Kent Haberleri

Bilim insanlarından dikkat çeken Kanal İstanbul açıklaması!

Kanal İstanbul projesi gündemde kalmaya devam ediyor. Peki Kanal İstanbul'a neden itiraz ediliyor? Bilim insanları madde madde Kanal İstanbul'un neden yapılmaması gerektiğini anlattı...

104 emekli amiralin son dönemde gündeme gelen "tekkedeki amiral", "Montrö'nün tartışmaya açılması" ve "Atatürk ilke ve devrimleri" konularında bildiri yayınlanmasının ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, tartışmalı Kanal İstanbul projesine ilişkin açıklamalar yapmıştı.

Cumhuriyet'ten Nagihan Yılkın'ın haberine göre; “Kanal İstanbul’u yapacağız. Şimdi her zamankinden daha çok inanıyoruz” diyen Kurum, “Cumhurbaşkanımızın ‘inadına yapacağız’ derken tam olarak neyi, nereleri, hangi mihrakları, kimleri kastettiği ayan beyan ortaya çıkmıştır. Bu sözde emekli Amirallerin yelkenlerini kimin rüzgârıyla şişirdiklerini milletimiz çok iyi bilmektedir” şeklinde konuşmuştu.

Fakat bilim insanları, iktidarın “Dünyanın en çevreci ve doğaya saygılı projelerinden biri” olarak nitelendirdiği Kanal İstanbul projesiyle ilgili aynı görüşü savunmuyor. 

BİLİM İNSANLARINA GÖRE EKSİKLERİ ÇOK

Kanal İstanbul yaklaşık 10 yıldır gündemde olan, çok tartışılan ve mega proje olarak nitelendirilen yatırımlardan biri. Bilimsel açıdan çok fazla tartışılmadı ve siyasi bir konu oldu. Ancak deprem, hidrojeoloji, kentsel planlama, ekoloji, ormancılık, tarım ve hayvancılık, iklim değişikliği, ulaşım, hukuk, çevre, arkeoloji, deniz bilimleri, su ürünleri, sosyo-ekonomi yönünden eksiklikleri bulunduğu pek çok bilim insanı tarafından dile getirildi.

PROF. TOLUNAY EN ÖNEMLİ SORUNLARI SIRALADI

Kanal İstanbul projesi için belirtilen çekincelerin dikkate alınmadığına, mahkeme süreci devam eden ve oldukça önemli eksiklikleri bulunan bir ÇED Raporu hazırlanarak kanalın inşası için adımlar atıldığına vurgu yapan İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim üyesi  Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Kanal İstanbul projesinin neden yapılmaması gerektiği ile ilgili açıklamalar yaptı. 

Kanal İstanbul’un yaratacağı sorunlar her bilim insanının kendi bakış açısından farklılık göstermektedir diyen Tolunay, “Ben kanalın yaratacağı en önemli sorunların ormanlar ve karasal ekosistemlerin yok olması/parçalanması, tarım alanlarının yok olması, su havzalarını yok ederek kuraklık ve su kıtlığına yol açması olasılığı, kıyı dolgusu nedeniyle kıyı habitatlarının yok olması ve kurulacak yeni şehir de dahil olmak üzere güzergah üzerindeki köylüler ile balıkçıların uğrayacağı sosyo-ekonomik etkiler olacağını değerlendirmekteyim” diye konuştu.

Prof. Dr. Doğanay Tolunay Kanal İstanbul ile ilgili endişelerini şu maddelerle açıkladı:

"AZIMSANMAYACAK MİKTARDA TARIM ALANI KAYBEDİLECEK"

"Kanal İstanbul güzergahı ve iki yakasında kurulacak olan yeni şehrin alanı 36 bin 453 hektar. Bu alanda göller, bir kısmı muhafaza statüsünde olan ormanlar, kıyı kumulları, bataklıklar, sulak alanlar, dereler gibi çok sayıda ekosistem bulunmakta. Bu ekosistemler İstanbul’da kentleşme baskısı nedeniyle zaten oldukça zarar görmüş olup, bir kısmı endemik olan yüzlerce canlı türüne ev sahipliği yapmakta. Bu alandaki endemik ve tehdit altındaki türlerin taşınarak korunacağı ÇED Raporunda önlem olarak yazılmış. Ancak nasıl taşıma suyla değirmen dönmezse tür taşımayla da biyoçeşitlilik korunmaz. 36 bin 453 hektarın 16 bin hektarı tarım ve mera alanı. Bu alanlarda halen hayvancılık yapılmakta ve başta buğday ve ayçiçeği olmak üzere ürün yetiştirilmekte. Ülkemizin tarım alanlarının sürekli azaldığı dikkate alındığında hiç de azımsanmayacak miktarda bir tarım alanı kaybedilecek.

