Bursa'da depreme karşı seferberlik çağrısı!
Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, Bursa'da meydana gelen risklere yönelik tespitler için açıklamalarda bulundu.
Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, deprem, sel ve özellikle son haftalarda ülke olarak yaşanan ve bir türlü söndürülemeyen orman yangınları yaşandığını anımsattı. Hürriyet'te yer alan habere göre; Türkiye’de her an bir afetin oluşması neredeyse olağan olduğunu söyleyen Şimşek, “Bursa’da da durumlar pek farklı değil ne yazık ki... Önceki yıllarda Mudanya’da meydana gelen yangın ciğerlerimizi yakarken, geçen yıl bazı köylerimizin sel suları altında kalması fazlasıyla üzmüştü bizi. Depremse zaten birinci derece risk taşıyan kentimiz için olması durumunda maddi ve manevi en fazla zararı verecek afetlerden biri olacaktır” dedi.
Yeterli seviyeye geliyor
Bursa’da afetlere yönelik çalışmaların çoğu afet anı veya sonrasını dahil edecek düzeyde kaldığını belirten Şimşek, önemli oranda güvensiz yapıların yer aldığı kentin sağlıklaştırılması için bilimin ve tekniğin öngördüğü şekilde bütüncül, kalıcı bir planlama ve eylem sürecine bir türlü geçilemediğinden dert yandı. Yıllardır yasalarda ve yönetmeliklerde birtakım düzenlemeler uygulandığını hatırlatan Şimşek, “Deprem ve benzeri afetlerle ilgili kamu kurum niteliğinde birlikler, ekipler kurmakta ancak önleyici hazırlıklarda yeterli seviyeye bir türlü gelinememektedir” diye konuştu.
İmar barışında çelişkiler
Çok yakın zamanda Bursa’da ‘İmar Barışı’yla depreme dayanıksız ve olası depremde yıkılacak çok büyük bir yapı stokunun bir nevi resmiyet ve dokunulmazlık kazandığını söyleyen Şimşek, “Bir yandan uygun yönetmeliklere göre ruhsatlandırmayı ve denetlemeyi yürütmeye çalışırken, bir yandan eski yapı stoku için böylesine bir uygulamaya müsaade etmek birinci derece deprem riski taşıyan kentimiz ve ülkemiz için çok büyük bir çelişki olmuştur. Riskli yapıların yıkılarak, yerine zeminin yapısına ve güncel yönetmeliklere uygun yapıların yapılması ve bu sayede olası depremlerde yaşanabilecek can ve mal kaybının en aza indirilmesi için kamusal çalışmalar olarak uygulanması gereken kentsel dönüşüm projeleri, kentimizde son yıllarda maalesef amacı dışında yapılmıştır” dedi.
Yeni çöküntü alanları meydana geldi
Yapılan çalışmaların pek çoğunun rantı çok yüksek bölgelerde yatırımcıya ve dolaylı olarak da mal sahiplerine gelir kazandıracak bir yapı yenileme sürecinden ileriye gitmediğini söyleyen Şimşek, bu esnada yeterli oranda sağlanamayan donatı alanları ve kentin bazı bölgelerine gelen ilave yoğunluğun yaratacağı altyapı, ulaşım ve sosyolojik değişikliklerden kaynaklı sorunların hesaba dahi katılmadığını belirtti. Şimşek, kenti çöküntü bölgelerinden kurtarmak üzere yapılması gereken kentsel dönüşüm projelerinin yeni yeni çöküntü alanları yarattığını söyledi.
Kayıplar önlenilmeli
Dere yataklarına veya vadi yamaçlarının uygun olmayan kesimlerine inşa edilen binaların, maksimum değerli yağışlarda; ani sağanaklar ya da uzun süreli yağışların sonrasında taşkınlara maruz kaldığını söyleyen Şimşek, bu alanlarda heyelanların da yaşanmasıyla beraber sıklıkla yaşanan afetler yaşanabildiğini kaydetti. İklim değişikliği ile beraber artan sıcaklıklar ve bilinçsiz veya kasıtlı ihmallerle oluşabilecek büyük yangınlara da dikkat çeken Şimşek, “Ne kadar da yetersiz olduğumuzu Antalya, Marmaris ve Muğla yangınlarında deneyimlemiş olduk. Dolayısıyla bir doğa olayının büyük ve geri dönülmez kayıplarla yol açacak afete dönüşmesini engellemek için önleyici veya zararı azaltacak çalışmalara başlamak ülke savunması kadar önemli bir milli meseledir. Bu konularda ciddi bir seferberliğe girme vakti çoktan gelmiş ve geçmektedir” dedi.
Yapı stoku için envanter oluşturulmalı
Afetlere hazırlıklar dahilinde yapılabilecekleri konuşmaktan öteye geçmenin hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Şimşek, 13 maddelik tespitlerini şu şekilde açıkladı:
1-İmar affından yararlanan tüm yapılar mühendislik hizmeti almamış varsayılmalı ve depreme dayanımı yönünden yeniden incelenmelidir.
2-Yapı stoku envanteri oluşturulmalı ve Yapı Güvenliğinin Deprem Riski Açısından Değerlendirilerek bir an önce güvenli hale getirilmelidir.
3-Depreme dayanıksız olduğunu kabul ettiğimiz çöküntü bölgelerinin dönüşümü için Kentsel Dönüşüm Master Planları yapılmalı ve dönüşümlerin mekân düzeyinde değil sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişme anlayışıyla bütüncül planlama ile yapılması sağlanmalıdır.
