Bozcaada imar planı son durum!
Yurt Gazetesi köşe yazarı Haluk Şahin bugün köşesinde " Bozcaada kurtuldu mu? " başlıklı yazısına yer verdi. İşte " Bozcaada kutruldu mu? " yazısının detayları...
KÖTÜ haberlerden gına geldi değil mi? îşte size bir iyi haber: Bozcaada'yı baştan aşağı betonlaşmaya açarak mahvedecek olan imar planı baştan aşağıya değiştirilmiş. Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce vermiş bu müjdeyi. Yapılaşma açısından daha muhafazakar olan eski plana geri dönülüyormuş büyük çayta. Tarım alanlarının korunmasına daha fazla özen gösterilecekmiş. Bozcaada'nın Güney'inde, şimdiki kasabanın iki katı büyüklükte bir uydu kasaba kurma fikrinden de vazgeçilmiş oluyor, Akvaryum Koyu kurtuluyor. Diğer koylar da.
Bu haber yalnızca içeriği dolayısıyla değil, oluşum biçimi dolayısı ile de sevindirici. Bozcaada'nın betonlaştırılması planına karşı büyük bir tepki gösterildi. Bu tepki yalnızca adalılarla sınırlı kalmadı, Bozcaada'ya sık sık gidenlerin yaraşıra, oraya bir gün gitmeyi hayal edenlerin de desteğini kazandı. Bunlar arasında medya/gösteri dünyasından insanlann bulunması itirazın sesinin yüksek çıkmasını sağladı.
İlk haber Hürriyet gazetesinde manşet üstünde çıktıkan sonra Çevre Bakanı Güllüce'nin de şaşırdığı "Allah Allah, ne ver bu Bozcaada'da?" diye sorduğu söylenir. Konuya gösterdiği ilgi nedeniyle Hürriyet'i kutlamak gerekir. Bu arada, gazetemiz Yurt un da bu konuya özel bir duyarlık gösterdiğini kaydedelim.
Ama Sezar'ın hakkı Sezar'a: Ada'nın yeni Belediye Başkanı Hakan Can Yılmaz ile genç kaymakamı Abdülgani Mağ canla başla çalıştılar.
Bozcaada'lılar, yerlisi ile yazlıkçısı ile, Çanakkale Çevre Müdürlüğünü itiraz diilekçesi yağmuruna tuttular. Binlerce dilekçe verildi. Pankartlar hazırlandı. Yürüyüşler yapıldı. Forumlar düzenlendi.
Ve sonuç alındı.
Bu karara sevinmeme rağmen, Bozcaada'nın Türkiye'nin Ege kıyılarına bir ahtapot gibi sarılmış olan betonlaşma ve bayağılaşma tehlikesinden kurtulduğunu sanacak kadar saf değilim. Rant iştihasının ve vandallık dürtüsünün ne kadar kuvvetli olduğunu biliyorum. Kapıdan giremedilerse bacadan girmeye çalışacaklannı, duvarlardaki çatlaklardan sızacaklannı biliyorum.
Bozcaada gibi özel yerlerin günde 24 saat koruma altında tutulması gerektiğine inanıyorum.
Soru şu: Adayı neye göre koruyacağız? Hayalimizdeki "güzel ada" imgesi nedir? Önce bunun belirlenmesi gerekir. Yoksa herkes kendisine göre korumaya kalkarsa ortaya yamalı bir bohça çıkar.
Bu kural her yer için geçerlidir ve Bozcaada bu açıdan talihlidir. Bozcaada (Tenedos), çağlar boyunca, Ege ve Akdeniz'in en güzel üzümlerinin yetiştiği, en güzel şaraplarnın yapıldığı yer olagelmiştir: Bazı üzüm türleri olgunlaşma döneminde hem güneş ışığı isterler hem de serinlik. Bitip tükenmez yaz poyrazlarıyla Bozcaada böyle bir yerdir.
Bozcaada soğuk denizi ve sert rüzgarlanyla bir deniz-kum turizmi yeri değildir. Bir Bodrum ya da Mikonos olamaz. Ama isterse Toskana, Provence, Napa gibi bağcılık-şarapçılık turizmiyle tüm dünyada göz kamaşüran bir yer olabilir. Korunmuş doğası ve mimari yapısı onu daha da çekici hale getirecektir.
Herodot'un "Tann Bozcaada'yı insanlan uzun ömürlü olsun diye yarattı" dediği söylenir. Bence bu bir yakıştırmadır. Ama Tarih'in babasının şöyle diyebileceğine şüphem yok: "Tann Bozcaada'yı bağcılık şarapçılık turizminin parlayan yıldızı olsun diye yarattı!"
Yurt Gazetesi / Haluk Şahin