Genel

Bilinçli olalım..

Ahşap kagir evler, Anadolu coğrafyasında yüzlerce hatta binlerce yıldır uygulanmasına rağmen Cumhuriyet dönemi ile beraber unutulmaya veya unutturulmaya yüz tutmuştur...

Ahşap kagir evler, Anadolu coğrafyasında yüzlerce hatta binlerce yıldır uygulanmasına rağmen Cumhuriyet dönemi ile beraber unutulmaya veya unutturulmaya yüz tutmuştur.
O günün koşullarında bilinçli veya değil..daha sağlam olur düşüncesi ile betonun ahşaba tercih edilmesi takdir edilir ki toplumsal mukadderatı da değiştirmiştir.
Ülkemizin son 80 yıllık zaman sürecinde yaşanan deprem felaketlerine karşı verilen sınavlar ise tam bir felakete dönüşmüştür.
Dikkat edilirse 20.yy ilk yarısında 1.ve 2.Dünya savaşlarının yaşanması da bunda etkendir..daha sağlam olur düşüncesi ile siyasi erk tarafından beton ve demirin tavsiye edilmesi, hatta bunun bir devlet politikası haline getirilmesi ve geliştirilmesi..icranın başında ki insanlarında vizyonu gereği ahşap adına ne varsa bu ülkede hepsi kaderine terk edilmiş..hatta yıkılıp yok olmasına göz yumulmuştur.
2.Dünya savaşı ile Nazi zulmünden kaçan akademisyenlerin üniversitelerimizde beton sistemi bilimsellik adına tek yapı sistemi olarak dayatmaları..ve bunun da bir devlet politikası haline getirilmesi..bu süreçte yaşanan deprem gibi afetlerde yaşanan zarar, ziyan ve ölümlerin faturası da bu zihniyetin bir temel sonucudur diyebiliriz.
Bu tür afetlerin zarar, ziyan ve ölümlü olmasının sonuçları yapısal sistemden kaynaklandığı her halde idrak edilemedi veya işimize gelmedi.
Özellikle fay hatlarının üzerinde ki şehirler ve bölgelerde “Türkiye nin %98 i deprem riski altındadır- uygulanan imar yanlışlıkları veya tercihleri bu felaketlere de çanak tutmuştur.
Tabi 1999 Adapazarı depremine kadar da bunca basiretsizlik anlaşılamamış ve idrak edilememiştir.
Yani kamusal idrak ve bilinç bu zaman zarfında işin kolayına kaçmıştır.
O devirlerde sanki binaları beton yaparsak Azrail hariç ölümden muafiyet varmış gibi mi düşündüler bilmiyoruz..milletin başına çorap ördükleri kesin.

Halbuki ahşap sistem teknolojisi gelişmiş ülkelerde yaşanan yoğun depremlere rağmen her geçen zaman teknoloji ile beraber doğru orantılı geliştirilmiştir.
Burada ki temel amaç kamu sağlığı ve güvenliğidir.
Ahşap sanayinin gelişmesi ile bu ülkelerde ne ormanlar bitmiştir ne de devletler ahşap politikalarından taviz vermiştir.
Burada ki bakış açısı doğrudur..vizyonun doğru ve basiretli insanlar tarafından geliştirilmesidir, aksi halde oryantalist bir yaklaşımla bu işlere kader deyip baştan savmak ise sadece günü kurtarmaktır.
Yanlış ve kötü den sadece ders ve imtihan çıkar..iyi bir emsal ve örnek asla çıkmaz.
Sorumluluk makamında ki insanların özellikle siyasi erkin toplumsal mukadderatı ne etkilediği görülmelidir.
         ***
Geçen gün gazetelerde inşaat sektöründe faaliyet gösteren bazı yatırımcılar ile şirket sahiplerinin "" İstanbul dikine büyütülmeli..imarın çok katlı olması ve artırılması""   yönünde ki demeçlerini okudum.
İyi de zemini sağlam olmayan Avcılar, K.çekmece, B.çekmece, Beylikdüzü, Kartal, Pendik, Maltepe gibi Marmara denizine kıyısı olan bölgeler de 10 kat yetmedi hadi bir 20-30 kat dikelim demek doğrumudur
Bunu söyleyen zevatın inşaatlarının olduğu bölgeler 1999 yılında meydana gelen Adapazarı depremine 280 km uzakta olmasına rağmen bu bölgeler de ki zarar ve ziyan nasıl açıklanacak
Burnunun dibinde ki Avcılar da yaşanan tabloyu bilip bilmeden hala yüksek kat imardan dem vurmak tam bir basiretsizlik değil de nedir
Bu bölgeler Marmara ya kıyısı olan, zemini yumuşak ve zayıf olması nedeniyle senin 30-40 km tam karşında meydana gelebilecek bir depremin gücünü ve şiddetini tasavvur edebiliyormusun
Zemini zayıf olan bu bölgelere yüksek katlı yapılar dikmek hangi akla hizmettir
Bu tür açıklamalar tam bir sorumsuzluktur.
Hafta içinde bir bilim adamı tarafından yapılan açıklamaya göre 2011-2015 yılları arasında İstanbul ve İzmir de 6,5 şiddetinde bir depremin kuvvetle muhtemel olduğunu söyledi.
Bu şehirler bu yapılarla bu imtihanı veremez.

Bakınız şunu yıllardır söylüyoruz, zemini sağlam ve kaya olan bölgelere yüksek kat verilmesi elzemdir ve haktır.. ancak sahil bölgelerinin zemini zayıf olması nedeniyle yüksek kat uygulaması yanlıştır.
Sonuç olarak milleti yüksek katlı yapılara mahkum etmek kamu sağlığı ve güvenliği açısından da doğru bir yaklaşım değildir.
İyi haftalar.


huseyinkuru@sunflower.com.tr