06 / 05 / 2024

Bodrum'da bahar temizliği yapmanın zamanı geldi!

Bodrum'da bahar temizliği yapmanın zamanı geldi!

Bodrum'da kışı temizlemenin zamanı geldi. Mart başından itibaren Bodrum'da değişim başlar, İstanbul ise baharı yaşamak için bir ay daha bekler...



Bahar gelince Bodrum'un ışığı değişir; gökten ilahi sedef huzmeleri inerken, gümüşi metalik bir parıltı yayılır. Zeytin ağaçlarının yaprakları bir başka türlü ışıldar, yeşilin tüm tonları, tepeleri örterken, kayalıklar soyut tablolar gibi ebruli tonlara bürünür. Çimenleri papatyalar sarar, diğer kır çiçekleri rengarenk ışık oyunları ile en parlak tonlarını bize sunar. Aniden bir sabah uyanırsınız ki tüm meyve ağaçlan, patlamış mısır gibi bir anda açmış, tomurcuklarını ve zarif pembe-beyaz çiçeklerini sergilemeye başlamış.

Böcek sesleri, mutlu mutlu şakıyan kuş seslerine karışır. Horozlar alacalı parlak tüyleriyle ortalıkta salınırken, tavuklar sıra halinde ardından giderler. Ne çok hasret kalmışızdır horoz sesiyle uyanmaya şehirde! Hissederiz... Tabiat ana şöleni başlatmıştır... Onun heyecanı, sevinci, ışıltısı bizlere de yansır! Bir anda hava kararır... Şiddetli bir sağanak düşer bulutun ardındaki altın kaplı gökten. Mis gibi toprak kokusunu beraberinde getirir... İşte o an yağmurun altında koşmak isteriz çayırlardan tepelere doğru. Islanarak dansetmek, yüksek sesle şarkı söylemek gelir içimizden...

Hemen ardından güneş, üzerimize far tutulmuş gibi bizi aydınlatır, bütün kış mahrum kaldığımız sıcaklığı ile tenimizi ısıtır. Hiç fırsatı kaçırmayız... Gerinen tembel bir kedi gibi güneşe uzanır, içimize kadar işleyen ısıya mutlulukla teslim oluruz o an. Aşk sarhoşluğu gibi bir andır bu. İnsanın başını döndürür. Marinada hayat yeni başlamaktadır. Tekneler yalnızlıktan kurtulmuş, üzerlerinde yaza hazırlık çalışmaları başlatılmıştır. Epoksi kokusu sarar bütün limanı, gıcırdayan ahşap seslerine, direklere hafif hafif çarpan halat sesleri karışır. Ritmik tekne gıcırtıları en iyi uyku ilacıdır... Ahşap geçidin üzerine uzanarak ayaklarımızı suya sallandırmak için dayanılmaz bir istek duyarız...

Bodrum'da maki boldur. Bu bolluğun ardında kaybolmuş eski taş evin kapısını heyecanla aralarken, kışın ardında bıraktığı soğuk ve rutubeti hissederek bir an ürpeririz. Hemen şömineyi, kapının dışında birikmiş çalı, çırpı ve odunla doldurup kocaman bir ateş yakar, evin bir an önce ısınmasını beklemek için tekrar güneşe çıkarız.

Zamanımız evin en önemli odası olan mutfakla geçer
Rengarenk Bodrum pazarından aldığımız torbaları kapının önünden alıp mutfağa yöneliriz. Bodrum'da mutfak, evin en büyük ve en önemli odasıdır, çünkü genelde burada vakit geçirilir! Direkt tarladan gelmiş meyve ve sebzeler mutfağa hayat getirir. Mart başı Bergamot reçeli yapmanın tam zamanıdır!

Senede sadece bir kere ve çok kısa bir dönem ürün veren bu nedenle de ender bulunan bu meyvenin peşine düşüp, az iz sürmedik!

Bir de izini sürdüğümüz Morel mantarı var. İnanılmaz lezzetli ve muhteşemler! Bunlar iyice kıymete bindiğinden sabahın erken saatinde pazar yerinin en kuytu köşelerine dalıp, az miktarda gelen Morel'i kapıp ortadan yok olmak. Bu işin sırrını açıklamak gibi olacağından... Fazla kanıt bırakmadan külüstür arabamıza atlayıp tepelerin ardında, makinin, zeytin ağaçlarının ve mandalina bahçelerinin gizlediği taş evimizin mutfağına geri dönerken yol üzerindeki dev marketlerden birine uğrayıp mantar için krema ve evin geriye kalan tüm gereksinimleri için ufak bir alışveriş yapmayı ihmal etmedik!

