Boğazdaki yalılar mercek altında!
Sabah Gazetesi'nden Sonat Bahar ve Zeynep Acar İstanbul Boğazı’nda geçen hafta yaşanan kazanın ardından boğazdaki tarihi yalıları mercek altına aldı..
Dünyanın en tehlikeli su yollarından olan İstanbul Boğazı’nda geçen hafta büyük bir kaza daha yaşandı. Kazanın ardından boğazdaki tarihi yalıları mercek altına aldık. Sigorta şirketlerinin sigortalamaktan kaçtığı, uzmanların korunması için çözüm bulamadığı ‘Boğazın incileri’ konusunda herkes hemfikir: Yalın mı var, derdin var!
İstanbul denince akla boğaz ve boğazdaki yalılar geliyor. Onlar güzel şehrimizin incisi. Ama dünyanın en tehlikeli su yollarından biri olan İstanbul Boğazı'nın etrafında oldukları için her dakika tehdit altındalar. Boğazdan geçen her tanker, bir yalı sahibinin yüreğini hoplatıyor. Ya da sert esen bir rüzgar, tarihi bir yalının dokusuna zarar veriyor. Yalı sahibi olmak aynı zamanda dert sahibi olmak. Çünkü iş yalıyı almakla bitmiyor, bakımı zor ve pahalı, bir yalıyı sigortalatmak ateş pahası. Boğazdaki tehlike nedeniyle yalıda huzurlu bir yaşam da çok mümkün görünmüyor.
Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı geçtiğimiz günlerde büyük bir felaketin içinde buldu kendini. Malta bayraklı VITASPIRIT gemisinin makine arızası sebebiyle yalıya çarpması bu tehlikeyi bir kez daha hatırlattı.
60'lı yıllardan bu yana, birbirine çarpan gemi de oldu, tonlarca petrolün denize döküldüğü de... Can kayıpları da oldu, çevre kirliliği de... Yaşanan olayların telafisi yok. Yerine tekrar koyamayacağınız değerler söz konusu.
Boğazı mercek altına aldık, bir yalı sahibi olmanın getirilerini, götürülerini araştırdık. Boğazda yaşananları arşivlerden topladık, boğazın şifrelerini çözdük.
Boğaz kazaları
14 Aralık
1960'ta World Harmony ve Peter Zoranic adlı gemiler çarpıştı. Kanlıca yakınlarında karşılaşan iki tanker arasındaki iletişimsizlik sebebiyle kaza yaşandı. Kazanın ardından tutuşan petroller yangının geniş alanlara yayılmasına sebep oldu. Yaklaşık 51 denizci hayatını kaybetti.
4 Eylül
1963'te sis yüzünden kısıtlı görüşle ilerleyen Rus şilebi Baltalimanı'nda yalıya çıktı. Küba'ya doğru ilerleyen Rus bandralı 5 bin 500 grostonluk Arhangelsk adlı gemi o sırada evde uyuyan genç kızla birlikte iki kişinin canına mal oldu. Dokuz kişi yaralandı.
15 Kasım
1979'da Romen tankeri Independenta karşıdan gelen Yunan tankeriyle çarpıştı. Romen tankeri 96 bin ton ham petrol taşıyordu. Patlama sonucunda İstanbul Boğazı'nın suları siyaha büründü. 40'ı aşkın denizci patlamada hayatını kaybederken denizde yaşayan canlıların yüzde 96'sı can kaybı yaşadı.
14 Kasım
1991'de tarihin en büyük can kaybı bu kazada yaşandı. Karadeniz'den Marmara'ya doğru ilerleyen Lübnanlı Rabion 18 gemisi, karşıdan gelen Madonna Lily gemisiyle çarpıştı. Lübnanlı gemi çarpmanın etkisiyle taşıdığı 22 bin koyun ile birlikte hızla batmaya başladı. Mürettebattan iki kişi ise hayatını kaybetti.
21 Temmuz
2017'de Karadeniz-Marmara istikametinde ilerleyen 3 bin 905 grostonluk yük gemisi Ethem Pertev Yalısı'na çarptı. Sierra Leone bayraklı yük gemisi Türkiye'nin en önemli tarihi yalısında büyük hasara yol açtı.
28 Kasım
2009'da 150 metre uzunluğundaki Ro-Ro gemisi ünlü oyuncu Oya Başar'ın Yeniköy'de oturduğu yalıya çarptı. 10 bin 762 grostonluk kereste yüklü Saint Vincent bayraklı geminin dümeni kilitlendi. Kaza sırasında kızıyla birlikte evde olan oyuncu büyük panik yaşadı.
