Binalarda taşıyıcı sistemlerin sağlamlığı önem arz ediyor!
Tünaydın Gazetesi'nin yazarlarından Murat İlter bugünkü yazısında depreme karşı binaların sağlamlığının ölçülmesi gerektiğinden bahsetti. İşte Murat İlter'in o yazısı...
Birinci derece deprem ülkesi olan Türkiye, son yıllarda neredeyse deprem gerçeğini unuttu. 17 Ağustos depreminden sonra neredeyse en ufak bir sarsıntı bile haberlere konu olurken, seçim, terör, suriye krizi gibi konu başlıkları bize depremi unutturmaya başladı. 17 Ağustos'un üzerinden 17 yıl geçse de, bu bir gün yeni bir 17 Ağustos yaşamayacağımız anlamına gelmiyor. En azından depreme hazırlıksız yakalanmamak için tedbirimizi almalı, olası bir deprem durumunda ne yapılması gerekenlerin provasını yapmalıyız. Ancak en önemlisi binalarımızın depreme karşı güvenli olup olmadığını araştırmalıyız. Çünkü bu hayati bir önem taşıyor.
Bina sağlamlığının yanı sıra yapı elemanlarını sabitleyen dübellerin ve taşıyıcı sistemlerin sağlamlığı da önem arz ediyor.
Artık ileri teknolojisi sayesinde depremin olası hasarlarını en aza indirmek mümkün. Binaların deprem dayanımını röntgen çeker gibi pratik bir şekilde ölçebilen yeni ileri teknolojiler, geleneksel yönteme göre 15 kat daha hızlı ve tahribatsız taranmasını sağlıyor.
Yüzölçümünün yüzde 90'ı deprem bölgesinde olan ülkemizde, binaların depreme karşı güvenli bir şekilde inşa edilmesi büyük önem taşıyor. Ancak bilinenin aksine bu güvenlik sadece binanın depremde yıkılmaması anlamına gelmiyor.
Hayati risklerin ve yaralanmaların önlenmesi için binanın sağlamlığı kadar elektrik tesisatı, asansör, dış cephe gibi yapı elemanlarını sabitleyen dübellerin ve taşıyıcı sistemlerin sağlamlığı da önemli. Doğalgaz ve elektrik kaçağı gibi sebeplerle gerçekleşebilecek yangınlara karşı ise pasif yangın durdurucu ürünlerin kullanılması gerekiyor. Bu önlemler alınmadığı takdirde, olası bir deprem anında bina içinde gerçekleşen bir kaza diğer pek çok kazayı da beraberinde getirebilir. Bu noktada mevcut binaların da kentsel dönüşüm sürecinde bir an önce incelenmesi ve riskli yapılara müdahale edilmesi gerekiyor.
Mart'ın ilk haftasını Deprem Haftası olarak sessiz ve sedasız bir şekilde kutladık. Oysa geçmiş yıllarda, Deprem Haftaları seminerler, paneller ve deprem tatbikatları ile geçer, medyada oldukça ses getirirdi.
Binalarımız ne kadar depreme dayanıklı? bilmiyoruz. 17 Ağustos sonrası yapılan binalarda uygulanan ek tedbirler acaba yeterli mi? Binamızı ne kadar iyi tanıyoruz. Bir binadaki en önemli yerin dübeller olduğunu acaba kaçımız biliyoruz?
Dübeller, yapısal beton-beton ve çelikbeton birleşimleri, mekanik ve elektrik tesisatı sabitlenmesi, asansör ya da dış cephe sabitlenmesi gibi yapıların pek çok alanında kullanılıyor. Deprem anında dübellerde oluşabilecek aksaklıklar tehlikeli kazalara ve istenmeyen durumların oluşmasına neden olabiliyor.
Bu alanla ilgili net bir istatistiki çalışma olmasa da geçmişte yapılan bazı çalışmalar, incelenen spesifik depremlerde can kaybı nedeni olarak yaklaşık yüzde 10 oranında yapısal olmayan nedenleri sıralıyor. En çok göze çarpan yapısal olmayan ve yapısal uygulama örnekleri ise cephe kaplamaları, asansör rayları, mekanikelektrik bağlantılar veya mevcut bir taşıyıcı betonarme elemana ek olarak yapılan yapı elemanı uygulamaları. Dübeller bu elemanların yapıya sağlıklı bir şekilde sabitlenmesini sağlar. Bu sebeple Türkiye gibi 1. derece deprem kuşağında bulunan ülkelerin onaylı dübel kullanmaları yasal bir zorunluluk haline getirilmeli.
Depremlerde karşılaşılan bir diğer önemli hususu ise çıkabilecek olası yangınlar. Bina yıkılmasa bile, çeşitli nedenlerden dolayı yangın çıkabilir. Bu nedenle binanın aynı zamanda yangına karşı koruyuculu olması önemli. Doğalgaz ve elektrik tesisatında yaşanabilecek kaçaklar nedeniyle oluşacak yangınları durdurmak için yangın esnasında 4 saate kadar alev, duman ve zehirli gazların yayılmasını ve ısının yükselmesini engelleyen sistemler tercih edilmeli.
Kentsel dönüşümün son hızla devam ettiği İstanbul'da ve ülkemizin her köşesinde acil bina analizleri yapılması gerekiyor.
Bugüne kadar Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının koordinasyonu ile yürütülen yeni deprem yönetmeliği çalışmasında önemli gelişmeler sağlandı. Bundan sonra da hem üniversiteler hem de İnşaat Teknik Değerlendirme ve Bilimsel Araştırma Kurumu'nun bu alanda yapacağı çalışmalar daha güvenli bir gelecek için son derece önemli.
Tünaydın/ Murat İLTER