Kent Haberleri

Bodrum'daki yapılaşma sel riskini arttırıyor!

Mimar Ergun Mutluay, Bodrum Yarımadası 'nda ilke kararı ile birdenbire doğal sit olarak belirlenen arazilerin el değiştirdikten sonra yine aniden sit olmaktan çıkarılmasına dikkat çekiyor...


Uzun yıllardır Bodrum'da yaşayan ve mesleği nedeniyle Bodrum'un betonlaşmasına tanıklık eden mimarlardan Ergun Mutluay, ilke kararı ile birdenbire doğal sit olarak belirlenen arazilerin el değiştirdikten sonra yine aniden sit olmaktan çıkarılmasına dikkat çekiyor. Mutluay, "Bodrum'da neredeyse her şeyin merkezinde rant var. Nerede ne kadar sit alanı varsa alınıp sonra sit derecesi birdenbire aşağı çekilip imara açılan çok yer var. Bunlar Bodrum'da hep olan şeyler. Bunu durdurmak için çok dirayetli sağlam yönetim lazım. Öyle birisi de yok. Başbakan kendisi verdi yüzlerce dönümlük yeri sadece Yalıkavak'ta. 1/5000 ve 1/1000'lik planın altında Başbakan ve 4 de bakanın imzası oluyorsa; 1/1000'lik planın nasıl dağıtılacağı üzerine en başa kendisi imza ataraktan karar veriyorsa; 1/1000'e düştüyse en tepedeki adamın karar verme mekanizması; olacak iş değil. Bu ölçekte ilgilenmeye başladıysa bir başbakan, bu işte bir yanlışlık var demektir" dedi. 


Mutluay, taş veya beyaz sıvanın ve bazı cephe ölçülerinin zorunlu olduğu Bodrum mimarisinden nasıl uzaklaşıldığını şöyle anlatıyor: "Eskiden Bodrum'da binaların taş veya beyaz sıvalı olması zorunluydu. Ben şu anda size plastik kaplı, cam kaplı veya çeşitli yapay malzemelerle kaplanmış farklı renklerde binalar gösterebilirim. Yarımada'da 11 belediye var. 11 belediyede birbirlerinden çok az farklı da olsa imar konusunda aynı kurallar geçerli, ama bütün belediyelerin kendi yorumları, uygulamaları farklı. Hiç kimse sütten çıkmış ak kaşık değil. Hepimiz hep beraber bu işte suçluyuz. Savcısı da suçlu, belediyesi de suçlu, mal sahibi de suçlu, mimarı da suçlu.


Çevreci aktivist Ayhan Eyikoçak "Yerel halkın denize girmek için alanı kalmadı. En az 30 - 40 km yol gitmek gerekiyor. Özel aracınız ve benzin paranız varsa tabii" diyor. 


Bodrum Yurttaş inisiyatifi Sözcüsü Ayhan Karahan ise; özelleştirilerek peşkeş çekilen alanların kamuya ait olduğunu, bu konuda verdikleri hukuk mücadelesini kazanmalarına karşın iktidarın "Bodrum oyunu"nu şöyle anlatıyor: "Biz bunların ciddi bir bölümünü hukuktan geriye çevirmiştik ve lehimize karar veren mahkemeler söz konusu uygulamaların kamu çıkarına aykırı olduğu için iptalini gerçekleştirmişti. Şimdi iktidar arkadan iş çevirerek bu kamusal alanları eğitim, sağlık, sosyal tesis gibi cilalı imar isimlendirmeleriyle sanki kamu çıkarma kullanılacakmış imajı yaratıyor. Sağlık turizmi adı altında 300400 metrekarelik villalar TOKİ'ye yaptırılıp sözüm ona sağlık sorunu olan yabancı müşterilere mülk satışı gerçekleştirilmek isteniyor. Şu anda Bodrum'da en küçüğü 150 dönüm olmak üzere; Kissebükü, Güvercinlik, Gündoğan ve Yalıkavak gibi bölgelerde sağlık turizmi adı altında orman ve hazine arazileri imara açılmıştır. Bin küsur kişiye bir doktorun düştüğü Türkiye'de AKP'nin bir anda sağlık alanlarını ve sağlık turizmini önemsemesini kuşkuyla ve kaygıyla karşılıyoruz. Bu uygulamanın demokratik hiçbir tarafı yoktur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda TOKİ ile kararlar alınıp yerel yönetimlere hiçbir şey sorulmaksızın sadece üst yazıyla bilgi verilmektedir. Bodrum için uygulamaya konulan imar planı değil idam fermanıdır. Yalıkavak'ta yaklaşık 507 dönümlük denize sıfır hazineye ait arazinin başbakan ve 4 bakan imzasıyla özelleştirilmesi de bir başka ibret vesikasıdır. Bu özelleştirmenin biçimi ve içeriği mini bir Bakanlar Kurulu kararı gibidir. Bir de yapmış oldukları imar uygulamasında söz konusu araziyi turistik tesis alanı, yat limanı alanı, ikinci konut yerleşme alam, sağlık tesisi alanı olarak planda tanımlamışlar. Yetmedi; bir de 'dini tesis alanı' belirlemişler." Bodrumdaki sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşlarının, iktidarın Bodrum'a yönelik imar saldırısına karşı birlikte hareket etme karan aldıklarını da sözlerine ekleyen Karahan, "Bu durumda bizlere '#direnBodrum' demek düşüyor" diye konuştu. 

Çevreci aktivist Ayhan Eyikoçak da Bodrum'da yaşayan bir yurttaş olarak imar ile ilgili alınan kararların bölgeyi her anlamda tahrip ettiğini ifade ederek şunları söyledi: "Birbirinin ardı sıra yapılan tatil köyleri, siteler yüzünden güzelim koylar beton yığınlarıyla doluyor. Yapılan kaçak iskeleler, doldurulan kıyılar geri dönüşü mümkün olmayan zararlar veriyor. 


Bir zamanların mavi cenneti Bodrum Yarımadası son yıllarda inşaat sektörünün arsız şantiyesi haline geldi. Niteliksiz yapılaşma artık yarımadanın tüm beldelerini kanser gibi sarıp bitiriyor. Bodrum kimliğinden uzak, tarihi dokuyu hiçe sayan denetimsiz mimari yapılar Mavi Bodrum algısını betona gömüyor. 


İmarlı arazilerin tükendiği Bodrum'da potansiyel inşaat alanlan artık kamuya ait alanlar, meralar, zeytinlikler, ormanlar, ve hazine arazileri. Bu nedenle rant peşinde olan turizm yatırımcıları buralara gözünü dikmiş durumda. 

Deniz kıyısından başlayıp yamaçları aşan konut çöplüğü; Bodrum'da çöp sorunu, su ve arıtma gibi altyapı sorunlarını da katlayarak beraberinde getiriyor.



Cumhuriyet