Babür Güler (Zenith Sigorta Aracılık Hizmetleri Yetkilisi)
Sigorta şirketleri yalı sigortalamaya mesafelidir
1- Bir yalının tahmini aylık gideri ne kadardır? Bu gider hangi parametrelere, neye göre değişir?
- Büyüklüğüne, inşa tarzına, yalı sahibinin çalıştıracağı personele göre değişiklik gösterir. Yalıların büyük bir çoğunluğunun temeli denizin içine oturmaktadır. Dolayısıyla daha içerilerde inşa değilmiş villa ve köşklere göre, çok daha ciddi bir rutubet ve nem etkisine maruz kalırlar, buna bağlı olarak çok daha hızlı yıpranırlar. Bu da binanın bakım giderlerini 3-4 kat arttırır. Rutubetin etkisini azaltmak üzerine önlemler alınsa bile binanın erken yaşlanmasından kurtulmak mümkün değil. Ayrıca boğaz ön görünümünde olan yalı ve binalar diğer müstakil evlerde olduğu gibi isteğe bağlı olarak tadilat, bakım onarım yaptıramazlar. Yapılacak her türlü tadilat Boğaziçi İmar Kanunu ve yönetmeliklerine tabi olup, her işlem için Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nden onay alınmalıdır. Buna bağlı olarak bir yalının aylık bakım giderleri personel hariç 5 bin ile 15 bin TL arasında değişir.
2- Bir yalının sigortalanma ücreti nedir?
- Yine yalının büyüklüğüne, yapım tarzına, makine ekipmanlarına ve en önemlisi değerli eşya bedeline bağlı olarak yıllık 15 bin ile 200 bin TL arasında değişmektedir.
3- Sigorta kapsamına neler girer, neler girmez?
- Yalı sigortalamak sigorta şirketlerinin mesafeli durduğu bir konudur. Bunun ana sebepleri; yalıların bir çoğunun tarihi eser niteliği taşıması, bina yaşının çok yüksek olması, büyük bir çoğunluğunun ahşap ve yangın riskine açık olması, geçtiğimiz günlerde yaşandığı gibi normal müstakil evlerde olmayan deniz taşıtları çarpması riski ile karşı karşıya olmaları. Yalılara yapılan poliçeler diğer konut yangın poliçelerinden çok farklı değil. Ancak yalı poliçelerinde özel olarak dikkat edilmesi gereken şu; deniz taşıtları çarpması, deniz kabarması ve komşu mali mesuliyet riskleri eklenmelidir. Özellikle komşu mali mesuliyet teminatı çok önemli. Yalıda çıkan bir yangın kolaylıkla diğerine atlayabilir. Ve komşu yalıda çok ciddi bir bina ve eşya zararına sebep olabilir.
4- Yalı alma şartları nelerdir? Herkes yalı sahibi olabilir mi?
- Öncelikle yalılar çok sık satışa çıkmazlar, ayrıca yalı sayısı limitli olduğu ve dünyada eşi benzeri bulunmadığı için çok ciddi bir bütçe ayırmak gerekir. Ek olarak yalı almak değil, yalıda yaşayabilmek farklı bir kültürdür. Yalı komşuluğu özel ilişkiler kurmayı gerektirir. İstanbul yalılarının davetleri meşhurdur. Yalıların çalışanları bile bu kültüre sahip olanlar arasından seçilir. Yalıda yaşamak, yalıyı yaşatmak başka bir şey. Boğazdaki birçok yalı dayalı döşeli boş dururken, birçoğu da her gününü ayrı yaşamaktadır. Bazı yalı sahipleri yalısının tüm keyfini yaşarken, bazıları yalının bahçesinde sırtını denize dönüp oturuyor.
Saim Oğuzülgen (BAU Türk Boğazları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü)
Yalım olsa rahat uyuyamam
Üniversitedeki görevinin yanı sıra Türk Kılavuz Kaptanları Derneği Başkanı olan Saim Oğuzülgen, "Yalım olsa, rahat uyuyamam" diyor. Ve boğaza dair önemli bilgiler paylaşıyor:
1- Boğaz neden tehlikeli?