Sabahın erken saatinde "morel avından" geriye dönerken sapsarı bir ışık, evimizin içindeki vadiyi aydınlatmış bize yol gösteriyordu... Bir gün önce yağmurdan yıkanmış pırıl pırıl parıldayan tabiat, ağaç dallarının ardındaki evimizi farklı renklere sokarak masalsı bir görüntüye sokmuştu. Kuşlar, böcekler, horozlar, tavuklar bir anda senfonik orkestralarını başlatmışlar, kraliyet ailesini karşılayan bando gibi yola dizilip gelişimizi kutlamaktaydı!

Serin toprak üzerinde gezinen hafif rüzgar bizleri hafiften ürpertirken, güneş tüm tatlılığı ile bizlere cesaret vermekteydi, "Hadi, ne duruyorsunuz, açın tüm kepenk, pencere ve kapıları. Bırakın bahar evinize girsin, yaşam başlasın, eviniz evrensel enerjiyle dolsun!" Bahçenin köşesindeki prefabrike ahşap garajdan, bahçe masamızı, şezlong ve sandalyelerimizi çıkartıp, kocaman bir kahvaltı sofrası kurduk. Tavuklarımızın hediyesi günlük yumurtalar, ardımızdaki yüce çam ormanı işçileri arılardan mis kokulu bal, kendi reçellerimiz, tuzlu tereyağlımız, peynir çeşitlerimiz, domates, biber, salatalık tabağımız ve yemyeşil sızma zeytinyağ ile soframızı donatırken, tabak ve peçetelerimizin, işbirliği yapmak adına, baharın tonlarına uygun olmasına özellikle dikkat ettim.

Yatak odamızın pencereleri ardına kadar açık, güneşin ışınları odanın tam içinde. Kıştan kalan yumuşacık flanel çarşafları yıkayıp kaldırmanın vakti gelmiş geçmiş bile. Tabiattan aldığım ilhamla, pudra pembesi, baygın eflatun, pastel yeşil ve bulut mavisi tonlarındaki çarşaf, yastık ve nevresim kılıflarını devreye sokup yatak odamızı da bahar havasına dahil ettim. Mutfaktaki raftan aldığım bir cam kavanoz içine, evimizin önündeki çayırlardan topladığım kır çiçeklerini yerleştirip başucumuza bıraktıktan sonra oturma odamıza yöneldim. Bahçeye açılan beyaz kare camlı kapıları ve pencereleri sonuna kadar açtım.

Rengarenk bir ev beni beklemeli
Odanın içindeki tüm eşyaları dışarı taşıdık. Sıkı bir temizlikten sonra yeni bir yerleşim düzeniyle geri yerleştirdik.
Renklerle baharı eve taşımak isteğime engel olamadığımdan, bir liste yaptım...
1) Kanepe kılıfı için 12 m. pembe keten...
2) İki yan koltuk kılıfı için 14 m. bulut mavisi desensiz keten...
3) Koltuk üzeri yastıklar için 2 m. elma yeşili keten, bir metre de çiçekli yastık için...
4)  Düz desensiz kilim için krem rengi 3x2 metre olmalı...
5)  Kanape üstü şal için yumuşacık mavi kaşmir...
6) Bahçemizden gelen bahar dalları için eski cam kavanozlarım ve sehpanın üzerinde devamlı bulunan mevsim meyveleri ile dolu dev sepet...

Kuş sesleri ile uyandım... Ancak burası Bodrum değil, İstanbul! Mart ayındayız ve bir gün günlük güneşlik, diğer gün ise dondurucu ayaz! İstanbul'da evin çevresindeki ağaçlar bahar hazırlığı içinde... Birkaç papatyaya rastladım bile... Ama çiçekçi tezgahları şimdiden rengarenk. Ben ne güzel bir düşten uyanmışım. Bodrum, taş ev, en sevdiğim ortam ve bahar zamanı.... Burada İstanbul'da da tabiat ana ile iş birliğine gireceğimi adım gibi biliyorum... Çünkü çok cömert ve sevgi dolu!

Vicki Hünal/Vatan


Geri Dön