28 / 11 / 2024

Boğaz Köprüsü, piyano şeklinde boyansın!

Boğaz Köprüsü, piyano şeklinde boyansın!

İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti yolculuğu devam ediyor...




Proje başvuruları ise 2009 Nisan'ında sona ermişti. 2 bin 433 projeden sadece 614'ü İstanbul'a layık görüldü. 
 
Oysa kıymeti anlaşılamayan daha birçok fikir vardı. Burhan Öçal'lı davul şov ve 'İstanbul'da Evlenelim' projesi ve Mobil Mantı Keyfi bunlardan bazıları.

İstanbul'da 2010 çiftin evlendiği bir düğün hayal edin. 4 bin 20 insanın 'evet' diye haykıracağı, 3 gün 3 gece sürecek masallara layık bir düğünden bahsediyoruz. 'Gelini damadı geçtim, konu komşu akraba bunca insan nereye sığar, yeterli nikâh memuru var mı, acaba kaç gelin aynı gelinliği giyerek pişti olur' sorularının aklınıza gelmesi normal. Rakamın 2010 olması da dikkatinizi çekmiş olmalı. Çünkü 'İstanbul'da Evlenelim' adlı proje, İstanbul'un tanıtımına destek vermek amacıyla 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'na sunulmuş projelerden sadece biri. İstanbul'un başarılı bir kültür başkenti olması için projesini kapan 2 bin 433 kişi, 2010 Ajansı'nın kapısını çaldı. Çaldı çalmasına ama sadece 614 proje kabul edildi. Ajansta koordinasyon kurulu, danışma kurulu, yürütme kurulu derken birçok insan projeler üzerinde kafa yordu. 'İstanbul'da Evlenelim' gibi birbirinden ilginç fikirler ise sınavı geçemedi. Sınavı geçemeyen enteresan projelerden biri de 'Nazar Değmesin İstanbul' projesi. Galata Kulesi, Kız Kulesi, Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı gibi tarihi mekanlara devasa nazarlıklar yerleştirilmesini içeren proje kabul edilseydi tarihi mekânlarda el emeği dev nazarlıklar karşılayacaktı bizi.

Nazarlıklarla da iş bitmiyor üstelik. 'Dilek Ağaçları' projesi de onaylansa İstanbul'un dört bir yanında sadece nazarlık değil, çul çaput bağlanmış ağaçlar da görecektik. Bu projede İstanbul halkının dileklerini bağlayacağı ağaçlar tasarlanmış. 2010 başkentleri olan Essen ve Pecs şehirlerindeki meydanlara da bu ağaçlardan konulacak ve onların İstanbul ile ilgili dilekleri öğrenilecekti. Böylece kültürlerin kaynaşması sağlanacaktı. İstanbul'u bu şekilde tanıtmanın ne kadar doğru olduğu ya da halkın bu ağaçlara ne kadar ilgi göstereceği tartışılır tabii. Ağaçlardan bahsetmişken İstanbul'daki binaların yeşillendirilmesi fikrine değinmemek olmaz. Doğaseverler kültür başkentine renk vermek istemiş olmalı ki, binaların cam önlerinin canlı çiçeklerle süslenmesini önermiş. Çiçek bakımı zor iş. Bu proje de kabul görmemiş.

2010'da tek telefonla mantı kapınızda!

Dünyaya İstanbul'u tanıtmaktan bahsediyoruz. Sadece tarihi ve kültürel yapısını değil, Türk kızlarının güzelliğini de duyurmalıyız diyen de olmuş. Buradan yola çıkarak 'Dünya Medeniyetler Kraliçesi Yarışması planlanmış. İstanbul, sadece İstanbullular için değil, tüm dünya için bir cazibe merkezi ne de olsa. Medeniyetler beşiği Türkiye'nin tanıtılması amacıyla dünyanın dört bir yanından kızların katılmasıyla yapılacak bir yarışma düşünülmüş. Bu fikir de ajans tarafından kabul görmemiş.

Türk mutfağı dillere destan olunca yemek konusunda proje gelmemesi mümkün değil. Hele ki hazırlaması zahmet isteyen mantı söz konusuysa... 2010 Ajansı'na gelen 'Mobil Mantı Keyfi' projesi, İstanbul'un dört bir yanına kurulacak mantı merkezleri sayesinde bir telefonla mantınızı kapınıza kadar getirecekti. Mutfak konusunda reddedilen tek proje bu değil. 'Gizli Tatlıların Göçü' projesinde İstanbul'a göç edenlerin yöresel tatlılarının araştırılması planlanmış. Böylelikle kültürler arası etkileşimin mutfak kültürüne yansıması tespit edilecekmiş. 'İstanbul mutfağı' temalı yemek davetinde ise İstanbul'un 4 büyük üniversitesinde yöresel mutfağa ait yemekler öğrencilerin beğenisine sunulacakmış. Bu fikir, arkadaşlarını düşünen bir öğrenciye ait olsa gerek. Mantılar, tatlılar bir kenara Osmanlı şerbetleri de unutulmamış. Şerbetlerin, tarihi eşyalarla dekore edilmiş mekânlarda sunulması düşünülmüş. Ama nafile o da reddedilmiş.
 
Boğaz Köprüsü, piyano şeklinde boyansın

2 bin 433 başvurunun içerisinde sanata dair işler de var. Örneğin, Boğaziçi Köprüsü'nün piyano şeklinde boyanması ve köprüde konserler verilmesi gibi. Ancak bu konser, İstanbul'un 7 tepe olmasından dolayı 7 tepede dev ekranlarda verilecekmiş. Sanatla ilgili bir başka projeye yöneliyoruz. Tüm İstanbullulara davul dağıtılması fikriyle karşılaşıyoruz bu kez. Müzisyen Burhan Öçal eşliğinde İstanbul'un ritim atölyesine çevrilmesi planlanmış. Binlerce insanın davul çaldığı bir İstanbul'u hayal etmek ilginç doğrusu. Zira davulun sesi uzaktan hoş geliyor. Bunca gürültüden sonra daha renkli bir projeye geçiyoruz. '2010 Işıldağı' projesi, İstanbul'u ışıklara boğacakmış neredeyse. Konserlerde kullanılan ışıl ışıl oyuncaklar İstanbul'u tanıtma aracı olarak kullanılabilir mi merak ederken bu fosforların çok farklı olduğunu öğreniyoruz. Çok farklıdan kastettiğimiz ise üzerlerinde 2010 logosu olması sadece. Avrupa'nın Kültür Başkenti'ni dünyaya tanıtmada yetersiz görülmüş ki bu fikir de reddedilmiş.
Zaman


Geri Dön