Bina yapıları kar yağışını nasıl etkiler?
Uzmanlara göre şehirlerdeki yapılaşma şekli karın yağış biçimini de etkiliyor. Peki, dikey mimari kar yağışını nasıl etkiliyor.
İstanbul'da uzun süredir beklenen kar yağışları başladı. Kar yağışlarının bir kaç gün daha devam etmesi bekleniyor. Fakat bu kar yağışları İstanbul'un bazı bölgelerinde çok az görülüyor.
Sözcü'den Merthan Sümbelli'nin haberine göre; İstanbul'un en yüksek rakımlı tepeleri 537 metre ile Aydos tepesi, 442 metre ile Alemdağ, 438 metre ile Kayışdağı olarak sıralanıyor. Popülerliğiyle nam salan Çamlıca tepesinin rakımı ise 268 metre. İstanbul'da genellikle kar yağışı yoğun olarak söz konusu tepelerde yaşanıyor.
Peki bunun nedeni sadece yüksekte yer almaları mı, yoksa başka etkenler de var mı?
Dikey kentleşme, betonlaşma, ormansızlaşma gibi faktörlerin etkisi ne?
Meteoroloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen ve İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Deniz Demirhan dikey yapılaşmanın kar yağışı üzerindeki etkilerini açıkladı.
Meteoroloji Uzmanı Prof. Dr. Orhan Şen, dikey yapılaşmanın kar yağışına olumsuz etki ettiğini belirtiyor. Binaların çok dar bir alanda konumlandırıldığını söyleyen Şen, “Şehir merkezinde çok yüksek binalar ve çok dar bir alana konulmuş vaziyette. İstanbul, Tokyo ve Şangay gibi kentlerde ısı adası etkisi çok fazla. Bunun için artık çözüm yok. Bu tarz planlamaları en başında mutlaka insanı ön plana alarak gerçekleştirmek gerekir. Yapılan gökdelenleri artık yıkamazsınız” dedi.
‘Taneler kar olarak başlıyor, yağmur olarak iniyor’
İstanbul'un belirli bölgelerinde ısı adası etkisinin görüldüğünü söyleyen Dr. Deniz Demirhan da sistemin daha bitmediğini ve yağışların süreceğini belirtiyor. İstanbul'da meydana gelen kar yağışında sistemin çok kuvvetli olmadığını vurgulayan Demirhan, “Bu yağışlar kuvvetlenerek devam edecek. Şehir merkezlerinde kuvvetli bir yağış bekliyoruz.
ISI ADASI ETKİSİ NE ANLAMA GELİYOR?
Dr. Deniz Demirhan, ısı adası etkisini şu şekilde açıklıyor:
“Şehir merkezlerinde sıcaklık, normalde olması gerekenin üstündedir. Çünkü şehir merkezlerinde güneşten gelen radyasyonu içine çeken beton yapılar, asfaltlar gibi bazı yapılar vardır. Bu yapılar çok güçlü bir şekilde güneş radyasyonunu içine çeker.
Bu yapılarda radyasyonu içine çekme ve orada tutma oranı çok yüksektir. Bunlar bütün gün boyunca ısınırlar. Gece olunca soğuma başlar ve güneş radyasyonu gider. Beton yapılar tuttukları o enerjiyi dışarıya doğru verme ihtiyacı duyarlar. Gece boyunca bu bölgeler, şehir merkezleri ısınır. Bu da sıcaklığın artmasına neden olur. Dolayısıyla betonun ve binaların daha az olduğu bölgelerden çok daha fazla sıcaklığa sahip olurlar. Bu tarz şehir planlamalarında park alanları gibi atmosferin nefes alacağı ortamlar oluşturulmalı.”
GÖKDELENLER İSTANBUL'U NASIL ETKİLEDİ?
Prof. Şen, şehir planlamasında yanlışlıklar yapıldığını ve gökdelenlerin gerekli rüzgarları bloke ettiğini belirtiyor İstanbul'un hakim rüzgar yönünün kış aylarında kuzeydoğu olduğunu ifade eden Şen, şunları ekliyor:
“Bu, İstanbul'un havasını temizleyecek rüzgarın kuzeydoğudan geleceği anlamına gelir. Kış aylarında ulaşım ve ısınmadan dolayı hava kirliliği çok olduğu için havanın temizlenmesi önemli bir nokta. Ancak şehrin kuzeydoğusuna gökdelenler yapıldığı için bu yapılar rüzgarı bloke ediyor. Dolayısıyla İstanbul'daki hava temizlenmiyor. Bu tabii şehir planlamasında bilimin kullanılmasındaki eksiklikten kaynaklanıyor.”
DÜNYADA DOĞRU BİR PLANLAMA ÖRNEĞİ VAR MI?
Şen, şehir planlamasında ideal bir örnek olarak Manhattan'ı göstererek “Manhattan'da uzmanlar şehir planlamasında önce rüzgar yönünü hesapladılar. Uzun araştırmalar sonucunda rüzgarın kuzeyden estiğini tespit ettiler. Ardından kuzeyden güneye geniş yollar yapıldı. Bu yollar rüzgar yönündedir. Bu yolların etrafına yüksek binalar rahatlıkla yapılıyor. Bu yollar orada rüzgar tüneli görevi görüyor. Bu tüneller vesilesiyle Manhattan'ın havası temizleniyor" dedi.