Emlak Konut

BDDK'dan kredi ve faiz riski uyarısı!

Son dönemde gözlenen ABD emlak piyasasındaki değişim, beklentilerin küresel ölçüde bozulmasına neden oldu. Bu durum da finansal piyasaların içinde bulunduğu bu konjonktürün yanı sıra Ortadoğu bölgesine yönelik jeo-politik riskleri de arttırdı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu(BDDK) Finansal Piyasalar Raporunda, global ekonomik ve finansalçerçeveye bakıldığında, 2006 yılında da, son beş yıldır süren güçlübüyüme eğiliminin devam ettiğinin görüldüğü belirtilerek, "ancak, sondönemde özellikle ABD emlak piyasasındaki gelişmeler, küresel ölçektebeklentilerin bozulmasına ve oynaklığın artmasına neden olmuş, finansalpiyasaların içinde bulunduğu bu konjonktürün yanı sıra Ortadoğubölgesine yönelik jeo-politik risklerin devam etmesi, genel hatlarıylarisklerin arttığı bir döneme girildiğine işaret etmektedir" denildi.BDDK'nın üç ayda bir yayımladığı ve Mart 2007 verileriyle hazırlananbeşinci "Finansal Piyasalar Raporu"nda, Türkiye ekonomisinde,özellikle yurt içi talepteki daralma ile 2006 yılının ikinci yarısındanitibaren büyüme hızının nispi olarak yavaşladığına dikkat çekilerek, budönemde devam eden yüksek dış talebin üretim artışının sürmesinisağladığı, talep unsurlarındaki yavaşlama eğiliminin, toplam bireyselkrediler tutarında da kendisini gösterdiği bildirildi.


FİNANSAL SİSTEMDE BÜYÜME EĞİLİMİ MART 2007'DE DE SÜRDÜ


Toplam üretim artışına ve yurt içi ekonomik aktiviteye ilişkinbekleyişlere de paralel olarak kredi hacmindeki genişlemenin de devamettiği belirtilen raporda, şu bilgiler verildi:"Türk finansal sistemine genel olarak bakıldığında, büyüme eğilimininMart 2007'de de sürdüğü görülmektedir. Mart 2007 itibarıyla, finansalsistemin toplam aktif büyüklüğü, bir önceki yıl sonuna göre yüzde 5büyüyerek 592,6 milyar YTL seviyesine ulaşmıştır.Türk finansal sistemi içerisinde en yüksek paya sahip olan bankacılıksektörünün aktif büyüklüğü aynı dönemde yüzde 3,2 oranında artarak 515,3milyar YTL olarak gerçekleşmiştir. Finansal sektörün aktif büyüklüğününGSYİH'ye oranı yüzde 99 düzeyinde iken, bankacılık sektörü aktiflerininGSYİH'ye oranı yüzde 86,1 seviyesindedir. Diğer taraftan finansalkiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve tüketici finansmanışirketleri aktiflerinin GSYİH'ye oranı ise yüzde 3,3 düzeyindedir.Bankacılık sektörüne ilişkin finansal sağlamlık göstergeleri, sektörünyüksek oranlı sermayeye sahip olarak yasal limitlerin oldukça üzerindesermaye yeterliliği rasyosuyla çalıştığını ve serbest sermayesiniartırdığını göstermektedir. Karlılık göstergelerindeki olumlu seyir Mart2007'de de devam etmiş, kar eden 44 bankanın, sektörün toplam aktifleriiçindeki payı yüzde 99'un üzerinde gerçekleşmiştir. Bankacılıksektörünün genelinde toplam işletme giderlerinin toplam gelirlereoranının düşmesi, verimlilik açısından olumlu bulunmaktadır. Bankacılıksektörünün bilanço yapısı Mart 2007 itibarıyla incelendiğinde toplamaktiflerin 515,2 milyar YTL'ye yükseldiği ve kredi hacminin 230,4 milyarYTL'ye ulaşarak, bilanço içindeki payının yüzde 44,7'ye yükseldiğigörülmektedir."


SON BİR YILDA BANKACILIK NET KARI YÜZDE 24,6 ARTTI


Raporda, finansal aracılık fonksiyonunun daha etkili olarak yerinegetirilmesi sonucunda mevduatın krediye dönüşüm oranının yılın ilkçeyreğinde yüzde 72,1 düzeyine yükseldiği belirtilerek, yılın ilkçeyreğinde bankacılık sektörünün, Türk parası cinsi kaynakların toplampasifler içerisindeki payının, 2007 Mart ayı itibarıyla yüzde 63,yabancı para kaynakları payının ise yüzde 37 olarak gerçekleştiğikaydedildi.Söz konusu dönem itibarıyla toplam mevduat hacminin yüzde 4 artarak319,5 milyar YTL'ye, ayrıca, 2006 Mart-2007 Mart döneminde bankacılıksektörünün toplam net karının yüzde 24,6 artarak 3,4 milyar YTL'yeulaştığının da ifade edildiği raporda, şöyle denildi:"Aralık 2006 döneminde yüzde 21,9 olarak gerçekleşen sermaye yeterlilikrasyosu, Mart 2007 dönemi itibarıyla yüzde 22,2 olarak gerçekleşmiştir.Türk Bankacılık Sektörü, günümüzün küresel piyasalarında çeşitlirisklere maruz faaliyet göstermektedir. Ancak özellikle risk kültürününyaygınlaştırılması ve derinleştirilmesiyle birlikte bankacılıksektöründe risk yönetim kabiliyetinin arttığı ve karşı karşıya kalınanrisklerin yönetilebilir düzeyde olduğu görülmektedir.Risklerin yönetimi, bankacılık sektörünün ve gözetim otoritesininsektörü ve çevre koşullarını etkin izlemesiyle sürdürülebilecektir. Tümsüreç içerisinde bankacılık sektörünün kendi iç değerlendirmesinigerçekleştirebiliyor olması ayrıca önem arz etmektedir."