"ÇED RAPORUNDA GÜNDEME GELMEDİ"

Yerlerinden olacak köylülerin ve balık yataklarının tahrip olması ile zora düşecek balıkçıların durumu ne ÇED Raporunda ne de başka bir mecrada hiç gündeme gelmemektedir. Halen çiftçilik, hayvancılık, arıcılık ve balıkçılık yapan, üreten binlerce insanın yerlerinden yurtlarından olması söz konusudur.

"COĞRAFYANIN TAMAMEN DEĞİŞTİRİLDİĞİ BİR PROJE"

Kanal İstanbul ülkemizde doğaya en fazla müdahalenin yapıldığı ve coğrafyanın tamamen değiştirildiği, yeni bir adanın oluşturulduğu, tüm Karadeniz ve Marmara Denizinin etkileneceği bir projedir. Örneğin ÇED Raporunda Kanal İstanbul’un Karadeniz’deki su seviyesini 5 cm kadar azaltacağı, buna karşılık Marmara Denizi’ndeki su seviyesini 2-3 cm kadar yükselteceği açıklanmıştır. Doğaya bu şekildeki müdahalenin etkilerini ve sonuçlarını tam olarak belirleyebilmek mümkün değildir."

NACİ GÖRÜR: CAN VE MAL KAYBI ARTAR

Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür ise Kanal İstanbul ve deprem ilişkisi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Kanal İstanbul'un olası depremden etkilenceğini ve birçok riski artıracağının altını çizen Prof. Dr. Naci Görür, “Kanal istanbul yapıldığında İstanbul’da deprem olur ya da beklenen deprem olur diye bir şey söylenemez ancak Kanal  İstanbul olacak olan depremden etkilenir ve dolayısıyla da deprem riskini artırır. Deprem riski dediğimiz şey can ve mal kaybıdır” diye konuştu.

Kanal İstanbul olduğu zaman her şeyden önce İstanbul’un belirli bir sahası, alanı önemli bir ölçüde ada haline geleceğinie vurgu yapan Görür, “Bu adaya da ancak tünel, köprü, vapur gibi yollarla ulaşılacağı için olası bir deprem sırasında göçük altında kalabilecek  insanları hastaneye taşımak, olacak yangınları engellemek gibi  acil müdahale etmek gereken  durumlarda sıkıntılı yaşanabilir. Yani yapılan köprülerin ve yolların hasar görmesi halinde adada kurtarma çalışmaları yapmak ulaşım bakımından daha zor olabilir. İşte bu nedenden dolayı olası bir deprem sırasında can ve mal kaybı artar” şeklinde konuştu.

"DEPREM KENTİNDE OLMAMASI GEREKEN ŞEYLER"

Kanal İstanbul'un olası bir  deprem açısından aksi bir rol oynadığını dile getiren Görür, “En kilit nokta bir deprem kentinde yapılmaması gereken şeylerden biri de oradaki nüfusu ve yapılaşmayı artırmaktır. Bu yapılmamalı. Buralara tünel yapıldığı zaman önemli ölçüde konut alanları ve yerleşim olacak. İstanbul’un bugünkü nüfusu 17 milyonsa belki 2  milyon daha artacak ve 19 milyon olacak.  Bu nüfusun tüm İstanbul’a vereceği ağırlık ve sıkıntı  bir yana Kanal çevresinde daha fazla yapılaşmaya ve yerleşmeye neden olacağı için olası bir deprem sırasında burada can ve mal kaybı daha fazla olacaktır. Deprem bekleyen kentlerde nüfus ve yapılaşma artırılmaz tam aksine bilimsel olarak orada uygulanacak yöntem, nüfus ve bina yoğunluğunu azaltmak olmalıdır. Yeşil alanlara daha fazla önem verilmeli ki olası bir deprem de can kaybını önleyebilelim. Kanal burada tam aksi bir rol oynuyor.  Deprem kentinde olmaması gereken şeyleri ileri sürmüş oluyor” diye konuştu.

"DEPREMİN NEDEN OLABİLECEĞİ TAHRİBATLAR SÖZ KONUSU"

Görür bir diğer sorunu da şu şekilde anlattı:

“Kanal’ın geçtiği güzergah sorunlu zemin üzerinden geçmektedir. Olası bir deprem sonrasında kanalda,  özellikle Marmara ile Küçükçekmece gölü arasındaki kesimde depremin neden olabileceği tahribatlar söz konusu olabilir. Hasar alması durumunda da yine bir sıkıntı meydana gelebilir. Kanal istanbul’un depremle ilişkisini böyle düşünmek lazım.”

Kanal İstanbul Boğaz'daki egemenliği güçlendirecek!

Adil Karaismailoğlu: Kanal İstanbul Türkiye'nin vizyon projesidir!