Bell House, İngiliz kültürünü yansıtan detaylarıyla dikkat çekiyor!
İç Mimar Yasemin Arpaç ve İç Mimar Sabahattin Emir liderliğindeki Ofist tarafından yorumlanan İstanbul Gümüşsuyu’ndaki Bell House, İngiliz evsahibinin yaşam tarzını ve kültürünü yansıtan detaylarıyla dikkat çekiyor.
İç Mimar Yasemin Arpaç ve İç Mimar Sabahattin Emir liderliğindeki Ofist tarafından 100 yıllık tarihi kimliğine sadık kalınarak modern ve kullanıcı odaklı bir tasarım anlayışıyla yorumlanan İstanbul Gümüşsuyu’ndaki Bell House, İngiliz evsahibinin yaşam tarzını ve kültürünü yansıtan detaylarıyla dikkat çekiyor.
Ele aldığı tüm projeleri, içerisinde bulundukları zaman ve mekan çerçevesinde değerlendirip yaratıcı çözümler geliştiren ve iç mimariye ‘dekore etme’nin çok ötesinde, strüktürel ve mimari açıdan yaklaşan İç Mimar Yasemin Arpaç ve İç Mimar Sabahattin Emir ortaklığındaki Ofist tarafından İstanbul Gümüşsuyu’ndaki 100 yıllık bir apartmanda tasarlanan Bell House, geçmişin izlerini taşıyan detaylara sadık kalınarak modern ve kullanıcı odaklı bir tasarım anlayışla kurgulanmış.
Yapının tarihsel dokusunu ve orjinal kimliğini ortaya çıkartarak, evsahibinin ihtiyaçlarına ve günümüz şartlarındaki yaşantısına uygun hale getirmek düşüncesiyle ele alınan Bell House’un tasarım kurgusundaki ayrıntılarda ev sahibinin İngiliz olması belirleyici bir unsur olmuş. Zamanla değişerek orjinalliğini kaybeden ahşap doğramaların yerine kullanılan plastik pencereler ile orjinal döküm radyatörlerin yerine kullanılan panel radyatörler, aslına uygun malzemelerle değiştirilerek eski kimliğine uygun bir hale getirilmiş. Atıl durumdaki ahşap rabıtalar ise dönemin özelliğini kaybetmeyecek şekilde dikkatlice elden geçirilmiş. Ev sahibinin, Bell House’u alma sebebi olan, zaman içerisinde dökülerek zarar görmüş duvarlardaki alçı süslemeler ise özelliğini yitirmemiş kısımlarından kalıp alınarak tamamlanmış.
Bell House’u tasarlarken, ev sahibinin “Bir şeyi beğeniyorsam ve onun doğruluğundan şüphem yoksa, tasarımın genelinde kullanmalıyım” mantığından yola çıkan Ofist ekibi, iç mekandaki tüm ahşap dolaplarda aynı göbek çıta detayı kullanılarak beyaza boyatmış. Aynı mantıkla banyolar dahil evin tamamında kullanımı ihtiyaca göre şekillenen tekli, üçlü ve altılı sarkıt aydınlatmalara yer verilmiş. Bell House’un genelinde benzer bir yaklaşım gözetilerek ülkemizdeki hamam, mezarlıklar ve eski İstanbul apartmanlarında sıkça kullanılan Marmara mermerine en doğal haliyle yer verilmiş.
Kullanıcının kültür ve ihtiyaçlarına uygun tasarım yapmayı hedefleyen Ofist, mevcut küçük mutfağa ek olarak salon salomanje’nin antre karşısındaki odasını büyük bir mutfak için ayırmış. Her iki mutfağa da İngiliz tarzı yemek pişirme alışkanlıkları doğrultusunda fırın tepsilerinin yıkanabileceği büyük mermer evyelerle kuzine yerleştirilmiş. Duvar süslemelerinin arka planda kalmaması için mutfak üst dolabı ve raf gibi üniteler yerleştirilmekten kaçınılmış.
Orjinalliğini çoktan yitirmiş olan banyolarda, yeni ve modern bir tasarım ile hareket edilmiş ve belli bir kotun altındaki kısımlar corian ile şekillendirilerek küvet, duş, lavabo, zemin yüzeyi ve tezgahlar oluşturulmuş. Kalan yüzeylerde ise mermer ve doğal taş kullanımına ağırlık verilmiş. Tüm kapıların aslına uygun şekilde yenilendiği Bell House’da, yatak odaları ve banyolar haricinde kapı kanatları olmadan yalnızca kapı kasaları kullanılmış. Bu şekilde dışarıdan gelen ışığın kesintiye uğramaması sağlanarak beyaz boyalı ahşap ve duvar yüzeylerin ön plana çıkması ve ev içinde aydınlık bir atmosferin oluşturulması hedeflenmiş.
Tasarımın temel detaylarında kullanılan evin orjinal kimliğine geri dönme fikri, ev sahibinin Türkiye’den ve dünyanın farklı ülkelerinden topladığı antika mobilya ve tablolarla bir araya gelerek Bell House’un kendine has iç mekan tasarımının oluşmasında büyük rol oynamış.