyerek, Afganistan'daki olayda olduğu gibi, tabii afetleri engellemenin insan iradesini, insan gücünü aştığını söyledi.


- "Yerleşim yerleri afetlere karşı dayanıklı inşa edilmeli"


Afetleri engelleyemeyeceklerini ifade eden Erdoğan, "Ama bu tür olayların en az can ve mal kaybıyla sonuçlanması için alabileceğimiz tedbirler var. Yerleşim yerlerinin deprem başta olmak üzere, yaşanması muhtemel afetlere karşı dayanıklı şekilde inşa edilmesi bu tedbirlerden biridir. Afet sonrası kurtarma ve yardım çalışmalarının organizasyonu da bu çerçevede dikkatle ele alınması gereken, planlanması gereken, uygulanması gereken önemli bir husustur" dedi.


Başbakan Erdoğan, Türkiye'de afet öncesi ve sonrası yapılacak çalışmalar konusunda maalesef, uzun yıllar bilinçli bir yapılanmaya gidilemediğini dile getirerek, şöyle devam etti:


"Farklı kurumlar işin farklı yönlerinden sorumlu görünüyorlardı. Ama aralarında koordinasyon yoktu. 1999 Marmara ve Düzce depremleri, ülke olarak bu konuda ne denli hazırlıksız olduğumuzun en çarpıcı örneği olarak ortaya çıkmıştır. O depremlerde ne yazık ki, ben de oraya gittiğimde orada hükümeti göremedim. Hümüket yetkilileri iki gün aradan sonra oraya gelebildiler. Bunun için biz 2009 yılında ilgili tüm kurumları Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı çatışı altında topladık. Nitekim 2011 yılında yaşadığımız Van depreminde çok kısa sürede afete müdahale ettik. Şahsım, arkadaşlarım hep birlikte, bizler 24 saat olmadan, gece yarısı Van'daydık. Van'ı yeniden ayağa kaldıracak çalışmaları başlattık. İşte az önce izlediniz, 1 yılda yeni Van'ı inşa ettik. Konteyner kentler kurduk, çadır kentler kurduk ve Van merkez başta olmak üzere Erciş'yle Edremit'yle yeni bir Van inşa oldu. Aynı şekilde Bingöl'ü inşa ettik. Bingöl'de deprem oldu gece yarısı şahsım, bakan arkadaşlarım biz Bingöl'deydik. Bingöl'de de yine bir yıl içinde yeni Bingöl'ü inşa ettik. Eğer devletsek, hele hele sosyal devletsek, hele hele dertliysek, halkımıza sevdalıysak bunu anında yerine getirmemiz gerekiyor."


- "Şimdi yeni Kızılay var"


Başbakan Erdoğan, Kütahya Simav'da da deprem olduğunu anımsatarak, "Kütahya Simav depreminde de yine anında müdahaleyle Simav'a ulaştık. Bir yıl içinde Simav'ı da yeniden inşa ettik. Her şeyiyle. Evleriyle, okullarıyla, sosyal donatı alanlarıyla, her şeyiyle... Bu artık şunu gösteriyor; benim devletim benim yanımdadır" diye konuştu.


Depremlerde, ölen vatandaşları geri getirmenin mümkün olmadığını ancak hiç olmazsa geride kalanların, başını sokacakları konutlarını, çocuklarının eğitimini, öğretimini sağlayabilecekleri okullarını, bütün yollarıyla altyapısıyla inşa etmenin o devletin görevi olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"Bunu Düzce depreminde maalesef göremedik. Sakarya'da göremedik. Kocaeli'nde, Gölcük'te göremedik. Yalova'da göremedik. Ama biz bunu hamdolsun geldik hallettik. Bu süreçte sadece AFAD'ı hızlı ve etkin müdahale yapan bir kurum haline getirmekle kalmadık, sivil toplum kuruluşu niteliğindeki yardım kuruluşlarımızın da güçlenmesini sağladık. Artık eski Kızılay yok. Şimdi yeni Kızılay var. Dünyanın neresinde olursa olsun, yaşanan afetlerde, olay yerine ilk ulaşan, mağdurlara yardım elini ilk uzatan kuruluşlardan biri haline getirdik. Bunun yanında pek çok sivil yardım kuruluşumuz, dünyanın dört bir yanında göğsümüzü kabartan başarılı çalışmalar yürütüyor. Bu vesileyle gerek AFAD, gerek Kızılay ve gerekse diğer sivil yardım kuruluşlarımızın çalışmalarında büyük bir özveriyle görev alan herkese şükranlarımı sunuyorum."


- "Afetler konusunda bilimin, tekniğin, teknolojinin sunduğu imkanları sonuna kadar kullanacağız"


Erdoğan, geçmişte yaşanan tecrübeleri, geleceğe ilişkin umutları canlı tutmak mecburiyetinde olduklarını belirterek, bunun için afete hazır olma fikrinin tüm toplum tarafından benimsenmesini, en az yürüttükleri büyük altyapı projeleri, demokratik reformlar kadar önemli gördüğünü bildirdi.


"Büyük Türkiye vizyonumuzun, yeni Türkiye anlayışımızın esaslarından biri de her türlü musibete, her türlü yıkıma, her türlü sıkıntıya karşı hazırlıklı olmalıyız. Bunun için attığımız her adımda, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini aklımızda bulundurmak durumundayız" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:


"Yine ülkemizin pek çok yerinde sel gibi, toprak kayması gibi, kimi zamanlar kuraklık gibi sıkıntıların her an yaşanabileceğini gözününde tutmak, bunlar için gerekli tedbirleri almak zorundayız. Takdir-i ilahi karşısındaki acziyetimizi elbette biliyoruz. Ancak Peygamberimizin buyurduğu gibi önce devemizi sağlam şekilde bağlayacağız, ondan sonra tevekkül edeceğiz. Biz evvela afetler konusunda bilimin, tekniğin, teknolojinin bize sunduğu imkanları sonuna kadar kullanacağız. Siz binanızı çürük şekilde inşa ederseniz, zemin etütlerini yaptırmazsanız, bu binayı yakan ve yıkan deprem değil, bizzat kendiniz olursunuz. Siz dere yatağına bina inşa ederseniz, bu binayı selin basması sadece an meselesi haline gelir. Siz heyelan bölgesinde inşaat yaparsanız, o bina eninde sonunda kayar ve yıkılır. Ülkemizde çok uzun bir süre gerek imar planlarında, gerek inşa aşamasında bu hususlara dikkat edilmemiş, rastgele yapılaşma afetlerin yıkıcılığını kat ve kat arttırmıştır. Japonya'da 8-9 şiddetinde bir depremde neredeyse hiç can kaybı olmazken, hiçbir bina yıkılmazken, ülkemizde 6 şiddetindeki bir deprem çok ciddi mal ve can kaybına yol açabiliyor. Aradaki fark nedir? Fark, Japonya'da binaların deprem gerçeğini göz önünde bulundurarak inşa edilmesi, biz de ise bu durumun dikkate alınmamış olmasıdır. Fay hattının tam üzerine dahi bina, fabrika inşa etmiş, yol, demiryolu, tünel inşa etmiş bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız."




AA