- İstanbul Boğazı diye ele alırsak, en yoğun trafikli, en önemli, hep enlere sahip en riskli ve en tehlikeli, aynı zamanda en fazla kazanın olduğu bir su yolu. Tehlikesi fiziki, jeolojik, hidrolojik ve meteorolojik yapısından kaynaklı. Örneğin bu kaza Çanakkale'de olsaydı sahillerinde bu kadar sıfıra yakın yalı olmadığı için en fazla karaya çıkardı. Böyle bir olay olmazdı. Dolayısıyla İstanbul Boğazı hem doğal hem yapay yapısından dolayı en tehlikeli su yollarından biri. Ayrıca içinden yılda 50 bine yakın çeşitli boyda ve çeşitli tehlikeli yükleri taşıyan gemiler geçiyor. Ayrıca iki sahili arasında milyonlarca yolcu seyahat ediyor. Bunların da oluşturduğu bir trafik var. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar yoğun yerleşimi olan ve riskli bir su yolu görmedim. Dolayısıyla bu tehlikelerle birlikte bu bölgede yaşayan 15 milyona yakın da insan var.
2- Sizin boğazda eviniz olsa rahat uyuyabilir miydiniz?
- İmkan var mı? Geçmişe bakarsak beşe yakın yıkılmış yalı bu bölgede yer alıyor. Son 50 yıldaki kazalara bakarsak 100'e yakın denizci ve İstanbullu hayatını kaybetti. 20-30 civarında gemi hurdaya dönmüş batmış. 100 bin tonun üzerinde petrol veya petrol türevi denizlerimizi kirleterek burada bir kaza süreci oluşturdu. En son kazamız da bu. Yalının salonunda oturup geçen gemileri görmek insana mutluluk verir. İstanbul dünyadaki cennet. İstanbul Boğazı da cennetteki akan nehir. Bunun içindeki gemileri seyretmek de büyük bir zevk ama o gemilerin taşıdığı tehlikenin riskini ve endişesini de beyinde taşımak, o da büyük bir ürperti veriyor.
3- Boğazın tehlike yaratan unsurları neler?
- Boğaz'da en tehlikeli nokta Yeniköy-Kuruçeşme diyebiliriz. Buralar İstanbul Boğazı'nın en dar yerleri. Bu bölgede çok daha fazla kıvrım var. Fiziki yapısı çok kıvrımlı ayrıca bölgedeki akıntı hem doğal hem de anafor akıntı. Ters akıntı yani. Akdeniz'in tuzlu suları alttan Karadeniz'e gider. Karadeniz'in az tuzlu suları yukardan aşağıya iner. Biz buna üst ve alt akıntı diyoruz. Üst akıntı aşağıya inerken burunlara çarptığında geri döner ve anafor akıntısı meydana getirir. Bu üst akıntı normalde kuzeyden güneye akarken güneyden rüzgâr eserse, bu lodos rüzgarıdır, üst akıntıyı da tersine çevirir. Bu sefer buradaki akıntı sistemi tamamen karmaşık hale gelir. Böyle bir durum dünyanın hiçbir denizinde, hiçbir dar su yolunda yok. Bu yüzden kılavuz kaptan şart! Ama kılavuz kaptan alsanız bile bazen geminin teknik kusurundan meydana gelen kazayı önleyemezsiniz. Geçtiğimiz hafta yaşanan kazada olduğu gibi. Makine arızası yapan bir gemiye bir tek Allah yardım eder.
4- Son kazayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- 7 Nisan'da yaşanan olayda söz konusu gemide makine arızası mevcut. O gün rüzgâr kuzeyden güneye doğru esiyordu. Akıntının yönüne bakacak olursak geminin demir atma ihtimali daha büyük problemleri doğurabilirdi. 60 bin ton arpa yüklü bir gemiden bahsediyoruz. Gemi 10 mil hızla yalıya doğru geliyordu ve bu 20 km'ye denk gelir. 60 bin ton yük taşıyor ve üstelik akıntının yönü belli. İnsanlar demir atsaydı dururdu gibi yorumlar yapıyorlar ama geminin içini ve şartlarını bilmeden böyle bir yorum yapılmamalı. Gemide en son çare demir atmak evet ama gemiyi demirleyeceğiniz yerin şartları buna uygun olmayabilir. Gemi arızası 50 m derinliği olan bir yerde gerçekleşiyor. Yalının önü ise 25 m derinliğinde. Sahile yaklaşık 600-700 metre uzaklıkta gemi.