Genel

Bülent Eczacıbaşı: Mekan sorunlarımızı çözmeliydik!

Bülent Eczacıbaşı: İstanbul gibi bir kültür başkentinin daha fazla olanağa sahip olması gerekir. Kongre öncelikli salonlar dışında gerçek anlamda konser salonları yok. Sinemalarımız birer birer eksiliyor

İKSV’nin Başkanı Bülent Eczacıbaşı, vakfın 2011 bütçesinin 30 milyon TL olduğunu belirterek, kamu katkısının yüzde 7 olduğunu söyledi. Kültür ve sanatın kamu ve özel sektör desteğini almadan gelişemediğini vurgulayan Eczacıbaşı, “Dünyada kamu katkısı ortalama yüzde 60. Türkiye yumuşak gücünü kullanmalı. Kültür-sanat bire 7 veren ekonomi yaratıyor” dedi.

İSTANBUL’da uluslararası sanat festivalleri düzenlemek amacıyla 1973 yılında Nejat F. Eczacıbaşı önderliğindeki 17 işadamı ve sanatsever tarafından kurulan İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (İKSV) başkanlığına geçen şubat ayında seçilen Bülent Eczacıbaşı, uzun süre sessizliğini korudu. İKSV ile ilgili hedeflerini paylaşmak amacıyla basının karşısına çıkmaya başladığında, yaklaşık 30 milyon dolarlık borcu yeniden yapılandırarak 10 yıllık bir vadeye yaymış, Eczacıbaşı Holding olarak İKSV’ye 10 milyon liralık bir bağış yapmış, sponsorlar da katkılarını artırmışlardı. Bülent Eczacıbaşı ile İKSV’yi ve Türkiye’de sanat ve kültür alanındaki gelişmeleri konuştuk.
30 milyon dolar bütçe
*   İKSV mali sıkıntı içindeydi...
-  Doğal olarak mali sorunları vardı. Vakıflar, özellikle kültür ve sanatla ilgili olanlar, mali sıkıntılar yaşar. Neredeyse tamamen özel sektörün katkılarıyla çalışmalarını sürdürüyorlar. İKSV yıllar içerisinde çok başarılı işler yapmış, çalışmalarını genişletmiş, yurtdışında etkinlikler yapmış bir kurum. Bunlar da mali yükler getirmiş.
*  İKSV’nin bütçesi nedir Mali sorunların çözümüne kamu ne kadar katkı sağlıyor
 -  İKSV’nin 2011 bütçesi 30 milyon TL düzeyinde. İKSV’nin etkinliklerinde kamunun katkısı ise yüzde 6 seviyesinde, belediyenin katkılarını da ekleyince bu oran yüzde 7’ye çıkıyor. Bu katkının mutlaka artırılması gerekiyor.
Kamu katkısı artmalı
*  Dünyadaki örneklere bakınca kamu katkısı ne kadar
-  Dünyadaki önemli festivallerde kamu katkısı ortalama yüzde 60 düzeyinde. Edinburg Festivali’ne kamu katkısı yüzde 63. Venedik Festivali’nde, Güney Fransa’da, Berlin Festivali’nde, Cannes’da yüzde 60; İspanya St. Sebastian’da yüzde 58, Hong Kong’da yüzde 63. Kamu ve kurumlar, yaptıkları bu katkıların karşılığını da fazlasıyla alıyorlar.
Hayal edilemez geri dönüş
*  Nasıl bir karşılık alıyorlar
-  ABD’de yapılmış bir araştırmaya göre, 4 milyon dolarlık kültür sanat yatırımı, 30 milyon dolarlık bir ekonomi yaratıyor. Yani, 1’e 7 gibi, bir çok yatırımcının hayal bile edemeyeceği bir geri dönüş.
*  Kamu katkısı olmadan bu faaliyetler sürdürülemez mi
-  Kültür sanat tek başına kendi yarattığı kaynaklarla hiçbir ülkede gelişemiyor. Özel sektör ve kamunun katkısı gerekiyor. Kabuğunu kıran, dünyanın seçkin ülkeleri arasına giren Türkiye alışkanlıklarını değiştirmek ve kültür-sanata ayırdığı özel ve kamu kaynaklarını da artırmak zorunda.
Yumuşak gücün potansiyeli
*   Kamu, bu katkıları artırmaya sıcak bakıyor mu
-  Kamuda bu yönde çaba ve iyi niyet görüyorum. Yıllar içinde artacaktır. Türkiye artık dünyada kendine yeni bir yer arıyor, komşularıyla ilişkilerini geliştiriyor, bölgesinin lideri oluyor, “yumuşak gücünün” nasıl bir potansiyel taşıdığını ve bunu nasıl kullanması gerektiğini anlamaya başlıyor. Kültür ve sanatta bir üçüncü dünya ülkesi gibi kalırsak, sadece ekonomik gelişme ve dış politikada aktif olarak elde etmek istediklerimizi başaramayız.

