Bursa Ovası'nın altında fay hattı aranıyor!
Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Arık, "Bursa Ovasının altında fay sisteminin olup olmadığı, elde bulunan ve yeni edinilecek jeolojik veriler araştırılmalı" dedi
JMO Güney Marmara Şubesi Yönetimi, 17 Ağustos Marmara Depreminin 12.
yılı nedeniyle basın toplantısı yaptı. Şube Başkanı Mustafa Arık, doğa
olaylarının sık yaşandığı, yüzde 93ü aktif deprem kuşağı üzerinde bulunan ve
nüfusunun yaklaşık yüzde 98i deprem riski altında olan Türkiyede, uyarılar
dikkate alınmadığı için doğa olaylarının afete dönüşmeye devam ettiğini
belirtti.
Kalitesiz ve plansız yapılaşmanın sonuçlarının bugüne kadar defalarca
yaşandığını belirten Arık, şöyle konuştu:
"Siyasi ve maddi rant amaçlı imar aflarının doğrudan ve dolaylı olarak
sürekli gündemde tutulması, siyasi erk tarafından tüm yasal olanaklardan
yararlandırılması, kaçak ve denetimsiz yapılaşmayı özendirmektedir. Milyonlarca
yılda oluşan doğal servetimiz ovaların yerleşime açılması, sağlıklı kentleşme ve
güvenli yapılaşma sürecinde temel yanlışı oluşturmaktadır. Bu konuda
belediyelerimize büyük işler düşmektedir. Güvenli yapılaşmanın üç temel boyutu
bulunmaktadır. Birincisi şehir planlama kriterlerine uygun yer seçimi, ikincisi
yapılarda tüm mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin yerine getirilmiş olması,
üçüncüsü ise yapı malzemelerin kaliteli seçimidir. Son zamanlarda Marmara
Denizinde bulunan Kuzey Anadolu Fay Hattının (KAF) segmentleri ile ilgili
açıklamalar yapılmaktadır. Bu çalışma ve açıklamalar, tehlikenin büyük olduğunu
ve en geç 30 yıl içinde hareketliliğin yaşanacağını göstermektedir."
"YIKICI DEPREMİN OLMASI KAÇINILMAZ"
Arık, Bursadaki tehlikenin sadece Marmara Denizinden geçen KAF ile
sınırlandırılamayacağını ve Bursanın çeşitli fay sistemleri üzerinde oturduğunu
ifade etti.
Arık, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Özellikle şehrimizin kuzeyinden geçen ve kuzeydoğuya doğru uzanan
KAFın Gemlikten geçip İznik-Geyve istikametinde devam eden güney kolu, yaklaşık
500 yıldır enerji biriktirmektedir. Ayrıca ova ile Uludağ masifini birbirinden
ayıran fay sistemi de aktifliğini korumaktadır. 1855 yılı depremi buna bir
örnektir. Bu fay sisteminin 180-200 yıllık periyotlarda aktivite gösterdiği
bilinmektedir. Son 1855 yılındaki depremden sonra geçen süre göz önüne
alındığında, güney kolda da yıkıcı bir depremin olması kaçınılmaz bir gerçektir.
Halen bu fay sistemi üzerinde yeni yapılaşmalar da devam etmektedir."
"BURSA OVASINDA YAPILAŞMADAN KAÇINMAK GEREKİR"
Bursa Ovasının altında fay sisteminin olup olmadığının, eldeki ve yeni
edinilecek jeolojik veriler, uzman kişiler ve üniversitelerin desteği ile
araştırılması gerektiğini belirten Arık, şöyle konuştu:
"Şehirleşme açısından Bursanın şu anda deprem olgusuna hazır olmadığı
görülmektedir. Bir deprem sonrası gereksinim duyulacak boş alanlar ve alternatif
yolların bulunmaması nedeniyle deprem sırasında oluşabilecek hasarın boyutu daha
da büyüyecektir. Ayrıca ova, diğer zeminlere göre yüksek oranda sıvılaşma ve
zemin büyütmesi meydana getirdiğinden, depremde meydana gelecek hasar çok fazla
olmaktadır. Bu nedenle Bursa Ovasında yapılaşmadan kaçınılması
gerekmektedir."
"DEPREM, ÜLKEMİZDE KAÇINILMAZ BİR GERÇEK"
Depremin Türkiyede kaçınılmaz bir gerçek olduğunu dile getiren Arık,
"Bu nedenle bireylerin yaşam mekanlarını teknik denetimden geçirerek sonuçlarını
uygulamaları, kent yöneticilerinin de kamu ve toplu yaşam alanlarında bu
denetimlerin yapılmasını sağlayarak can ve mal güvenliğinin en üst konumda koruma
altına alacakları bilimsel bir gerçektir. Afet gerçeğinden hareketle, afet
tehlike haritaları, mikro bölgeleme ve jeolojik-jeoteknik etütlerin, her türlü
planlamada temel girdi olması sağlanmalı" şeklinde konuştu.
AA