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ODAĞI MÜTEAHHİTLER DEĞİL DEPREM OLMALIDIR
4-Kentsel dönüşümlerin ilgili yerel idarelerin yürütücülüğünde kar amacı gütmeden kent içindeki çöküntü bölgelerinin iyileştirecek, depreme dayanıklı yapıları oluşturacak ve sosyoekonomik yapıya katkı koyacak kısaca kente değer katacak projeler olarak kurgulanması gerekmektedir. Kentsel dönüşümün odağı müteahhitler değil, deprem olmalıdır.
5-İstisnai durumlar dışında, her şantiye şefi sadece bir şantiyede tam zamanlı olarak görevlendirilmeli, bu görevi yerine getirecek kişilerin ilgili meslek odalarınca verilen eğitimlere katılıp belgelendirilmeleri zorunlu tutulmalıdır. Şantiye şefleri, TMMOB tarafından belirlenen ‘Mimarlık ve Mühendislik Asgari Ücreti’nin altında çalıştırılmamalı, hak ve ücretleri yasal güvenceye alınmalıdır ki işlerine sahip çıksınlar.
6-Yapı denetimi sisteminin aksayan tarafları TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla belirlenmeli ve düzeltilmelidir.
NİTELİK DÜŞÜYOR
7-Mühendislik Mimarlık fakültelerinde verilen eğitimde nitelik, kontenjan fazlalığı ve benzer nedenlerle her geçen gün düşmektedir. Kontenjan azaltma çalışmalarına ivedilikle başlanmalı, altyapı imkanları yetersiz olan bazı üniversitelerdeki bölümler kapatılmalıdır.
8-Deprem konusunda denetleyici ve uygulayıcı rolü olan kamunun teknik anlamda güçlü kılınması için, kamuda yetersiz olan mimar, mühendis ve şehir plancısı sayısının artırılması gerekmektedir.
9-Dere yataklarında, taşkın alanlarında yapılaşmaya izin veren planlar durdurulmalı, yenisinin yapılmasına asla müsaade edilmemelidir. Ciddi sel ya da heyelan riski taşıyan mevcut bölgelerin analizleri yapılarak gerekirse tahliyesi sağlanmalıdır.
STRATEJİLER GELİŞTİRİLMELİ
10-Orman yangınlarına müdahaleden önce önlemeye yönelik stratejiler geliştirilmeli, orman yangını, afet eylem planları uygulamaya geçirilmelidir. Orman ile iç içe geçecek yerleşim yerlerinin ve turizm tesislerinin yapılması engellenerek yangın riski azaltılmalıdır.
11-Orman yangını ile mücadele edecek STK`lar hızla örgütlenmeli, halkın bilinçlendirilmesi ve olası müdahalelere katılabilmesi konusunda eğitimler düzenlemeli; son yaşanılan yangınlardaki gibi yetersiz personel, araç ve koordinasyon durumlarında daha risksiz çalışmaların gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.
TOPLUMUN YAŞAM ALANLARINI YOK EDEN DÜZENLEMELER İPTAL EDİLMELİ
12-Yangınlar henüz başlamamışken 18 Temmuz 2021 tarihinde TBMM`den geçip 28 Temmuz 2021 tarihinde yayımlanan ve 7334 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yürürlüğe giren, ülke turizminin gelişimine katkıda bulunacak bir içeriği olmayan, ormanlarımızın, kıyılarımızın talan edilmesine yol açacak, kamu yararı içermeyen, doğaya, ekosisteme, insanlığın ortak mirasına zarar veren, toplumun yaşam alanlarını yok eden düzenlemeler derhal iptal edilmelidir.
13-Halkın güvenli yaşam hakkının korunması için planlama, proje üretme ve denetleme işlerinin odaları tarafından eğitilen ve belgelendirilen yetkili mühendis, mimar, şehir plancıları eliyle yapılması sağlanmalıdır.”
Bütüncül eylem planı uygulanmalı
Odaların üyelerini denetlemesi, sicillerini tutması, mesleki faaliyetlerinin kayıt altına alması, ‘imzacılıkla’ ve sahte mühendis ve mimarlarla mücadelesi güvenli yapı inşa etmenin önemli bir parçası olduğunun altını çizen Şimşek, “Dolayısıyla mesleki ve kamusal görevlerini sağlıkla yapabilmeleri için planlama, ruhsat vb. süreçlerde TMMOB ve bağlı odaların da kamu, özel sektör projelerini denetlemesi zorunluluk haline gelmelidir. Afetlere karşı bütüncül eylem planlarına geçilmeli; insanca bir yaşam ve çevre için, ülkemizin yeni büyük sosyal afetler, sosyal yıkımlar yaşamaması için gereken önlemler ivedilikle alınmalıdır. Yapı denetimi uygulamasını yönlendiren kararlar ve ilgili mevzuat gözden geçirilmeli ve eksiklikleri TMMOB’ye bağlı odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla giderilmelidir. Son söz; toplum, okul sıralarından başlayarak, gerek bakanlık gerekse STK’lar aracılığı ile doğanın korunması ve afetlere karşı bilgilendirilmeli, eğitilmelidir” dedi.
Bursa Sıcaksu'da kentsel dönüşüm gerginliği!