Kültür-sanata ilgi arttıkça yaygınlaşma sağlanıyor

*  Özel sektör son yıllarda pek çok müze ve vakıflar kanalıyla projeler geliştirdi. Bunlar da olumlu gelişmeler...
-  Evet muhakkak olumlu gelişmeler. İlgi artıyor ve ilgi arttıkça daha geniş kitlelere yayılıyor. Sponsorluğun ticari açıdan da anlamlı olduğu görülüyor. Bunlar iyi sonuçlar verecek. Özel müzelerle birlikte müze ziyaretçileri de arttı. Örneğin, İstanbul Modern’in ziyaretçi sayısı 500 bine yaklaştı. Yurtdışından bu kurumlara ilgi artıyor, ortak projeler, sergiler yapmak teklifleri geliyor. Bu tür projelerin tanıtıma katkısı tabii büyük oluyor. Ayrıca İstanbul’un kültür-sanat yaşamı çok canlı, yaşanabilir bir şehir olması ekonomik açıdan da yararlar getiriyor.
*  Bu gelişimin Anadolu’ya yansıması da var mı
-  Kesinlikle var. Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde çok kaliteli sanat etkinlikleri düzenleniyor.

2010’da mekan sorunlarını çözmeliydik

*  Bir de değişmeyen mekan sorunu var...
-  İstanbul gibi bir kültür başkentinin daha fazla olanağa sahip olması gerekir. Kongre öncelikli salonlar dışında gerçek anlamda konser salonları yok. Sinemalarımız birer birer eksiliyor. Emek Sineması sorunu gündemde ve ne olacağı da belli değil. Emek’in yeni bir proje ile yıkılıp yeniden yapılmak istendiğini biliyoruz ama anlamlı bir eleştiri ortaya koyacak kadar bile projenin niteliği hakkında kimsenin bilgi sahibi olmadığını görüyoruz. Emek Sineması ile ilgili projenin kamuoyuna ve sanatseverle karşı karanlıkta tutulmasından ve yeterince açıklıkla anlatılmamasından son derecede rahatsızız. Amacından ve niteliğinden habersiz olduğumuz bu projenin de elbette yanında değiliz. Emek Sineması’nın asıl sahibi İstanbullular ve sanatseverlerdir. Sanıyorum bu nokta yeterince anlaşılamıyor ve proje Emek’in asıl sahiplerinden nedense gizleniyor. Öte yandan, Atatürk Kültür Merkezi sorunu sürüyor, bu çok önemli mekan kültür ve sanat dünyamızın hizmetine bir türlü açılamıyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti’yken bu sorunları çözmeliydik. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti  Ajansı AKM sorununu çözmek için çok çaba gösterdi ama maalesef                    sonuç alamadı.

Tasarım Bienali’nin sınırları belirleniyor

*  Uluslararası Tasarım Bienali projenizin kapsamı nedir
- İKSV; Müzik Festivali, Caz Festivali, Sinema Festivali ve 2 yılda bir yapılan Tiyatro ve Çağdaş Sanat bienallerini gerçekleştiriyor. Kendi alanlarında dünyada önemli yerlere geldi. Bazıları ilk üçe girdi. Uluslararası Tasarım Bienali’nin ilkini 2012’de düzenleyeceğiz. Tasarım geniş bir konu ve çok altbaşlığı var.Bunun sınırlarını ve ana temalarını belirliyoruz.

Türk bayrağı renklerindeki Eyfel pilotları panikletmiş

*  Fransa’da Türk Mevsimi ne kadar başarılı oldu
-  Çok başarılıydı. Dokuz ay boyunca düzenlenen yüzlerce etkinlikle Türk kültürünün çok etkili bir tanıtımı yapıldı. Eyfel Kulesi’nin Türk bayrağı renkleriyle ışıklandırıldı. O sırada uçakta bulunan Cumhurbaşkanı Sarkozy’i sinirlendirmemek için pilotların rota değiştirmiş olduklarını da Wikileaks’ten öğrendik! “Fransa’da Türk Mevsimi”nin pek çok benzerlerini yapabiliriz. Yurtdışından bu yönde çok talep var.

Etkinlikleri binlerce kişi izledi

*  2010 yılındaki etkinliklerde kaç kişiyi ağırladınız
-  2010 yılında Film Festivali’ni 150 bin, Tiyatro Festivali’ni 24 bin, Müzik Festivali’ni 20 bin, Caz Festivali’ni 45 bin, Bienali 101 bin kişi izledi. Fransa’daki Türk Mevsimi’nde 9 ayda yapılan 600 etkinliği 15 milyon kişi izledi. Bunların dışında REM, U2, Leonard Cohen konserleri de binlerce kişi tarafından izlendi.

Mirasını kültür ve sanat vakıflarına bırakıyorlar

*  Bütün malını mülkünü kültür-sanat vakıflarına bırakanlar var mı
-  İKSV’ye mirasından pay bırakanlar arasında büyük sanatçımız Leyla Gencer var. İKSV’nin yeni binasında onun adına bir müze kurduk. İstanbul Modern’e de sahip olduğu eserleri bağışlayanlar oluyor. Miras bırakanlar da yaşarken bağış yapanlar da var. Örneğin, İKSV’nin Lale Kart üyelerinin İKSV bütçelerine katkıları, devletin katkısına eşit düzeyde: yüzde 6.
Hürriyet/Demet Cengiz Bilgin