Sektörel

Binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor!

Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği Yönetim Kurulu 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 Marmara Depremleri hakkında açıklama yaptı.

17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 Marmara Depremleri ve son olarak yaşanan Van depremi sonrasında meydana gelen büyük ölçekli can ve mal kayıpları, Mühendislik hizmetleri almamış, denetimsiz yapılaşmaların yol açabilecekleri zararları bütün açıklığı ile gözler önüne sermiştir. 16 yıl önce meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki Marmara depremi büyüklük, etkilediği alanın genişliği ve sebep olduğu kayıplar açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden birisi olmuştur.


Türkiye’de 15 yıldan beri uygulanmakta olan yapı denetim kanununun eksik yönleri olmasına rağmen; bugüne kadar kanun kapsamında inşaatları tamamlanmış olan yapılarda, özellikle “Taşıyıcı Sistemi” ilgilendiren imalatlarda, büyük oranda başarı sağlanmıştır. Ülkemizde bu kanun kapsamında denetimi yapılmış olan binalarımız, öngörülen büyük depremlerde yıkılmayacak ve can kayıpları yaşanmayacaktır. Ancak yapı denetim kanunundan önce yapılmış veya kanun kapsamı dışında tutulmuş olan yapılar için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. Yapı denetimini etkin kılmak ve süreklilik kazandırmak için; mevcut kanundaki “denetlenen ile denetleyen arasındaki ticari ilişki ” ortadan kaldırılmalıdır. Müteahhit, Yapı Denetim Kuruluşunu kendisi belirlediği sürece, inşaatlarda sağlıklı bir denetimin %100 başarılı olması mümkün değildir. Bu sorunu sürekli dile getirerek, yasanın eksikliğini vurgulamayı görev edindik. Zira bu eksikliğin neden olabileceği can kayıplarının vebalini taşımak istemiyoruz. Kanun yapmaya yetkin olanların da bu vebali taşımak istemeyeceği inancındayız.

 

Hepimizin bildiği gibi; ülke topraklarımızın %96'sı değişik seviyelerde tehlike arz eden deprem bölgeleri içerisindedir. Nüfusumuzun %98'i bu bölgelerde yaşamaktadır. Ayrıca, nüfusumuzun %70'i de 1. ve 2. derece deprem bölgelerinde yaşamaktadır. Kısacası; ülke olarak neredeyse hepimiz, can ve mal güvenliği açısından deprem riski ile karşı karşıyayız. O halde; Depremlerin birer afete dönüşmemesi için “can ve mal güvenliğini” esas alacak, etkin bir denetim sistemine fırsat verecek şekilde yapı denetim sisteminin düzeltilmesi gerekmektedir.

 

Kanun üzerinde yapılacak değişikliklerle taşıyıcı sistemde yakalanan başarı oranını tüm imalatlarda yakalamak mümkündür. Ancak bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerinin de istekli ve kararlı olmaları gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki; Depremler öldürmez, denetimsiz, mühendislik hizmetleri almamış, standartlara uygun olmayan binalar can alır. Bu can kayıplarının önlenmesi için mevzuat eksiklikleri giderilmiş “Bağımsız bir Yapı Denetim” şarttır. Ne yazık ki; ülkemizde, sadece yıkıcı depremlerden sonrasına hazırlanıyoruz ancak öncelikle yapılması gereken depremden önce alınması gereken önlemlerdir. “yapı denetim” büyük depremlerden sonra gündeme geliyor ve yeni tedbirler almaya çalışıyoruz. Bu sefer, olası büyük Marmara Depreminden önce birşeyler yapalım ve mevcut Yapı Denetim Kanununu işler hale getirelim, sorunlu kanun maddelerini düzeltelim. Bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkililerine büyük görev düşmektedir.

 

Depremin ne zaman olacağını bilemeyiz, ancak ne yapabileceğini biliyoruz. Onun için ülkemizde sağlıksız ve deprem standartlarına uymayan düşük dayanımlı mevcut yapıların “Kentsel Dönüşüm” kapsamında dönüştürülmesi ve bir an önce depreme dayanıklı getirilmesi gerekmektedir. Bu konuda Bakanlığın, Belediyelerin ve vatandaşların duyarlı davranması ve dönüşümü desteklemesi, süreci hızlandıracaktır. Sağlıklı, güvenli, mühendislik hizmeti almış binalarda ve çevrede yaşama hakkı herkesin Anayasal hakkı ve ortak arzusudur. 

 

Ülke çapında uygulanması planlanan kentsel dönüşüm projesi, ülkemiz tarihindeki en büyük projelerinden biridir. 21.yüzyıla damgasını vuracak olan, sağlam, sağlıklı ve yaşanabilir bir çevre vaad eden “Kentsel Dönüşüm” uygulamalarının başarılı olmasını ve özellikle rantı düşük bölgelerde binaların dönüşümün daha da hızlandırılmasını bekliyoruz. Bunun için riskli bölgelerde imar çalışması yapılması gereklidir. Riskli binalarda tespitler bir an önce tamamlanıp bu binalarda yaşayanlar binanın durumu hakkında bilgilendirilmeli, yıkılıp yeniden yapılması sağlanamıyorsa güçlendirilmesi için gerekli desteğin sağlanması gereklidir.

 

Yapı denetim sistemi ilk oluşturulduğunda bir umut olarak ortaya çıkmış ancak sistem doğru oluşturulamadığı, müteahhit ve belediye çevrelerinde gerekli desteği görmediği için zaman içinde kan kaybederek etkisizleştirilmiştir. İçinde bulunduğumuz dönemde yapı denetim şirketlerinin, sisteminin ve inşaat sektörünün ciddi sıkıntıları bulunmaktadır. Yapı Denetim Kuruluşları Birliği olarak yapmış olduğumuz girişimler neticesinde sistemi disipline edecek bazı yasal düzenlemeler yaptırılmasına rağmen halen yetersiz kalmaktadır. 4708 sayılı yapı denetim yasasında bütün üzerinden köklü bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Planlama aşamasından başlayarak denetim ve yapı işlerinin tamamlanmasına kadar geçen sürenin ancak; sistemin tüm aktörlerinin etki alanına alınabildiği bir bütün dahilinde düşünülerek oluşturulacak bağımsız bir üst kurul tarafından koordine edilerek düzene koyulabileceğini düşünüyoruz.

 17 Ağustos Marmara Depreminin yıl dönümü vesilesiyle depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyor böylesine büyük acıların tekrar yaşanmamasını umut ediyoruz.


 


YAPI DENETİM KURULUŞLARI BİRLİĞİ DER.


YÖNETİM KURULU