BDDK: Bankaların kur riski yok!
Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu, Türk bankacılık sektöründe kur açısından bir risk görmüyor. Bankalar yabancı para pozisyonunu türev işlemlerle dengeleyerek net genel durumlarını sıfıra yakın düzeyde oluşturuyor
Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu, Türk bankacılık sektöründe kur açısından bir risk görmüyor. Bankalar yabancı para pozisyonunu türev işlemlerle dengeleyerek net genel durumlarını sıfıra yakın düzeyde oluşturuyor. Sektör için kur dışındaki riskler ise Avrupa'nın gelişmiş ülkelerindeki kamu borç stoku, Avrupa'daki pazar daralması, yurtiçindeki cari açık ve enflasyonun yükselme potansiyeli.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK), 'Türk Bankacılık Sektörü Kur Riski Değerlendirme Raporu' belli oldu. Rapora göre Türk bankaları için kur açısından bir risk görülmüyor. Türk bankacılık sektörü bilanço içi yabancı para pozisyonunu, bilanço dışı türev işlemlerle dengeliyor ve net genel pozisyon sıfıra yakın düzeylerde oluşuyor. Sektörün en fazla başvurduğu türev işlem ise swap sözleşmeleri. Ancak kur dışında Avrupa ekonomilerindeki krize bağlı gelişmeler Türkiye açısından önümüzdeki döneme ait riskler olarak ortaya çıkıyor.
BDDK'ya göre en önemli risk Avrupa Birliği üyesi gelişmiş ülke ekonomilerinde yüksek kamu borç stokuna bağlı olarak yaşanabilecek sıkıntılar. Buna bağlı ikinci risk ise Türkiye'nin dış ticaretin yüzde 50'ye yakın paya sahip Avrupa pazarındaki daralma. Yurtiçinde ise cari açık üçüncü, enflasyonun yükselme potansiyeli ise dördüncü risk unsuru. Küresel kriz sonrası oluşan istikrarsız ortamın Avrupa'da başlayan borç krizi ile bir süre daha devam edeceğinin göz önünde bulundurulması istenen raporda, bankaların, yabancı para pozisyonunu dengelemekle kalmayıp çapraz kurlardaki gelişmeleri de dikkate alarak yabancı para pozisyonlarını yönetmeleri gerektiği kaydedildi.
Kurumun Ocak 2009-Eylül 2010 dönemi kur riski raporunda enflasyonun yükselme potansiyeli tehlikesinden söz ediliyor ve krizin etkilerinin tam olarak giderilmiş sayılamayacağı kaydediliyor. Halihazırda krizin etkilerinin hafiflediği, ekonomik canlanmanın görüldüğü, işsizliğin gerilediği ve büyümenin yeniden başladığına dair veriler alındığı belirtilerek, ancak potansiyel enflasyon riskinin ortadan kaldırılması için fazla paranın strerilize edilmesi gerektiği belirtiliyor. Raporda, 'Türkiye'nin yakaladığı büyüme rakamlarına rağmen, sabit fiyatlarla yıllık gayrisafi yurtiçi hasıla tutarları incelendiğinde, 2010 yılı Haziran dönemi itibarıyla halen 2008 yılı son çeyreğindeki üretim düzeyinin yakalanamamış olduğu, dolayısıyla krizin etkilerinin tam anlamıyla giderilemediği görülmektedir.' deniliyor.
BDDK'ya göre, Türk bankacılık sektörü, bilanço içi yabancı para pozisyonunu bilanço dışı türev işlemler ile dengeleyerek, kur riskini oldukça sınırlı düzeyde tutuyor. Bankalar, geçmiş kriz tecrübeleri ve doğru kriz yönetimleri sayesinde, küresel kriz döneminde kurlarda artan oynaklık nedeniyle oldukça sınırlı düzeyde bir etkiye maruz kalıyor. İncelenen dönem boyunca yasal sınırlara uyumsuzluğa rastlanmadı. Bilanço içi ve dışı pozisyonlar banka grupları bazında farklı trendlere sahip olmakla birlikte, genel olarak bilanço içi pozisyonlar bilanço dışı türev işlemlerle dengelendi ve net genel pozisyon sıfıra yakın düzeylerde oluştu. Banka gruplarına göre farklılaşma olmakla birlikte sektörde en fazla başvurulan türev işlem swap sözleşmeleri oldu. Türev sözleşmelerin yüzde 47,4'ü İngiltere, yüzde 25,8'i Türkiye ve yüzde 5,5'i de ABD'de yerleşiklerle yapıldı.
