Dış Piyasalar

Bob Allies: Sembol yapılar tarih olacak!

Londra'da kentsel dönüşüm çalışmalarıyla tanınan ünlü İngiliz mimar Bob Allies, tasarımın ikinci plana atıldığını aktardı. Allies, gelecekte sembol yapıların ortadan kalkacağını söyledi. 

İngiliz mimar Bob Allies Londra'da kentsel dönüşüm çalışmalarıyla tanınıyor. Allies, "Asıl hedefimiz enerji tasarrufunu sağlayarak doğayla uyumlu yeşil binalar inşa etmek" diyor. Bob Allies "Geleceğin Kentleri, Kentlerin Geleceği" programı kapsamında İstanbulda'ydı.

 

YENİ ŞAFAK PAZAR EKİ'nden Aylin İzmir'İn haberine göre; 41 kez RIBA (Uluslararası Mimarlık Ödülü) sahibi olan Bob Allies "Geleceğin Kentleri, Kentlerin Geleceği" programı kapsamında İstanbul'a geldi. 

 

Gelecekteki yapıların 'yüksek performanslı' binalar olması gerektiğini ifade eden Allies, Londra'nın altını üstüne getiren mimar olarak biliniyor. 

 

Aylin İzmir Gelecekte sembolleşen yapıların olmayacağını söyleyen Allies ile mimari ve çevre üzerine konuştu. İşte o yazı...
 

* Geleceğin kentlerinde nasıl bir mimari yapı karşımıza çıkacak?

Ben çalışmalarımı Londra'da yürütüyorum. Londra özelinde konuşacak olursak bizim için en büyük problem nüfusun gün geçtikçe artıyor olması. Merkezden büyüyen şehir giderek dışarıya doğru çoğalıyor. Dışarıda yaşayan insanları da merkeze bağlamak bizim için büyük bir problem oluyor. Bu nedenle yeni şehirlerde yapmaya çalıştığımız şey ofis, eğitim ve yaşam alanlarını birbirinden ayırmadan hepsini ortak bir alanda bir araya getirmek. Aynı zamanda insanların araç kullanmadan şehir içinde seyahat eebilecekleri şehirler tasarlamaya çalışıyoruz. Bizim İngiltere'de üzerinde çalıştığımız yeni model tam da bu şekilde.

 

* Bu yeni şehir modelinin gerçekleşmesi noktasında ne gibi engellerle karşılaşıyorsunuz?

Bu konuda farklı sorunlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Geleceğe yeni ve güzel şehirler inşa etmek istiyorsak hem o şehirde yaşayan insanlar hem mimarlar hem de yerel belediyeler fedakarlıkta bulunmalı. Bu konuda hepimize görev düşüyor. Yine Londra'ya bakacak olursak merkez dışında yaşayanlar bizim için problem oluşturuyor. Çünkü banliyö evlerinde yaşayan herkes her yere arabayla gidip geliyor. Onlar toplu taşımaya biraz daha uzak oluyorlar. Bu nedenle asıl yapmak istediğimiz şey merkez dışında yaşayanlarında toplu taşıma kullanmalarını sağlamak. Geleceğin kentlerinde toplu taşımayı hakim kılmalıyız.

 

* Tün bunlar gerçekleştiğinde geleceğin kentleri "Akıllı Şehirler" mi olmuş olacak?

Size şöyle bir örnek vereyim. Pekin'e gittiğimde insanların telefonlarıyla bisiklet kiraladığını gördüm. Bu insanlar şehrin herhangi bir yerinde herhangi bir bisiklet istasyonunda bisikletlerini bırakabiliyor. Böylece kendilerine bisiklet almalarına gerek kalmıyor. Araç kullanmak ya da otobüse binmek yerine bisikletle seyahat ediyorlar. Bu da çevre dostu olan bir şey. İşte geleceğin kentleri böyle olmalı. Binaları da doğru yapı malzemeleri kullanarak yapabiliresek akıllı şehirlerimizi kurmuş oluruz. Ama ne yazık ki Londra'da bisiklet sistemi şu an tam olarak çalışmıyor.

 

* Geleceğin akıllı şehirlerinde bisikletler daha mı yaygın olmalı o halde?