Zaman
BDDK, kredilerdeki riski gördü
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK), kredi tutarına ilişkin sınırlamaya konu krediler için teminat olarak alınan gayrimenkullerin değerlemesinin, BDDK veya Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından yetkilendirilmiş değerleme şirketlerine yaptırılmasının olası ekonomik riskleri önleyeceği bildirildi.
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası (HKMO) Bursa şubesi Başkanı Ufuk Ay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, BDDK'nın, 17 Aralık 2010 tarihinde gayrimenkul değerlemesiyle ilgili çok önemli bir karar aldığını anımsatarak, 1 Ocak 2011'den itibaren, konut ya da ticari gayrimenkullerin değerinin belirlenmesinde BDDK ya da SPK tarafından yetkilendirilmiş değerleme şirketlerinin tespit yapmasının zorunlu hale getirildiğini söyledi.
Ay, bu değerleri bugüne kadar büyük ölçüde bankaların belirlediğine dikkati çekerek, ABD'den başlayan ve küresel bir soruna dönüşen mortgage krizinin, bankaların risk iştahının ortaya çıkardığı 'Varlık balonu' nedeniyle patlak verdiğini vurguladı.
Türkiye'de de son yıllarda özellikle konut kredilerinde büyük artışlar yaşandığına değinen Ay, şöyle devam etti:
'Ülkemizde yaygınlaşan konut kredilerinde bankalar arası rekabet nedeniyle ekonomiyi tehdit edecek risklerin oluşma ihtimali belirdi. Bankalar arasında konut değerinin yüzde 90'ına varan kredilendirmeler yapanlar var. Yasal incelemesi tamamlanmadan veya yetkin uzmanlarca hazırlanmayan ekspertiz (değerleme) raporlarına göre, konut kredileri kullandırılıyor.'
'BDDK RİSKLERİ GÖRDÜ'
Ay, BDDK'nın küresel krizden önemli dersler çıkardığını ve riskleri gördüğünü belirterek, bankaların risk alma politikaları ile kredilerinin teminatları arasında makul bir ilişki kurmalarını ön görerek yeni bir düzenlemeye gittiğini ifade etti.
BDDK'nın, 'kredinin teminata oranı' olarak adlandırılan oranlara düzenleme getirmeyi amaçladığını dile getiren Ay, şunları söyledi:
'Buna göre, 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren konut kredilerinde veya konut teminatı altında kullandırılacak tüketici kredisinde gayrimenkul değerinin yüzde 75'inin aşılmaması, ticari gayrimenkul alımı amaçlı kullandırılacak ticari kredilerde ise kredi tutarının teminata konu olacak gayrimenkul değerinin yüzde 50'sinin aşılmaması, söz konusu sınırın belirlenmesinde esas alınacak teminata konu olan konutların ya da ticari gayrimenkullerin değerinin belirlenmesinde ise BDDK veya SPK tarafından yetkilendirilmiş değerleme şirketlerince tespit edilmesi zorunluluğu getirildi.'
'MÜHENDİS İSTİHDAMI ARTACAK'
Ufuk Ay, yetkin kurumlarca yapılacak tespitle müşterinin mağdur edilmemiş olacağını, bankacılık sektörünün karlılığı ve tüketim iştahının cari açığa dönüştüğü Türkiye'de ekonomik dengelerin korunmasının sağlanacağını belirterek, şunları kaydetti:
'BDDK'nın aldığı bu önemli karar, olası ekonomik riskleri önleyeceği gibi yeni gelişmekte olan değerleme sektörüne de ivme kazandıracak. Ayrıca yetkilendirilmiş bu şirketlerde çalışan başta harita ve kadastro mühendisleri olmak üzere tüm mimar, mühendis ve şehir plancılarının hakları da korunmuş olacak, mühendis istihdamı artacak.'
Akşam