Tam olarak öyle denemez. Günümüzde olduğu gibi gelecekte de bisikleti yaygın bir şekilde kullanan şehirler olacak tabii. Ama Londra'ya bakacak olursak çok yakında burada dizel araba kalmayacak. Çünkü elektrikli arabalar yani hibrit arabalar dizel otomobillerinin yerini alacak. Günümüzde dizel arabaları kimse almak istemiyor artık. Ayrıca geleceğin kentlerinde araçlarda sürücü olmayacak. Sürücüsüz araçlar yaygınlaşacak. Zaten şehirlerin büyük bir kısmı araçlar nedeniyle kirleniyor. Londra merkezde insanlar toplu taşıma kullnıyorlar. Ben de işime trenle ya da otobüsle gidiyorum. Ama bu benim maddi kazancımla ilgili bir durum değil.

 

* Siz Londra'da kentsel dönüşüm projeleri üzerine çalışıyorsunuz. Yeni yapılarla birlikte şehrin tarihi dokusunu kaybetmemesi için çalışmalarınızda nelere dikkat ediyorsunuz?

Şu sıralar özellikle Londra'daki tren istasyonlarına yakın binalar üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Buradaki tarihi binalar üzerine çalışırken tarihi dokuya zarar vermemeye çalışıyoruz. Binaların tarihi değerini tutmak dışında yeni bir bina inşa ederken kullandığımız enerjiye dikkat ediyoruz. Yeni binalar yapıldıkça sürekli enerji ihtiyacı ortaya çıkıyor ve bu noktada devreye tasarruf giriyor. Şimdilerde Londra'da iki katı kalınlıkta duvarlar örülüyor ki ısı dışarıya çıkmasın. Türkiye'de daha büyük bir probleminiz var. Burada kışlar soğuk, yazlar sıcak. Isıyı hem içeride tutabilecek hem de içeride tutabilecek bir sistemin geliştirilmesi gerekiyor. Yeşil binaları bu şekilde inşa edebiliriz.

 

* Günümüzde sıkça kullanılan bu "yeşil bina" kriterleri sizce nedir?

Bu binaları iklim verilerine ve o yere özgü koşullara uyumlu, doğal yapı malzemelerinin kullanıldığı, atık üretmeyen, enerjiyi ihtiyacı kadar tüketen, çevresel ve sosyal sorumluluk anlayışıyla inşa edilmiş yapılar olarak tanımlayabiliriz. Mimari tasarımlar da tüm bu faktörler göz önüne alınarak yapılmalı. Örneğin, ısıtma ve soğutma işlemlerinde daha az enerji harcanmasına özen gösterilmeli. Eski yapılarda bunun çok iyi bir şekilde yapıldığını görebiliriz.

 

* Peki geleceğin şehirlerindeki binalarda nasıl bir mimari karşımıza çıkacak?

Gelecekte sembolleşen binalar olacağını sanmıyorum. Baktığımız zaman İngiltere'nin, ABD'nin, Türkiye'nin, Çin'in kısacası her ülkenin kendine özgü bir mimarisi var. Bu durum eskiden geçerliydi. Şu an bu söylediğim şey fütüristik olarak bize çok banel gelebilir ama gelecekte yapılar mimari özellikleriyle ön planda olmayacak.


Deniz ulaşımı büyük bir avantaj


* Katar'ın başkenti Doha ve Beyrut'ta çalışmalar yaptınız. Farklı ülkelerde de benzer çalışmalarda bulundunuz mu?


Evet...Yaptığımız projeler yenilebilirlik anlamında Londra'dakinden çok da farklı değildi. Buralarda da konutlar yaptık, tiyatro ve kamu alanları inşa ettik. Ayrıca sadece bu binaları inşa etmekle kalmadık bu binaların diğer yapılarla olan ilişkilerini göz önüne aldık.


* İstanbul mimarisi ve trafiği hakkında neler söylersiniz?


İstanbul harika bir şehir ve Londra'dan daha önemli bir tarihe sahip. Ama İstanbul'da da tıpkı Londra'daki gibi araç kullanımıyla ilgili sorunlar var. Ama topoğrafik olarak bizden daha avantajlısınız. Çünkü toplu taşımada deniz yolunu da kullanabiliyorsunuz.